Boşaltım Sistemleri ve Rahatsızlıkları
Boşaltım Sistemleri ve Rahatsızlıkları
BOŞALTIM
Hücre içerisinde yüzlerce biyokimyasal tepkime olur . Bu tepkimelerin tümüne metabolizma denir . Metabolizma sonucu hücrelerde oluşan zararlı , yararsız ve gereksiz olan maddelere boşaltım maddesi , bu maddelerin dışarı atılmasına boşaltım , boşaltım yapmaya yarayan organlar topluluğuna boşaltım sistemi denir .
SALGILAMA
Bir hücre ya da hücre grubundan vücudun başka bölümlerine bazı olaylar için gerekli olan maddelerin salgılanmasıdır.
DIŞKILAMA
Sindirilemeyen besinlerin anüs yoluyla dışarı atılmasıdır.
• Boşaltım ve salgılama olayında hücreler enerji tüketir.
• Dışkılama olayında ise hücrelerin enerji tüketmesine gerek yoktur.
BİTKİLERDE BOŞALTIM
Su yosunları ve diğer su bitkilerinde boşaltım difüzyonla olur.
Kara bitkilerinde boşaltım maddeleri STOMA (gözenek) aracılığı ile dışarı atılır.
Bazı bitkilerde (aslanağzı, fasulye, otlar) gözeneklerle atılamayan suyun fazlası HİDOTAT denilen yapılarla yaprak kenarlarından atılır. Bu olaya DAMLAMA denir.
Bitkilerde damlama olayının olması için;
• Bitkinin çok su alması
• Havanın neme (su buharı) doymuş olması
• Hava akımının olmaması
• Havanın sıcak olması gerekir.
Damlama olayında terleme olayına oranla su kaybı daha azdır.
Sıcak ve nemli gecelerde damlama yoluyla su ile birlikte zararlı artıklar (tuzlar) da dışarı atılırlar.
Bazı bitkilerde köklerde CO2 ve karmaşık yapılı organik maddelerle, inorganik tuzları toprağa boşaltırlar.
Genelde bitkiler metabolizmal artıkları, zehirleri inorganik tuzlarla birleştirip suda çözünmeyen kristaller halinde zararsız hale getirip tutarlar.
Kireçli topraklarda yetişen bitkiler kalsiyumun fazlasını oksolat billurlarına çevirip yaprak hücrelerinin kofullarında depolarlar. Yaprak dökümüyle atarlar.
HAYVANLARDA BOŞALTIM SİSTEMLERİ
a. Bir Hücrelilerde:
Bir hücrelilerde boşaltım maddeleri (CO2 ; NH3) difozyonla, suyun fazlası osmosla dışarı atılır.
Kontraktil kofullar suyun fazlasını atmak için aktif taşıma yapmak zorundadır. Bu olayla kararlı iç çevre (Homeostasis) sağlar.
b. Sünger ve sölenterlerde
Sünger ve sölenterlerde özel bir boşaltım organı yoktur. Boşaltım dış çevreyle ilişkili olan hücrelerden difüzyonla salgılanır. Bu grupta bulunan canlıların hemen her hücresi , dış ortam ile temas ettiğinden karbondioksit ve amonyak gidi maddeler doğrudan dışarı atılır.
c. Yassı Kurtlarda
Örnek: Planarya Alev hücreler (PRO-NERİDYUM) suyun fazlasını atar. Böylece su dengesini sağlar.
CO2 ve NH3 vücut yüzeyinden difüzyonla atılır.
Alev hücreler ağ biçiminde dağılmış bir çok kanalla bağlanarak boşaltım sistemini oluşturur.
d. Halkalı Solucanlarda
Her halkada bir çift nefridyum bulunur. Nefridyumlar bağımsızdır.
Nefridyumun kirpikli huni kısmı bir halkada boşaltım kanalı bir sonraki halkada bulunur. boşaltım kanalı kılcal damar ağı ile kuşatılmıştır.
Mefridyumun kirpikli huni çevresinden kirpikler yardımıyla alınan vücut sıvısındaki glikoz ve bir miktar su kanalcıklardan geri emilerek kan kılcallarına verilir. Kanalda kalan sıvı idrarı oluşturur.
Diğer omurgasızların büyük bir kısmında toprak solucanında olduğu gibi nefridyumlu boşaltım sistemi vardır.
e. Böceklerde
Böceklerde boşaltım MALPİGHİ TÜPLERİ ile yapılır. Tüplerin kapalı olan serbest uçları vücut boşluğuna uzanır. Diğer uçlar ise sindirim kanalının son kısmına bağlanır.
Vücut boşluğundaki kandan alınan boşaltım maddelerini son bağırsağa getirir. Suyun fazlası bağırsak tarafından geri emilir. Sindirim artıkları ve boşaltım maddeleri dışarı atılır. Böceklerde azotlu besinlerin metabolizmasından açığa çıkan başlıca artık madde ÜRİK ASİT'tir. Ürik asit suda çözünmeyen kristaller halinde atılır.
f. Omurgalılarda
Omurgalı hayvanların tüm sınıflarında boşaltım organı BÖBREKLERDİR.
Omurgalılarda embriyonik gelişme evresinden itibaren 3 tip böbrek görülür.
PRONEFROZ tipi böbrek; balık ve kurbağaların embriyonal evrelerinde ve ergin köpek balıklarında görülen boşaltım organıdır. Omurganın iki yanında uzanan kanallara nefridyumlar bağlanır. Nefridyumların karşısında aorttan ayrılan kılcal damar yumağı olan glomeruluslar vardır. Nefridyumlara süzülen artık maddeler ortak bir kanalla taşınıp kloaka getirilir.
MEZONEFROZ tipi böbrek; balık ve kurbağaların erginlerinde, sürüngen, kuş ve memeli embriyolarında bulunur. Pronefroz böbreğe benzer ancak kirpikli hunilerin yerini Bowman kapsülleri almıştır.
METANEFROZ tipi böbrek; sürüngen, kuş ve memelilerin erginlerinde bulunur. Bir çifttir. Bel bölgesinde omurganın iki yanında yer alır. Omurgalılarda üreme ve boşaltım sistemleri birbirleriyle yakın ilişki halinde olduğundan iki sistemi birden ürogenital sistem denir.
İNSAN BÖBREĞİ VE ÇALIŞMASI
Böbrekler fasulye tanesi biçiminde çukur kısımları birbirine dönük, bel hizasında karın boşluğunun arka tarafında ve omurganın iki yanında yer alırlar. Boyları 10-15 cm ortalama 160 g. ağırlığındadır.
Böbrek dıştan içe doğru korteks (kabuk), medulla (öz) bölgesinde oluşur. Böbreğin tam ortasında üretere bağlanan havuzcuk (pelvis) bulunur.
Böbrekte yapı ve görev birimi nefrondur. Yaklaşık olarak bir böbrekte 2 milyon kadar nefron vardır. Böbreklerin temel görevi kanın kimyasal bileşimini değişmez tutmaktır. Bu görevi nefronlarla başarır.
Nefronlar, ince uzun bir boşaltım kanalcığı ile kılcal kan damarı yumağından (glomerulus) oluşurlar. Kanalcığın yarım ay şeklindeki kapalı ucuna bowman kapsülü denir. Bu kapsül içinde glomerulus vardır. Kanalcık tek sıralı yassı epitelden oluşur.
Proksimal ve distal tüp böbreğin kabuk bölgesinde Henle ilmeği ise öz bölgesine uzanan boşaltım kanalcığıdır. Distal tüp idrar toplama kanalına bağlanır. İdrar toplama kanalları bir araya gelerek piramit şeklindeki yapıları oluşturur.
İnsan böbreğinde idrar oluşumu, üç aşamalıdır.
1– Süzülme
2– Geri emilme
3– Salgılama
1– Kanın nefronlarda süzülmesi
Kalpten pompalanan kanın 14 ü böbreğe gelir. Getirici atardamarla glomerulus kılcalına gönderilir. Glomerulus getirici atardamar ile götürücü (çıkan) atardamar arasındaki kılcal yumak olduğundan kan basıncı sabit olup diğer kılcal damarların yaklaşık iki katı bir basınca sahiptir. Bu basınç ve plazma proteinleri olmayan kan plazması (doku sıvısı) böbrekteki kan basıncı ile doğru orantılıdır.
Soğuk havalarda kan basıncı arttığından süzülme daha hızlı olurken sıcak havalarda terleme kan basıncının düşmesi (kılcallar genişlediğinden) süzülme daha yavaş olur.
2. Geri emilme
Bowman kapsülüne geçen süzüntü, içindeki glikoz, su, aminoasit tuz iyonlarının kanalcık hücrelerine geçmesine geri emilme denir. Biyolojik bir olaydır. Geri emilen maddeler kılcal damarlara buradan böbrek toplar damarına geçerek kan dolaşımına katılır. Proksimal tüpteki Na+, glikoz aktif taşımayla su osmosla H+ iyonları yoğunluğa bağlı olarak aktif taşıma ya da difüzyonla olarak kan kılcallarına geri emilir. Henle ilmeğinde, Cl– aktif taşıma ile Na+ difüzyonla geri emilir. Su ise sadece inen kolonda geri emilir. Çıkan kolonda su geri emilmediği için Na+ ve suyun emilimi distal tüpte devam eder. Distal tüp üreye geçirgen olmadığı için Distal tüpte üre en yoğundur. Aktif taşımayla gerçkleşen geri emilim maddenin kandaki derişimine bağlıdır. Her maddenin kandaki normal değerine eşik değer denir. Maddenin miktarı eşik değerin üzerinde ise bu madde nefron kanalcıklarından geri emilmez. İdrarla dışarı atılır. Böylece homeostasi sağlanır. Nefron kanalcıklarından emilen suyun miktarı da vücudun o andaki ihtiyacına bağlıdır. Hipofizden salgılanan Antidiüretik hormon suyun ayarlanmasını sağlar. Böbrek üstü bezi tarafından salgılanan Aldesteron hormonu tuz iyonlarının miktarını düzenler.
3. Salgılama
Süzülme ile bowman kapsüllerine geçemeyen maddeler kılcal damarlardan boşaltım kanalına aktif taşımayla geri verilirler. Bu olaya aktif boşaltım ya da salgılama denir.
Salgılama ile H+, K+ iyonları, NH3, ilaç ve boya maddeleri kanala geri verilir.
Sağlıklı bir insanda
Suyun % 99
Na+'nın % 99,5
Glikozun % 100
Ürenin % 50'si geri emilir.
BÖBREĞİN DÜZENLEYİCİLİK ROLÜ
– Suyun düzenlenmesi:
Vücutta su gereğinden fazla ise hipofiz bezinin antidiüretik hormon salgısı durur. Vücutta su az ise antidiüretik hormon çoğalır. Hormonun etkisiyle nefron kanalcıklarının geçirgenliği artar. suyun geri emilimi artar ve dışarı az su atılır.
Suyun dengesinin sağlanmasında süzüntü sıvısının osmotik basıncı da rol oynar. Vücutta tuz ve şeker fazlaca atılıyorsa osmotik basınç yüksek olacağı için geri emilim azalır. Su kaybı artar.
– pH derecesinin düzenlenmesi
Kan 7,0 – 7,4 arasında pH değerine sahiptir. Böbrek ve akciğerler pH'ın düşmesini (asit olmasını) önler.
BOŞALTIM MADDELERİ
Canlılarda proteinlerin metabolizması sonucu oluşan ürünlerden amonyak (NH3) suda fazla çözündüğü için çok zehirlidir. Suda yaşayan ve vücut yüzeyi difüzyona elverişli canlılarda amonyak vücut yüzeyinden ortama verilir.
Amonyak bazı canlılarda daha az zehirli maddelere (üre, ürik asit) enerji harcayarak çevirirler.
Memeliler amonyağı karaciğerde bir dizi tepkime ile üreye çevirirler. Üre suda kolayca çözünür. Bu yüzden bol su ile atılır.
Sürüngen, kuş ve böceklerde amonyak suda çözünmeyen ürik asit kristallerine çevrilerek katı halde atılır. Ürik asit zehirli değildir. Nedeni suda çözünmemesidir. Karbonhidrat ve yağların metabolizmasından oluşan H2O ve CO2 ile dış çevreden alınan suyun fazlası, Na+, K+, Ca++, Cl- gibi iyonlar, kullanılmayan ilaçlar. Hücre metabolizması ürünleri olan (HSO4)–3, (HCO3)– ve H+ iyonları, H3PO4, kreatin, tuz ve inhibitörlerde boşaltım artıklarıdır.
BOŞALTIM SİSTEMİNİN GÖREVLERİ
– Metabolizma artıklarını vücuttan uzaklaştırır.
– Doku sıvısındaki su ve tuz miktarını düzenler.
– Kanın hacminin ve pH derecesini düzenler.
– Böylece iç ortam koşullarının değişmeden kalmasını sağlayarak kararlı iç çevre (Homeostasis) sağlar.
HÜCRELERİN DIŞ ÇEVRELERİYLE DENGEDE KALMASINDA BOŞALTIMIN ETKİSİ
Canlılarda iç ortam koşullarının sabit tutulması, canlının yaşadığı ortam çeşidine (su, kara, tatlı su, tuzlu su) göre değişiklik gösterir.
1. Karasal canlılarda en önemli sorun vücudun su kaybını önlemektir.
Bu yüzden böceklerde vücudun üzerinde kitin tabakadan oluşmuş bir dış iskelet vardır. Sürüngenlerde pullar ve plakalarda aynı görevi üstlenir. Kuşlarda tüyler, memelilerde deri üzerinde kıllar oluşmuştur.
Böcekler, sürüngenler ve kuşlarda boşaltım maddelerinin katı olarak atılması suyun büyük bir kısmının vücutta kalmasına neden olur.
Bazı karasal hayvanlarda böbreklerde suyun büyük bir kısmı geri emilerek vücuda kazandırılır.
2. Tatlı sularda yaşayan hayvanlarda iç sıvı dış çevredeki su ortamına göre hipertoniktir. Dış ortamdan vücut içine suyun girmesini önlemek amacıyla bir çoğunda deride geçirgenlik azalmıştır. (Kütiküla pullar gibi) Ayrıca kontraktil koful, alev hücreler gibi oluşumlar aktif olarak fazla suyu atarlar.
3. Tuzlu sularda yaşayan hayvanlarda iç sıvı dış çevredeki sıvıya göre hipotoniktir. Bu hayvanların vücut içi suyunu korumaları ve vücut içine sızan tuzu da dışarı atmaları gerekir. Bu yüzden evrimsel olarak bezlerin dışarıya tuz atma yeteneği kazanmasıyla çevrelerine uyum sağlayabilmişlerdir.
BÖBREK HASTALIKLARI
Genel Bilgiler
Böbrek karnın arka bölgesinde bulunan 100-150 gram ağırlığında bir organdır. Normal kişilerde sağ ve solda olmak üzere iki adet böbrek bulunur. Toplumda yaklaşık 1000 kişinin bir tanesinde tek böbrek vardır. Tek böbrekli olmanın önemli bir sakıncası yoktur.
1 .BÖBREK YETMEZLİĞİ
Böbreklerin işlevi
Böbreğin başlıca işlevleri vücut su, tuz, kalsiyum dengesinin sağlanması, idrar aracılığı ile zararlı maddelerin ve ilaçların vücuttan atılması ve hormon, şeker metabolizmasına olan katkılarıdır. Böbrek yetmezliğinde böbreğin bu işlevlerinde bozulma olur. Böbrek yetmezliği ani (akut) veya sinsi (kronik) seyirli olmak üzere iki şekilde gelişebilir.
Akut böbrek yetmezliğinin nedenleri
Çok sayıda neden vardır;
1. Ağır kanama, kusma, ishal, yanık sonucu kan basıncında düşme
2. Gebelik: Kanamalar, gebelik zehirlenmesi, sağlıksız koşullarda yapılan düşükler
3. Kalp yetmezliği
4. Böbrek hastalıkları: Nefrit, böbrek damarının tıkanması
5. İdrar yollarında tıkanıklık: Kanser, prostat büyümesi, taşa bağlı tıkanma
6. Ameliyatlardan, özellikle büyük ameliyatlardan sonra
7. İlaçlar: İlaçlara bağlı akut böbrek yetmezliği sık karşılaşılan bir sorundur, bu nedenle ilaçlar kesinlikle doktor denetiminde kullanılmalıdır.
8. Depreme bağlı kas zedelenmeleri
Kronik böbrek yetmezliğinin nedenleri
Türk Nefroloji Derneğinin verilerine göre;
1. Nefrit: Böbrek iltihabıdır.
2. Şeker hastalığı
3. Hipertansiyon
4. Taş, tıkanma, tümör gibi idrar yolu hastalıkları
5. Böbrek kistleri
6. Diğer nedenler
Belirti ve bulgular
Gece idrara kalkma, halsizlik, nefes darlığı, çarpıntı, idrar miktarında azalma, hipertansiyon, el, ayaklar ve göz etrafında şişmedir. Böbrek yetmezliğinin erken dönemlerinde belirtiler çok silik olabilir, tek belirti sık gece idrara kalkma olabilir. Gece idrara kalkma akşam çok sıvı (çay, su, karpuz...) alanlarda veya prostat hastalığı olanlarda da görülebilir. Gece idrara kalkan bir hastada başka bir neden yoksa bunun nedeni böbrek yetmezliği olabilir. Bu nedenle sık sık gece idrara kalkanların mutlaka böbrek yetmezliği yönünden araştırılmaları gereklidir. Bu amaçla kan ve idrar incelemeleri yapılmalıdır.
Tanı
Böbrek yetmezliğinin tanısı kanda üre veya kreatinin isimli maddelerin ölçülmesi ile mümkündür. İdrar incelemesi, radyolojik yöntemler, kanın biyokimyasal incelemesi ve diğer laboratuar incelemeleri böbrek yetmezliğinin nedenini anlamaya yöneliktir.
Tedavi
Akut ve kronik böbrek yetmezliklerinde tedavi farklıdır. Böbrek yetmezliği tedavisi hastanın özelliğine ve böbrek yetmezliğine yol açan hastalığa göre değişir. Tedavi kesinlikle bir doktor denetiminde olmalıdır. Tedavide en önemli nokta eğer var ise kan basıncı düşüklüğü veya yüksekliğinin kontrol altına alınmasıdır. Beslenme, sıvı ve tuz dengesinin sağlanması ve ilaçlar diğer tedavi yöntemleridir.
Akut böbrek yetmezliği olan hastaların böbrekleri iyi ve yeterli tedavi ile genellikle düzelir. Böbrek yetmezliği ilerler ve kalıcı hale gelirse başka tedavi yöntemleri gerekir:
1. Diyaliz
2. Böbrek nakli
2.BÖBREK TAŞLARI
Böbrek taşları nedir ?
Böbrek taşı böbreklerin içinde çeşitli maddelerin kristalizasyonu (taşlaşması) sonucu oluşan maddelerdir. Taşların çoğunluğu kalsiyum oksalat taşları olmakla beraber, bazıları kalsiyum fosfat, ürik asit ve başka maddelerdir. Bu taşlar böbrekte kalabilir, büyüyebilir veya böbreklerden hareket ederek böbrekler ile idrar kesesini birleştiren idrar yollarına ilerleyebilir.
Böbrek taşları kimlerde olur ?
Böbrek taşları erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha sık rastlanır. Sıcak mevsimlerde daha sık oluştuğu bildirilmektedir( vücutta su kaybı daha fazla olur). Özellikle diyetin bazı taşların oluşumuna zemin hazırladığı kabul edilmektedir. Böbreklerden süzülen su miktarı ile yakın ilgisi olan böbrek taşları, özellikle vücudu taş oluşumuna yatkın olan kişilerde su kaybı meydana gelmesiyle idrar yoğunluğu artar ve kristalleşme kolaylaşmaktadır. Bunun yanında bol sıvı alan kişilerde de taş oluşumu nadirdir. Diyet, metabolizma değişiklikleri ve bazı hastalıklar da taşların oluşumunda rol oynayan faktörlerdir.
Böbrek taşı ile beraber olan rahatsızlıklar
Böbrek taşları dayanılmaz ağrılara neden olabileceği gibi, hiçbir belirti vermeyebilir. İdrar yollarına düşen taşlar ise şiddetli ağrı yapabilir. Ağrı genelde gelip geçici özelliktedir ve taşın olduğu tarafta belin alt kısmı ve yan tarafında ağrı olur. Bazen de karına doğru yayılan bir ağrı olabilir.
Böbrek ve idrar yolları taşlarında tanı yöntemleri
Böbrek taşını teşhis etmek için muayene yapılır ve yeri ile boyutunu belirlemek amacıyla böbrek röntgeni (IVP) ve ultrasonografi yapılır.
Böbrek ve idrar yolları taşlarında tedavi seçenekleri
Birçok taş kendiliğinden düşebilir ve bu yüzden küçük boyuttaki taşların düşmesine şans tanınabilir. Yapılan tetkiklerde düşmeyecek bir taş olduğu kanaatine varılırsa tedavi için şu yöntemler uygulanabilir.
• Taş Kırma (ESWL): Bu yöntemde şok dalgaları verilerek taş kırılır ve idrar yollarına zarar vermeden kırıntılar haline dönüşür ve idrar ile atılır
• Üreteroskopi: Bu işlemde kamera kullanılarak idrar yollarına direkt gözle görülerek taşlar ya kırılır veya kırılmadan dışarı çıkarılır.
• Perkütan Taş Kırma: Sırttan bir delikten kamera ile böbreğe girilir ve gözle görülerek böbrek içindeki büyük taşların kırılmasında kullanılan yöntemdir.
• Açık Cerrahi Girişim: Burada taş olan böbrek tarafı açılır ve taş çıkarılır. Günümüzde gelişen teknoloji ile açık cerrahi yapılan böbrek taşları vakaları azalmıştır.
Böbrek taşlarının tekrar oluşumunu engelleme
En önemli tedbir bol su içilmesidir. Su kristalleşmeyi engelleyerek taş oluşumunu engellemektedir. Ayrıca taşın kimyasal yapısına göre kan ve idrar testleri yapıldıktan sonra diyette de bazı ayarlamalar yapılabilir.
Hücre içerisinde yüzlerce biyokimyasal tepkime olur . Bu tepkimelerin tümüne metabolizma denir . Metabolizma sonucu hücrelerde oluşan zararlı , yararsız ve gereksiz olan maddelere boşaltım maddesi , bu maddelerin dışarı atılmasına boşaltım , boşaltım yapmaya yarayan organlar topluluğuna boşaltım sistemi denir .
SALGILAMA
Bir hücre ya da hücre grubundan vücudun başka bölümlerine bazı olaylar için gerekli olan maddelerin salgılanmasıdır.
DIŞKILAMA
Sindirilemeyen besinlerin anüs yoluyla dışarı atılmasıdır.
• Boşaltım ve salgılama olayında hücreler enerji tüketir.
• Dışkılama olayında ise hücrelerin enerji tüketmesine gerek yoktur.
BİTKİLERDE BOŞALTIM
Su yosunları ve diğer su bitkilerinde boşaltım difüzyonla olur.
Kara bitkilerinde boşaltım maddeleri STOMA (gözenek) aracılığı ile dışarı atılır.
Bazı bitkilerde (aslanağzı, fasulye, otlar) gözeneklerle atılamayan suyun fazlası HİDOTAT denilen yapılarla yaprak kenarlarından atılır. Bu olaya DAMLAMA denir.
Bitkilerde damlama olayının olması için;
• Bitkinin çok su alması
• Havanın neme (su buharı) doymuş olması
• Hava akımının olmaması
• Havanın sıcak olması gerekir.
Damlama olayında terleme olayına oranla su kaybı daha azdır.
Sıcak ve nemli gecelerde damlama yoluyla su ile birlikte zararlı artıklar (tuzlar) da dışarı atılırlar.
Bazı bitkilerde köklerde CO2 ve karmaşık yapılı organik maddelerle, inorganik tuzları toprağa boşaltırlar.
Genelde bitkiler metabolizmal artıkları, zehirleri inorganik tuzlarla birleştirip suda çözünmeyen kristaller halinde zararsız hale getirip tutarlar.
Kireçli topraklarda yetişen bitkiler kalsiyumun fazlasını oksolat billurlarına çevirip yaprak hücrelerinin kofullarında depolarlar. Yaprak dökümüyle atarlar.
HAYVANLARDA BOŞALTIM SİSTEMLERİ
a. Bir Hücrelilerde:
Bir hücrelilerde boşaltım maddeleri (CO2 ; NH3) difozyonla, suyun fazlası osmosla dışarı atılır.
Kontraktil kofullar suyun fazlasını atmak için aktif taşıma yapmak zorundadır. Bu olayla kararlı iç çevre (Homeostasis) sağlar.
b. Sünger ve sölenterlerde
Sünger ve sölenterlerde özel bir boşaltım organı yoktur. Boşaltım dış çevreyle ilişkili olan hücrelerden difüzyonla salgılanır. Bu grupta bulunan canlıların hemen her hücresi , dış ortam ile temas ettiğinden karbondioksit ve amonyak gidi maddeler doğrudan dışarı atılır.
c. Yassı Kurtlarda
Örnek: Planarya Alev hücreler (PRO-NERİDYUM) suyun fazlasını atar. Böylece su dengesini sağlar.
CO2 ve NH3 vücut yüzeyinden difüzyonla atılır.
Alev hücreler ağ biçiminde dağılmış bir çok kanalla bağlanarak boşaltım sistemini oluşturur.
d. Halkalı Solucanlarda
Her halkada bir çift nefridyum bulunur. Nefridyumlar bağımsızdır.
Nefridyumun kirpikli huni kısmı bir halkada boşaltım kanalı bir sonraki halkada bulunur. boşaltım kanalı kılcal damar ağı ile kuşatılmıştır.
Mefridyumun kirpikli huni çevresinden kirpikler yardımıyla alınan vücut sıvısındaki glikoz ve bir miktar su kanalcıklardan geri emilerek kan kılcallarına verilir. Kanalda kalan sıvı idrarı oluşturur.
Diğer omurgasızların büyük bir kısmında toprak solucanında olduğu gibi nefridyumlu boşaltım sistemi vardır.
e. Böceklerde
Böceklerde boşaltım MALPİGHİ TÜPLERİ ile yapılır. Tüplerin kapalı olan serbest uçları vücut boşluğuna uzanır. Diğer uçlar ise sindirim kanalının son kısmına bağlanır.
Vücut boşluğundaki kandan alınan boşaltım maddelerini son bağırsağa getirir. Suyun fazlası bağırsak tarafından geri emilir. Sindirim artıkları ve boşaltım maddeleri dışarı atılır. Böceklerde azotlu besinlerin metabolizmasından açığa çıkan başlıca artık madde ÜRİK ASİT'tir. Ürik asit suda çözünmeyen kristaller halinde atılır.
f. Omurgalılarda
Omurgalı hayvanların tüm sınıflarında boşaltım organı BÖBREKLERDİR.
Omurgalılarda embriyonik gelişme evresinden itibaren 3 tip böbrek görülür.
PRONEFROZ tipi böbrek; balık ve kurbağaların embriyonal evrelerinde ve ergin köpek balıklarında görülen boşaltım organıdır. Omurganın iki yanında uzanan kanallara nefridyumlar bağlanır. Nefridyumların karşısında aorttan ayrılan kılcal damar yumağı olan glomeruluslar vardır. Nefridyumlara süzülen artık maddeler ortak bir kanalla taşınıp kloaka getirilir.
MEZONEFROZ tipi böbrek; balık ve kurbağaların erginlerinde, sürüngen, kuş ve memeli embriyolarında bulunur. Pronefroz böbreğe benzer ancak kirpikli hunilerin yerini Bowman kapsülleri almıştır.
METANEFROZ tipi böbrek; sürüngen, kuş ve memelilerin erginlerinde bulunur. Bir çifttir. Bel bölgesinde omurganın iki yanında yer alır. Omurgalılarda üreme ve boşaltım sistemleri birbirleriyle yakın ilişki halinde olduğundan iki sistemi birden ürogenital sistem denir.
İNSAN BÖBREĞİ VE ÇALIŞMASI
Böbrekler fasulye tanesi biçiminde çukur kısımları birbirine dönük, bel hizasında karın boşluğunun arka tarafında ve omurganın iki yanında yer alırlar. Boyları 10-15 cm ortalama 160 g. ağırlığındadır.
Böbrek dıştan içe doğru korteks (kabuk), medulla (öz) bölgesinde oluşur. Böbreğin tam ortasında üretere bağlanan havuzcuk (pelvis) bulunur.
Böbrekte yapı ve görev birimi nefrondur. Yaklaşık olarak bir böbrekte 2 milyon kadar nefron vardır. Böbreklerin temel görevi kanın kimyasal bileşimini değişmez tutmaktır. Bu görevi nefronlarla başarır.
Nefronlar, ince uzun bir boşaltım kanalcığı ile kılcal kan damarı yumağından (glomerulus) oluşurlar. Kanalcığın yarım ay şeklindeki kapalı ucuna bowman kapsülü denir. Bu kapsül içinde glomerulus vardır. Kanalcık tek sıralı yassı epitelden oluşur.
Proksimal ve distal tüp böbreğin kabuk bölgesinde Henle ilmeği ise öz bölgesine uzanan boşaltım kanalcığıdır. Distal tüp idrar toplama kanalına bağlanır. İdrar toplama kanalları bir araya gelerek piramit şeklindeki yapıları oluşturur.
İnsan böbreğinde idrar oluşumu, üç aşamalıdır.
1– Süzülme
2– Geri emilme
3– Salgılama
1– Kanın nefronlarda süzülmesi
Kalpten pompalanan kanın 14 ü böbreğe gelir. Getirici atardamarla glomerulus kılcalına gönderilir. Glomerulus getirici atardamar ile götürücü (çıkan) atardamar arasındaki kılcal yumak olduğundan kan basıncı sabit olup diğer kılcal damarların yaklaşık iki katı bir basınca sahiptir. Bu basınç ve plazma proteinleri olmayan kan plazması (doku sıvısı) böbrekteki kan basıncı ile doğru orantılıdır.
Soğuk havalarda kan basıncı arttığından süzülme daha hızlı olurken sıcak havalarda terleme kan basıncının düşmesi (kılcallar genişlediğinden) süzülme daha yavaş olur.
2. Geri emilme
Bowman kapsülüne geçen süzüntü, içindeki glikoz, su, aminoasit tuz iyonlarının kanalcık hücrelerine geçmesine geri emilme denir. Biyolojik bir olaydır. Geri emilen maddeler kılcal damarlara buradan böbrek toplar damarına geçerek kan dolaşımına katılır. Proksimal tüpteki Na+, glikoz aktif taşımayla su osmosla H+ iyonları yoğunluğa bağlı olarak aktif taşıma ya da difüzyonla olarak kan kılcallarına geri emilir. Henle ilmeğinde, Cl– aktif taşıma ile Na+ difüzyonla geri emilir. Su ise sadece inen kolonda geri emilir. Çıkan kolonda su geri emilmediği için Na+ ve suyun emilimi distal tüpte devam eder. Distal tüp üreye geçirgen olmadığı için Distal tüpte üre en yoğundur. Aktif taşımayla gerçkleşen geri emilim maddenin kandaki derişimine bağlıdır. Her maddenin kandaki normal değerine eşik değer denir. Maddenin miktarı eşik değerin üzerinde ise bu madde nefron kanalcıklarından geri emilmez. İdrarla dışarı atılır. Böylece homeostasi sağlanır. Nefron kanalcıklarından emilen suyun miktarı da vücudun o andaki ihtiyacına bağlıdır. Hipofizden salgılanan Antidiüretik hormon suyun ayarlanmasını sağlar. Böbrek üstü bezi tarafından salgılanan Aldesteron hormonu tuz iyonlarının miktarını düzenler.
3. Salgılama
Süzülme ile bowman kapsüllerine geçemeyen maddeler kılcal damarlardan boşaltım kanalına aktif taşımayla geri verilirler. Bu olaya aktif boşaltım ya da salgılama denir.
Salgılama ile H+, K+ iyonları, NH3, ilaç ve boya maddeleri kanala geri verilir.
Sağlıklı bir insanda
Suyun % 99
Na+'nın % 99,5
Glikozun % 100
Ürenin % 50'si geri emilir.
BÖBREĞİN DÜZENLEYİCİLİK ROLÜ
– Suyun düzenlenmesi:
Vücutta su gereğinden fazla ise hipofiz bezinin antidiüretik hormon salgısı durur. Vücutta su az ise antidiüretik hormon çoğalır. Hormonun etkisiyle nefron kanalcıklarının geçirgenliği artar. suyun geri emilimi artar ve dışarı az su atılır.
Suyun dengesinin sağlanmasında süzüntü sıvısının osmotik basıncı da rol oynar. Vücutta tuz ve şeker fazlaca atılıyorsa osmotik basınç yüksek olacağı için geri emilim azalır. Su kaybı artar.
– pH derecesinin düzenlenmesi
Kan 7,0 – 7,4 arasında pH değerine sahiptir. Böbrek ve akciğerler pH'ın düşmesini (asit olmasını) önler.
BOŞALTIM MADDELERİ
Canlılarda proteinlerin metabolizması sonucu oluşan ürünlerden amonyak (NH3) suda fazla çözündüğü için çok zehirlidir. Suda yaşayan ve vücut yüzeyi difüzyona elverişli canlılarda amonyak vücut yüzeyinden ortama verilir.
Amonyak bazı canlılarda daha az zehirli maddelere (üre, ürik asit) enerji harcayarak çevirirler.
Memeliler amonyağı karaciğerde bir dizi tepkime ile üreye çevirirler. Üre suda kolayca çözünür. Bu yüzden bol su ile atılır.
Sürüngen, kuş ve böceklerde amonyak suda çözünmeyen ürik asit kristallerine çevrilerek katı halde atılır. Ürik asit zehirli değildir. Nedeni suda çözünmemesidir. Karbonhidrat ve yağların metabolizmasından oluşan H2O ve CO2 ile dış çevreden alınan suyun fazlası, Na+, K+, Ca++, Cl- gibi iyonlar, kullanılmayan ilaçlar. Hücre metabolizması ürünleri olan (HSO4)–3, (HCO3)– ve H+ iyonları, H3PO4, kreatin, tuz ve inhibitörlerde boşaltım artıklarıdır.
BOŞALTIM SİSTEMİNİN GÖREVLERİ
– Metabolizma artıklarını vücuttan uzaklaştırır.
– Doku sıvısındaki su ve tuz miktarını düzenler.
– Kanın hacminin ve pH derecesini düzenler.
– Böylece iç ortam koşullarının değişmeden kalmasını sağlayarak kararlı iç çevre (Homeostasis) sağlar.
HÜCRELERİN DIŞ ÇEVRELERİYLE DENGEDE KALMASINDA BOŞALTIMIN ETKİSİ
Canlılarda iç ortam koşullarının sabit tutulması, canlının yaşadığı ortam çeşidine (su, kara, tatlı su, tuzlu su) göre değişiklik gösterir.
1. Karasal canlılarda en önemli sorun vücudun su kaybını önlemektir.
Bu yüzden böceklerde vücudun üzerinde kitin tabakadan oluşmuş bir dış iskelet vardır. Sürüngenlerde pullar ve plakalarda aynı görevi üstlenir. Kuşlarda tüyler, memelilerde deri üzerinde kıllar oluşmuştur.
Böcekler, sürüngenler ve kuşlarda boşaltım maddelerinin katı olarak atılması suyun büyük bir kısmının vücutta kalmasına neden olur.
Bazı karasal hayvanlarda böbreklerde suyun büyük bir kısmı geri emilerek vücuda kazandırılır.
2. Tatlı sularda yaşayan hayvanlarda iç sıvı dış çevredeki su ortamına göre hipertoniktir. Dış ortamdan vücut içine suyun girmesini önlemek amacıyla bir çoğunda deride geçirgenlik azalmıştır. (Kütiküla pullar gibi) Ayrıca kontraktil koful, alev hücreler gibi oluşumlar aktif olarak fazla suyu atarlar.
3. Tuzlu sularda yaşayan hayvanlarda iç sıvı dış çevredeki sıvıya göre hipotoniktir. Bu hayvanların vücut içi suyunu korumaları ve vücut içine sızan tuzu da dışarı atmaları gerekir. Bu yüzden evrimsel olarak bezlerin dışarıya tuz atma yeteneği kazanmasıyla çevrelerine uyum sağlayabilmişlerdir.
BÖBREK HASTALIKLARI
Genel Bilgiler
Böbrek karnın arka bölgesinde bulunan 100-150 gram ağırlığında bir organdır. Normal kişilerde sağ ve solda olmak üzere iki adet böbrek bulunur. Toplumda yaklaşık 1000 kişinin bir tanesinde tek böbrek vardır. Tek böbrekli olmanın önemli bir sakıncası yoktur.
1 .BÖBREK YETMEZLİĞİ
Böbreklerin işlevi
Böbreğin başlıca işlevleri vücut su, tuz, kalsiyum dengesinin sağlanması, idrar aracılığı ile zararlı maddelerin ve ilaçların vücuttan atılması ve hormon, şeker metabolizmasına olan katkılarıdır. Böbrek yetmezliğinde böbreğin bu işlevlerinde bozulma olur. Böbrek yetmezliği ani (akut) veya sinsi (kronik) seyirli olmak üzere iki şekilde gelişebilir.
Akut böbrek yetmezliğinin nedenleri
Çok sayıda neden vardır;
1. Ağır kanama, kusma, ishal, yanık sonucu kan basıncında düşme
2. Gebelik: Kanamalar, gebelik zehirlenmesi, sağlıksız koşullarda yapılan düşükler
3. Kalp yetmezliği
4. Böbrek hastalıkları: Nefrit, böbrek damarının tıkanması
5. İdrar yollarında tıkanıklık: Kanser, prostat büyümesi, taşa bağlı tıkanma
6. Ameliyatlardan, özellikle büyük ameliyatlardan sonra
7. İlaçlar: İlaçlara bağlı akut böbrek yetmezliği sık karşılaşılan bir sorundur, bu nedenle ilaçlar kesinlikle doktor denetiminde kullanılmalıdır.
8. Depreme bağlı kas zedelenmeleri
Kronik böbrek yetmezliğinin nedenleri
Türk Nefroloji Derneğinin verilerine göre;
1. Nefrit: Böbrek iltihabıdır.
2. Şeker hastalığı
3. Hipertansiyon
4. Taş, tıkanma, tümör gibi idrar yolu hastalıkları
5. Böbrek kistleri
6. Diğer nedenler
Belirti ve bulgular
Gece idrara kalkma, halsizlik, nefes darlığı, çarpıntı, idrar miktarında azalma, hipertansiyon, el, ayaklar ve göz etrafında şişmedir. Böbrek yetmezliğinin erken dönemlerinde belirtiler çok silik olabilir, tek belirti sık gece idrara kalkma olabilir. Gece idrara kalkma akşam çok sıvı (çay, su, karpuz...) alanlarda veya prostat hastalığı olanlarda da görülebilir. Gece idrara kalkan bir hastada başka bir neden yoksa bunun nedeni böbrek yetmezliği olabilir. Bu nedenle sık sık gece idrara kalkanların mutlaka böbrek yetmezliği yönünden araştırılmaları gereklidir. Bu amaçla kan ve idrar incelemeleri yapılmalıdır.
Tanı
Böbrek yetmezliğinin tanısı kanda üre veya kreatinin isimli maddelerin ölçülmesi ile mümkündür. İdrar incelemesi, radyolojik yöntemler, kanın biyokimyasal incelemesi ve diğer laboratuar incelemeleri böbrek yetmezliğinin nedenini anlamaya yöneliktir.
Tedavi
Akut ve kronik böbrek yetmezliklerinde tedavi farklıdır. Böbrek yetmezliği tedavisi hastanın özelliğine ve böbrek yetmezliğine yol açan hastalığa göre değişir. Tedavi kesinlikle bir doktor denetiminde olmalıdır. Tedavide en önemli nokta eğer var ise kan basıncı düşüklüğü veya yüksekliğinin kontrol altına alınmasıdır. Beslenme, sıvı ve tuz dengesinin sağlanması ve ilaçlar diğer tedavi yöntemleridir.
Akut böbrek yetmezliği olan hastaların böbrekleri iyi ve yeterli tedavi ile genellikle düzelir. Böbrek yetmezliği ilerler ve kalıcı hale gelirse başka tedavi yöntemleri gerekir:
1. Diyaliz
2. Böbrek nakli
2.BÖBREK TAŞLARI
Böbrek taşları nedir ?
Böbrek taşı böbreklerin içinde çeşitli maddelerin kristalizasyonu (taşlaşması) sonucu oluşan maddelerdir. Taşların çoğunluğu kalsiyum oksalat taşları olmakla beraber, bazıları kalsiyum fosfat, ürik asit ve başka maddelerdir. Bu taşlar böbrekte kalabilir, büyüyebilir veya böbreklerden hareket ederek böbrekler ile idrar kesesini birleştiren idrar yollarına ilerleyebilir.
Böbrek taşları kimlerde olur ?
Böbrek taşları erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha sık rastlanır. Sıcak mevsimlerde daha sık oluştuğu bildirilmektedir( vücutta su kaybı daha fazla olur). Özellikle diyetin bazı taşların oluşumuna zemin hazırladığı kabul edilmektedir. Böbreklerden süzülen su miktarı ile yakın ilgisi olan böbrek taşları, özellikle vücudu taş oluşumuna yatkın olan kişilerde su kaybı meydana gelmesiyle idrar yoğunluğu artar ve kristalleşme kolaylaşmaktadır. Bunun yanında bol sıvı alan kişilerde de taş oluşumu nadirdir. Diyet, metabolizma değişiklikleri ve bazı hastalıklar da taşların oluşumunda rol oynayan faktörlerdir.
Böbrek taşı ile beraber olan rahatsızlıklar
Böbrek taşları dayanılmaz ağrılara neden olabileceği gibi, hiçbir belirti vermeyebilir. İdrar yollarına düşen taşlar ise şiddetli ağrı yapabilir. Ağrı genelde gelip geçici özelliktedir ve taşın olduğu tarafta belin alt kısmı ve yan tarafında ağrı olur. Bazen de karına doğru yayılan bir ağrı olabilir.
Böbrek ve idrar yolları taşlarında tanı yöntemleri
Böbrek taşını teşhis etmek için muayene yapılır ve yeri ile boyutunu belirlemek amacıyla böbrek röntgeni (IVP) ve ultrasonografi yapılır.
Böbrek ve idrar yolları taşlarında tedavi seçenekleri
Birçok taş kendiliğinden düşebilir ve bu yüzden küçük boyuttaki taşların düşmesine şans tanınabilir. Yapılan tetkiklerde düşmeyecek bir taş olduğu kanaatine varılırsa tedavi için şu yöntemler uygulanabilir.
• Taş Kırma (ESWL): Bu yöntemde şok dalgaları verilerek taş kırılır ve idrar yollarına zarar vermeden kırıntılar haline dönüşür ve idrar ile atılır
• Üreteroskopi: Bu işlemde kamera kullanılarak idrar yollarına direkt gözle görülerek taşlar ya kırılır veya kırılmadan dışarı çıkarılır.
• Perkütan Taş Kırma: Sırttan bir delikten kamera ile böbreğe girilir ve gözle görülerek böbrek içindeki büyük taşların kırılmasında kullanılan yöntemdir.
• Açık Cerrahi Girişim: Burada taş olan böbrek tarafı açılır ve taş çıkarılır. Günümüzde gelişen teknoloji ile açık cerrahi yapılan böbrek taşları vakaları azalmıştır.
Böbrek taşlarının tekrar oluşumunu engelleme
En önemli tedbir bol su içilmesidir. Su kristalleşmeyi engelleyerek taş oluşumunu engellemektedir. Ayrıca taşın kimyasal yapısına göre kan ve idrar testleri yapıldıktan sonra diyette de bazı ayarlamalar yapılabilir.
Biyoloji ve Sağlık Bilgisi
- 11-13 Yaş Gelişim Dönemi
- Aflatoksinler Nedir?
- Afrika Hayvanları
- Ağız ve Diş Sağlığı
- AIDS Nedir?
- Akciğer
- Akciğer Absesi
- Akraba Evlilikleri ve Sorunları
- Aktif Taşıma
- Alglerin Önemi
- Alkolizm Nedir?
- Alzheimer Hastalığı
- Aminoasitler ve Proteinler
- Amphibia (İki Yaşamlılar)
- Ani İşitme Kaybı
- Antibiyotik Direnci
- Antibiyotiklere Rezistans
- Antibiyotiklerin Etkisi
- Antifriz Nedir?
- Antioksidan Nedir?
- Apoptozis Nedir?
- Arı Taklidi Yapan Orkide
- Aşı ve Serum Nedir?
- Aşı ve Türleri Nedir?
- Atatürk Çiçeği
- Atın Evrimi
- Avcı Bitki Venüs
- Aves (Kuşlar)
- Ayna Nöronlar
- Azot Döngüsü