Hipofiz Adenomu (Pitüiter Adenomlar)

Hipofiz Adenomu (Pitüiter Adenomlar)

Pitüiter tümörler ( adenenomlar ), hipofiz bezinin adenohipofiz adı verilen ön bölümündeki endokrin hücrelerden menşe alırlar. Çoğunlukla iyi huylu tümörlerdir. Adenomların hemen hemen yarısı hormonaktif tümörlerdir. Tümörler büyüyüp komşu dokulara yayılırlarsa komşu dokularda basıya neden olurlar. Genel olarak hipofiz tümörleri kafa içi tümörlerin % 10 unu oluştururlar, daha çok yaşamın 30 ve 40 lı yıllarında rastlanırlar. Kadın ve erkeklerde rastlanma oranı aynıdır.

Pitüiter adenomlar genellikle, ya bezin hormon salgılamasındaki bozulmaya bağlı endokrinolojik bir bozukluk sonucu, ya da tümörün kendisinin, hipofize komşu oluşumlar üzerine kitle etkisi oluşturması sonucu ortaya çıkarlar. Bu ikinci olasılıkta tümör ancak belli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra etraf oluşumlar üzerinde kitle etkisine neden olacaktır. Daha nadir olarak ta tümör içine kanama ile ortaya çıkarlar. Pitüiter apopleksi adı verilen bu durum, genellikle baş ağrısı, görme bozukluğu ve göz felci gibi ani başlangıçlı bir nörolojik kötüleşme tablosuyla ortaya çıkar.

Hastalar genellikle baş ağrısı, görme bozukluğu, hipofiz yetmezliğine ait bulgular, hipotalamik bulgular, kafa içi basınç artmasına ait bulgular, veya endokrin bozukluklarla hekime müracaat ederler.

Hipofiz yetmezliğine ait bulgular ;

* Amenore
* Azalan Libido
* Empotans
* Adinami

Hipotalamik rahatsızlıklar ;

* Diabetes İnsipitus

Endokrin bozukluklar ;

* Galaktore
* Akromegali
* Jigantizm
* Morbus Cushing ( Cushing Sendromu )

Yukarıda Hipofiz adenomlarının hemen yarısının hormonaktif oldukları ifade edilmişti, hipofiz adenomlarının salgıladıkları hormonlara göre sınıfladırılması aşağıdaki gibidir ;

1. Kadınlarda amenore - galaktoreye, erkeklerde impotansa neden olan Prolaktin salgılayan tümörler ( Prolaktinoma ). Bu tümörler her iki cinste de infertiliteye neden olurlar.

2. Büyüme hormonu ( Growth Hormone ) salgılayan tümörler. Bu tümörler erişkinlerde akromegaliye, prepübertal çocuklarda da jigantizme neden olurlar. Büyüme hormonunun aşırı salgılanması erişkinlerde akromegali adı verilen tablonun ortaya çıkmasına neden olur. Akromegalide el ve ayaklarda büyüme, alt çenenin ve dilin büyümesi, hipertansiyon, aşırı terleme, ödem ve baş ağrısı gibi bulgulara rastlanır. Puberteden önce tümör oluşan kişilerde ise jigantizm denilen aşırı boy uzaması tablosu ile karşılaşılır.

3. ACTH ( Adrenokortikotropik Hormon ) salgılayan tümörler. Bu tümörler Cushing sendromu adı verilen aydede yüz, kadınlarda kıllanma, şeker hastalığı, hipertansiyon, vücutta mor strialar ( çizgiler ) ve amenore ( adet görmeme ) ile ortaya çıkan tabloya neden olurlar.

Konu ile yakın ilgisi nedeniyle Hormon salgılamayan hipofiz tümörlerinden de burada kısaca bahsedilecektir. Hormon salgılamayan ve kitle etkisi olan hipofiz tümörlerinden Kraniofarigioma lar tüm beyin tümörlerinin % 2.5 - 4 ünü oluştururlar % 50 si çocuklarda ortaya çıkar. Kraniofaringiomalar büyüklüklerine göre komşuluğu olan oluşumlara bası etkisi ile bazı bulguların ortaya çıkmasına neden olurlar, bunlar;

1. Görme siniri ( optik kiazma ) üzerine bası sonucu görme keskinliğinde azalma ve görme alanlarında daralma.

2. Pitüiter gland basısı sonucu çabuk yorulma, miksödem, soğuğa karşı dayanıklılığın azalması, amenore, libido kaybı ve diyabetes insipidus ortaya çıkar.

3. Kavernöz Sinüs ( Hipofiz bezinin her iki tarafında bulunan geniş damarsal yapılar ) üzerine bası sonucu çift görme, göz kapağında düşme ve yüzün bir tarafında ağrı, gözlerde dışarıya doğru fırlama gibi bulgular meydana gelebilir.

Hipofiz Adenomlarında Teşhis:

* MR ilaçlı ve ilaçsız
* 2 yönlü kafa grafisi
* Endokrinolojik muayene
* Oftalmolojik muayene

Daha nadiren gerekli olabilen tetkikler ;

* MR angio
* DSA ( Digital Subtraction Angio )
* KBB muayenesi
* Batın Tomografisi
* Somatostatin - SPECT
* Coronal planda ( kemik pencere ) beyin tomografi
* Sella grafi.

Tedavi nöroşirürjinin vereceği karar sonucu planlanır. Hormoninaktif olan tümörlerde tümörün büyüklüğü, hastanın yaşı ve hipofizin her iki tarafında bulunan hayati önemi haiz damarsal yapılara doğru yayılmış olması göz önünde bulundurularak ya konservatif bir tedavi uygulanır ya da ameliyata karar verilir. Ameliyat mikroşirürjikal yöntemle olmalıdır, görme kaybı başlamışsa zaman kaybetmeden müdahale etmek gerekir. Hormon aktif olan tümörlerde de ameliyat veya konservatif tedavi uygulanacaktır. Ameliyat yukarıda bahsedildiği gibi olup konservatif tedavide tümörün salgıladığı hormon cinsine ve hastanın yaşına bağlı olarak değişen tedaviler uygulanır.
İç Hastalıkları (Dahiliye)
Top