Canlıların Çeşitliliği
Canlıların Çeşitliliği
A. BİTKİLER :
1. Çiçekli Bitkiler :
Canlı türleri, yaşama ve beslenme şekillerine göre farklı özellik göstermekle birlikte, bütün canlılarda görülen ortak özellikler vardır. Bu ortak özelliklerden biride üremedir.
Çiçekli bitkiler eşeyli ürerler ve belirgin bir üreme organına sahiptirler. Bu üreme organına çiçek denir. Çiçek bulunduran bitkilere çiçekli bitkiler denir.
Besin kaynaklarımızın önemli kısmını oluşturan sebze ve meyveler çiçekli bitkilerdir. Örneğin; elma, armut, portakal, vişne, şeftali, patates, soğan gibi sebzeler çiçekli bitkilerdir.
Bitkiler çiçekli ve çiçeksiz bitkiler olmak üzere başlıca iki ana gruba ayrılır.
Çiçekli Bitkiler (Tohumlu Bitkiler)
Açık Tohumlular - Kapalı Tohumlular
(Köknar, ardıç, kozalaklılar, çamlar)
Tek çenekliler - Çift çenekliler
(Buğday, mısır) (Fasulye, nohut)
Bitkiler de diğer canlılar gibi çeşitli hayat faaliyetleri gösterirler. Bu faaliyetler, bitkinin değişik kısımlarındaki organlar tarafından yürütülür.
Çiçekli bitkilerde bu organların başlıcaları ;
- Kök
- Gövde
- Yaprak
- Çiçeklerdir.
KÖK : Bitkiyi toprağa bağlar. Topraktaki su ve suda erimiş madensel tuzlar kök yoluyla alınarak yapraklara taşınır.
Kökün yapısı dört kısımdan oluşur :
1. ANA KÖK : Toprak içine doğru uzanan, bitkinin toprağa sıkıca tutmasını sağlayan kısımdır. Her bitkide bir tane ana kök bulunur.
2. YAN KÖK : Ana kökten çıkıp, yanlara doğru, suyun bulunduğu yöne doğru uzanırlar.
3. EMİCİ TÜYLER : Yan köklerin uç kısımlarından emici tüyler çıkar. Emici tüyler, kıl görünüşündedir. Köklerin uç kısmına yakın bölgelerde bulunur. Topraktan su ve suda çözünmüş madensel tuzları emerler.
4. YÜKSÜK : Kökün uçunda bulunur. Yüksük, kökün uç kısmını koruyarak kökün derinlere inmesine yardımcı olur.
KÖK ÇEŞİTLERİ :
Bitkilerin kökleri bitki türüne göre değişik yapılar gösterir.
1) Saçak Kök
2) Kazık Kök
3) Depo Kök
1) Saçak Kök : Ana kök iyi gelişmemiştir. Yan kökler gövdenin toprağa bağlandığı yerden saçak şeklinde dağılmışlardır. Bitkinin gövdesinden çıkan ve hepsi aynı boyda olan köklere saçak kök denir. soğan, buğday, arpa, yulaf, mısır gibi bitkilerin kökleri böyledir.
2) Kazık Kök : Ana kökün çok gelişmesiyle oluşur. Yan kökleri ise ana köke göre daha ince ve kısadır. Böyle köklere kazık kök denir. Örneğin; papatya, bamya, sardunya
3) Depo Kök : Ana kök gelişerek besin depo eder. Bitkinin cinsine göre nişasta, şeker ve su gibi maddeler biriktirir. Turp, şalgam, şeker pancarı, havuç gibi bitkilerin kökleri buna örnektir.
Gövde üzerinde yer alan küçük borucuklara iletim boruları denir. Görevi, kökten gelen su ve suda erimiş madensel tuzları yapraklara iletmektir. İletim boruları damarlı bitkilerde bulunur. Su ve madensel tuzlar, odun borular ile; besin soymuk borularla taşınır.
Bu çeşitlerin dışında :
- Tutunma Kökleri : Sarmaşıktaki gibi bitki gövdesinin ağaca ve duvara tutunmasını sağlayan tutunma kökleri vardır.
- Solunum Kökleri : Bataklık bitkilerinde hava almaya yarayan köklere solunum kökleri denir.
- Emme (Sömürme) Kökleri : Diğer bitkilerin üzerinde parazit (asalak) yaşayan bitkiler yaşadığı bitkinin besinini emmeye yarayan kökler geliştirir. Bu köklere sömürme kökleri denir. Örneğin : ökse otu
- Ek Kökler : Sürüngen gövdeli bitkilerde boyun kısmında ya da gövde düğümlerinden oluşan köklere ek kök denir. (Kavun, karpuz gibi)
GÖVDE :
Bitkiyi ayakta tutan, çiçek ve yaprakları üzerinde taşıyan kökler aracılığı ile su ve suda çözünmüş maddeleri bitkinin diğer kısmına taşıyan kısımdır. Gövde, topraktan kökler ile alınan su ve madensel tuzların yapraklara iletimini ve yapraklarda fotosentez sonucu oluşan besin maddelerinin dağıtımını sağlar (iletim boruları ile). Bazı bitkilerde besin depo eder (patatesteki yumru gövde gibi). Gövde, yaprakların güneşten en iyi şekilde yaralanmasını sağlar.
GÖVDE ÇEŞİTLERİ : Bitkilerin gövdeleri, yapı ve görevleri bakımından farklılıklar gösterir.
1) Otsu Gövde : Bir yıllık bitkilerin ince ve zayıf gövdelerine otsu gövde denir. İlkbaharda ortaya çıkan, sonbahara doğru sarıp kuruyan, kışın yok olan fasulye, yonca, mısır ve gelincik gibi bitkiler bu gruptandır.
2) Odunsu Gövde : Ağaçlar gibi çok yıl yaşayan, her yıl biraz daha büyüyen bitkilerin gövdelerine odunsu gövde denir. Sağlam ve sert yapılı gövdelerdir. Örneğin; çam, çınar, kayın, söğüt vb.
Bazı bitkilerin gövdeleri ortam şartları ve iklim özelliklerine göre değişik şekillerde bulunur.
a) Yassı Gövde (soğan tipi gövde) : Soğan, sarımsak, pırasa, lale gibi bitkilerde gövde, görevi gereği kısalarak yassılaşmış ve disk şeklini almıştır. Bu bitkilerin gövdelerine yassı gövde denir.
b) Su Depo Eden Gövde (etli gövde) : Kaktüs gibi kurak ve sıcak yerlerde yaşayan bitkilerde gövde su depo etmiş, yapraklar diken şeklini almıştır. Bu gövdeye su depo eden gövde denir.
c) Sarılıcı Gövde : Sarmaşık, asma ve fasulye gibi bitkilerin gövdeleri zayıf ve güçsüz olduğundan bulunduğu ortama sarılır. Bunların gövdelerine sarılıcı gövde denir.
d) Yumru Gövde : Patates ve yer elması bitkisinin hem yer altı hem de yer üstü gövdesi vardır. Yer altındaki gövde yedek besin depo eder. Besin depo eden bu yer altı gövdeye yumru gövde denir.
e) Sürüngen Gövde : Kavun, karpuz, salatalık, kabağın gövdeleri toprak üstünde sürünerek gelişir. Bu tip gövdeye sürünücü gövde denir.
f) Rizom Gövde : Ayrık otu, süsen gibi bitkiler, rizom adı verilen gövdeleri sayesinde çoğalabilirler.
YAPRAĞIN YAPISI VE GÖREVLERİ :
Yaprak, bitkilerin yassılaşmış yeşil organları olup, gövde üzerinde birbirlerini örtmeyecek biçimde dizilirler. Fotosentez, solunum, terleme gibi olaylar burada olur.
Yaprak dört kısımdan oluşur.
1) Yaprak Sapı : Yaprağı belli bir şekilde gövdeden uzaklaştırır. Böylece yaprağın gerektiği kadar ışık almasını sağlar. Ayrıca fotosentez sonucu yapraklarda oluşan besinleri gövdeye, gövdeden gelen su ve madensel maddeleri yaprağa iletir. Bazı bitkilerde yaprak sapı bulunmaz. Yaprak doğrudan gövdeye bağlanır.
2) Yaprak Kını : Bazı yaprakların bağlandığı yerde yaprak sapı genişleyerek gövdeyi sarar. Buna yaprak kını adı verilir. Örneğin, pırasa, buğday, mısır yapraklarında kın çok gelişmiştir.
3) Tomurcuk : Yaprak kını ile dal arasında tomurcuk bulunur.
4) Yaprak Ayası : Yaprak sapının ve kısmında, yaprağın yassılaşmış geniş ince yeşil kısmına yaprak ayası denir. Fotosentez, solunum ve terleme bu kısımda olur. Yaprak ayasında birçok damar vardır. Bu damarlar iletim işini görür.
YAPRAK ÇEŞİTLERİ :
A) Ayasına Göre :
1. Basit Yaprak : Yaprak sapı ucundaki yaprak ayası, tek bir parça halinde olan yapraklara basit yaprak denir. Örneğin; elma ağacı yaprağı
2. Bileşik Yaprak : Yaprak ayası birden çok parçalı yapraklara bileşik yaprak denir. Örneğin Akasya yaprağı
B) Damarlarına Göre :
1. Etsi damarlı yapraklar (Asma)
2. Ağsı damarlı yapraklar (Erik)
3. Paralel damarlı yapraklar (Buğday)
C) Kenarlarına Göre :
1. Düz kenarlı yapraklar
2. Dişli yapraklar
3. Testere dişli yapraklar
4. Oymalı yapraklar
5. Paralı yapraklar
Ayrıca yapraklar dal üzerinde dizilişlerine göre de gruplandırılırlar.
a) Sarmal dizilişli
b) Halkalı dizilişli
c) Karışık dizilişli
YAPRAĞIN GÖREVLERİ :
1) Fotosentez Yapmak : Yaprağın ana görevi fotosentez yapmaktır. Yeşil yapraklar taşıdıkları klorofil maddesi yardımıyla fotosentez (özümleme) yaparlar. Fotosentez sonunda elde edilen besin suyu, yapraklardaki damarlar ve gövdedeki iletim boruları ile bitkilerin tüm hücrelerine dağıtılır.
2) Solunum Yapmak : Bitkinin solunum yapmasını sağlarlar. Solunum sırasında havadan oksijen alınır ve artık ürün olarak karbondioksit ve su dışarı atılır.
3) Terleme Yapmak : Bitkinin yapraklarındaki gözenekleri sayesinde havaya su buharı vermesi olayıdır. Sıcak havalarda gözeneklerden çıkan su bitki yüzeyini serin tutarak sıcaktan kurumasını önler. Ayrıca bitki terleme ile kaybettiği suyu, kök yoluyla topraktan emerek dengeler. Böylece topraktan su ve madensel maddeleri de alır.
Farklılaşmış Yapraklar :
- Depo Yaprak : Soğandaki etli beyaz yapraklar besin depolama görevi yapmaktadır. Dam koruğu adlı bitki ise suyun az olduğu yerlerde suyu yapraklarında depo eder.
- Diken Yaprak : Kaktüslerde olduğu gibi sıcak yerlerde yetişen bitkilerde su kaybını önlemek için yapraklar diken şeklini almıştır.
- Sülük Yaprak : Bezelye bitkisinde olduğu gibi bitkinin uç kısımlarındaki bazı yapraklar tutunabilmek için sülük yaprak şeklini almıştır.
- Kapan Yaprak : Böcek kapan, ibrik otu gibi bitkilerin yaprakları değişikliğe uğrayarak böcekleri yakalamada kullanılan kapan yapraklara dönüşmüştür. Böcekler bu yapraklara yakalandıktan sonra bitki tarafından sindirilmektedir.
ÇİÇEK :
Çiçekler yüksek yapılı bitkilerin üreme organıdır. Çiçek dört kısımdan oluşur. Bunlar; çanak yaprak, taç yaprak, dişi organ ve erkek organdır. Bunların hepsine sahip çiçeğe tam çiçek denir. Erkek organ taşımayan çiçeğe dişi çiçek, dişi organ taşımayan çiçeğe erkek çiçek denir. Çiçekte bulunan çiçek sapı, çiçeği bitkinin dalına bağlar. Çiçek sapının uç kısmında ise çiçek tablası bulunur.
ÇİÇEĞİN KISIMLARI :
- Çanak Yapraklar : Çiçeğin en dışında bulunan yeşil renkli yapraklardır. Dişi ve erkek organları korur. Taç yaprakların dağılmasını sağlar.
- Taç Yapraklar : Değişik renkte olabilir. Genellikle parlak renklidir. Dişi ve erkek organları korur. Renk, koku ve salgıladıkları bal özü ile böcekleri çeker, böylece tozlaşmayı sağlar.
- Erkek Organlar : Dişi organın etrafına dizilmiş olarak bulunur. Sayısı bitkiye göre değişir. Sapçık ve başçık olmak üzere 2 kısımdan oluşur. Başçık 4 polen kesesi içerir. Polen keselerinin içinde erkek üreme hücrelerini taşıyan polenler (çiçek tozları) bulunur. Kesecikler olgunlaşınca çatlar. Çiçek tozları çevreye dağılır.
- Dişi Organ : Çiçeğin en iç kısmında yer alan, sürahiye benzeyen kısımdır. Erkek organla birlikte üremede görev alır. Yapı olarak yumurtalık, dişicik borusu ve tepecik diye üçe ayrılır.
1) Yumurtalık : Tohum taslaklarını taşıyan şişkin kısımdır.
2) Dişicik Borusu : Yumurtalıktan yukarıya doğru uzanan boru şeklindedir. İç yüzeyi polenlerin yumurtalığa ulaşmasını sağlayan kaygan bir sıvı ile kaplıdır.
3) Dişicik : Dişicik borusunun ucundaki yassı kısımdır. Üzerinde çiçek tozların yapışmasını sağlayan nemli ve yapışkan madde bulunur.
Aynı bitki üzerinde fakat ayrı çiçekler üzerinde erkek ve dişi organları taşıyan bitkilere bir evcikli bitkiler denir. Örneğin; çam, kestane, fındık
Erkek ve dişi organları ayrı bitki ve ayrı çiçekte taşıyan bitkilere iki evcikli bitkiler denir.
TOZLAŞMA VE DÖLLENME :
Tozlaşma : Erkek eşey hücrelerini taşıyan polenler olgunlaştıkları zaman bulundukları kese yırtılır ve ortama yayılır. Bu polenler, rüzgar, böcekler, kuşlar, su ve insanlar aracılığı ile dişi organın tepeciğine taşınır. Bu olaya tozlaşma denir.
Döllenme : Tozlaşma olayının oluşumundan sonra dişicik tepesi üzerindeki polenler dişicik borusundan kayarak yumurtalık içindeki tohum taslağına gelir ve yumurta hücresini döller. Polenlerin yumurta hücresi ile birleşmesi olayına döllenme denir. Döllenmiş yumurta hücresine zigot adı verilir. Zigot bir seri bölünmelere uğrayarak embriyoyu (bitki taslağını) oluşturur. Koruyucu bir kabukla çevrili olan embriyo ve besin maddesinden oluşan yapıya tohum denir. Uygun şartlar olursa tohum çimlenir. Çimlenme için yeterli su, ısı ve oksijenin olması gereklidir.
Döllenme yumurta hücresi embriyoyu oluştururken, yumurtalık duvarı da etli bir hal alarak meyveyi meydana getirir. Meyve tek bir yumurtalığın gelişmesinden oluşmuşsa basit meyve adını alır. Örnek; erik, kiraz
Meyve oluşumunda bir çok yumurtalık söz konusu ise bu tür meyve bileşik meyve olarak bilinir. Örnek; Ahududu, çilek. Yumurtalığın gelişmesiyle oluşan meyveye gerçek meyve denir. Meyve oluşumuna yumurtalıkla birlikte çiçek tablası, taç ve çanak yapraklarda katılırsa oluşan meyveye yalancı meyve denir.
Bir tohumdaki çenekler, tohum çimlenene kadar yeterli besini taşırlar. İlk yaprakların çıkmasıyla çeneklerin görevi sona erer. Çimlenirken ilk yaprakları çift bitkilere çift çenekli bitkiler denir. Örnek; Fasulye, nohut, mercimek vb. Çimlenirken ilk yaprakları tek olan bitkilere tek çenekli bitkiler denir. Örnek; Buğday, mısır, arpa
2. ÇİÇEKSİZ BİTKİLER
Çiçek adı verilen üreme organına sahip olmayan bitkilerdir. Örn: su yosunları, kara yosunları, eğrelti otları, mantarlar, bakteriler, ciğer otları. Çiçeksiz bitkilerde kök, gövde ve yaprak gibi organlar iyi gelişmemiştir. Genellikle suda yaşarlar. Karada yaşayanlar da nemli bölgeleri severler.
Çiçeksiz bitkilerden iletim borusu bulunanlara damarlı çiçeksiz bitkiler, iletim borusu bulunmayanlara damarsız çiçeksiz bitkiler denir.
a) Damarsız Bitkiler : Bunlar sporla çoğalırlar. Çoğunluğu su içinde yaşar. Karada yaşanları ise nemli yerleri sever. Algler, ciğer otları, boynuz otları ve kara yosunları damarsız bitkilerdir.
Algler (Su yosunları) : Deniz, göl, gölet gibi yerlerde yaşarlar. Bir hücrelidirler. Koloniler halinde yaşayanları da vardır. Birbirine benzeyen hücrelerin meydana getirdiği topluluğa tal denir. Gelişmiş alanlarında kök, gövde, yaprak, çiçek kısımları yoktur. Ancak bitkinin bir yere tutunmasını sağlayan köksü uzantılar vardır. Bunlara rizoit denir. Klorofil taşıdıklarından kendi besinlerini kendileri yaparlar. Hücrelerinde taşıdıkları renk maddesine göre mavi, yeşil, kırmızı ve esmer renkli olabilirler.
Su yosunları uygun şartlarda bölünerek çoğalırlar. Şartlar bozulduğu zaman spor oluştururlar. Sporların çimlenmesiyle yeni yeşil su yosunu oluşur. Bu tür üremeye eşeysiz üreme denir.
İki su yosununun birer hücresi bölünerek gameti (eşey hücreli ) meydana getirir. Bu iki su yosununa ait iki gamet birleşerek zigotu oluşturur. Zigot da gelişerek yeni bir su yosununu meydan getirir. Bu tür üremeye eşeyli üreme denir.
Karayosunları : Nemli yerlerde, kayalar ve toprak üzerinde görülür. Klorofilli bitkilerdir. Gerçek kökleri yoktur. Köksü uzantıları (rizoit) vardır. Gövde de toprağa yapışık gibidir. Yeşil kadife görünümü sık ve küçük yaprakçıkları vardır. Gövde ucunda sporları taşıyan spor keseleri vardır. Bazı şartlarda mantarlar ile birleşerek likenleri oluştururlar. Bunlar daha zor ve olumsuz şartlarda yaşayabilirler. Karayosunlarında sporlama şeklinde çoğalma görülür. Gövdenin ucundaki spor kesesinde sporlar gelişir. Olgunlaşan sporlar etrafa yayılarak yeni bitkiler verir. (eşeysiz çoğalma) Sporun canlanmasıyla gelişen karayosunun da yaprakçıklarının ucunda üreme hücreleri bulunur. İki ayrı karayosununa ait üreme hücreleri birleşir. (eşeyli üreme) Bu iki üreme birbirini takip eder. Bu olaya döl-almaşı denir.
b) Damarlı Bitkiler : Bu grupta yer alan bitkilerde su, mineral tuzlar ve besin iletimini sağlayan borular (damarlar) vardır. Eğrelti otları, at kuyrukları bu gruptandır.
Eğrelti Otu : Kök fazla gelişmemiştir. Gövde toprak altındadır. Toprak altındaki gelişmemiş gövdeye rizoid denir. Yapraklar gövdeye bağlı olarak toprak üzerine çıkar. Yaprağın kenarları kıvrımlıdır. Yapraklar uca doğru küçüktür. Yaşlı yaprakların alt kısımlarında kahverengimsi spor keseleri (sorus) bulunur. Eğrelti otları da su ve kara yosunları gibi nemli ortamları severler. Bundan dolayı da orman altı bitkileridir.
Eğrelti otundaki Spor keselerinin içindeki sporlar olgunlaşınca çevreye saçılır. Yağmur, rüzgar veya canlıların yardımı ile taşınan sporlar uygun ortamlarda çimlenerek yeni bir eğrelti otunu oluşturur (eşeysiz üreme). Bunların üzerinde üreme hücreleri meydana gelir. Bu hücrelerin birleşmesi ve çoğalmasıyla yeni bir eğrelti otu bitkisi oluşur (eşeyli üreme). Eğrelti otlarında eşeyli ve eşeysiz üremeler birbirini düzenli olarak takip eder. Buna döl almaşı denir.
Çiçekli Bitkilerle Çiçeksiz Bitkiler Arasındaki Farklar
Çiçeksiz Bitkiler
1. Üremeleri hem eşeyli hem de eşeysiz yolla olur. Dölalmaşı vardır.
2. Genellikle gelişmiş kök, gövde ve yaprakları yoktur.
3. İletim boruları yoktur. (Eğrelti otu hariç)
4. Çiçekleri yoktur.
5. Bitkiler aleminin az gelişmiş grubuna girerler.
Çiçekli Bitkiler
1. Eşeyli üreme ile çoğalırlar.
2. Kök, gövde ve yaprak vardır.
3. İletim boruları vardır.
4. Çiçekleri vardır.
5. Bitkiler aleminin en gelişmiş grubuna girerler.
DEĞİŞİK YAŞAMA ORTAMINDAKİ BİTKİLER
Bitkiler suda yaşayan bitkiler ve karada yaşayan bitkiler olarak iki grupta inceleyebiliriz.
Suda Yaşayan Bitkiler :
Dere, göl, nehir ve denizlerde yaşayan bitkilere su bitkileri denir. Genelde otsu bitkilerdir. Örn: nilüfer, sazlıklardaki kamışlar, su yosunları …….. vb.
İyi gelişmiş gövdeleri yoktur. Su bitkilerden nilüferin kökleri suyun altındaki topraktadır. Bazı durumlarda su bitkileri ortama daha iyi tutunmak için destek kökleri oluştururlar. Ayrıca bataklıklarda yaşayan su bitkilerinin kökleri yüzeye kadar çıkarak hava depo ederler.
Karada Yaşayan Bitkiler :
Karada yaşayan bitkiler otsu ve odunsu gövdeye sahiptiler. Kök, gövde, yaprak, çiçek vb. organlar bulunur. Karada hem çiçekli, hem de çiçeksiz bitkiler bulunur. Karada yaşayan çiçekli bitkilerde eşeyli üreme görülür, çiçeksiz bitkilerde ise döl almaşı görülür.
Karasal hayatta her bölgedeki yaşam şartları aynı değildir. Kutuplardaki, çöllerdeki, dağlardaki, ovalardaki vb. yerlerde farklı hayat şartları vardır. Bu duruma bağlı olarak da farklı bitki türleri yetiştirmektedir. Bitkiler uyum sağladıkları bölgelerde yaşarlar. Örn: Sıcak ve kurak yerlerde yetişen kaktüs, kutuplarda yaşamaz.
Bitkiler farklı iklim şartlarına uyum sağlarlar. Farklı iklim şartlarının oluşmasında yükseklik, sıcaklık, toprağın yapısı, su vb. etmenler etkilidir.
Suda ve Karada Yaşayan Bitkiler Arasındaki Farklar
Suda Yaşayan Bitkiler
1. Kök ve gövde fazla gelişmemiştir.
2. Yaprakları büyük ve geniş yüzeylidir veya ipliksi parçalar halindedir
3. Stomalar yaprağın ön yüzündedir
4. Gövdeleri yumuşaktır.
Karada Yaşayan Bitkiler
1. Çiçeksiz türleri hariç kök ve gövde gelişmemiştir.
2. Yaprakları çeşitli şekilde ve büyüklüktedir. (Çoğunlukla az ve dar yüzeyli)
3. Stomalar yaprağın arka yüzündedir.
4. Gövdeleri çoğunlukla dik, sert ve dallıdır.
B) MANTARLAR, BİR HÜCRELİ CANLILAR VE BAKTERİLER :
MANTARLAR
İlkel Mantarlar Yüksek Yapılı Mantarlar
Genellikle suda yaşarlar
Parazit canlılardır.
Bazidli Mantarlar Askılı Mantarlar
- Şapkalı Mantarlar - Bira mayası
- Şarap mayası
- Küfler
Mantarlarda gerçek kök yoktur. Gövde yerine küçük etli bir sap bulunur. Sapın üzerinde şapka
adı verilen bir yapı vardır. Şapkanın altında sapa kadar uzanan perdeler bulunur. Buna lamel adı
verilir. Lameller arasında spor keseleri vardır. Sporlar olgunlaşınca spor keseleri açılır ve sporlar
etrafa dökülür. Böylece yeni bir mantar oluşur. Mantarlar yapıları düzgün dizilmiş hücrelerin meydana getirdiği ipliklerle örülmüştür. İpliklerin meydana getirdiği örgüye miselyum denir.
BİR HÜCRELİ CANLILAR :
a) AMİP : Bölünerek çoğalır. Yalancı ayaklarla hareket eder. Besinleri vücudun herhangi bir yerinden suyla beraber alır. Yanı heterotrofdur.
b) TERLİKSİ HAYVAN : Bölünerek çoğalır, titrek tüylerle hareket eder. Heterof olup, hücre ağzı ile aldığı besinleri besin kofullarında sindirir. Büyük ve küçük çekirdek olmak üzere iki çekirdeği vardır. Büyük çekirdek metabolik faaliyetlerden, küçük çekirdek üremeden sorumludur. Eşeyli ve eşeysiz ürer.
c) ÖGLENA : Kamçılılarda denir. kamçılarıyla hareket eder. Bölünerek çoğalır. Kloroplast taşır, kendi besinini yapabilen bir hücreli hayvandır. Hem hayvan, hem de bitki kabul edilir.
BAKTERİLER
• Çok değişik ortamlarda yaşayabilen ilkel yapılı canlılardır.
• Yüksek ve düşük sıcaklıklara dayanıklıdır. (Çoğu 1000C’ de ölmesine karşın, sporlar 1210C’ de 15 dakika da ölürler.)
• Oksijenli ve oksijensiz ortamda yaşayabilirler.
• Eşeyli ve eşeysiz çoğalabilirler.
• 4 temel şekli vardır.
Bakteriler
Basiller (Bacillus) Koküsler (Coccus) Vibriyonlar (Vibrions) Sipiriller (Spirillum)
BAKTERİLERİN FAYDA VE ZARARLARI :
Bakteriler, vücudumuza solunum, sindirim yoluyla veya kesik, sıyrık yerlerden girerek çeşitli hastalıklara da yol açarlar. Örneğin, verem, tetanoz, difteri gibi hastalıklar bakterilerin yol açtığı olaylardır. Hatta bazıları öldürücü bile olabilir. Bunun yanında, peynir ve yoğurt oluşumunda, üzüm suyundan şarap elde edilmede bakteriler insanlara yarar sağlarlar.
Kızıldeniz – gerçekten de ismi gibi dıştan bakıldığında kırmızı bir renkte görülür. Denizdeki bu renk farklılığını sağlayan Kızıldeniz’ de çok fazla bulunan kırmızı renkli su bakterileridir.
C- CANLILAR ARASINDAKİ İLİŞKİLER :
Tüm canlılar ve bu canlıların etkileşim içinde bulundukları cansız çevreye (fiziksel çevre) ekosistem denir.
Bir ekosistemde üç grup canlı mutlaka bulunmalıdır.
a) Üreticiler (ototroflar) = Yeşil Bitkiler
b) Tüketiciler (heterotroflar) = Hayvanlar
c) Ayrıştıcılar = Çürükçül Bakteriler
Bir ekosistemin en önemli özelliği çeşitli maddelerin doğal çevrimidir.
Besin Zinciri : Bir ekosistemde bütünlüğün sağlanması besin ilişkisine bağlıdır.
1. Çiçekli Bitkiler :
Canlı türleri, yaşama ve beslenme şekillerine göre farklı özellik göstermekle birlikte, bütün canlılarda görülen ortak özellikler vardır. Bu ortak özelliklerden biride üremedir.
Çiçekli bitkiler eşeyli ürerler ve belirgin bir üreme organına sahiptirler. Bu üreme organına çiçek denir. Çiçek bulunduran bitkilere çiçekli bitkiler denir.
Besin kaynaklarımızın önemli kısmını oluşturan sebze ve meyveler çiçekli bitkilerdir. Örneğin; elma, armut, portakal, vişne, şeftali, patates, soğan gibi sebzeler çiçekli bitkilerdir.
Bitkiler çiçekli ve çiçeksiz bitkiler olmak üzere başlıca iki ana gruba ayrılır.
Çiçekli Bitkiler (Tohumlu Bitkiler)
Açık Tohumlular - Kapalı Tohumlular
(Köknar, ardıç, kozalaklılar, çamlar)
Tek çenekliler - Çift çenekliler
(Buğday, mısır) (Fasulye, nohut)
Bitkiler de diğer canlılar gibi çeşitli hayat faaliyetleri gösterirler. Bu faaliyetler, bitkinin değişik kısımlarındaki organlar tarafından yürütülür.
Çiçekli bitkilerde bu organların başlıcaları ;
- Kök
- Gövde
- Yaprak
- Çiçeklerdir.
KÖK : Bitkiyi toprağa bağlar. Topraktaki su ve suda erimiş madensel tuzlar kök yoluyla alınarak yapraklara taşınır.
Kökün yapısı dört kısımdan oluşur :
1. ANA KÖK : Toprak içine doğru uzanan, bitkinin toprağa sıkıca tutmasını sağlayan kısımdır. Her bitkide bir tane ana kök bulunur.
2. YAN KÖK : Ana kökten çıkıp, yanlara doğru, suyun bulunduğu yöne doğru uzanırlar.
3. EMİCİ TÜYLER : Yan köklerin uç kısımlarından emici tüyler çıkar. Emici tüyler, kıl görünüşündedir. Köklerin uç kısmına yakın bölgelerde bulunur. Topraktan su ve suda çözünmüş madensel tuzları emerler.
4. YÜKSÜK : Kökün uçunda bulunur. Yüksük, kökün uç kısmını koruyarak kökün derinlere inmesine yardımcı olur.
KÖK ÇEŞİTLERİ :
Bitkilerin kökleri bitki türüne göre değişik yapılar gösterir.
1) Saçak Kök
2) Kazık Kök
3) Depo Kök
1) Saçak Kök : Ana kök iyi gelişmemiştir. Yan kökler gövdenin toprağa bağlandığı yerden saçak şeklinde dağılmışlardır. Bitkinin gövdesinden çıkan ve hepsi aynı boyda olan köklere saçak kök denir. soğan, buğday, arpa, yulaf, mısır gibi bitkilerin kökleri böyledir.
2) Kazık Kök : Ana kökün çok gelişmesiyle oluşur. Yan kökleri ise ana köke göre daha ince ve kısadır. Böyle köklere kazık kök denir. Örneğin; papatya, bamya, sardunya
3) Depo Kök : Ana kök gelişerek besin depo eder. Bitkinin cinsine göre nişasta, şeker ve su gibi maddeler biriktirir. Turp, şalgam, şeker pancarı, havuç gibi bitkilerin kökleri buna örnektir.
Gövde üzerinde yer alan küçük borucuklara iletim boruları denir. Görevi, kökten gelen su ve suda erimiş madensel tuzları yapraklara iletmektir. İletim boruları damarlı bitkilerde bulunur. Su ve madensel tuzlar, odun borular ile; besin soymuk borularla taşınır.
Bu çeşitlerin dışında :
- Tutunma Kökleri : Sarmaşıktaki gibi bitki gövdesinin ağaca ve duvara tutunmasını sağlayan tutunma kökleri vardır.
- Solunum Kökleri : Bataklık bitkilerinde hava almaya yarayan köklere solunum kökleri denir.
- Emme (Sömürme) Kökleri : Diğer bitkilerin üzerinde parazit (asalak) yaşayan bitkiler yaşadığı bitkinin besinini emmeye yarayan kökler geliştirir. Bu köklere sömürme kökleri denir. Örneğin : ökse otu
- Ek Kökler : Sürüngen gövdeli bitkilerde boyun kısmında ya da gövde düğümlerinden oluşan köklere ek kök denir. (Kavun, karpuz gibi)
GÖVDE :
Bitkiyi ayakta tutan, çiçek ve yaprakları üzerinde taşıyan kökler aracılığı ile su ve suda çözünmüş maddeleri bitkinin diğer kısmına taşıyan kısımdır. Gövde, topraktan kökler ile alınan su ve madensel tuzların yapraklara iletimini ve yapraklarda fotosentez sonucu oluşan besin maddelerinin dağıtımını sağlar (iletim boruları ile). Bazı bitkilerde besin depo eder (patatesteki yumru gövde gibi). Gövde, yaprakların güneşten en iyi şekilde yaralanmasını sağlar.
GÖVDE ÇEŞİTLERİ : Bitkilerin gövdeleri, yapı ve görevleri bakımından farklılıklar gösterir.
1) Otsu Gövde : Bir yıllık bitkilerin ince ve zayıf gövdelerine otsu gövde denir. İlkbaharda ortaya çıkan, sonbahara doğru sarıp kuruyan, kışın yok olan fasulye, yonca, mısır ve gelincik gibi bitkiler bu gruptandır.
2) Odunsu Gövde : Ağaçlar gibi çok yıl yaşayan, her yıl biraz daha büyüyen bitkilerin gövdelerine odunsu gövde denir. Sağlam ve sert yapılı gövdelerdir. Örneğin; çam, çınar, kayın, söğüt vb.
Bazı bitkilerin gövdeleri ortam şartları ve iklim özelliklerine göre değişik şekillerde bulunur.
a) Yassı Gövde (soğan tipi gövde) : Soğan, sarımsak, pırasa, lale gibi bitkilerde gövde, görevi gereği kısalarak yassılaşmış ve disk şeklini almıştır. Bu bitkilerin gövdelerine yassı gövde denir.
b) Su Depo Eden Gövde (etli gövde) : Kaktüs gibi kurak ve sıcak yerlerde yaşayan bitkilerde gövde su depo etmiş, yapraklar diken şeklini almıştır. Bu gövdeye su depo eden gövde denir.
c) Sarılıcı Gövde : Sarmaşık, asma ve fasulye gibi bitkilerin gövdeleri zayıf ve güçsüz olduğundan bulunduğu ortama sarılır. Bunların gövdelerine sarılıcı gövde denir.
d) Yumru Gövde : Patates ve yer elması bitkisinin hem yer altı hem de yer üstü gövdesi vardır. Yer altındaki gövde yedek besin depo eder. Besin depo eden bu yer altı gövdeye yumru gövde denir.
e) Sürüngen Gövde : Kavun, karpuz, salatalık, kabağın gövdeleri toprak üstünde sürünerek gelişir. Bu tip gövdeye sürünücü gövde denir.
f) Rizom Gövde : Ayrık otu, süsen gibi bitkiler, rizom adı verilen gövdeleri sayesinde çoğalabilirler.
YAPRAĞIN YAPISI VE GÖREVLERİ :
Yaprak, bitkilerin yassılaşmış yeşil organları olup, gövde üzerinde birbirlerini örtmeyecek biçimde dizilirler. Fotosentez, solunum, terleme gibi olaylar burada olur.
Yaprak dört kısımdan oluşur.
1) Yaprak Sapı : Yaprağı belli bir şekilde gövdeden uzaklaştırır. Böylece yaprağın gerektiği kadar ışık almasını sağlar. Ayrıca fotosentez sonucu yapraklarda oluşan besinleri gövdeye, gövdeden gelen su ve madensel maddeleri yaprağa iletir. Bazı bitkilerde yaprak sapı bulunmaz. Yaprak doğrudan gövdeye bağlanır.
2) Yaprak Kını : Bazı yaprakların bağlandığı yerde yaprak sapı genişleyerek gövdeyi sarar. Buna yaprak kını adı verilir. Örneğin, pırasa, buğday, mısır yapraklarında kın çok gelişmiştir.
3) Tomurcuk : Yaprak kını ile dal arasında tomurcuk bulunur.
4) Yaprak Ayası : Yaprak sapının ve kısmında, yaprağın yassılaşmış geniş ince yeşil kısmına yaprak ayası denir. Fotosentez, solunum ve terleme bu kısımda olur. Yaprak ayasında birçok damar vardır. Bu damarlar iletim işini görür.
YAPRAK ÇEŞİTLERİ :
A) Ayasına Göre :
1. Basit Yaprak : Yaprak sapı ucundaki yaprak ayası, tek bir parça halinde olan yapraklara basit yaprak denir. Örneğin; elma ağacı yaprağı
2. Bileşik Yaprak : Yaprak ayası birden çok parçalı yapraklara bileşik yaprak denir. Örneğin Akasya yaprağı
B) Damarlarına Göre :
1. Etsi damarlı yapraklar (Asma)
2. Ağsı damarlı yapraklar (Erik)
3. Paralel damarlı yapraklar (Buğday)
C) Kenarlarına Göre :
1. Düz kenarlı yapraklar
2. Dişli yapraklar
3. Testere dişli yapraklar
4. Oymalı yapraklar
5. Paralı yapraklar
Ayrıca yapraklar dal üzerinde dizilişlerine göre de gruplandırılırlar.
a) Sarmal dizilişli
b) Halkalı dizilişli
c) Karışık dizilişli
YAPRAĞIN GÖREVLERİ :
1) Fotosentez Yapmak : Yaprağın ana görevi fotosentez yapmaktır. Yeşil yapraklar taşıdıkları klorofil maddesi yardımıyla fotosentez (özümleme) yaparlar. Fotosentez sonunda elde edilen besin suyu, yapraklardaki damarlar ve gövdedeki iletim boruları ile bitkilerin tüm hücrelerine dağıtılır.
2) Solunum Yapmak : Bitkinin solunum yapmasını sağlarlar. Solunum sırasında havadan oksijen alınır ve artık ürün olarak karbondioksit ve su dışarı atılır.
3) Terleme Yapmak : Bitkinin yapraklarındaki gözenekleri sayesinde havaya su buharı vermesi olayıdır. Sıcak havalarda gözeneklerden çıkan su bitki yüzeyini serin tutarak sıcaktan kurumasını önler. Ayrıca bitki terleme ile kaybettiği suyu, kök yoluyla topraktan emerek dengeler. Böylece topraktan su ve madensel maddeleri de alır.
Farklılaşmış Yapraklar :
- Depo Yaprak : Soğandaki etli beyaz yapraklar besin depolama görevi yapmaktadır. Dam koruğu adlı bitki ise suyun az olduğu yerlerde suyu yapraklarında depo eder.
- Diken Yaprak : Kaktüslerde olduğu gibi sıcak yerlerde yetişen bitkilerde su kaybını önlemek için yapraklar diken şeklini almıştır.
- Sülük Yaprak : Bezelye bitkisinde olduğu gibi bitkinin uç kısımlarındaki bazı yapraklar tutunabilmek için sülük yaprak şeklini almıştır.
- Kapan Yaprak : Böcek kapan, ibrik otu gibi bitkilerin yaprakları değişikliğe uğrayarak böcekleri yakalamada kullanılan kapan yapraklara dönüşmüştür. Böcekler bu yapraklara yakalandıktan sonra bitki tarafından sindirilmektedir.
ÇİÇEK :
Çiçekler yüksek yapılı bitkilerin üreme organıdır. Çiçek dört kısımdan oluşur. Bunlar; çanak yaprak, taç yaprak, dişi organ ve erkek organdır. Bunların hepsine sahip çiçeğe tam çiçek denir. Erkek organ taşımayan çiçeğe dişi çiçek, dişi organ taşımayan çiçeğe erkek çiçek denir. Çiçekte bulunan çiçek sapı, çiçeği bitkinin dalına bağlar. Çiçek sapının uç kısmında ise çiçek tablası bulunur.
ÇİÇEĞİN KISIMLARI :
- Çanak Yapraklar : Çiçeğin en dışında bulunan yeşil renkli yapraklardır. Dişi ve erkek organları korur. Taç yaprakların dağılmasını sağlar.
- Taç Yapraklar : Değişik renkte olabilir. Genellikle parlak renklidir. Dişi ve erkek organları korur. Renk, koku ve salgıladıkları bal özü ile böcekleri çeker, böylece tozlaşmayı sağlar.
- Erkek Organlar : Dişi organın etrafına dizilmiş olarak bulunur. Sayısı bitkiye göre değişir. Sapçık ve başçık olmak üzere 2 kısımdan oluşur. Başçık 4 polen kesesi içerir. Polen keselerinin içinde erkek üreme hücrelerini taşıyan polenler (çiçek tozları) bulunur. Kesecikler olgunlaşınca çatlar. Çiçek tozları çevreye dağılır.
- Dişi Organ : Çiçeğin en iç kısmında yer alan, sürahiye benzeyen kısımdır. Erkek organla birlikte üremede görev alır. Yapı olarak yumurtalık, dişicik borusu ve tepecik diye üçe ayrılır.
1) Yumurtalık : Tohum taslaklarını taşıyan şişkin kısımdır.
2) Dişicik Borusu : Yumurtalıktan yukarıya doğru uzanan boru şeklindedir. İç yüzeyi polenlerin yumurtalığa ulaşmasını sağlayan kaygan bir sıvı ile kaplıdır.
3) Dişicik : Dişicik borusunun ucundaki yassı kısımdır. Üzerinde çiçek tozların yapışmasını sağlayan nemli ve yapışkan madde bulunur.
Aynı bitki üzerinde fakat ayrı çiçekler üzerinde erkek ve dişi organları taşıyan bitkilere bir evcikli bitkiler denir. Örneğin; çam, kestane, fındık
Erkek ve dişi organları ayrı bitki ve ayrı çiçekte taşıyan bitkilere iki evcikli bitkiler denir.
TOZLAŞMA VE DÖLLENME :
Tozlaşma : Erkek eşey hücrelerini taşıyan polenler olgunlaştıkları zaman bulundukları kese yırtılır ve ortama yayılır. Bu polenler, rüzgar, böcekler, kuşlar, su ve insanlar aracılığı ile dişi organın tepeciğine taşınır. Bu olaya tozlaşma denir.
Döllenme : Tozlaşma olayının oluşumundan sonra dişicik tepesi üzerindeki polenler dişicik borusundan kayarak yumurtalık içindeki tohum taslağına gelir ve yumurta hücresini döller. Polenlerin yumurta hücresi ile birleşmesi olayına döllenme denir. Döllenmiş yumurta hücresine zigot adı verilir. Zigot bir seri bölünmelere uğrayarak embriyoyu (bitki taslağını) oluşturur. Koruyucu bir kabukla çevrili olan embriyo ve besin maddesinden oluşan yapıya tohum denir. Uygun şartlar olursa tohum çimlenir. Çimlenme için yeterli su, ısı ve oksijenin olması gereklidir.
Döllenme yumurta hücresi embriyoyu oluştururken, yumurtalık duvarı da etli bir hal alarak meyveyi meydana getirir. Meyve tek bir yumurtalığın gelişmesinden oluşmuşsa basit meyve adını alır. Örnek; erik, kiraz
Meyve oluşumunda bir çok yumurtalık söz konusu ise bu tür meyve bileşik meyve olarak bilinir. Örnek; Ahududu, çilek. Yumurtalığın gelişmesiyle oluşan meyveye gerçek meyve denir. Meyve oluşumuna yumurtalıkla birlikte çiçek tablası, taç ve çanak yapraklarda katılırsa oluşan meyveye yalancı meyve denir.
Bir tohumdaki çenekler, tohum çimlenene kadar yeterli besini taşırlar. İlk yaprakların çıkmasıyla çeneklerin görevi sona erer. Çimlenirken ilk yaprakları çift bitkilere çift çenekli bitkiler denir. Örnek; Fasulye, nohut, mercimek vb. Çimlenirken ilk yaprakları tek olan bitkilere tek çenekli bitkiler denir. Örnek; Buğday, mısır, arpa
2. ÇİÇEKSİZ BİTKİLER
Çiçek adı verilen üreme organına sahip olmayan bitkilerdir. Örn: su yosunları, kara yosunları, eğrelti otları, mantarlar, bakteriler, ciğer otları. Çiçeksiz bitkilerde kök, gövde ve yaprak gibi organlar iyi gelişmemiştir. Genellikle suda yaşarlar. Karada yaşayanlar da nemli bölgeleri severler.
Çiçeksiz bitkilerden iletim borusu bulunanlara damarlı çiçeksiz bitkiler, iletim borusu bulunmayanlara damarsız çiçeksiz bitkiler denir.
a) Damarsız Bitkiler : Bunlar sporla çoğalırlar. Çoğunluğu su içinde yaşar. Karada yaşanları ise nemli yerleri sever. Algler, ciğer otları, boynuz otları ve kara yosunları damarsız bitkilerdir.
Algler (Su yosunları) : Deniz, göl, gölet gibi yerlerde yaşarlar. Bir hücrelidirler. Koloniler halinde yaşayanları da vardır. Birbirine benzeyen hücrelerin meydana getirdiği topluluğa tal denir. Gelişmiş alanlarında kök, gövde, yaprak, çiçek kısımları yoktur. Ancak bitkinin bir yere tutunmasını sağlayan köksü uzantılar vardır. Bunlara rizoit denir. Klorofil taşıdıklarından kendi besinlerini kendileri yaparlar. Hücrelerinde taşıdıkları renk maddesine göre mavi, yeşil, kırmızı ve esmer renkli olabilirler.
Su yosunları uygun şartlarda bölünerek çoğalırlar. Şartlar bozulduğu zaman spor oluştururlar. Sporların çimlenmesiyle yeni yeşil su yosunu oluşur. Bu tür üremeye eşeysiz üreme denir.
İki su yosununun birer hücresi bölünerek gameti (eşey hücreli ) meydana getirir. Bu iki su yosununa ait iki gamet birleşerek zigotu oluşturur. Zigot da gelişerek yeni bir su yosununu meydan getirir. Bu tür üremeye eşeyli üreme denir.
Karayosunları : Nemli yerlerde, kayalar ve toprak üzerinde görülür. Klorofilli bitkilerdir. Gerçek kökleri yoktur. Köksü uzantıları (rizoit) vardır. Gövde de toprağa yapışık gibidir. Yeşil kadife görünümü sık ve küçük yaprakçıkları vardır. Gövde ucunda sporları taşıyan spor keseleri vardır. Bazı şartlarda mantarlar ile birleşerek likenleri oluştururlar. Bunlar daha zor ve olumsuz şartlarda yaşayabilirler. Karayosunlarında sporlama şeklinde çoğalma görülür. Gövdenin ucundaki spor kesesinde sporlar gelişir. Olgunlaşan sporlar etrafa yayılarak yeni bitkiler verir. (eşeysiz çoğalma) Sporun canlanmasıyla gelişen karayosunun da yaprakçıklarının ucunda üreme hücreleri bulunur. İki ayrı karayosununa ait üreme hücreleri birleşir. (eşeyli üreme) Bu iki üreme birbirini takip eder. Bu olaya döl-almaşı denir.
b) Damarlı Bitkiler : Bu grupta yer alan bitkilerde su, mineral tuzlar ve besin iletimini sağlayan borular (damarlar) vardır. Eğrelti otları, at kuyrukları bu gruptandır.
Eğrelti Otu : Kök fazla gelişmemiştir. Gövde toprak altındadır. Toprak altındaki gelişmemiş gövdeye rizoid denir. Yapraklar gövdeye bağlı olarak toprak üzerine çıkar. Yaprağın kenarları kıvrımlıdır. Yapraklar uca doğru küçüktür. Yaşlı yaprakların alt kısımlarında kahverengimsi spor keseleri (sorus) bulunur. Eğrelti otları da su ve kara yosunları gibi nemli ortamları severler. Bundan dolayı da orman altı bitkileridir.
Eğrelti otundaki Spor keselerinin içindeki sporlar olgunlaşınca çevreye saçılır. Yağmur, rüzgar veya canlıların yardımı ile taşınan sporlar uygun ortamlarda çimlenerek yeni bir eğrelti otunu oluşturur (eşeysiz üreme). Bunların üzerinde üreme hücreleri meydana gelir. Bu hücrelerin birleşmesi ve çoğalmasıyla yeni bir eğrelti otu bitkisi oluşur (eşeyli üreme). Eğrelti otlarında eşeyli ve eşeysiz üremeler birbirini düzenli olarak takip eder. Buna döl almaşı denir.
Çiçekli Bitkilerle Çiçeksiz Bitkiler Arasındaki Farklar
Çiçeksiz Bitkiler
1. Üremeleri hem eşeyli hem de eşeysiz yolla olur. Dölalmaşı vardır.
2. Genellikle gelişmiş kök, gövde ve yaprakları yoktur.
3. İletim boruları yoktur. (Eğrelti otu hariç)
4. Çiçekleri yoktur.
5. Bitkiler aleminin az gelişmiş grubuna girerler.
Çiçekli Bitkiler
1. Eşeyli üreme ile çoğalırlar.
2. Kök, gövde ve yaprak vardır.
3. İletim boruları vardır.
4. Çiçekleri vardır.
5. Bitkiler aleminin en gelişmiş grubuna girerler.
DEĞİŞİK YAŞAMA ORTAMINDAKİ BİTKİLER
Bitkiler suda yaşayan bitkiler ve karada yaşayan bitkiler olarak iki grupta inceleyebiliriz.
Suda Yaşayan Bitkiler :
Dere, göl, nehir ve denizlerde yaşayan bitkilere su bitkileri denir. Genelde otsu bitkilerdir. Örn: nilüfer, sazlıklardaki kamışlar, su yosunları …….. vb.
İyi gelişmiş gövdeleri yoktur. Su bitkilerden nilüferin kökleri suyun altındaki topraktadır. Bazı durumlarda su bitkileri ortama daha iyi tutunmak için destek kökleri oluştururlar. Ayrıca bataklıklarda yaşayan su bitkilerinin kökleri yüzeye kadar çıkarak hava depo ederler.
Karada Yaşayan Bitkiler :
Karada yaşayan bitkiler otsu ve odunsu gövdeye sahiptiler. Kök, gövde, yaprak, çiçek vb. organlar bulunur. Karada hem çiçekli, hem de çiçeksiz bitkiler bulunur. Karada yaşayan çiçekli bitkilerde eşeyli üreme görülür, çiçeksiz bitkilerde ise döl almaşı görülür.
Karasal hayatta her bölgedeki yaşam şartları aynı değildir. Kutuplardaki, çöllerdeki, dağlardaki, ovalardaki vb. yerlerde farklı hayat şartları vardır. Bu duruma bağlı olarak da farklı bitki türleri yetiştirmektedir. Bitkiler uyum sağladıkları bölgelerde yaşarlar. Örn: Sıcak ve kurak yerlerde yetişen kaktüs, kutuplarda yaşamaz.
Bitkiler farklı iklim şartlarına uyum sağlarlar. Farklı iklim şartlarının oluşmasında yükseklik, sıcaklık, toprağın yapısı, su vb. etmenler etkilidir.
Suda ve Karada Yaşayan Bitkiler Arasındaki Farklar
Suda Yaşayan Bitkiler
1. Kök ve gövde fazla gelişmemiştir.
2. Yaprakları büyük ve geniş yüzeylidir veya ipliksi parçalar halindedir
3. Stomalar yaprağın ön yüzündedir
4. Gövdeleri yumuşaktır.
Karada Yaşayan Bitkiler
1. Çiçeksiz türleri hariç kök ve gövde gelişmemiştir.
2. Yaprakları çeşitli şekilde ve büyüklüktedir. (Çoğunlukla az ve dar yüzeyli)
3. Stomalar yaprağın arka yüzündedir.
4. Gövdeleri çoğunlukla dik, sert ve dallıdır.
B) MANTARLAR, BİR HÜCRELİ CANLILAR VE BAKTERİLER :
MANTARLAR
İlkel Mantarlar Yüksek Yapılı Mantarlar
Genellikle suda yaşarlar
Parazit canlılardır.
Bazidli Mantarlar Askılı Mantarlar
- Şapkalı Mantarlar - Bira mayası
- Şarap mayası
- Küfler
Mantarlarda gerçek kök yoktur. Gövde yerine küçük etli bir sap bulunur. Sapın üzerinde şapka
adı verilen bir yapı vardır. Şapkanın altında sapa kadar uzanan perdeler bulunur. Buna lamel adı
verilir. Lameller arasında spor keseleri vardır. Sporlar olgunlaşınca spor keseleri açılır ve sporlar
etrafa dökülür. Böylece yeni bir mantar oluşur. Mantarlar yapıları düzgün dizilmiş hücrelerin meydana getirdiği ipliklerle örülmüştür. İpliklerin meydana getirdiği örgüye miselyum denir.
BİR HÜCRELİ CANLILAR :
a) AMİP : Bölünerek çoğalır. Yalancı ayaklarla hareket eder. Besinleri vücudun herhangi bir yerinden suyla beraber alır. Yanı heterotrofdur.
b) TERLİKSİ HAYVAN : Bölünerek çoğalır, titrek tüylerle hareket eder. Heterof olup, hücre ağzı ile aldığı besinleri besin kofullarında sindirir. Büyük ve küçük çekirdek olmak üzere iki çekirdeği vardır. Büyük çekirdek metabolik faaliyetlerden, küçük çekirdek üremeden sorumludur. Eşeyli ve eşeysiz ürer.
c) ÖGLENA : Kamçılılarda denir. kamçılarıyla hareket eder. Bölünerek çoğalır. Kloroplast taşır, kendi besinini yapabilen bir hücreli hayvandır. Hem hayvan, hem de bitki kabul edilir.
BAKTERİLER
• Çok değişik ortamlarda yaşayabilen ilkel yapılı canlılardır.
• Yüksek ve düşük sıcaklıklara dayanıklıdır. (Çoğu 1000C’ de ölmesine karşın, sporlar 1210C’ de 15 dakika da ölürler.)
• Oksijenli ve oksijensiz ortamda yaşayabilirler.
• Eşeyli ve eşeysiz çoğalabilirler.
• 4 temel şekli vardır.
Bakteriler
Basiller (Bacillus) Koküsler (Coccus) Vibriyonlar (Vibrions) Sipiriller (Spirillum)
BAKTERİLERİN FAYDA VE ZARARLARI :
Bakteriler, vücudumuza solunum, sindirim yoluyla veya kesik, sıyrık yerlerden girerek çeşitli hastalıklara da yol açarlar. Örneğin, verem, tetanoz, difteri gibi hastalıklar bakterilerin yol açtığı olaylardır. Hatta bazıları öldürücü bile olabilir. Bunun yanında, peynir ve yoğurt oluşumunda, üzüm suyundan şarap elde edilmede bakteriler insanlara yarar sağlarlar.
Kızıldeniz – gerçekten de ismi gibi dıştan bakıldığında kırmızı bir renkte görülür. Denizdeki bu renk farklılığını sağlayan Kızıldeniz’ de çok fazla bulunan kırmızı renkli su bakterileridir.
C- CANLILAR ARASINDAKİ İLİŞKİLER :
Tüm canlılar ve bu canlıların etkileşim içinde bulundukları cansız çevreye (fiziksel çevre) ekosistem denir.
Bir ekosistemde üç grup canlı mutlaka bulunmalıdır.
a) Üreticiler (ototroflar) = Yeşil Bitkiler
b) Tüketiciler (heterotroflar) = Hayvanlar
c) Ayrıştıcılar = Çürükçül Bakteriler
Bir ekosistemin en önemli özelliği çeşitli maddelerin doğal çevrimidir.
Besin Zinciri : Bir ekosistemde bütünlüğün sağlanması besin ilişkisine bağlıdır.
Biyoloji ve Sağlık Bilgisi
- 11-13 Yaş Gelişim Dönemi
- Aflatoksinler Nedir?
- Afrika Hayvanları
- Ağız ve Diş Sağlığı
- AIDS Nedir?
- Akciğer
- Akciğer Absesi
- Akraba Evlilikleri ve Sorunları
- Aktif Taşıma
- Alglerin Önemi
- Alkolizm Nedir?
- Alzheimer Hastalığı
- Aminoasitler ve Proteinler
- Amphibia (İki Yaşamlılar)
- Ani İşitme Kaybı
- Antibiyotik Direnci
- Antibiyotiklere Rezistans
- Antibiyotiklerin Etkisi
- Antifriz Nedir?
- Antioksidan Nedir?
- Apoptozis Nedir?
- Arı Taklidi Yapan Orkide
- Aşı ve Serum Nedir?
- Aşı ve Türleri Nedir?
- Atatürk Çiçeği
- Atın Evrimi
- Avcı Bitki Venüs
- Aves (Kuşlar)
- Ayna Nöronlar
- Azot Döngüsü