ihya.org

gıda

GDO'nun zararları nelerdir?

Prof. Ziya Mocan:

Bitki bünyesinde, insanda alerjiye neden olan veya zehirleyici etki yapan bazı farklılaşmalar yaşanabilir.

Gen aktarımında kullanılan bazı teknikler nedeniyle genleri değiştirilmiş bitkileri tüketen insanlarda antibiyotiklere direnç gelişmesi olasılığı söz konusu.

Bu genlerin ürünü olan proteinlerin bağışıklık sistemimizi çökertme riskleri, kanser başta olmak üzere ne tür başka hastalıkları tetikleyecekleri günümüz teknolojisiyle tahmin edilemiyor.

Bu gıdaların genleriyle oynandığı için insan gen yapısında uzun dönemde değişiklik yapıp yapmayacağı bilinmiyor.

Hamileler, büyüme çağındaki çocuklar, beslenme bozukluğu olanlar ve kronik hastalar için özellikle zararlı...

Bunlar konserve gibi, besleyici değerleri düşük. Tabiatın yapısına da aykırı.

Prof. Dr. Ahmet Aydın:
Kanserojen olma ihtimalleri yüksek ama sigara gibi, 20 yıl sonra çıkıp "Kanser yapıyor" dediğinizde "Başka bir yığın kanserojen olabilir" diyecekler.

GDO'lu ürünler kanser mi yapıyor?

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar kimine göre insan sağlığını tehdit ediyor ve sadece bazı ülkelerin çıkarlarına hizmet ediyor kimine göre ise söylendiği gibi sağlığa zarar vermiyor. Peki nedir bu GDO dedikleri?

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar yani GDO’lu ürünler, doğal yollarla asla oluşmayacak bitkisel ya da hayvansal mutasyonlara genetiği değiştirilmiş organizmalardır yani labaratuar ortamında değiştirilen ürünlerdir. Fakat bu ürünlerin insan sağlığına birçok zararı olduğu da bilinmektedir. Örneğin marketten aldığınız gofretin içinde ya da evinizde kullandığınız mısır özü yağında bu ürünlerden olduğunu biliyor musunuz?

İnsanlar üzerindeki yan etkiler bilinmiyor


İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Demirkol bu ürünlerin insan sağlığı üzerinde oldukça büyük zararları olduğunu altını çizerek belirtiyor ve uyarıyor; “Kesinlikle hazır gıda maddesi tüketmeyin. Çünkü bu hazır gıda maddeleri içinde GDO bulunmaktadır.”

Alerji yapabiliyor

GDO (Genetiği değiştirilmiş organizmalar) Üzerine Fırtına

Türkiye’de genetiği değiştirilmiş ürünlerin (GDO) ülkeye sokulmaması için daha çok politik ve ideolojik amaçlı bir kampanya sürdürülüyor.

Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Orhan Bursalı GDO'lu ürünler hakkında yazdığı yazısı:

Savundukları tezlere bakıyorum, bilimsel olarak ele gelir fazla bir tarafı yok. Daha çok “gelecek endişeleri” içeriyor! Toplum bu konuda içinde yanlışların oldukça büyük bir yüzde tuttuğu “bilgi” bombardımanı altında. Biraz önce bir televizyonda halk arasında yapılan kısa söyleşileri dinledim. Herkes yediğinden şüpheli! Bir cehalet ki dizboyu!

Tarım Bakanlığı da bir yönetmelik yayımladı ki evlere şenlik! “Bebeklere yok” diye övünüyorlar, oysa AB yönetmeliğinde böyle bir şart yok. Yönetmeliğe göre, yem bile ithal edilemeyecek! Tavuk ve yumurta üretimi zora girebilir ve fiyatlar tepe yapabilir!

GDO'lu ürünler tehlikeli mi?

GDO'lu gıdalar kamuoyunda panik havası oluşturunca Tarım Bakanı Mehdi Eker kameralar karşısına geçmek zorunda kaldı.

Eker'in açıklamasından önemli satırbaşları:

GDO'lu ürünlerle ilgili yayınlanan yönetmeliklere bakılmalıdır... Engelliyor muyuz yoksa izin mi veriyoruz buna bakılması gerekir. Birçok ülkeye yasaklama getirdik...

GDO'lu ürün getiren kişiden 15 çeşit analiz ve komite raporu isteniyor... Eğer risk görülürse komite bu ürünün girişini engelleyecek.

Toplum yanlış bilgilendiriliyor. Dezenformasyon süreci işliyor. Bunlar TV'lerde çok konuşuluyyor. Burada toplumda olayı saptırmaya yönelik yayın var...

Bir de şöyle bir iddia var GDO'lu ürün etiketi yasaklanmıştır deniyor... Arkadaşlar bu çarpıtmadır. Bir ürünün içinde bulunanlar yazılır.

İşlenmiş ürünün içerisinde bulunmayanların listesi bulunanlardan daha çoktur. İçinde ne varsa o yazılır. Eğer farklı bir şey tespit edilirse müeyyide ve ceza uygulamasına gidilir.

Türkiye bununla ilgili olarak önemli bir mevzuat adımı atmış, GDO kabul etmemek üzerine mevzuat oluşturuldu. Türkiye ticari ilişkileri olan bir ülke... Türkiye'ye hiçbir şekilde GDo'lu ürün girmesi mümkün değildir diyen bilim adamlarımız var...

GDO'lu gıdalara hayır

Genetiği ile oynanan gıda ürünlerinin üretimi ve ithalatını serbest bırakan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na duyulan tepki sürüyor.

GDO'ya Hayır Platformu İzmir Üyeleri de GDO'ların sakıncalarını anlatan bir toplantı düzenledi.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Bakanlar Kurulu kararı ile 26 Ekim'de yürürlüğe giren, ‘Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimi’ne dair yönetmeliğe gösterilen tepki büyüyor. Yönetmelik ile GDO ihracatının önünün açıldığını savunan GDO'ya Hayır Platformu İzmir üyeleri, basın açıklaması yaparak tepkilerini dile getirdi. Toplantıya Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ferdan Çiftçi, GDO'ya Hayır Platformu İzmir Dönem Sözcüsü Vezan Karabulut, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Tayfun Özkaya ve gıda ile ilgili sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katıldı.

KONUNUN ÖNEMİ DİKKATLERDEN KAÇIRILDI

Şeker ve Tatlandırıcılar

Katkı maddeleri ve baharatlar besinlere tat vermek için ya da tatlarını artırmak için kullanılır. Çok çeşitli maddelerden oluşan bu grupta ,bazı yağlar (sıvi yağ, tereyaği, hayvansal yağlar, margarin), şeker ve balın yanı sıra sirke, maydanoz, mercanköşk, fesleğen, biberiye; kekik gibi otlar ve karabiber, tarçin, vanilya, karanfil gibi baharat bulunur. Bu maddelerin temel etkisi sindirim salgılarını artırmak ve böylece gıdaların sindirimini kolaylaştırmaktır; bazıları gerçek gıdalar gibi görev yaparak bazı fizyolojik etkiler yaratır. Omeğin şeker, bal ve yağlar enerji verir. Bir gram şeker 4 kalori, bir gram sıvı yağ ise 9 kalori sağlar. Gıdaların besleyici değeri, verdikleri enerji ile ölçüldüğünde şeker "boş ve düşük kalori" kaynağı olarak tanımlanabilir. Aynı tanımlamaya giren alkolle birlikte şekerler basit yapıları ve vücut için öteki yararlı maddeleri (vitamin, mineral, prQtein) içermemeleri nedeniyle "boş kalori" kaynağı olarak tanımlanırlar. Bu özellikleriyle şekerler ve alkol, daha az kalorili, ama yukarıda adı geçen yararlı maddeleri içeren başka birçok doğal besinlerden ayrılır.

ŞEKERLERİN YAPISI

Besin Zehirlenmeleri

Yiyecek ve içeceklerin saklanması, hazırlanma ve sunulma aşamalarında uygun sağlık koşullarının olmaması, besin zehirlenmelerinin önemli bir sorun haline gelmesine yol açıyor. Süt ve süt ürünleri, kremalı yiyecekler, tavuk mamülleri, mayonezli, yumurtalı yiyecekler, pişirilip uygun koşullarda saklanmayan etler, deniz ürünleri, bozulma riski en yüksek gıdalar arasında yer alıyor.

Akdeniz diyetinin vazgeçilmez unsurları olan meyve ve sebze ağırlıklı beslenmenin en sağlıklı beslenme biçimi olduğunda uzmanlar birleşiyorlar. Fakat Türkiye'de sebze ve meyve açısından bolluk ve çeşitliliğe rağmen besinlerin saklanması, pişirilmesi de büyük önem taşıyor.

Besinlerin hazırlanması sırasında temizlik kurallarına gereken özenin gösterilmemesi, besin zehirlenmelerine yol açabiliyor. Besin zehirlenmeleri kontamine yiyecek ve içeceklerle oluşuyor. Besinler ve içecekler infeksiyona yol açan mikroorganizmalarla veya toksit maddelerle bulaştıklarında zehirlenmeye neden oluyorlar. Bunların yanısıra nadiren yenilmemesi gereken bir bitki veya hayvanın yenmesi de besin zehirlenmesi tablosunu ortaya çıkarabiliyor.

GDO ürünleri sağlığımızı nasıl etkiler?

Yaşam Patentlenemez

Uzunca bir zamandır sofralarımızı, sağlığımızı, geleceğimizi tehdit eden bir hayalet dolaşıyor etrafta. Çok uluslu şirketlerin, gözü doymaz girişimcilerin başımıza sardığı bu belanın adı: Genetiği değiştirilmiş organizmalar; kısa adıyla GDO. GDO, uluslararası literatürde kısaltılmış şekliyle "GM" veya "GMO" olarak geçen "Genetically Modified Organism"in Türkçe karşılığı. GDO'nun kapsamı içine genetik olarak değiştirilmiş bütün organizmalar giriyor. Bu yazıda kastedilen GDO'nun tarifi şu: "Modern biyoteknoloji kullanılarak elde edilmiş yeni bir genetik materyal kombinasyonuna sahip olan herhangi bir canlı organizma."

Biyolojik "zenginlik"

GDO'yla ilgili en önemli kaygılardan biri; aktarılmış genlerin doğal bitki türüne atlayarak, bulundukları çevredeki doğal türlerde genetik çeşitliliğin kaybına neden olmaları, yabani türlerin doğal yapılarında sapmalara neden olmaları, ekosistemdeki tür dağılımını ve dengeleri bozmaları.

Besinlerdeki kimyasal maddeler

Kimyasalların ve besinlerdeki katkı maddelerinin çocuklarımızın sağlığını tehdit eden çeşitli zararları vardır. Bunlardan başlıcaları şunlardır:

- Özellikle alerjik bünyeli çocuklarda; anaflaksiye dahi yol açabilen çeşitli alerjik reaksiyonlara ve ürtikere sebep olabilirler. Astım ve alerjik bozukluğa yol açabilirler.

- Kansere yol açabilirler. Çocuklarımıza verdiğimiz her türlü katkı maddesi içeren yiyecek yavrularımızın kanser olması için ortam hazırlamaktadır. Ayrıca bebeklere yalancı meme verilmemeli, plastik biberon kullanılmamalı, daha sağlıklı olan cam biberon kullanmalıdır. Besinlerdeki kimyasal maddeler haricinde çocuklarımızı kansere yol açan radyoaktif faktörlerden de korumamız gerekmektedir. Bunların en önemlileri cep telefonu, televizyon ve bilgisayardır.

- DEHA; hiperaktivite ve dikkat eksikliğine yol açabilirler. İngiltere Gıda Standartları Ajansı’nın (FSA), rastgele seçilen 300 çocuk üzerinde yaptığı araştırma, çocukların katkı maddeleri içeren bir içeceği içtikten sonra ani hareketler yaptıklarını ve konsantrasyonlarını kaybettiklerini ortaya koymuştur. İngiltere Gıda Standartları Ajansı, hiperaktif çocukların durumunda daha az katkı maddesi kullanımı yoluyla bir iyileşme sağlanabileceğini bildirmiştir. Katkı maddelerinin sağlığa zararlı etkileri hakkında yapılan araştırmalar sonucunda; çocukları hiperaktif olan ailelerin özellikle “E” kodlu katkı maddeleri taşıyan gıdaların tüketimini kesmeleri tavsiye edilmektedir. Ayrıca DEHA için de çocuklarımızı cep telefonu, televizyon, bilgisayar vb. radyoaktif faktörlerden korumak gereklidir.

Gıda ve Gıda Temizliği

Yaşam düzeyinin artması ile teknoloji olarak verilen hizmetin doğal olarak daha da iyi olması beklenmektedir. Sağlıklı gıda tüketiminin sağlanması ve teşvik edilmelidir. Basit bir anlatım ile besin değerini kaybetmemiş, fiziksel, kimyasal mikrobiyolojik açıdan temiz olan, bozulmamış gıda maddesi sağlıklı gıda olarak tanımlanabilir.

Dünya gıda sektöründeki gelişmelerle ülkemiz gıda sektöründeki gelişmeler karşılaştırıldığında , gerek mevcut imkanlar ve gerekse üretici ve tüketici bilinci açısından ele alındığında üzücü ama gerçek olan, önemli eksikliklerin olduğudur.

Esansiyel Yağlar

YAĞLAR :
Yağlar, yaşam için ihtiyacımız olan en önemli besin kaynaklarından biri. Yağlar olmadığı takdirde vücudumuz sağlık için çok gerekli olan A, D, E ve K vitaminlerini özümseyemiyor. Yağlar, önemli enerji kaynağı. 1 gram yağ, protein ve karbonhidratların iki katı kadar enerji sağlıyor ve vücudun enerji kıtlığında depolanabiliyor. Ayrıca sinir sistemi, beyin ve cinsiyet gibi hayati vücut işleri ve vücut ısısını dengeliyor. Yağların bir diğer artısı da kalp, böbrek ve sinirler gibi yaşamsal organların etrafını sararak zedelenmelerini önlüyor.

DOYMUŞ YAĞLAR: Genel olarak hayvansal gıdalarda bulunur. Fazla alındığında kolesterol düzeyini yükseltir ve kalp hastalıkları, şişmanlık, kanser için risk faktörüdür. İnsan vücudunda sentez edilir. Et, tam yağlı mandıra ürünlerinde kümes hayvanlarının derisinde ve yumurta sarısında bulunur.

DOYMAMIŞ YAĞLAR: Vücudun gereksinim duyduğu zorunlu yağ asitlerinin en iyi kaynaklarındandır. Oda sıcaklığında sıvıdır ve büyük çoğunluğu bitkiseldir. Tekli ve çoklu doymamış olmak üzere ikiye ayrılır.

Besin Zehirlenmesi

Yiyecek ve içeceklerin saklanması, hazırlanma ve sunulma aşamalarında uygun sağlık koşullarının olmaması, besin zehirlenmelerinin önemli bir sorun haline gelmesine yol açıyor. Süt ve süt ürünleri, kremalı yiyecekler, tavuk mamülleri, mayonezli, yumurtalı yiyecekler, pişirilip uygun koşullarda saklanmayan etler, deniz ürünleri, bozulma riski en yüksek gıdalar arasında yer alıyor.
Akdeniz diyetinin vazgeçilmez unsurları olan meyve ve sebze ağırlıklı beslenmenin en sağlıklı beslenme biçimi olduğunda uzmanlar birleşiyorlar. Fakat Türkiye'de sebze ve meyve açısından bolluk ve çeşitliliğe rağmen besinlerin saklanması, pişirilmesi de büyük önem taşıyor.

Besinlerin hazırlanması sırasında temizlik kurallarına gereken özenin gösterilmemesi, besin zehirlenmelerine yol açabiliyor. Besin zehirlenmeleri kontamine yiyecek ve içeceklerle oluşuyor. Besinler ve içecekler infeksiyona yol açan mikroorganizmalarla veya toksit maddelerle bulaştıklarında zehirlenmeye neden oluyorlar. Bunların yanı sıra nadiren yenilmemesi gereken bir bitki veya hayvanın yenmesi de besin zehirlenmesi tablosunu ortaya çıkarabiliyor.

Gıda Zehirlenmesi

Gıdaların içinde çoğalan bazı bakterilerin alınması sonucu kusma, ishal, karın ağrısı, ateş gibi belirtilere yol açabilen gıda zehirlenmesi denilen tablo ortaya çıkmaktadır. Özellikle sıcak yaz günlerinde çocuklarımız, gıda zehirlenmesi riskiyle karşı karşıya kalırlar. Onları korumada öncelikli görev de biz annelere düşmektedir.

Bakteriler, çoğalmak için özellikle belli gıdaları ( et, süt, yumurta, balık, tavuk gibi ), belli ısı ve ortam koşullarını tercih ederler. Uygun ortamda bulunmaları halinde hızla çoğalarak sağlığımız için tehdit oluştururlar.

Gıda Zehirlenmesini Nasıl Önleyebiliriz?

Gıdaları Temiz Tutmalıyız :

Enfeksiyon geçiren kişiler mutfaktan uzak durmalı, yiyecek hazırlama işine girmemelidir.

Mutfakta çalışırken eller, saçlar, tırnaklar ve kıyafetler temiz olmalıdır.

Tuvalet sonrası veya bebeğin bezini değiştirdikten sonra el yıkama ihmal edilmemelidir.

Çiğ et, tavuk, balık, yumurta ellendikten sonra eller yıkanmalı, bunlara değen mutfak araç, gereçleri yıkamadan tekrar kullanılmamalıdır.

Pişen bir yemeğin tadına bakmada kullanılan kaşık tekrar kullanılmamalıdır.

Top