Pasif sigara içiciliği
Pasif sigara içiciliği
Sigara içimi yalnız içene değil, aynı ortamda bulunanlara da zarar vermesi ve bu durumdan en çok çocukların etkilenmesi bakımından önemli bir halk sağlığı sorunudur.
Kendisi sigara içmediği halde işyerinde, insanların toplu olarak bulundukları kapalı yerlerde ve evde sigara içen kişilerin dumanına maruz kalarak bu dumanda bulunan tüm zararlı maddelerin solunması "pasif içicilik" olarak tanımlanabilir. Günümüzde kapalı yerlerde sigara içimini yasaklayan yasa ile birlikte sigara içmeyen pek çok insan pasif içicilikten bir miktar kurtulmuştur. Peki ya evde, misafirlikte sigara dumanına maruz kalan ya da ebeveynleri sigara içtiği için pasif içici konumuna düşen çocuklar!...
Sigara içmeyen geniş bir popülasyonda yapılmış bir çalışmada kişilerin %63.3'ünün bazı günler sigara dumanına maruz kaldığı, %34.5'inin haftada en az 10 saat ve %15.9'unun haftada en az 40 saat dumana maruz kaldığı saptanmıştır.
ABD'de yaşayan çocukların %70'inin evinde en az bir sigara içen erişkin bulunmaktadır.
Sigara dumanında nitrojen oksit, nikotin, karbonmonoksit ve çeşitli karsinojenler ve kokarsinojenler, ayrıca amonyak, uçucu nitrozaminler, bazı nikotin yıkım ürünleri ve aromatik aminler bulunmaktadır.
Pasif içicilik, filtreli ya da filtresiz, düşük katranlı ya da nikotinli sigara dumanına maruz kalma, dumanın oranı, kapalı yerin boyutu, solunan miktar, maruz kalma süresi gibi değişik faktörlerden etkilenmektedir. Günümüzde en çok karbonmonoksit, tiyosiyanat, nikotin ve kotinin gibi emilim belirteçleri üzerinde çalışılmaktadır. Kotinin, nikotine göre 20 saat gibi daha uzun yarılanma süresine sahiptir (nikotinin yarılanma ömrü 2 saattir) ve noninvaziv yöntemlerle tükrük ya da idrarda ölçülebilir. Epidemiyolojik çalışmalarda bu ölçüm kullanılmakla birlikte değişen maruziyet durumlarında duyarlılığı yetersizdir. Ancak solunan dumanın dozu ile idrar kotinin düzeyleri arasında güçlü bir korelasyon olduğu görülmüştür. İdrar kotinin düzeyleri, ev içinde sigara içme öyküsü bulunan çocuk ve gençlerde de anlamlı korelasyon gösterdiği belirlenmiştir.
1980'lerin başlarında yapılmış epidemiyolojik çalışmalarda kocası sigara içen ancak kendisi içmeyen kadınlarda akciğer kanseri gelişme riskinin eşi ve kendisi sigara içmeyen kadınlardan 1.2- 2 kez yüksek olduğu saptanmıştır.
Louisiana'da yapılmış bir çalışmada eşleri sigara içen bireylerde akciğer kanseri gelişebilme riskleri hesaplanmıştır. Buna göre eşleri yılda 40 paket ve üzerinde sigara içen bayanlarda OR=3.52 (p<0.05); cinsiyet ayrımı olmaksızın OR=3.11 (p<0.05) olarak bulunmuştur. Aynı çalışmada annesi sigara içen bireylerde OR=1.36 (p<0.05) ve eğer kendileri de sigaraya başlamış iseler OR=1.66 (p<0.01) olarak belirlenmiştir.
Bunun yanında işyerinde karsinojenik toksinlere maruz kalan kişilerde de pasif içicilik akciğer kanseri riskini artırmaktadır.
Amerika'da 1992'de pasif içici konumunda olan 3000 yeni akciğer kanseri olgusu rapor edilmiştir. Pek çok çalışmada pasif içicilik ile epidermoid hücreli ve küçük hücreli akciğer kanseri arsında güçlü bir ilişki olduğu saptanmıştır.
Sigara içen bir bireyle aynı evde yaşayanlarda koroner kalp hastalığı riski %20-50'dir. Her yıl 30.000-40.000 pasif içici kalp hastalıklarından ölmektedir. Bu rakam akciğer kanserine bağlı ölümlerin çok üstündedir.
Ev içinde sigara dumanına maruz kalma solunum sistemiyle ilgili belirtileri artırmaktadır. Pasif içicilerde zorlu ekspirasyon volümü (FEVı) %1-3 oranında azalmaktadır.
Ev içinde dumana maruz kalan çocuklarda solunum sistemi hastalıklarına yakalanma riskinin arttığını gösterir pek çok epidemiyolojik çalışma vardır.
Annesi sigara içen çocuklarda özellikle yaşamın ilk iki yılında pnömoni, bronşiolit, bronşit gibi akut solunum yolu hastalıkları görülme sıklığı büyük ölçüde artmıştır. Bu artış babanın sigara içme durumundan ve evdeki içicilerin sayısından da etkilenmektedir.
Amerika'da her yıl pasif duman maruziyeti nedeniyle 18 ayın altında 150.000-300.000 bebek akut solunum yolu hastalığı geçirmektedir.
Kronik solunum yolu belirtileri (öksürük, balgam, wheezing vb.) da ebeveynleri sigara içen çocuklarda daha sıktır.
Uludağ Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmada (çevre halkını temsil eden grupta) çocukluğunda pasif içici konumunda olanların %74.6'sının aktif içici olduğu ve bunların %65.9'unun çocuklarının yanında sigara içtiği saptanmıştır.
Hong Kong'da 1994'de öğrenciler üzerinde yapılmış bir çalışmada aktif ve pasif içiciliğin respiratuvar belirtiler üzerine etkisi araştırılmıştır. Buna göre; kendisi hiç sigara içmemiş öğrencilerin evinde sigara içen kişi sayısı arttıkça, öksürük ve balgam yakınmalarının ve astım tedavisi alanların arttığı görülmüştür (p<0.001).
Aynı çalışmada anne ve baba sigara içiminin respiratuvar belirtiler üzerine etkisi değerlendirilmiş; burun akıntısı ve tıkanıklık, öksürük ve balgam gibi yakınmaların, annenin ve babanın sigara içme durumundan değişik derecelerde ancak anlamlı şekilde etkilenmekte olduğu görülmüştür (Tablo 1). Ancak babanın sigara içme durumunun, belirtileri artırma riski (OR) herbirinde 2'nin altında bulunmuştur. Bu durum babanın çalışması nedeniyle daha kısa süre ev içinde bulunmasına bağlanmıştır.
Gebelik ve pasif içicilik:
Prenatal dönemde pasif sigara dumanına maruz kalma aktif içicilik gibi bebeğin sağlığını olumsuz etkilemektedir. Kendisi sigara içmeyen ve günde 7 saat ya da daha fazla pasif sigara dumanına maruz kalan gebelerde düşük doğum ağırlıklı bebek dünyaya getirme riski 1.8 kez, preterm doğum eylemi 1.6 kez ve 35 haftadan küçük gestasyonel yaşta bebek dünyaya getirme riski 2.4 kez artmıştır.
Bunca zararına karşın insanlar neden sigara içiyorlar?
Sigara alışkanlığında sosyal, psikolojik ve farmakolojik faktörler olduğu görüşü vardır. Ancak sosyal ve ailesel faktörler daha önemli gibi görünmektedir. Aile içinde ya da arkadaş çevresinde sigara içilmesi, nikotin bağımlılığı, genetik ve psiko-sosyal faktörler sigara içme davranışını etkilemektedir. Daha da önemlisi ailesi ve arkadaşları sigara içen bireyler sigarayı daha zor bırakabilmektedir.
Öneriler:
* Muayeneye gelen her hastadan sigara anamnezi alınmalıdır.
* Sigaranın zararları ve bırakmaya yönelik danışmanlık verilmeli ve bunun için hastaya zaman ayrılmalıdır.
* Var olan hastalığına sigaranın etkileri anlatılmalıdır.
* Hekimler sigara içmemelidir.
* Pasif içicilik konusunda halk bilinçlendirilmelidir.
* Çocukların yanında sigara içimi engellenmeli ve ev içinde dumana maruz kalma durumuna dikkat çekilmelidir.
Dr. Ersin Uskun*
* Araş. Gör.; Süleyman Demirel Ü. Tıp Fak. Halk Sağ. AD
Kendisi sigara içmediği halde işyerinde, insanların toplu olarak bulundukları kapalı yerlerde ve evde sigara içen kişilerin dumanına maruz kalarak bu dumanda bulunan tüm zararlı maddelerin solunması "pasif içicilik" olarak tanımlanabilir. Günümüzde kapalı yerlerde sigara içimini yasaklayan yasa ile birlikte sigara içmeyen pek çok insan pasif içicilikten bir miktar kurtulmuştur. Peki ya evde, misafirlikte sigara dumanına maruz kalan ya da ebeveynleri sigara içtiği için pasif içici konumuna düşen çocuklar!...
Sigara içmeyen geniş bir popülasyonda yapılmış bir çalışmada kişilerin %63.3'ünün bazı günler sigara dumanına maruz kaldığı, %34.5'inin haftada en az 10 saat ve %15.9'unun haftada en az 40 saat dumana maruz kaldığı saptanmıştır.
ABD'de yaşayan çocukların %70'inin evinde en az bir sigara içen erişkin bulunmaktadır.
Sigara dumanında nitrojen oksit, nikotin, karbonmonoksit ve çeşitli karsinojenler ve kokarsinojenler, ayrıca amonyak, uçucu nitrozaminler, bazı nikotin yıkım ürünleri ve aromatik aminler bulunmaktadır.
Pasif içicilik, filtreli ya da filtresiz, düşük katranlı ya da nikotinli sigara dumanına maruz kalma, dumanın oranı, kapalı yerin boyutu, solunan miktar, maruz kalma süresi gibi değişik faktörlerden etkilenmektedir. Günümüzde en çok karbonmonoksit, tiyosiyanat, nikotin ve kotinin gibi emilim belirteçleri üzerinde çalışılmaktadır. Kotinin, nikotine göre 20 saat gibi daha uzun yarılanma süresine sahiptir (nikotinin yarılanma ömrü 2 saattir) ve noninvaziv yöntemlerle tükrük ya da idrarda ölçülebilir. Epidemiyolojik çalışmalarda bu ölçüm kullanılmakla birlikte değişen maruziyet durumlarında duyarlılığı yetersizdir. Ancak solunan dumanın dozu ile idrar kotinin düzeyleri arasında güçlü bir korelasyon olduğu görülmüştür. İdrar kotinin düzeyleri, ev içinde sigara içme öyküsü bulunan çocuk ve gençlerde de anlamlı korelasyon gösterdiği belirlenmiştir.
1980'lerin başlarında yapılmış epidemiyolojik çalışmalarda kocası sigara içen ancak kendisi içmeyen kadınlarda akciğer kanseri gelişme riskinin eşi ve kendisi sigara içmeyen kadınlardan 1.2- 2 kez yüksek olduğu saptanmıştır.
Louisiana'da yapılmış bir çalışmada eşleri sigara içen bireylerde akciğer kanseri gelişebilme riskleri hesaplanmıştır. Buna göre eşleri yılda 40 paket ve üzerinde sigara içen bayanlarda OR=3.52 (p<0.05); cinsiyet ayrımı olmaksızın OR=3.11 (p<0.05) olarak bulunmuştur. Aynı çalışmada annesi sigara içen bireylerde OR=1.36 (p<0.05) ve eğer kendileri de sigaraya başlamış iseler OR=1.66 (p<0.01) olarak belirlenmiştir.
Bunun yanında işyerinde karsinojenik toksinlere maruz kalan kişilerde de pasif içicilik akciğer kanseri riskini artırmaktadır.
Amerika'da 1992'de pasif içici konumunda olan 3000 yeni akciğer kanseri olgusu rapor edilmiştir. Pek çok çalışmada pasif içicilik ile epidermoid hücreli ve küçük hücreli akciğer kanseri arsında güçlü bir ilişki olduğu saptanmıştır.
Sigara içen bir bireyle aynı evde yaşayanlarda koroner kalp hastalığı riski %20-50'dir. Her yıl 30.000-40.000 pasif içici kalp hastalıklarından ölmektedir. Bu rakam akciğer kanserine bağlı ölümlerin çok üstündedir.
Ev içinde sigara dumanına maruz kalma solunum sistemiyle ilgili belirtileri artırmaktadır. Pasif içicilerde zorlu ekspirasyon volümü (FEVı) %1-3 oranında azalmaktadır.
Ev içinde dumana maruz kalan çocuklarda solunum sistemi hastalıklarına yakalanma riskinin arttığını gösterir pek çok epidemiyolojik çalışma vardır.
Annesi sigara içen çocuklarda özellikle yaşamın ilk iki yılında pnömoni, bronşiolit, bronşit gibi akut solunum yolu hastalıkları görülme sıklığı büyük ölçüde artmıştır. Bu artış babanın sigara içme durumundan ve evdeki içicilerin sayısından da etkilenmektedir.
Amerika'da her yıl pasif duman maruziyeti nedeniyle 18 ayın altında 150.000-300.000 bebek akut solunum yolu hastalığı geçirmektedir.
Kronik solunum yolu belirtileri (öksürük, balgam, wheezing vb.) da ebeveynleri sigara içen çocuklarda daha sıktır.
Uludağ Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmada (çevre halkını temsil eden grupta) çocukluğunda pasif içici konumunda olanların %74.6'sının aktif içici olduğu ve bunların %65.9'unun çocuklarının yanında sigara içtiği saptanmıştır.
Hong Kong'da 1994'de öğrenciler üzerinde yapılmış bir çalışmada aktif ve pasif içiciliğin respiratuvar belirtiler üzerine etkisi araştırılmıştır. Buna göre; kendisi hiç sigara içmemiş öğrencilerin evinde sigara içen kişi sayısı arttıkça, öksürük ve balgam yakınmalarının ve astım tedavisi alanların arttığı görülmüştür (p<0.001).
Aynı çalışmada anne ve baba sigara içiminin respiratuvar belirtiler üzerine etkisi değerlendirilmiş; burun akıntısı ve tıkanıklık, öksürük ve balgam gibi yakınmaların, annenin ve babanın sigara içme durumundan değişik derecelerde ancak anlamlı şekilde etkilenmekte olduğu görülmüştür (Tablo 1). Ancak babanın sigara içme durumunun, belirtileri artırma riski (OR) herbirinde 2'nin altında bulunmuştur. Bu durum babanın çalışması nedeniyle daha kısa süre ev içinde bulunmasına bağlanmıştır.
Gebelik ve pasif içicilik:
Prenatal dönemde pasif sigara dumanına maruz kalma aktif içicilik gibi bebeğin sağlığını olumsuz etkilemektedir. Kendisi sigara içmeyen ve günde 7 saat ya da daha fazla pasif sigara dumanına maruz kalan gebelerde düşük doğum ağırlıklı bebek dünyaya getirme riski 1.8 kez, preterm doğum eylemi 1.6 kez ve 35 haftadan küçük gestasyonel yaşta bebek dünyaya getirme riski 2.4 kez artmıştır.
Bunca zararına karşın insanlar neden sigara içiyorlar?
Sigara alışkanlığında sosyal, psikolojik ve farmakolojik faktörler olduğu görüşü vardır. Ancak sosyal ve ailesel faktörler daha önemli gibi görünmektedir. Aile içinde ya da arkadaş çevresinde sigara içilmesi, nikotin bağımlılığı, genetik ve psiko-sosyal faktörler sigara içme davranışını etkilemektedir. Daha da önemlisi ailesi ve arkadaşları sigara içen bireyler sigarayı daha zor bırakabilmektedir.
Öneriler:
* Muayeneye gelen her hastadan sigara anamnezi alınmalıdır.
* Sigaranın zararları ve bırakmaya yönelik danışmanlık verilmeli ve bunun için hastaya zaman ayrılmalıdır.
* Var olan hastalığına sigaranın etkileri anlatılmalıdır.
* Hekimler sigara içmemelidir.
* Pasif içicilik konusunda halk bilinçlendirilmelidir.
* Çocukların yanında sigara içimi engellenmeli ve ev içinde dumana maruz kalma durumuna dikkat çekilmelidir.
Dr. Ersin Uskun*
* Araş. Gör.; Süleyman Demirel Ü. Tıp Fak. Halk Sağ. AD
Genel Tıp Bilgileri
- A Vitamini
- Ağrı kesici ilaç zehirlenmesi
- Ağrı kesici ilaçlar
- Akraba Evlilikleri
- Akupunktur
- Alkol zehirlenmesi
- Alkolizmin diyetle ilgili riskleri
- Alkolün vücuda etkileri
- Alkolün zararları
- Alternatif tıp
- Andropoz
- Anestezi (Narkoz)
- Antibiyotikler
- Aspirin allerjisi
- Aspirin zehirlenmesi
- B12 vitamini
- B6 vitamini
- Bağışıklık sistemini güçlendiren besinler
- Bahar nezlesi
- Bahar yorgunluğu
- Bakır
- Bakır sülfat
- Balık ve balık yemenin faydaları
- Beden Kitle İndeksi
- Bel egzersizleri
- Belleğimizi geliştirmek mümkün mü?
- Beslenme
- Beslenme ve kanserden korunma
- Beynimizi zinde tutmak için
- Boşaltım Fizyolojisi