ihya.org
bellek çeşitleri
Hatırlama ve Unutma
HAFIZA
Geçmişimizi kaydedip daha sonra ona başvurduğumuz bu sebeple de şimdiki anımızı etkileyen sistem hafızadır. Hafıza kapasitesi olmaksızın bir insanı (veya öğrenebilen bir hayvanı) düşünebilmek zordur. Hafıza olmasaydı edindiğimiz tecrübelerden geriye hiçbir şey kalmazdı, aslında öğrenme denilen şey de gerçekleşmezdi çünkü kısa bir süre önce öğrendiğimizi, hafızaya dayanarak hatırlar ve uygulamaya koyarız. Bunun aksi bir durumda çok dar bir çerçeve olan “bu ânı” yaşamak zorunda kalırdık ve sonuçta da bu an, geçmişimizi hatırlayamadığımızdan, kendimiz ile ilgili bir an olarak bize bir mana ifade etmezdi. Her insan her sabah kalkar ve kim olduğunu ve ne olduğunu bilir. Bu süre giden şahsî kimlik hissi, bizim dünümüzü bugüne bağlayan hatıraların sürekliliği üzerine kuruludur.
İnsan hafızasının analizinde, hafıza sisteminin yapısı ve bu yapıyı işleten süreçler birlikte ele alınmalıdır. Yapı, hafıza sisteminin düzenleme şeklidir; süreçler ise hafıza sistemi içersinde ortaya çıkan faaliyetlere dayanır. Hafıza sisteminin ele alınacağı bu bölümde yapı ve süreçler birlikte incelenecektir.
Bellek Nedir?
İki tür bellek var.
• Kısa süreli bellek: Sokakta yürürken biriyle tanıştık ve adını öğrendik sonra karşıdan gelen arkadaşımızı gördük ve arkadaşımız sordu az öce konuştuğun kişi kimdi bende ali dedim. Bu kısa süreli bellektir.
• Uzun süreli belek: Aynı kişiyi üç dört gün sonra başka bir yerde gördük adını hatırlamamız uzun süreli hafızaya örnektir.
KISA SÜRELİ BELLEK:
Kodlama
Saklama
Geri Çağırma
Kodlama :Her uyaran algılanmaz. Seçtiğimiz algıyı beynimizde kodlarız. Bellek sorunları genelde yoğunlaşamamaktan kaynaklanır. Birkaç kodlama çeşidi vardır.
Görsel kodlama: Bilgi zihinsel imgeler halinde. Resim bir görsel kodlamadır. (Fotografik bellek)
İşitsel kodlama: bu kodlama çeşidini daha fazla kullanırız. Sözel bilgide işitsel kodlama daha baskındır.
Saklama: Kısa Süreli bellekte 5 – 9 arası madde saklanabilir. 1885’ de Ebinghaus bunu bulmuştur fakat daha sonra 1950’ de miller bunu tekrar bulmuştur. Ve miller 1885’de nasıl bulduğuna şaşırmıştır. Miller buna “sihirli 7” demiştir.