ihya.org
sağlıklı beslenme
Mide Ağrılarında Uyulması Gereken Beslenme Alışkanlıkları
BAKLA GAZ YAPAR
Kimi besinlerin şişkinliği artırıcı etkileri olabilir. Özellikle gaz yapıcı etkiye sahip olan kurufasulye, nohut, mercimek, bakla ve bezelye gibi baklagiller; erik, kayısı, elma, muz, kuru üzüm, şeftali ve armut gibi meyveleri yerken dikkat etmek gerekir. Ayrıca kabak, turp, soğan, brokoli, salatalık, patates, şalgam, şekersiz sakız (sorbitol), tam tahıllı ekmek ve yoğurt, laktoz eksikliği olanlarda süt ve gazlı içecekler de şişkinlik yakınmasını artırabilen besinlerdir. 'Gluten enteropatisi' olanlarda da buğday ve arpa içeren gıdalar, şişkinliğe neden olabilir. Yoğurt ve ayran sindirim sistemi sorunu olan insanlarda şikayetleri artırır. Ancak kişiyi rahatsız etmiyorsa, ayran ve yoğurt tüketilmesinde sakınca yoktur. Mide sağlığı için özellikle probiyotikli yoğurtların tüketilmesinde fayda vardır.
SAKIZ ÇİĞNEMEYİN!
Mide sağlığı için beslenme düzenine önem vermek gerekir. Hızlı yemek yeme, sakız çiğneme, pipetle bir şeyler içme; hava yutma olasılığını artırabildiği için bu davranışlardan kaçınılmalıdır. Gaz yapabilecek gıdaların, diyetten uzaklaştırılması yakınmaların azalmasına yardımcı olabilir.
ŞOK DİYET ZARARLI!
Hangi Besinler Mideye Zarar Verir?
Kafeinli içecekler ( kahve, kola, çay ) mideye zarar verir.
Asitli içecekleri, ki portakal suyu da buna dahil, midesi hassas olanların içerken dikkat etmeleri gerekir. Gerekirse bir miktar su katılmalıdır.
Yağlı yiyecekler, (örneğin kızartma) mideyi çok yorar. Hazmetmesi zordur. Çok fazla yememeye özen gösterilmelidir. Ayrıca, soğan da mide asidini arttıran bir besindir. Mide rahatsızlığı olanların fazla yememesi gerekir. Gastritli hastalara, çikolata yemesi pek tavsiye edilmez. Çünkü, çikolatada yağ ve kafein miktarı fazladır. Bunların dışında, alkol kullanmak (özellikle aç karnına) mide yanmasına neden olur.
Ekmek ve tahıl grubunun besin içeriği nedir?
EKMEK VE TAHIL GRUBU
Bu grupta bulunan besinler:
Buğday, çavdar, yulaf ve mısırdan yapılmış ekmekler, bazlama, makarna, şehriye, bulgur, irmik, un, pirinç, yufka gibi besinler
Sağladığı Önemli Besin Ögeleri:
Karbonhidrat, bazı B grubu vitaminler, mineraller, posa
• 1 küçük kase pilav-makarna veya 1 dilim börek yediğinizde 1 orta dilim ekmek yemiş olursunuz.
İstediğiniz zaman ekmek hakkınızı bu tür besinlerle değiştirebilirsiniz.
• 4-6 adet bisküvi, grisini veya 1-1.5 paket kraker yediğinizde yine 1 orta dilim ekmek yemiş olursunuz. Bu tür besinlerden yediğinizde ekmek hakkınız azalacaktır.
• Vücut ağırlığınız fazla ise yukarıda belirtilen miktarlardan daha fazla yememeye özen göstermelisiniz.
ÖĞÜNLERİMİZ
Her gruptan günlük olarak tüketmeniz gereken toplam besin miktarlarını 3 ana, 2 ara öğüne dağıtırsanız, dengeli ve yeterli beslenmiş olursunuz.
Sabah kahvaltısı, öğlen ve akşam yemekleri ana öğünlerdir. Sabah ve öğle arasındaki ara öğün kuşluk adını alır. Öğle ve akşam yemeği arasındaki ara öğün ise ikindidir. Özellikle ana öğünleri atlamak yetersiz ve dengesiz beslenmenize neden olur.
Sabah Kahvaltısı
Sağlığımız için faydalı besinler
Sağlığımız için faydalı 50 besin maddesi neler içeriyor ve bu besinlerin faydaları nelerdir:
ELMA
Pektin, Bioflanovoid, C vitamini
Kolesterol düzeyini düşürüyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
ENGİNAR
Cynarin, bol miktarda B ve C vitamini
Kan şekerini düzenliyor. C vitamini kalbi güçlendiriyor.
MUZ
Potasyum, B6 vitamini, Serotonin, Magnezyum
Rahatlatıyor ve uyumaya yardımcı oluyor.
Annenin beslenmesi ile çocuğun sağlığı ilişkili
İngiltere’de yürütülen bir araştırma, hamilelikte sağlıklı beslenmenin önemini bir kez daha ortaya koydu.
Anne adaylarının beslenme tarzıyla, çocuklarının sağlıklı yaşam sürmesi arasındaki bağ, değişik araştırmalarla her geçen gün bir kez daha güçleniyor.
İngiltere’de 2 bin anne adayının katıldığı araştırma, hamilelikte bol elma yiyenlerin çocuklarının astıma yakalanma riskini düşürdüğünü ortaya koydu. Buna göre, haftada 4 ya da daha fazla elma yiyen annelerin çocukları yemeyenlere oranla yüzde 50 daha az astım riski taşıyor.
Araştırmanın bir diğer parçasıysa hamilelikte omega-3 açısından zengin bir besin kaynağı olan balığı bol tüketen annelerin çocuklarını kapsıyor. Sonuca göre, haftada birden fazla balık yiyen anne adaylarının çocuklarında ilk 5 yılda, alerjik bir deri hastalığı olan egzamaya yakalanma olasılığı yarı yarıya düşüyor.
Dengeli Beslenme Önerileri
Doymuş yağ (tere yağ, kuyruk yağı) oranı yüksek besinleri daha az tüketin. Yeterli miktarda doymamış yağ (ay çiçek, mısırözü, soya, fındık, zeytin yağı) almaya dikkat edin. Yarım yağlı süt, yağsız yoğurt tüketin.Yağlı kırmızı et yerine yağsız et, kuru baklagiller (nohut, mercimek, fasulye gibi) balık ve tavuk tercih edin. Süt ve süt ürünleri de (yoğurt, peynir vb.) tüketilmeli fakat bunlarında az yağlı olmalarına dikkat edilmeli.Yemeklerinizi haşlama, fırında pişirme veya ızgarada pişirme yöntemleriyle pişirirseniz yemeğe eklenecek yağıda azaltmış olursunuz.
Aşırı şekerli gıdalardan kaçınmalı ve hatta çay, kahve gibi içecekler şekersiz içilmeli veya şeker miktarı azaltılmalıdır.
Gıdalardan aldığımız günlük tuz miktarı 6 gr.ı (bir tatlı kaşığı) geçmemelidir. Bu miktara yemeklerden, ekmekten, içeceklerden aldığımız tuz miktarı dahildir. Tuz tüketimi ile yüksek tansiyon arasında ilişki bulunmaktadır. Yüksek tansiyonu olanlar doktorlarının tavsiyesine göre ya hiç tuz kullanmamalı yada miktarını azaltmalıdır.
Turp domuz gribinden koruyor
100 gram turpta 100 miligramdan daha fazla C vitamini bulunduğunu, aynı ağırlıkta bir limonda ise C vitamini miktarının daha az olduğunu söyledi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdülkadir Hurşit, mevsimsel grip, Domuz gribi ve diğer hastalıklarda vücut direncinin artırılması için dengeli beslenmenin öneminin tartışılmaz olduğunu vurguladı.
Virüslerin yol açtığı hastalıklarda vücutta neden olduğu toksik etkileri C vitaminin en aza indirdiğinin bilindiğini söyleyen Hurşit, bu nedenle özellikle gripte C vitaminin alımının önemsendiğini hatırlattı.
Yaygın olarak C vitamini denilince akla limon ve turunçgillerin geldiğini ifade eden Prof. Dr. Hurşit, 100 gramında limon ve turunçgillerden daha fazla C vitamini ihtiva eden sebzeler olduğunu ancak bunların vatandaşlar tarafından çok iyi bilinmediğini söyledi.
Bunların başında turp geldiğini vurgulayan Hurşit, turpun C vitamini açısından en zengin kaynak olduğunu bildirdi.
C vitamini kaynaklarının 3 grubu ayrıldığını belirten Hurşit, konuyla ilgili şu bilgileri verdi:
Bağışıklık sisteminizi güçlendiren besinler
Güçlü bir bağışıklık sistemi, her şeyden önce hastalıklara yakalanmamızı önler. Bunun için yaşlı-genç herkesin özellikle yediği besinlerle bağışıklık sistemini güçlendirmesi gerekir. Brokoli, kivi, enginar, yoğurt, domates, havuç gibi besinler hem bağışıklık sistemini güçlendirir hem de kendimizi sağlıklı ve dinç hissetmemizi sağlar.
Sağlıklı olmanın birincil koşulu doğru beslenmek! Düzenli ve dengeli beslenerek bağışıklık sisteminizi de güçlendirmeniz mümkün… Biliyorsunuz, güçlü bir bağışıklık sistemi bebeklerden yaşlılara kadar herkes için önemli. Hastalıklardan korunmanın en birincil koşulu. Bunun öneminin herkes farkında ama iş doğru beslenmeye gelince birçoğumuz yediklerine yeterince dikkat etmiyor. Oysa çok basit önlemler ve doğru besinlerle bağışıklık sistemini güçlendirmek zor değil! Acıbadem Poliklinik Bağdat Cad. Dyt. Evrim A. Demirel ve Acıbadem Hastanesi Kozyatağı Beslenme ve Dyt. İpek Cirit bağışıklık sistemini güçlendiren besinlerle ilgili önemli ipuçları veriyor.
Anti-oksidanlar önemli
Hangi besinler gripten koruyor?
Havanın soğuması ile birlikte hastalıkların oluşum sıklığı artmaktadır. Mevsimin değişikliğine bağlı olarak halsizlik, isteksizlik, baş ağrısı ve yorgunluk ilk belirtilerdir.
Grip, soğuk algınlığı, bronşit gibi pek çok hastalık da kendini göstermeye başlamaktadır. Bağışıklık sistemimizin güçlü olması bu dönemde çok önem kazanmaktadır. Bizi enfeksiyondan koruyan ve toksik ajanlarla savaşan bağışıklık sistemimizdir. Güçlü bir savunma mekanizması oluşturmanın temelinde ise; yeterli ve dengeli beslenme ve antioksidan besinlerce zengin beslenme yer almaktadır. Dünya Sağlık Örgütü bu dönemde vücut direncindeki azalmaya dikkat çekerek antioksidan etkiye sahip olduklarından A, C, E vitaminlerin, selenyum, çinko, magnezyum gibi minerallerin, omega - 3 ve omega - 9 yağ asitlerinin alımını artırmayı önermektedir. Tabi ki öncelik bu öğelerin besinlerden doğal olarak alınmasıdır. Memorial Ataşehir Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Şefika Aydın Selçuk, “Doğru beslenerek gripten korunmanın yolları” hakkında bilgi verdi.
Sağlıklı olmak sağlıklı beslenmekle devamlılık kazanır
Yeterli ve dengeli beslenmeyi ihmal etmeden eti, sütü, sebzeyi, meyveyi, tahılları mutlaka tüketmeliyiz. Önceliğimiz hep taze sebze ve meyveyi doğal beslenmeyi tercih etmek olmalıdır. Çeşitli besinlerden beslenmeyi hep vurgulasak da siz bu enfeksiyona sık yakalanabileceğimiz dönemde aşağıda belirtilen vitamin ve mineralleri içeren gıdaları sofralarınızdan hiç eksik etmeyin.
Gripten korunmanın yolu; sağlıklı beslenme
Sağlık Bakanlığı, kış aylarının en belirgin hastalıklarından grip ve nezleden korunabilmenin, “sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenme” ile mümkün olabileceğini hatırlattı...
Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, kış mevsiminin başladığı bu günlerde, yeterli ve dengeli beslenmenin, sağlığın korunması açısından büyük önem taşıdığı ifade edildi.
Havaların soğuması ile birlikte genellikle yağlı ve şekerli besinlere eğilimin artması, kapalı ortamlarda ve gecelerin uzaması nedeniyle televizyon başında fazla zaman geçirilmesi dolayısıyla vücut ağırlığında istenmeyen yönde değişiklikler oluşabildiği anımsatılan açıklamada, kış aylarında grip ve nezleden korunabilmenin yolunun sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenme ile mümkün olabileceği belirtildi.
Açıklamada, sağlıklı beslenme için şu önerilerde bulunuldu:
* Dört besin grubunda bulunan çeşitli besinlerden, günde en az 3 ana, 3 ara öğünde yeterli miktarda tüketilmeli.
Sizce kafeinin ne kadarı zararlı?
Uyanık kalmanızı sağlayan, yorgunluğu hafifletip uyanıklığı artırarak merkezi sinir sistemini uyaran kafeinin ne kadarı zararlı?
Mayo Clinic'te yer alan habere göre, birçok insan için günde yaklaşık 2 ile 4 fincan kahve zararlı değil. Fakat, bazı durumlarda kahve içmeyi azaltmanız ya da bırakmanız gerekebilir. İşte bu durumlar:
Günlük 4-7 fincan kahve içmek şu sorunlara yol açabilir: Uykusuzluk, asibiyet, acelecilik, irkilme, mide bulantısı ve diğer mide sorunları, hızlı ya da düzensiz kalp atışı, kasların titremesi, baş ağrısı, endişe ve gerginlik.
Bazı insanlar kafeine karşı diğerlerinden daha hassastır. Eğer kafeinin etkilerine karşı hassassanız, çok az miktardaki kahve yani 1 fincanı bile endişe, irkilme, uyku sorunları ve acelecilik gibi istenmeyen etkiler oluşturabilir. Düzenli olarak kafein tüketmeyen insanlar, bunun negatif etkilerine karşı daha duyarlıdır. Diğer faktörler ise, vücut ağırlığı, yaş, sigara alışkanlığı, ilaç ya da hormon kullanımı, stres ve bunalım sorunları gibi sağlık problemleri de kafeinin negatif etkisine daha yatkındır.
Yazın çocuklar nasıl beslenmeli?
Havaların ısınmasıyla birlikte çocukların beslenmesinde de dikkat edilmesi gereken noktalar bulunuyor. Terlemeyle vücutta fazla su kaybının meydana gelmesi sonucu, bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri baş gösterebilir. Acıbadem Maslak Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı Dr. Neslihan Korkmaz yaz aylarında çocukların nasıl beslenmesi gerektiği hakkında bilgi verdi:
Bebekler ve Çocuklar Sıvı Kaybını İfade Edemeyebilir!
Bebekler ve çocuklar sıvı kayıplarını ifade edemeyebilecekleri için anne- babaların çok dikkatli olması gerekir. Bu sebeple sıcaklıkların aşırı arttığı günlerde sıvı alımı desteklenmelidir. Terleme ile artan sıvı ihtiyacını karşılamak için anne sütü, su, süt, ayran, taze sıkılmış meyve suları, bitki ve meyve çayları tercih edilmelidir.
Yazın da Dengeli ve Yeterli Beslenme
Günlük 3 ana öğün tüketilmesi ve öğün atlamamak önemlidir. Kahvaltı günün en önemli öğünü olup kahvaltıda şekersiz marmelatlar, az yağlı peynirler, içecek olarak süt, taze sıkılmış meyve suları, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmelidir. Yeterli ve dengeli beslenmenin önemi yaz aylarında da unutulmamalıdır. Et, yumurta ve kurubaklagil, süt ve süt ürünleri, sebzeler ve meyveler, ekmek ve tahıllar olmak üzere dört besin grubunda yer alan besinlerden imkanlar çerçevesinde her öğünde tüketilmelidir. Enerjisi yüksek hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve tatlıları, dondurma gibi tatlılar tercih edilmelidir.
Zayıf saçların ilacı: Ceviz
Sağlıklı Beslenme Uzmanı Dr. Dilek Polat, kalp sağlığı açısından büyük önem taşıyan doymamış yağ asitlerini yüksek düzeyde içeren cevizin, kolesterol birikimini ve damar sertliğini önleyici etkisinin halk arasında artık daha iyi bilindiğini, bu nedenle damak zevkinin yanı sıra, birçok insanın sağlık nedenleriyle ceviz tüketmeye başladığını söyledi.
Dr. Polat, saç dökülmesine ve saçlarının yeterince canlı olmadığını düşünenlere cevizin kuru ve yaş kabuğunu önerdi. Polat, 20 tane cevizin sert kabuğunu 1 litre suda 10-15 dakika kaynatarak elde edilen suyun saç durulamasında kullanılması durumunda, saçların dökülmesinin son bulacağını belirtti.
Taze cevizin yeşil kabuğunun az suyla kaynatılması sonucu macun elde edileceğini anlatan Polat, bu macunun da saç maskesi olarak kullanılabileceğini kaydetti. Sağlıklı yaşamak ve beslenmek isteyenlerin mutfaklarından cevizi eksik etmemeleri gerektiğini ifade eden Dr. Polat, şu bilgileri verdi:''8 tane cevizi bir bardak suda 2 gün bekletin. Günde iki ceviz olmak üzere tüketin ve cevizleri içinde beklettiğiniz suyu da için, 4 günlük kür sonunda ne kadar dinlenmiş hissettiğinize şaşıracaksınız."
Beslenmenin Kanser Oluşumuna Etkisi
Kanserin oluşumu çok değişik nedenlere bağlıdır. Farklı kaynaklara göre diyetle ilgisi %10-70 arasında olup, %30 oranı kabul edilmektedir. Tüketilen besinlerin kalite ve miktarlarının yeni oluşan hücre için önemi büyüktür. Organizmanın temel taşı olan hücrede oluşacak herhangi bir bozukluk zamanla etkinliğini arttırarak dokulara, organlara ve tüm organizmaya yayılacaktır. Beslenme örüntüsü kanserin oluşumuna etken olduğu gibi kanser de kişinin beslenme durumunu etkilemektedir. Besin alımı ve kullanımı güçleşmektedir. Çeşitli tedavi yöntemleri de beslenmeyi olumsuz yönde etkilemektedir. Cerrahi ve radyolojik yöntemlerin, uygulandıkları bölgeye göre yan etkileri görülmektedir. Kemoterapinin ise, en olumsuz etkisinin ilacın cinsine göre bazı besin öğeleri ile reaksiyon yapmasıdır.
Genel olarak beslenmenin kanser oluşumuna etkisini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
Diyet posasının etkisi: Posayı, alınan besinin sindirim sisteminde enzimler tarafından sindirilmeyen ancak organizma için yararlı olan kısmıdır diye tanımlayabiliriz. Diyet posasının yetersizliği veya yokluğu özellikle kolon kanser riskini arttırmaktadır.