MS hastalığı soğuk seviyor
MS hastalığı soğuk seviyor
Nörolojik birçok hastalıkta görülebilen belirtilerle kendini gösteren Multipl Skleroz (MS) ancak belirtilerin sıklaşmasıyla nörologların yapacağı muayeneler sonunda ortaya çıkıyor.
Türkiye'de yaklaşık 30.000 MS hastası olduğu belirtiliyor. Merkezi sinir sistemini oluşturan beyin, beyincik ve omurilik gibi yapıları etkileyen ve genç erişkinlerde görülen Multipl Skleroz, aslında bir hastalık değil, hastalıklar grubu. MS'in, çok farklı seyreden ya da hastadan hastaya değişebilen tipleri bulunuyor.
Hastalık özellikle gençler arasında kazalar dışında, nörolojik özre en fazla sebep olan sinir sistemi hastalığı olarak kabul ediliyor. Kalıtsal ve öldürücü bir hastalık olmayan MS bulaşıcı değil.
MS'in nedeni veya seyrini etkileyen faktörler kesin olarak bilinmiyor. Bugüne kadar virüsler, bakteriler ve toksik etkenler neden olarak öne sürülmüş, ancak bu etkenlerin hiçbiri kanıtlanmamış.
Nörolojik belirtiler ile gelişen ve daha sonra duraklayıp düzelme sürecine giren hastalık dönemlerine atak deniliyor. MS hastalarının yüzde 85-90'ında hastalık bu ataklar ile başlamakta. Hastaların yüzde 10-15 kadarında ise MS, uzun yıllar ilerleyerek seyretmekte. MS'in ataklar ile seyrettiği durumlarda da hastalık aynı şekilde ilerleyici hale dönüşebiliyor.
SOĞUK BÖLGELERDE DAHA ÇOK GÖRÜLÜYOR
Sıcak bölgelerde çok daha az rastlanılan MS, ekvator kuşağında neredeyse hiç görülmez. Buna karşılık hem kuzey, hem de güney yarım kürede kutuplara yaklaştıkça hastalık oranının giderek arttığı görülmekte.
Örneğin Akdeniz Bölgesi'nde İtalya'da ve İspanya'da 100.000 kişi içerisinde 50 ile 60 kişide MS görünürken; bu oran Almanya'da 100.000'de 80'e, İngiltere ya da İskandinav ülkelerinde ise 100.000'de 100 ile 120 gibi rakamlara yükselmekte. ABD'nin kuzey kesimleri ile Kanada'nın bazı yerlerinde MS hastalığının görülme sıklığı 100.000'de 200'e kadar ulaşabilmekte.
Coğrafi yerleşimden bağımsız olarak bazı ırklarda, özellikle sarı ırkta daha az MS vakası görülüyor. MS kadınlarda, 20 ile 40 yaşları arasındaki genç erişkinlerde, beyaz ırktan olanlarda, ılıman ve soğuk iklim kuşağında yaşayanlarda, ailesinde MS olanlarda, sosyo-kültürel ve ekonomik düzeyi yüksek olanlarda daha sık görülen bir hastalık.
Merkezi sinir sistemini etkileyen MS hastalığında beyin, beyincik ve omurilikte seyreden sinir lifleri ve onların etrafındaki kılıflar etkilenmektedir.
Vücut kendinden olan dokuyu yabancı gibi algılayıp, ona karşı bir reaksiyon oluşturur ve söz konusu dokuda hasar ortaya çıkar. Bu dokular sinir lifleri ve kılıfları oluşturduğu için kola, göze, bacağa giden iletilerde aksama meydana gelir. Bu aksama sonucunda ise görme kaybı veya bulanıklık, kol, el ve bazen hem kol hem de bacakta güçsüzlük, yürüyüşte bozulmalar ve dengesizlik ile konuşmada ağırlaşma ve peltekleşme ortaya çıkabilir.
Bağışıklık sistemindeki şaşkınlık sonucu vücut kendi dokusuna bir zarar verdiği için MS'e ait belirtiler genellikle geçicidir. Çünkü vücut bir süre sonra bu yanlışlığı fark ederek, kendini düzeltilmeye çalışır ve sonuçta iyileşme sürecine girilir.
BELİRTİLER GÖZLERDE BAŞLAR
Hastalığın ilk belirtileri görme kaybı veya bulanıklıK, çift görme, konuşmada zorluk, kol veya bacakta güçsüzlük ve uyuşukluk, ellerde titreme, yürüme güçlüğü veya dengesizlik, ince hareketlerde beceri kaybı şeklinde olabilir. Ancak bu belirtilerin tek başlarına MS hastalığına özgü olmayıp nörolojik kökenli veya diğer birçok hastalıkta da görülebileceği unutulmamalı.
Sözü edilen belirtilerin hiçbiri aslında MS hastalığına özgü değildir. Bu belirtiler sık görülebilen ve farklı nedenlerle ortaya çıkabilen belirtilerdir. Görme bozukluğunun ortaya çıkması göze ait bir nedenden de nörolojik bir nedenden de kaynaklanabilir.
Aynı şekilde kol ve bacakta güçsüzlük, yürümede dengesizlik gibi belirtilerin hepsi çok çeşitli nörolojik hastalıklarda görülebilir. Bunun için özellikle kişinin günlük yaşamını etkileyecek boyutta nörolojik belirtiler ile karşılaşıldığında bu durum nörolog tarafından değerlendirilmelidir.
Bir nörolog MS'ten şüphelendiğinde genellikle ilk başvurduğu inceleme yöntemi Magnetik Rezonans Görüntüleme'dir (MRG). MRG incelemesi sonucunda; beyin veya omurilikteki değişikliklerin yüzde 95-100 oranında hastalıkla uyumlu olması durumunda MS tanısı konulabilir.
Tanıyı doğrulamak, güçlendirmek ve hastalık ile ilgili bazı ayrıntılı bilgileri almak söz konusu olduğunda ise belden su alma yoluna da gidilebilir. "Uyarılmış potansiyeller" denen elektrofizyolojik yöntemler ise hastalığın, sinir sistemindeki bazı yapıları ne denli etkilediğini gösterir.
TEDAVİ
Atak tedavisi: Tedavi yöntemlerinden biri olan atakların tedavisinde yüksek doz kortizon kullanılır. Ancak uygulama süresi ve doz miktarı sağlık merkezine göre 3-10 gün arasında değişiklik gösterebilir. Serum tedavisinden sonra ağızdan kortizon uygulaması şart değildir. Serum ile verilen yüksek doz kortizon, sanılanın aksine genellikle ciddi bir yan etkiye yol açmaz.
Ancak tedavi sırasında hastanın tuzsuz yemesine ve tatlı yememesine dikkat edilmesi gerekir. Bunun yanında bazen "ACTH" içeren ve gene vücudun kortizon salgılamasını düzenleyen bir diğer tedavi seçeneği de uygulanabilir.
Atak tedavisinde tüm MS ataklarının tedavi edilmesine gerek duyulmayabilir. Hafif geçirilen ataklar ya da başka bir deyişle kişinin günlük yaşam aktivitelerini engellemeyen, çok rahatsızlık vermeyen atakların tedavi edilmesi her zaman gerekmeyebilir.
Bazı ataklar tedavi edilmeden kendiliğinden düzelme gösterebilir. Bununla birlikte kortizon tedavisi, atakların daha çabuk sürede düzelmesini sağlar. Çok ağır ve başka hiçbir tedaviye yanıt vermeyen nadir ataklarda ise plazmaferez denilen özel bir tedavi şekli uygulanabilir.
Semptomatik tedavi: Hastalığa bağlı olarak gelişen bazı belirtilere ve sekellere yönelik atak tedavisi dışında "semptomatik tedavi" denilen yöntemler kullanılmakta. Örneğin, zaman zaman bacaklarda görülen kasılmalar ve sertliklere, ilaçlar ve özellikle fizyoterapi uygulanır.
"Fatigue" olarak adlandırılan ve kolay yorulabilme veya halsizlik halleri belirtisi veren MS'li hastalarının bir kısmında yine birtakım ilaçlar kullanılabilir. Rehabilitasyon uygulamaları MS ile ilgili bazı hareket kısıtlılıklarında çok yararlı sonuçlar verebilir. Mesane fonksiyon bozuklukları ile diğer belirtilere yönelik başka ilaçlar ve yaklaşımlar da bulunmaktadır.
Koruyucu tedaviler: Koruyucu (immunmodulatör-bağışıklık sistemini düzenleyen) ilaçların kullanımı, MS tedavisindeki en önemli gelişmelerden biridir. Günümüzde MS'in ilerlemesini yavaşlatmak ya da atakların sıklığını ve şiddetini azaltmak için dört ilaç kullanılıyor.
Diğer tedaviler: Hastalığın sık ataklı ve ilerleyici şekillerinde "immunsupressif" denilen bağışıklık sistemini baskılayarak etki gösteren ilaçlar kullanılabiliyor. Bu grup ilaçların bağışıklık sistemini düzenleyici etkileri de olduğu varsayılıyor.
Türkiye'de yaklaşık 30.000 MS hastası olduğu belirtiliyor. Merkezi sinir sistemini oluşturan beyin, beyincik ve omurilik gibi yapıları etkileyen ve genç erişkinlerde görülen Multipl Skleroz, aslında bir hastalık değil, hastalıklar grubu. MS'in, çok farklı seyreden ya da hastadan hastaya değişebilen tipleri bulunuyor.
Hastalık özellikle gençler arasında kazalar dışında, nörolojik özre en fazla sebep olan sinir sistemi hastalığı olarak kabul ediliyor. Kalıtsal ve öldürücü bir hastalık olmayan MS bulaşıcı değil.
MS'in nedeni veya seyrini etkileyen faktörler kesin olarak bilinmiyor. Bugüne kadar virüsler, bakteriler ve toksik etkenler neden olarak öne sürülmüş, ancak bu etkenlerin hiçbiri kanıtlanmamış.
Nörolojik belirtiler ile gelişen ve daha sonra duraklayıp düzelme sürecine giren hastalık dönemlerine atak deniliyor. MS hastalarının yüzde 85-90'ında hastalık bu ataklar ile başlamakta. Hastaların yüzde 10-15 kadarında ise MS, uzun yıllar ilerleyerek seyretmekte. MS'in ataklar ile seyrettiği durumlarda da hastalık aynı şekilde ilerleyici hale dönüşebiliyor.
SOĞUK BÖLGELERDE DAHA ÇOK GÖRÜLÜYOR
Sıcak bölgelerde çok daha az rastlanılan MS, ekvator kuşağında neredeyse hiç görülmez. Buna karşılık hem kuzey, hem de güney yarım kürede kutuplara yaklaştıkça hastalık oranının giderek arttığı görülmekte.
Örneğin Akdeniz Bölgesi'nde İtalya'da ve İspanya'da 100.000 kişi içerisinde 50 ile 60 kişide MS görünürken; bu oran Almanya'da 100.000'de 80'e, İngiltere ya da İskandinav ülkelerinde ise 100.000'de 100 ile 120 gibi rakamlara yükselmekte. ABD'nin kuzey kesimleri ile Kanada'nın bazı yerlerinde MS hastalığının görülme sıklığı 100.000'de 200'e kadar ulaşabilmekte.
Coğrafi yerleşimden bağımsız olarak bazı ırklarda, özellikle sarı ırkta daha az MS vakası görülüyor. MS kadınlarda, 20 ile 40 yaşları arasındaki genç erişkinlerde, beyaz ırktan olanlarda, ılıman ve soğuk iklim kuşağında yaşayanlarda, ailesinde MS olanlarda, sosyo-kültürel ve ekonomik düzeyi yüksek olanlarda daha sık görülen bir hastalık.
Merkezi sinir sistemini etkileyen MS hastalığında beyin, beyincik ve omurilikte seyreden sinir lifleri ve onların etrafındaki kılıflar etkilenmektedir.
Vücut kendinden olan dokuyu yabancı gibi algılayıp, ona karşı bir reaksiyon oluşturur ve söz konusu dokuda hasar ortaya çıkar. Bu dokular sinir lifleri ve kılıfları oluşturduğu için kola, göze, bacağa giden iletilerde aksama meydana gelir. Bu aksama sonucunda ise görme kaybı veya bulanıklık, kol, el ve bazen hem kol hem de bacakta güçsüzlük, yürüyüşte bozulmalar ve dengesizlik ile konuşmada ağırlaşma ve peltekleşme ortaya çıkabilir.
Bağışıklık sistemindeki şaşkınlık sonucu vücut kendi dokusuna bir zarar verdiği için MS'e ait belirtiler genellikle geçicidir. Çünkü vücut bir süre sonra bu yanlışlığı fark ederek, kendini düzeltilmeye çalışır ve sonuçta iyileşme sürecine girilir.
BELİRTİLER GÖZLERDE BAŞLAR
Hastalığın ilk belirtileri görme kaybı veya bulanıklıK, çift görme, konuşmada zorluk, kol veya bacakta güçsüzlük ve uyuşukluk, ellerde titreme, yürüme güçlüğü veya dengesizlik, ince hareketlerde beceri kaybı şeklinde olabilir. Ancak bu belirtilerin tek başlarına MS hastalığına özgü olmayıp nörolojik kökenli veya diğer birçok hastalıkta da görülebileceği unutulmamalı.
Sözü edilen belirtilerin hiçbiri aslında MS hastalığına özgü değildir. Bu belirtiler sık görülebilen ve farklı nedenlerle ortaya çıkabilen belirtilerdir. Görme bozukluğunun ortaya çıkması göze ait bir nedenden de nörolojik bir nedenden de kaynaklanabilir.
Aynı şekilde kol ve bacakta güçsüzlük, yürümede dengesizlik gibi belirtilerin hepsi çok çeşitli nörolojik hastalıklarda görülebilir. Bunun için özellikle kişinin günlük yaşamını etkileyecek boyutta nörolojik belirtiler ile karşılaşıldığında bu durum nörolog tarafından değerlendirilmelidir.
Bir nörolog MS'ten şüphelendiğinde genellikle ilk başvurduğu inceleme yöntemi Magnetik Rezonans Görüntüleme'dir (MRG). MRG incelemesi sonucunda; beyin veya omurilikteki değişikliklerin yüzde 95-100 oranında hastalıkla uyumlu olması durumunda MS tanısı konulabilir.
Tanıyı doğrulamak, güçlendirmek ve hastalık ile ilgili bazı ayrıntılı bilgileri almak söz konusu olduğunda ise belden su alma yoluna da gidilebilir. "Uyarılmış potansiyeller" denen elektrofizyolojik yöntemler ise hastalığın, sinir sistemindeki bazı yapıları ne denli etkilediğini gösterir.
TEDAVİ
Atak tedavisi: Tedavi yöntemlerinden biri olan atakların tedavisinde yüksek doz kortizon kullanılır. Ancak uygulama süresi ve doz miktarı sağlık merkezine göre 3-10 gün arasında değişiklik gösterebilir. Serum tedavisinden sonra ağızdan kortizon uygulaması şart değildir. Serum ile verilen yüksek doz kortizon, sanılanın aksine genellikle ciddi bir yan etkiye yol açmaz.
Ancak tedavi sırasında hastanın tuzsuz yemesine ve tatlı yememesine dikkat edilmesi gerekir. Bunun yanında bazen "ACTH" içeren ve gene vücudun kortizon salgılamasını düzenleyen bir diğer tedavi seçeneği de uygulanabilir.
Atak tedavisinde tüm MS ataklarının tedavi edilmesine gerek duyulmayabilir. Hafif geçirilen ataklar ya da başka bir deyişle kişinin günlük yaşam aktivitelerini engellemeyen, çok rahatsızlık vermeyen atakların tedavi edilmesi her zaman gerekmeyebilir.
Bazı ataklar tedavi edilmeden kendiliğinden düzelme gösterebilir. Bununla birlikte kortizon tedavisi, atakların daha çabuk sürede düzelmesini sağlar. Çok ağır ve başka hiçbir tedaviye yanıt vermeyen nadir ataklarda ise plazmaferez denilen özel bir tedavi şekli uygulanabilir.
Semptomatik tedavi: Hastalığa bağlı olarak gelişen bazı belirtilere ve sekellere yönelik atak tedavisi dışında "semptomatik tedavi" denilen yöntemler kullanılmakta. Örneğin, zaman zaman bacaklarda görülen kasılmalar ve sertliklere, ilaçlar ve özellikle fizyoterapi uygulanır.
"Fatigue" olarak adlandırılan ve kolay yorulabilme veya halsizlik halleri belirtisi veren MS'li hastalarının bir kısmında yine birtakım ilaçlar kullanılabilir. Rehabilitasyon uygulamaları MS ile ilgili bazı hareket kısıtlılıklarında çok yararlı sonuçlar verebilir. Mesane fonksiyon bozuklukları ile diğer belirtilere yönelik başka ilaçlar ve yaklaşımlar da bulunmaktadır.
Koruyucu tedaviler: Koruyucu (immunmodulatör-bağışıklık sistemini düzenleyen) ilaçların kullanımı, MS tedavisindeki en önemli gelişmelerden biridir. Günümüzde MS'in ilerlemesini yavaşlatmak ya da atakların sıklığını ve şiddetini azaltmak için dört ilaç kullanılıyor.
Diğer tedaviler: Hastalığın sık ataklı ve ilerleyici şekillerinde "immunsupressif" denilen bağışıklık sistemini baskılayarak etki gösteren ilaçlar kullanılabiliyor. Bu grup ilaçların bağışıklık sistemini düzenleyici etkileri de olduğu varsayılıyor.
Konular
- Gripte çare sizsiniz!
- Çocuğunuzda domuz gribi varsa ne yapacaksınız?
- Domuz gribine karşı keçiboynuzu
- Domuz gribine karşı bilinçsiz antiviral kullanmayın
- Çocukları domuz gribinden korumanın yolları
- Domuz Gribi Aşıları Test Edildi
- Domuz gribinden koruyan besinler nelerdir?
- Antalya'da domuz gribi alarmı
- Domuz gribine karşı üzüm çekirdeği
- Domuz Gribi ve Beslenme
- Mevsimsel grip domuz gribinden daha öldürücü
- Domuz gribinde tek doz aşı yeterli
- Domuz gribine karşı özel halk otobüsleri temizlendi
- Hamile kadın domuz gribinden öldü
- Domuz gribi diyeti
- Domuz gribi aşılaması yarın başlıyor
- Domuz gribine karşı okullarda alınması gereken önlemler
- Domuz gribi zayıf bünyeleri seçiyor
- Gribe karşı limon tüketin!
- Domuz gribinden çocukları nasıl koruyabiliriz?
- Domuz gribi aşısı uygulanmaya başlandı
- Türkiye'de domuz gribinden 9. ölüm
- Domuz gribi aşısı hakkında bildiklerimiz ve bilemediklerimiz nelerdir?
- Aşılarda Squalene Bazlı Adjuvan Kullanımı
- Domuz gribi hakkında doğru bilinen yanlışlar
- Domuz gribi olduğunuzda ne yapmalısınız?
- Romatizmal hastalığı olanlar domuz gribi aşısı olmalı
- Domuz gribi aşısında skualen tehlikesi
- Domuz Gribinden Korunmak İçin Çeşitli Tavsiyeler
- Domuz gribine karşı maskenin etkinliğini artırmanın yolları