ihya.org
zehirlenmeler
Yılan sokmaları
Dünyada 3000 den daha fazla çeşit yılan vardır ve bunların beş farklı türden gelen 375' ide zehirlidir. Her yıl yaklaşık 300.000 kadar yılan ısırığı oluşur ve bunlardan 30.000-40.000 ölüm olur. Zehirli yılanlar tropikal ve ılıman bölgelerde yaygın olarak yaşarlar. Çeşitli tipteki yılanların toksinleri hem etki hem de şiddet bakımından birbirinden farklıdır. Yılanlar cinslerine göre; kürarizan toksin, nörotoksin, şok yapıcı, hemoliz yapıcı, yaygın damariçi pıhtılaşma yapıcı ve sitoliz yapıcı toksinlere sahiptir. Yurdumuzda bulunan viperid ailesinden "engerek yılanı" da yaygın damariçi pıhtılaşma yapıcı özelliğe sahiptir.
Belirti ve Bulgular
Mantar zehirlenmeleri
Mantar Zehirlenmesi zehirli mantar bitkilerinin yenmesiyle ortaya çıkan, öldürücü olabilen bir gıda zehirlenmesi. Mantardan zehirlenmenin sebep ve şartları çeşitli olabilir. Öncelikle, bazı kimselerde görülen özel duyarlılık, (midye ve yumurtaya olduğu gibi) mantarlara karşı da tahammülsüzlük yapabilir. Sadece irkiltici özellikteki mantarların, hatta yenebilir olup da bozulmadan ötürü zehirli hale gelen mantarların sebeb olduğu bazı zehirlenme olayları, yanlışlıkla ölüme yol açabilir. Fakat daha çok bu gibi zehirlenmeler, birkaç gün içinde iyileşme ile son bulur.
Zehirli mantarların en önemlileri arasında, yalancı dede ve ölüm meleği geliyor. Türkiyedeki ölümcül mantar zehirlenmelerinin yüzde 95inden sorumlu, son derece zehirli ve tehlikeli olan ölüm meleği, sonbahar aylarında ve yaz başlarında ormanlarda çok sık görülüyor.
Etkisini 8-12 saat arasında gösteren bu mantar, karaciğer-böbrek metabolizmasını bozarak, kişiyi öldürebiliyor. Zehrine karşı henüz ilaç geliştirilemeyen bu mantarın, bir kişiyi öldürmesi için 20-25 gram tüketilmesi yeterli oluyor. Yalancı dede mantarı ise yenilebilir mantarlarla karıştırılabiliyor.
Besin Zehirlenmeleri
Yiyecek ve içeceklerin saklanması, hazırlanma ve sunulma aşamalarında uygun sağlık koşullarının olmaması, besin zehirlenmelerinin önemli bir sorun haline gelmesine yol açıyor. Süt ve süt ürünleri, kremalı yiyecekler, tavuk mamülleri, mayonezli, yumurtalı yiyecekler, pişirilip uygun koşullarda saklanmayan etler, deniz ürünleri, bozulma riski en yüksek gıdalar arasında yer alıyor.
Akdeniz diyetinin vazgeçilmez unsurları olan meyve ve sebze ağırlıklı beslenmenin en sağlıklı beslenme biçimi olduğunda uzmanlar birleşiyorlar. Fakat Türkiye'de sebze ve meyve açısından bolluk ve çeşitliliğe rağmen besinlerin saklanması, pişirilmesi de büyük önem taşıyor.
Besinlerin hazırlanması sırasında temizlik kurallarına gereken özenin gösterilmemesi, besin zehirlenmelerine yol açabiliyor. Besin zehirlenmeleri kontamine yiyecek ve içeceklerle oluşuyor. Besinler ve içecekler infeksiyona yol açan mikroorganizmalarla veya toksit maddelerle bulaştıklarında zehirlenmeye neden oluyorlar. Bunların yanısıra nadiren yenilmemesi gereken bir bitki veya hayvanın yenmesi de besin zehirlenmesi tablosunu ortaya çıkarabiliyor.
Alkol Zehirlenmesi (Entoksikasyon)
İnsanlara verilen aynı miktarda alkol çeşitli faktörler yüzünden aynı etkiyi göstermez. Vücutları daha küçük ve daha fazla yağ dokusuna sahip oldukları için genellikle kadınlarda erkeklerden daha yüksek bir alkol düzeyi olma olasılığı vardır ve bu nedenle alkol kadınları daha fazla etkiler.
Alkolün etkileri içmeden önce yenen yemeğin miktarına da bağlıdır.Mide ne kadar dolu olursa alkolün kana geçişi o kadar yavaş olur. Böylece alkolün kandaki yoğunluğu da düşük olur.
Alkol zehirlenmesi kabaca kan alkol düzeyiyle paralellik gösterir. Bu da beyindeki alkol düzeyini yansıtır. Alkolik olmayanlarda 25 mg/dl üzerindeki bir kan alkol düzeyinde hafif zehirlenme belirtileri ortaya çıkar; bu belirtiler arasında duygulanım bozukluğu,düşünme yeti5mm kaybı ve hareket bütünlüğünün bozulması bulunur. 100 mg/dl nin üzerinde bir kan alkol düzeyi olduğunda ise çift görme,konuşma zorluğu ve belirgin bir hareket bütünlüğü kaybı görülebilir. Alkol yoğunluğu arttıkça komaya kadar gidebilen sorunlar ortaya çıkabilir.
Zehirlenme genelde bir desilitre kanda en azından 80-100 mg alkol bulunması (80-100 mg/dl veya %0. 1)olarak tanımlanır.
Zehirlenmeler
Zehirlenmeleri oluşturan faktörlerin arasında kazalar, bilgisiz intihar girişimleri ve zehirle öldürme olayları gelmektedir. Endüstri alanındaki zehirlenmeler genellikle kronik zehirlenmelerdir ve meslek hastalıklarından sayılmaktadır. Zehirlenme vakalarının başında uyku ilaçlarının oluşturduğu zehirlenmeler gelir. Bunu karbon monoksit zehirlenmeleri izler. Zehirlenme belirtileri birçok hastalıklarda olduğu gibi kusma, ishal, baygınlık ve adale krampları halinde ortaya çıktığından zehirlenme cinsinin saptanması pek kolay olmaz. Zehirlenme vakalarında acele müdahale gerekir, aksi halde hastanın kurtarılması olasılığı azalır.
Zehirlenmeye neden olan maddeler şöyle sıralanabilir:
Alkol
Belirtiler: Konuşma güçlüğü, baş dönmesi, bilinç kaybı.
Tedavi: Mide yıkanması, kan dolaşımını arttırıcı kafein gibi maddelerin verilmesi, yapay solunum.
Arsenik
Belirtiler: Titreme, kramp, bilinç kaybı, sancı, kusma ve ishal.
Tedavi: Hayvansal kömür, acı tuz, mide yıkanması.
Asitler
Belirtiler: Parşömen kağıdım andıran asit kabukları oluşur ve bu kabukların kendilerine özgü renkleri vardır.
Sülfirik asit: Önce beyaz, sonra siyah.
Azot asit: Sarı.
Solunum Yolu Zehirlenmeleri
Tüp gaz, egzoz gazı (karbonmonoksit), duman ve diğer zehirli gazların solunması sonucunda görülür. Özellikle renksiz ve kokusuz zehirli gazlarla meydana gelen zehirlenmelerde kişide görülen belirtilerin saptanması hayat kurtaracaktır.
Belirtileri:
-Baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması, kendinden geçme, bulantı-kusma, deride renk değişimi.
İlkyardım:
* Öncelikle kaynak kapatılır, havalandırma sağlanır, kişi temiz havaya çıkartılır.
* Yüzüne su serpilebilir, kolları açılıp kapatılabilir,
* Gerekiyorsa suni solunum ve kalp masajı yapılır,
* Mutlaka hastaneye götürülür.
Alkol Zehirlenmesi (Entoksikasyonu)
İnsanlara verilen aynı miktarda alkol çeşitli faktörler yüzünden aynı etkiyi göstermez. Vücutları daha küçük ve daha fazla yağ dokusuna sahip oldukları için genellikle kadınlarda erkeklerden daha yüksek bir alkol düzeyi olma olasılığı vardır ve bu nedenle alkol kadınları daha fazla etkiler.
Alkolün etkileri içmeden önce yenen yemeğin miktarına da bağlıdır.Mide ne kadar dolu olursa alkolün kana geçişi o kadar yavaş olur. Böylece alkolün kandaki yoğunluğu da düşük olur.
Alkol zehirlenmesi kabaca kan alkol düzeyiyle paralellik gösterir. Bu da beyindeki alkol düzeyini yansıtır. Alkolik olmayanlarda 25 mg/dl üzerindeki bir kan alkol düzeyinde hafif zehirlenme belirtileri ortaya çıkar; bu belirtiler arasında duygulanım bozukluğu,düşünme yeti5mm kaybı ve hareket bütünlüğünün bozulması bulunur. 100 mg/dl nin üzerinde bir kan alkol düzeyi olduğunda ise çift görme,konuşma zorluğu ve belirgin bir hareket bütünlüğü kaybı görülebilir. Alkol yoğunluğu arttıkça komaya kadar gidebilen sorunlar ortaya çıkabilir.
Zehirlenme genelde bir desilitre kanda en azından 80-100 mg alkol bulunması (80-100 mg/dl veya %0. 1)olarak tanımlanır.
Besin Zehirlenmesi
Yiyecek ve içeceklerin saklanması, hazırlanma ve sunulma aşamalarında uygun sağlık koşullarının olmaması, besin zehirlenmelerinin önemli bir sorun haline gelmesine yol açıyor. Süt ve süt ürünleri, kremalı yiyecekler, tavuk mamülleri, mayonezli, yumurtalı yiyecekler, pişirilip uygun koşullarda saklanmayan etler, deniz ürünleri, bozulma riski en yüksek gıdalar arasında yer alıyor.
Akdeniz diyetinin vazgeçilmez unsurları olan meyve ve sebze ağırlıklı beslenmenin en sağlıklı beslenme biçimi olduğunda uzmanlar birleşiyorlar. Fakat Türkiye'de sebze ve meyve açısından bolluk ve çeşitliliğe rağmen besinlerin saklanması, pişirilmesi de büyük önem taşıyor.
Besinlerin hazırlanması sırasında temizlik kurallarına gereken özenin gösterilmemesi, besin zehirlenmelerine yol açabiliyor. Besin zehirlenmeleri kontamine yiyecek ve içeceklerle oluşuyor. Besinler ve içecekler infeksiyona yol açan mikroorganizmalarla veya toksit maddelerle bulaştıklarında zehirlenmeye neden oluyorlar. Bunların yanı sıra nadiren yenilmemesi gereken bir bitki veya hayvanın yenmesi de besin zehirlenmesi tablosunu ortaya çıkarabiliyor.
Zehirlenmeler
Bir zehirin organizmaya alınması, birikmesi veya organizmanın bunu kendi bünyesinde üretmesi neticesinde meydana gelen, çeşitli dokulardaki geçici veya dâimi, menfî (zararlı) değişiklikler. Zehirlenme, bir defâda alınan zehirle husûle gelebildiği gibi, küçük dozların üst üste alınmasıyla da meydana gelebilir. Zehirlenmenin ağırlığı alınan maddenin miktarına ve vasıflarına bağlıdır. Zehirlenmeler çeşitli sebeplerden olabilir. Bunların başlıcaları:
Yılan sokmaları
Dünyada 3000 den daha fazla çeşit yılan vardır ve bunların beş farklı türden gelen 375' ide zehirlidir. Her yıl yaklaşık 300.000 kadar yılan ısırığı oluşur ve bunlardan 30.000-40.000 ölüm olur. Zehirli yılanlar tropikal ve ılıman bölgelerde yaygın olarak yaşarlar. Çeşitli tipteki yılanların toksinleri hem etki hem de şiddet bakımından birbirinden farklıdır. Yılanlar cinslerine göre; kürarizan toksin, nörotoksin, şok yapıcı, hemoliz yapıcı, yaygın damariçi pıhtılaşma yapıcı ve sitoliz yapıcı toksinlere sahiptir. Yurdumuzda bulunan viperid ailesinden "engerek yılanı" da yaygın damariçi pıhtılaşma yapıcı özelliğe sahiptir.
Belirti ve Bulgular
İlkyardım: zehirlenmeler
ZEHİRLENMELER
1. Zehirlenme Nedir ?
2. Sindirim Yolu Zehirlenmeleri
3. Solunum Yolu Zehirlenmeleri
4. Deri Yolu Zehirlenmeleri
Zehirlenme Nedir?
Herhangi bir kimyasal, organik veya fiziksel madde vücuda girdikten sonra özelliğine göre yerel veya genel hasar meydana getirerek, ölüme neden olabiliyorsa bu maddeye ZEHİR, olaya ise ZEHİRLENME denir.
Yerel belirtiler:
- Sokulan, ısırılan, temas eden yerde kızarıklık, şişlik, gerginlik, ağrı ve kaşıntı
Genel belirtiler:
- Vücut ısısının yükselmesi (ateş),
- Tüm vücutta kızarıklık, döküntü, kaşıntı,
- Solunum sıkıntısı, hızlı ve zayıf atan nabız,
- Baş ağrısı, kulak çınlaması,
- Halsizlik, kendinden geçme, gelişen bilinç kaybı,
- Şok, ölüm.
Zehir, vücuda bilerek (kasti) veya bilinmeden(kazara), dört yoldan alınabilir:
1-Sindirim, 2-Solunum, 3-Deri ve 4-Kan yoluyla, olmak üzere.
Sindirim Yolu Zehirlenmeleri
Ağız yoluyla alınan her türlü zehir etkisi yapan maddelerle meydana gelirler; bayat besinler, ilaçlar, alkol, korozif (yakıcı, tahriş edici) maddeler ya da alerjik etki yapan maddeler vb.
İlkyardım:
İlkyardım: şofben kazaları
Şofben kazalarını tanımak için temel bilgiler
Şofben sistemleri sıcak su temini amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır.
Elektrikle çalışanlar daha çok termostat arızası nedeniyle kazan patlamalarına sebep olmakta, hastalar sıcak su yanıkları ile karşılaşmaktadırlar.
LPG ile çalışan şofbenler de bazen kazalara sebep olmaktadırlar. Ancak bu kazalar, ortamdaki oksijenin yanma sırasında tüketilmesine bağlıdır.
LPG zehirli değildir ancak 6 m2 den küçük, iyi havalandırılmamış mekanlarda şofben kullanıldığında, ortamdaki oksijen süratle tükenmekte, kazazedeler bu yüzden kaybedilmektedirler.
Şofben kazalarında alınması gereken önlemler
* Şofbeni mutlaka iyi çeken bir bacaya bağlayın.
* Şofbeni havalandırmazsanız, kapalı ve 6 m3 den küçük hacimli mekanlarda kullanmayın.
* Şofben ile tüp arasındaki LPG hortumunu 125 cm'den uzun tutmayın.
* Banyoya bolca hava girişini sağlayın.
* Banyoyu içerden kilitlemeyin
* Koku hissettiğinizde şofbeni kullanmayın.
* Banyodan uzun süre çıkmayan kişiyi kontrol edin.
* korsan tüp kullanmayın, tüpünüzü her zaman abonesi olduğunuz bayiden alın.
* Gaz kaçağını kibrit ve çakmakla kontrol etmeyin.
İlkyardım: mantar zehirlenmesi
Ağaçlıklar arasında, kırlarda, kendiliğinden yetişen mantarların zehirsizlerini zehirlilerinden ayırmak çok zordur...
Bu sebeple, zehirsiz olduğundan emin olmadıkça kır mantarı toplayıp yememelidir. En garantisi, seralarda özel olarak yetiştirilen ve marketlerde ambalaj içinde satılan, firma adı ve adresi belli olan mantarlardan alıp yemelidir.
ZEHİRLİ MANTARLAR:
Hemen hemen bütün mantar zehirlenmelerine "Amanita Muscarina" ve "Amanita Phalloides" adı verilen iki cins zehirli mantar sebep olmaktadır.
A.Muscarina'nın zehiri yüksek ısıda bile tesirini kaybetmediğinden; bu cins mantarlar pişirilerek yense dahi üç saat içinde zehirlenme belirtileri gösterirler.
Belirtileri:
*Göz yaşarması, bol tükürük salgısı, terleme, kusma ve karın ağrısı ilk belirtileridir.
*Bu belirtileri takiben karın adalelerinde kramplar, ishal, baş dönmesi, kas seyirmesi ve göz bebeklerinde küçülme görülür.
Aman Dikkat!
*Hasta doktora yetiştirilmediği zaman şok ve koma hali kaçınılmaz olur ve solunum yetmezliğinden ölümle neticelenir.
İlkyardım: kusma
Değişik hastalık ve zehirlenmelerde görülen bir belirtidir. Kusmaya neden olan hastalık tedavi edilmeli, vücudun kusma ile kaybetmiş olduğu sıvı ve tuzlar da karşılanmalıdır. Kusması olan hastada beraberinde baş ağrısı, karın ağrısı, ishal, halsizlik, baş dönmei, kulak çınlaması, gibi altta yatan hastalıkla ilgili belirtiler bulunabilir, mide kanamalarında kusmukla birlikte sindirilmiş kan çıkaibilir.
Kusmaya neden olan faktörün başlattığı sinirsel uyarı sonucu karın duvarındaki kaslar ile diyafragma kasını kasılması karın içi basıncını arttırınca mide içeriği yemek borusundan ağız boşluğuna ve oradan dışarı atılır. Kusma kimi durumlarda bazı zehirli maddelerin kana karışmadan dışarı atılmasını sağladığı için yararlı bir refleks olarak kabul edilebilir ama başka hastalıklara bağlı, uzun süren kusmalar vücutan sıvı ve tuz kaybına yol açtığından mutlaka doktora başvurulmalı ve kusmayı durdurucu önlemler alınmalıdır.
Aspirin zehirlenmesi
Aspirin (asetilsalisilik asit) vücutta çok kısa sürede salisilik asit haline dönüşür. Terapötik değeri plazmada 200-350mg/l’dir. Zehirlenme bu miktarın 400mg/L- 500mg/L olduğu zaman gelişir. Salisilat türevi ilaçların metabolizmaları birbirine benzer. Aspirin zehirlenmesi en çok karşılaşılan salisilat türevi ilaç zehirlenmesidir. Salisilatlar %50 oranında plazma proteinlerine bağlanırlar. Ter, idrar ve feçesle atılır. Böbreklerden atılımı alkali ortamlarda oldukça yüksek seviyelere (%(80) çıkar. Kulak çınlaması, vertiko, sağırlık, terleme, yüzde ve boyunda kızarma, kusma, taşikardi, diyare ajitasyonlar, konfüzyon, koma, konvülsiyon gibi belirtiler yapar. Yetişkinlerde 10–30 gr alınmasıyla, çocuklarda ise 3 g alınması öldürücü dozlar olarak belirlenmiştir. Asit baz dengesini bozar. Hidrojen iyonu artımına bağlı hiperventilasyon oluşarak parsiyel karbondioksit basıncı düşer ve respiratuvar alkaloz oluşur. Sonraki safhalarda oksidatif fosforilizasyonu bozarak laktat ve intermediyer metabolizmanın diğer asitlerinin oluşmasını sağlayarak asidoz yapabilir. Yani önce metabolik alkaloz sonra metabolik asidoz oluşur.