ihya.org
mineraller
Çinko ve Yararları
Deniz ürünleri, et, karaciğer, fındık, süt ve yumurtada bulunur.
Yararları : Büyümenin ve cinsel gelişimin normal olmasını, yaraların iyileşmesini sağlar.
Eksikliği : Büyüme geriliği, iştahsızlık, eklemlerde şişme.
Sodyum ve Yararları
Sodyum en çok; Tuz, füme etler, süt ve süt ürünlerinde bulunur.
Yararları : Vücudun suyunu dengeler, sinir iletişimlerini ve kasların kasılmalarını sağlar, kalbin normal atış ritmini korur.
Eksikliği : Kramplar, iştahsızlık, uyumsuzluk.
Demir ve Yararları
Demir, bakır ve kalsiyum gibi bazı minerallerin emilimi ve kanda oksijeni taşıyan kırmızı kan hücrelerinin ve çeşitli enzimlerin üretimi için gereklidir. Ayrıca, bağışıklık sistemini de güçlendirir.
Günlük ihtiyaç 8 - 10 mg kadardır. Bu miktar gebelik, emzirme ve adet dönemlerindeki kadınlarda biraz daha fazladır.
Yumurta sarısı, et, balık, ciğer, yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, fındık ve dalakta bulunur.
Yararları : Hemoglobin yapımı, metabolizmanın uyarılmasına yarıyan enzimlerin yapılmasını sağlar.
Eksikliği : Kansızlık, oksijen kullanımında yetersizlik.
Potasyum ve Yararları
Potasyum böbrek fonksiyonlarına ve kalp, iskelet ve düz kasların kasılmasına yardım eden temel bir mineraldir ve vücut hücrelerinin sıvı ve elektrolit dengesini sürdürmede sodyum ile birlikte çalışır.Sodyum-potasyum dengesi bozulunca sinir ve kas fonksiyonları bundan olumsuz olarak etkilenir.Potasyum hücre içinde, sodyum ise sadece hücre dışında çalışır.Potasyum ayrıca normal kalp atışlarının sürdürülmesi için de önemlidir. Şiddetli potasyum eksikliklerinde kalpte tehlikeli ritm bozukluğu ve çarpıntı oluşabilir.
Potasyum Kaynakları:
Potasyum sebze meyve ve süt ürünlerinde bulunur. En iyi kaynakları muz, portakal, kantalup kavunu, kuru kayısı, incir, hurma, kuru üzüm, sarımsak,kabak, domates, bütün yeşil yapraklı sebzeler, nane, ayçiçeği çekirdeği, patates ve az yağlı sade yoğurttur.
Potasyum;
*Beyne oksijen göndererek net düşünmemize yardım eder, beyin yaşlanmasını önler.
*Vücut atıklarımızın çıkarılmasına yardımcı olur
*Kan basıncını azaltmaya yardımcı olur, damar yaşlanmasını önler.
*Alerji tedavisinde yardımcı olur.
Fosfor ve Yararları
Fosfor vücudumuz için zorunlu minerallerden biridir ve vücutta en çok bulunan minerallerin kalsiyumdan sonra ikincisidir.Toplam vücut ağırlığımızın yaklaşık % 1 ini oluşturur. Vücuttaki her hücrede fosfor bulunur. Bununla birlikte fosforun % 80 i kemik ve dişlerimizde bulunmaktadır.
Fosforun faydaları
Fosfor kemik ve dişlerin oluşumunda büyük rol oynar. Doku tamirinde, büyüme için gerekli olan proteinin sentezinde, karbonhidrat ve yağların vücut tarafından kullanılmasında etkisi vardır.Ayrıca enerjinin depolanması ve kullanılmasında gerekli olan ATP nin yapı taşıdır.Fosfor B vitamini ile birlikte çalışır. Kas kasılmasına, böbreklerin faaliyetlerine, kalp atımının düzeninin sürdürülmesine ve sinir iletilerine yardımcı olur.
Günlük Fosfor İhtiyacı
Vücudumuz için gereken fosforu günlük diyetimiz ile alırız.Gıdalarla alınan fosforun % 70 i barsaklardan emilir ve özellikle kemiklerde depo edilir. Dolaşımdaki inorganik fosfor düzeyi, parathormon, vitamin D, barsaklardan absorbsiyon, renal fonksiyon, kemik metabolizması ve beslenme ile ilgilidir. Günlük fosfor ihtiyacı:
* İlk bir yaş: 100-275 mg
* 1-3 yaş: 460 mg
* 4-8 yaş: 500 mg
* 9-18 yaş: 1250 mg
Magnezyum ve Yararları
Magnezyum vücudumuz için hayati önem taşıyan 11 mineralden biridir. Vücudumuzdaki yaklaşık 20-28 gr magnezyumun %60'ı kemik ve dişlerimizde, % 49'u kaslarımızda bulunur. Kanda ise toplam magnezyumun % 1'i bulunmaktadır. ( Serum seviyesi 1,5 - 2,1 mEq/L)
Vücudumuzdaki 300 den fazla biyokimyasal reaksiyonda rolu vardır. Kas ve sinir fonksiyonlarının yürütülmesi, kemik güçlülüğünün sağlanması, kalp ritminin düzeninin sağlanmasında rolu büyüktür. Enerji metabolizması ve protein sentezinde de yer almaktadır.
Günlük Magnezyum İhtiyacı
Vücudumuz için gereken magnezyumu günlük diyetimiz ile alırız.Vücut, bu mineralin yeteri kadar alınmaması durumunda kemiklerde depo edilmiş olan magnezyumu kullanır.
Stres, gebelik, emzirme, hastalıklardan sonraki iyileşme dönemlerinde magnezyum ihtiyacı artmaktadır.
Magnezyum içeren yiyecekler:
Kalsiyum ve Yararları
Kalsiyum kemiklerimizin oluşumunu ve sağlamlığını sağlayan vücudumuz için zorunlu minerallerden biridir. Tüm vücut ağırlığımızın % 1,5 - 2,0 sini oluşturur.Bu kalsiyumun % 98 i kemiklerimizde, % 1 i dişlerimizde, diğer % 1 i ise kan dolaşımı ve yumuşak dokularda bulunmakta ve bu %1 lik kısım hayati rol oynamaktadır. Çünkü bu küçük miktarlardaki kalsiyum azaldığında vücut kasları düzgün olarak kasılamaz, kan pıhtılaşamaz ve sinir iletimi düzgün olarak yapılamaz. Bu kalsiyum düzeyi diyetle dışarıdan alınarak veya kemikteki kalsiyum kullanılarak vücut tarafından dengelenmeye çalışılır.
Kalsiyum dengesi özellikle kalp fonksiyonları için önemlidir. Normal kan kalsiyum düzeyi % 10 mg dır. Bunun 5,5 mg ı Ca++ iyonu şeklinde, 4 mg ı taşıyıcı protein şeklinde, 0,5 mg ı da fosfat ve sitratlarla kombine şekildedir.
D vitamini kalsiyum ve fosforun sindirim sisteminden emilmesine yardımcı olur. Diyetle yeterince kalsiyum alınmaması durumunda vücut otomatik olarak kemiklerde depolanan kalsiyumu kullanmaya başlar ve bu uzun yıllar boyunca sürer, eksilen kalsiyum yerine konmazsa kemikler güçsüzleşir ve kolay kırılır bir hal alırlar. Bu osteoporoz adlı kemik hastalığını oluşturur.
Mineraller
İnsanlar ve hayvanlar normal bir büyüme ve çeşitli biyolojik fonksiyonlar için besinler arasında vitaminler yanında inorganik elementlere de ihtiyaç duymaktadırlar. Bu elementler ikiye ayrılırlar;
1. Bol bulunan elementler
2. Eser elementler
1- Bol bulunan elementler
Bu elementlere ihtiyaç fazladır.
Çoğunlukla birden fazla fonksiyon gösterirler.
Bu elementlere örnek olarak; Kalsiyum, Fosfor, Magnezyum, Klor, Sodyum, Potasyum.
a) Kalsiyum ( Ca )
Kemiğin yapısal elementidir.
Hücre zarı geçirgenliği ve kan pıhtılaşması için önemlidir.
Bunun yanında kalp işlevleri ve sinir sisteminin düzenlenmesinde rol oynar.
Hücre sitoplâzmasında önemli bir düzenleyicidir.
Kan kalsiyum miktarı ile depo kalsiyum miktarı arasındaki dengeyi “parathormon” adındaki hormon sağlar.
D vitamini; bağırsaklardan kalsiyum emilimini ve kemiklerde birikmesini hızlandırır. Bu yüzden az miktarda D vitamini raşitizme, aşırı D vitamini ise kireçlenmeye neden olur.
Bunun yanında; ıspanak, kakao gibi besinler ve sitrat, tartarak gibi bileşikler kalsiyum emilimini arttırır.
Oksalik asit ve tahıllarda bulunan “Phytin” kalsiyum emilimini önler.
Ani kalsiyum azalmaları kramplara neden olur.
Canlıların Temel Bileşenleri
İnorganik Moleküller Organik Moleküller
Su, asit, baz, tuz ve mineraller, karbonhidratlar, yağlar, proteinler, enzimler, vitaminler ve nükleik asitler
CANLILARDAKİ İNORGANİK BİLEŞİKLER:İnorganik bileşikler canlılar tarafından sentezlenemeyip dışarıdan hazır olarak bulunan maddelerden alınan bileşiklerdir. Canlılar mineral, su, karbondioksit gibi inorganik bileşikleri dışarıdan almak zorundadır.
SU: Canlılar için çok önemli bir moleküldür hücrelerin hayatsal faaliyetlerini sürdürebilmesinde önemi büyüktür. Bir insanın günlük su gereksinimi 1.5lt ile 2.5lt arasıdır. Canlıların %65 ile %95'i sudur. İnsanda ortalama %65, tohumlarda %5 ile %15 arası, su bitkilerinde ise %98'e kadar çıkar. İnsan yaşlandıkça vücuttaki su miktarı azalır. Su yeşil bitkilerde fotosentez olayı için gereklidir.
6H2O + 6CO2 C6H12O6 + 6O2
Yeşil bitkiler suyla karbondioksiti birleştirerek besin ve oksijen üretirler.
SUYUN GÖREVLERİ:
1)Kimyasal tepkimelerin hücrede gerçekleşmesi için gerekli bir çözücüdür.
2)Besinlerin sindirimini sağlar(hidroliz).
3)Maddelerin taşınmasında önemlidir.
4)Zaralı atıkların seyreltilmesi ve vücuttan atılmasını sağlar.
5)Vücut ısısını düşürür.
Canlılarda İnorganik Bileşikler
Canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için gerekli olan mineral, tuz, su gibi inorganik molekülleri dışarıdan alırlar. Canlıların dışardan aldıkları bu moleküllere inorganik bileşik denir. Bu bileşikler ;
1-Su
2-Asit – Baz ve Tuzlar
3-Minerallerdir
1-SU
Vücudumuzun en önemli maddelerinden biridir. Genel olarak organizmaların vücutlarının %70’i sudur. Su oranı dokulara ve canlıya göre değişir. Örneğin; insanda su yüzdesi kemikte %20 beyin hücrelerinde %85’tir. Bütün hücreler bir sulu çözeltide bulunur. Canlı vücudunda su birçok işleve sahiptir. Suyun en önemli grevi ise fotosentezle besin yapımıdır.
CO2 + H2O ------> Besin + O2
SUYUN ÖNEMİ
1- Kimyasal tepkimelerde iyi bir çözücüdür.
2- Madde taşınmasını sağlar. (Kanın %90’ı sudur)
3- Metabolizma olaylarını hızlandırır. Enzimler sulu ortamlarda etkindirler.
4- Vücut için zararlı olan artık maddelerin seyreltilmesi ve vücuttan atılmasını sağlar.
5- Besinlerin sindiriminde parçalayıcı görev yapar.
6- Vücut ısısını düzenlemede faydalı olur.
7- Yağlayıcı olarak da suyun öneli özelliği vardır. Organların birbirine sürtünerek aşınmasını sıvı ortam önler. Kemiklerin eklem yerlerindeki sıvı ortamda su vardır.
Vitaminler, mineraller ve doğurganlık
Vitamin ve mineraller ve eser elementler doğurganlık için oldukça büyük bir önem taşıyor. Doğal yollardan alınan vitamin ve minerallerin vucuda uyum sağlaması çok daha kolay. Hamile kalmak isteyenler bu önemli maddelere çok dikkat etmeliler.
E Vitamini :
E vitamini eksikliği kadınlarda yumurtalıkların çalışmasını engelliyor. Buğday çimi,fıstık,soya,yulaf ezmesinde ayçakirdeğinde veyağında bol miktarda bulunmaktadır.
A vitamini :
Avitamini eksikliği kadınlarda adet düzensizliğine ve göğüslerin sertleşmesine neden olur. Balık yumurta,tereyağı, ıspanak, tere,havuçta bol miktarda bulunur.
B12 vitamini :
Yumurtalığın kusursuz işlemesini sağlıyor. Bu vitamini eksikliği doğurganlığı da etkiliyebiliyor. B12 vitamini ve folik asit yumurtalığın kusursuz işlemesini sağlıyor. B12 vitamini ve folik asit eksikliği ise doğurganlığı etkiliyebiliyor. A. E. C vitaminleri hücrelere zarar veren moleküllerin üretimini engelliyor.
B6 vitamini :
Bu kıymetli vitamin hücre bölünmesini sağladığı için gebelikte vazgeçilmez bir vitamin. B6 vitamini folik asit, magnezyum ve çinko gibi minerallerle birleştiği zaman cinsellik hormonunun üretimini artırıyor.
MİNERALLER
ÇİNKO :
Kalsiyum
Kalsiyum kemiklerimizin oluşumunu ve sağlamlığını sağlayan vücudumuz için zorunlu minerallerden biridir. Tüm vücut ağırlığımızın % 1,5 - 2,0 sini oluşturur.Bu kalsiyumun % 98 i kemiklerimizde, % 1 i dişlerimizde, diğer % 1 i ise kan dolaşımı ve yumuşak dokularda bulunmakta ve bu %1 lik kısım hayati rol oynamaktadır. Çünkü bu küçük miktarlardaki kalsiyum azaldığında vücut kasları düzgün olarak kasılamaz, kan pıhtılaşamaz ve sinir iletimi düzgün olarak yapılamaz. Bu kalsiyum düzeyi diyetle dışarıdan alınarak veya kemikteki kalsiyum kullanılarak vücut tarafından dengelenmeye çalışılır.
Kalsiyum dengesi özellikle kalp fonksiyonları için önemlidir. Normal kan kalsiyum düzeyi % 10 mg dır. Bunun 5,5 mg ı Ca++ iyonu şeklinde, 4 mg ı taşıyıcı protein şeklinde, 0,5 mg ı da fosfat ve sitratlarla kombine şekildedir.
D vitamini kalsiyum ve fosforun sindirim sisteminden emilmesine yardımcı olur. Diyetle yeterince kalsiyum alınmaması durumunda vücut otomatik olarak kemiklerde depolanan kalsiyumu kullanmaya başlar ve bu uzun yıllar boyunca sürer, eksilen kalsiyum yerine konmazsa kemikler güçsüzleşir ve kolay kırılır bir hal alırlar. Bu osteoporoz adlı kemik hastalığını oluşturur.
Çinko eksikliği
Çinkonun vücudumuzda çok önemli görevleri vardır. 200 civarında enzim ve bir çok hormonun üretiminde (testosteron gibi) rol alır. Başlıca işevleri arasında: RNA, DNA, protein sentezi, insülinin aktivasyonu, Vitamin-A nın hücrelere taşınması ve kullanımı, yaraların iyileşmesi, hücrelerin bölünerek çoğalabilmesi, tad alma (özellikle tuzlu tadın farkına varabilme), sperm yapımı, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, davranış ve öğrenme performansının artışı, anne karnındaki ve doğmuş bebek ve çocukların büyüme ve gelişimi, kanda yağların taşınması gibi bir çok olayla ilişkilendirilmektedirler.
Çinko eksikliği, Türkiye ve Dünya da en sık gözlenen mineral eksikliklerinden biri olmakla birlikte üzerinde en az durulanlardan birisidir. Ülkemizde tarım yapılan topraklardaki çinko miktarı yüksek değildir (toprakların %49.83 ünde alt sınır olarak belirlenen 0.5 ppm den düşük, %32.76 sında 0.5-1.0 ppm arasındadır). Çinko kapların ve çinko su borularının da artık kullanımdan kalkmış olması çinko eksikliğine katkıda bulunmaktadır.
Çinko Eksikliğinin Belirtileri
1. Yaşamı tehdit edebilecek düzeydeki ağır çinko eksikliği
- Büllöz püstüler dermatit
- ishal
- saç dökülmesi
Beslenme
Canlılarda büyüme, sağlık, üreme için gerekli besin maddelerinin alınması. Besinler, bedende gerçekleşen kimyasal tepkimeler için gerekli kimyasal enerjinin yanı sıra, bedene destek olan, hücrelerin oluşması ve yenilenmesi için gereken maddeleri de sağlarlar. Canlıların varlıklarını sürdürebilmeleri için çeşitli kimyasal bileşenler içeren besinler almaları gerekir. Sporculara güç kazandırmak için ya da şişmanlık, şeker hastalığı ve kalıtımsal bozukluklar gibi sorunlara da karşı da, özel beslenme rejimleri uygulanabilir. Dengeli bir rejimde kişinin aldığı kalori, bedenin gereksinmesine uygun olmalıdır. Beslenme rejiminin önemli bileşenleri proteinler, yağlar, karbonhidratlar, su, vitaminler ve tuzlar ile bazı az bulunan elementlerdir. Bunlar uygun ve dengeli biçimde alınmazlarsa, beslenme bozukluğu hastalıkları ortaya çıkar.
Kişinin dengeli beslenmesi için alınan besinler 5 grupta incelenir:
* Tahıl ve Ekmek Grubu
* Süt ve Yoğurt Grubu
* Et Grubu
* Sebze ve Meyve Grubu
* Yağ ve Şeker Grubu