Karaciğerin iyi huylu tümörleri
Karaciğerin iyi huylu tümörleri
Karaciğerin en sık rastlanan iyi huylu (benign) tümörü hemanjiomdur. Ayrıca hepatosellüler adenom ve, fokal nodüler hiperplazi de sıktır. Kontrol amacıyla veya bir başka nedenle yapılan ultrason, BT ve MR tetkiklerinde; hemanjiomlara sıklıkla rastlanır.
Karaciğerin iyi huylu tümörlerinin sınıflandırılması :
A- Hepatosellüler tümörler : Karaciğer dokusundan köken alan benign tümörlerdir.
1- Hepatosellüler adenom : Hepatosellüler adenomlar (karaciğer adenomları) hemen hemen daima çocuk doğurma yaşındaki kadınlarda görülür ve oral kontaseptif (doğum kontrol hapı) içenlerde sıktır. Oral kontaseptiflerin içerdikleri östrojen hormonunun bu tümörün gelişiminde etkili olduğu düşünülmektedir. İlaç kesildikten sonra tümör gerileyebilir.
Hepatosellüler adenom genellikle karaciğer kapsülü altında yerleşim gösteren, iyi sınırlı, esmer beyaz renkli soliter bir kitle şeklinde sirotik olmayan bir karaciğerde görülür. Çapı 5-15 cm'dir. Bazen hemorajik nekroz nedeniyle hematom zannedilebilir. Nadiren de olsa tümör bulgu vermeyebilir ve başka bir nedenle yapılan tetkik esnasında tanı konabilir. Fakat genellikle hastaların ağrı, ateş ve kollaps gibi kanama belirtileri; veya karındaki kitle nedeniyle meydana gelmiş olan sağ üst kadranda ağrı şikayetiyle doktora başvurması sonucu yapılan tetkikte açığa çıkar. Dolaşım kollapsı gelişirse acil ameliyat ile adenom çıkartılır. Ruptür (tümörün yırtılması) halinde ise %25 vaka ölümle sonuçlanır. Ultrason ve BT'de karaciğerde görülen kitle veya karaciğer sintigrafide soğuk bir sahanın görülmesi ile tanı konur. Anjiografide ise vasküler lezyonlar şeklinde görülür. Karaciğer fonksiyon testleri ve serum Alfa Feto Protein normaldir. Bu tümörlerin kanlanması zengin olduğu için (kanama tehlikesinden dolayı veya yanlışlıkla kanser tanısına neden olabileceği için) biyopsi önerilmez. Tedavisinde oral kontraseptif kullanımı varsa bunlar kesilir. Tümörün kendiliğinden küçülüp küçülmediği takip edilir. Küçülmezse ruptür tehlikesi nedeniyle ameliyatla mutlaka çıkartılır. Normal karaciğer hücrelerinin (hepatositlerin) monoton dizilmelerinden ibarettir. Diğer benign tümörlerin aksine kanserleşebilirler ; kanama, tümör infarktı ve ruptür için aday kabul edilirler.
2- Fokal nodüler hiperplazi : Esas olarak 30-50 yaşındaki kadınlarda görülür. Hastaların sadece %5-15'i erkektir. Oral kontraseptif kullanımıyla ilişkisi tartışmalıdır. Tümör çevreye yayılan ve kitleyi nodüllere bölen merkezi bir bağ dokusuna sahiptir. BT ve anjiografide hipervasküler bir kitle şeklinde görülür. Fokal (odaksal) nodüler hiperplazide klinik seyir iyidir. Kanserleşmez. Kanama, nekroz ve ruptür nadirdir. Doktora en sık başvurma nedeni karında kitledir. Lakin olguların %50-80'inde hiçbir belirti yoktur. Fokal nodüler hiperplazi tipik olarak iyi sınırlı, esmer renkli, karaciğer kapsülü altında yerleşen soliter bir nodüler kitle şeklinde olup çapı 5 cm'den küçüktür. Tedavisinde; hastalarda şikayet olmadıkça cerrahi olarak çıkartılması gerekmez. Tümüyle çıkartılamayan tümörler kanserleşmez, yine de oral kontraseptif kullanımı kesmelidir. Bu tümör nedeniyle ölüm oldukça nadirdir.
3- Nodüler rejeneratif hiperplazi : Parsiyel nodüler transformasyon (kısmi nodüler dönüşüm) adıyla da bilinir. 40-70 yaşlarda görülür. Sıklıkla sirozla karıştırılır. Tümör hafif esmer renkli, 0,1-4 cm çaptaki nodüller tüm karaciğer parankim dokusuyla yer değiştirebilir. Nodüller yanlışlıkla siroz ya da metastatik bir tümör olarak değerlendirilebilir. Bu hastalarda bağ dokusu hastalıkları (romatoid artrit ve skleroderma), myeloproliferatif veya lenfoproliferatif hastalıklar da bulunabilir. Bazı hastalarda sitotoksik ya da bağışıklığı baskılayıcı ilaç kullanımı öyküsü vardır. Hastalar doktora assiti de kapsayan portal hipertansiyon belirtileri ile başvurur. Tedavisinde kullanılan portal diversiyon (yön değiştirme) yöntemi genellikle başarılıdır. Ruptür (tümör yırtılması), karaciğer yetersizliği ve özofagus varis kanaması nedeniyle ölüm olabilir.
B- Safra kanalı tümörleri : Karaciğer içindeki safra kanallarından köken alırlar.
1-Safra kanalı hamartomu (von Meyenburg kompleksi) ve safra kanalı adenomu: Hamartomlar adenomlardan çok daha sık görülür. Genellikle belirti vermezler, rutin yapılan bir tetkik esnasında teşhis edilirler. Ufak, katı, grimsi beyaz renkte, 1 cm'den ufak , kapsül altında yerleşim gösteren kitleler şeklindedir. Hamartomlar çok sayıda olabilir. adenomlar genellikle soliter lezyonlar şeklindedir. Çok sayıda yanyana görülen hamartomlar metastatik karsinom, abse veya multipl granulom sanılabilir. Bu tümörler zararsızdır ve tedaviye de gerek yoktur.
2- Bilier kistadenom : Bu kistik lezyonlar pankreasın müsinöz kistadenomlarına benzer. 50-70 yaşındaki kadınlarda görülür. Kanserleşme riski tartışmalıdır. Bu tümörler çoğunlukla çok gözlü, büyük ve yapışkan mukus ile doludur.
C- Damarsal (vasküler) tümörler : Karaciğer içindeki damarlardan köken alırlar.
1- Kavernöz hemanjiom : En sık görülen iyi huylu karaciğer tümörü olan kavernöz hemanjiom, insanların %5-7'sinde bulunur. Kadınlarda erkeklerden daha sıktır. Aslında gerçek bir tümör olmayıp hamartamatöz bir malformasyon olduğu düşünülmektedir. Çoğunlukla belirti vermez ve rastlantısal olarak tesbit edilir. Dev lezyonlar karın ağrısına neden olabilir. Bebeklerde (lezyon büyükse) trombositopeni ve hipofibrinojenemi yapabilir. Tüm bu bulgular oldukça nadir görülür. Kavernöz hemanjiom tipik olarak yumuşak, kırmızı-mor renkli, çapı 2-4 cm'den küçük olan soliter bir lezyondur. Çapı 4-10 cm'den büyük ise buna "dev kavernöz hemanjiom" denir. Ultrason, BT ve MR tetkiklerinde kolaylıkla teşhis edilir. Lezyon bulgu vermediği için tanısı genellikle başka bir nedenle yapılan tetkik esnasında konulur. Lezyonlar büyük olmadıkça ve bir rahatsızlık oluşturmadıkça ileri tanı ve tedaviye gerek yoktur. Bazı hastalarda ameliyatla tümörün çıkartılması gerekebilir. Yakın döğüş sporları ile uğraşan kişilerde, vs durumlarda (ruptür tehlikesi nedeniyle) ameliyat gerekebilir. Kendiliğinden yırtılma (spontan ruptür) ve trombositopeni ender görülen komplikasyonlarıdır.
2- Bebeklik çağı hemanjioendotelyoması : Çocuklarda en sık görülen mezenşimal tümördür. Hastaların %90'ı 6 aylıktan ufaktır. %50 olguda rastlantısal olarak teşhis konulur. Doktora en sık başvurma nedeni karında kitledir, (yüksek debili) kalp yetmezliği de bu hastalarda sıklıkla tebit edilir. Tümör soliter olabilir ya da 0,2-5 cm çaplarda nodüllerin yaptığı bir çok odaktan oluşabilir (multisentriktir). Tümör kendiliğinden gerileyebilir. Lezyon az sayıda ise veya küçükse cerrahi olarak çıkartma gerekmez. AV şantına veya karaciğer yetmezliğine bağlı olarak gelişen sekonder konjestif kalp yetmezliği ölüme neden olabilir. Yine de iyi bir tedavi ve tıbbi bakım ile KKY'den ölüm önlenebilir. Ender olarak anjiosarkoma dönüşme (kanserleşme) olabilir. 3- Peliozis hepatis : Normalde tetkiklerde teşhis edilemez, ancak otopside açığa çıkabilir. Çok sayıdaki kırmızımsı-mor, içi kan dolu 0,2-5 cm çaplı olan lezyonlar karaciğere bal peteği görünümü verir.
D- Mezenşimal orijinli tümörler :
1- Mezenşimal hamartoma : Konjenital (doğuştan) olan bu malformasyon, çocukluk çağının ikinci sıklıkta görülen benign karaciğer tümörüdür. 5-23 çapında olan tümör genellikle hem solid hem de kistik alanlar içerir. Tedavisinde; tümör ameliyatla çıkartılır. Kanserleşme görülmemiştir.
2- Mezenşimal orijinli diğer tümörler : Nadir görülürler. Fibromlar,lipomlar, leiomyomlar bunlardan bazılarıdır.
Karaciğerin iyi huylu tümörlerinin sınıflandırılması :
A- Hepatosellüler tümörler : Karaciğer dokusundan köken alan benign tümörlerdir.
1- Hepatosellüler adenom : Hepatosellüler adenomlar (karaciğer adenomları) hemen hemen daima çocuk doğurma yaşındaki kadınlarda görülür ve oral kontaseptif (doğum kontrol hapı) içenlerde sıktır. Oral kontaseptiflerin içerdikleri östrojen hormonunun bu tümörün gelişiminde etkili olduğu düşünülmektedir. İlaç kesildikten sonra tümör gerileyebilir.
Hepatosellüler adenom genellikle karaciğer kapsülü altında yerleşim gösteren, iyi sınırlı, esmer beyaz renkli soliter bir kitle şeklinde sirotik olmayan bir karaciğerde görülür. Çapı 5-15 cm'dir. Bazen hemorajik nekroz nedeniyle hematom zannedilebilir. Nadiren de olsa tümör bulgu vermeyebilir ve başka bir nedenle yapılan tetkik esnasında tanı konabilir. Fakat genellikle hastaların ağrı, ateş ve kollaps gibi kanama belirtileri; veya karındaki kitle nedeniyle meydana gelmiş olan sağ üst kadranda ağrı şikayetiyle doktora başvurması sonucu yapılan tetkikte açığa çıkar. Dolaşım kollapsı gelişirse acil ameliyat ile adenom çıkartılır. Ruptür (tümörün yırtılması) halinde ise %25 vaka ölümle sonuçlanır. Ultrason ve BT'de karaciğerde görülen kitle veya karaciğer sintigrafide soğuk bir sahanın görülmesi ile tanı konur. Anjiografide ise vasküler lezyonlar şeklinde görülür. Karaciğer fonksiyon testleri ve serum Alfa Feto Protein normaldir. Bu tümörlerin kanlanması zengin olduğu için (kanama tehlikesinden dolayı veya yanlışlıkla kanser tanısına neden olabileceği için) biyopsi önerilmez. Tedavisinde oral kontraseptif kullanımı varsa bunlar kesilir. Tümörün kendiliğinden küçülüp küçülmediği takip edilir. Küçülmezse ruptür tehlikesi nedeniyle ameliyatla mutlaka çıkartılır. Normal karaciğer hücrelerinin (hepatositlerin) monoton dizilmelerinden ibarettir. Diğer benign tümörlerin aksine kanserleşebilirler ; kanama, tümör infarktı ve ruptür için aday kabul edilirler.
2- Fokal nodüler hiperplazi : Esas olarak 30-50 yaşındaki kadınlarda görülür. Hastaların sadece %5-15'i erkektir. Oral kontraseptif kullanımıyla ilişkisi tartışmalıdır. Tümör çevreye yayılan ve kitleyi nodüllere bölen merkezi bir bağ dokusuna sahiptir. BT ve anjiografide hipervasküler bir kitle şeklinde görülür. Fokal (odaksal) nodüler hiperplazide klinik seyir iyidir. Kanserleşmez. Kanama, nekroz ve ruptür nadirdir. Doktora en sık başvurma nedeni karında kitledir. Lakin olguların %50-80'inde hiçbir belirti yoktur. Fokal nodüler hiperplazi tipik olarak iyi sınırlı, esmer renkli, karaciğer kapsülü altında yerleşen soliter bir nodüler kitle şeklinde olup çapı 5 cm'den küçüktür. Tedavisinde; hastalarda şikayet olmadıkça cerrahi olarak çıkartılması gerekmez. Tümüyle çıkartılamayan tümörler kanserleşmez, yine de oral kontraseptif kullanımı kesmelidir. Bu tümör nedeniyle ölüm oldukça nadirdir.
3- Nodüler rejeneratif hiperplazi : Parsiyel nodüler transformasyon (kısmi nodüler dönüşüm) adıyla da bilinir. 40-70 yaşlarda görülür. Sıklıkla sirozla karıştırılır. Tümör hafif esmer renkli, 0,1-4 cm çaptaki nodüller tüm karaciğer parankim dokusuyla yer değiştirebilir. Nodüller yanlışlıkla siroz ya da metastatik bir tümör olarak değerlendirilebilir. Bu hastalarda bağ dokusu hastalıkları (romatoid artrit ve skleroderma), myeloproliferatif veya lenfoproliferatif hastalıklar da bulunabilir. Bazı hastalarda sitotoksik ya da bağışıklığı baskılayıcı ilaç kullanımı öyküsü vardır. Hastalar doktora assiti de kapsayan portal hipertansiyon belirtileri ile başvurur. Tedavisinde kullanılan portal diversiyon (yön değiştirme) yöntemi genellikle başarılıdır. Ruptür (tümör yırtılması), karaciğer yetersizliği ve özofagus varis kanaması nedeniyle ölüm olabilir.
B- Safra kanalı tümörleri : Karaciğer içindeki safra kanallarından köken alırlar.
1-Safra kanalı hamartomu (von Meyenburg kompleksi) ve safra kanalı adenomu: Hamartomlar adenomlardan çok daha sık görülür. Genellikle belirti vermezler, rutin yapılan bir tetkik esnasında teşhis edilirler. Ufak, katı, grimsi beyaz renkte, 1 cm'den ufak , kapsül altında yerleşim gösteren kitleler şeklindedir. Hamartomlar çok sayıda olabilir. adenomlar genellikle soliter lezyonlar şeklindedir. Çok sayıda yanyana görülen hamartomlar metastatik karsinom, abse veya multipl granulom sanılabilir. Bu tümörler zararsızdır ve tedaviye de gerek yoktur.
2- Bilier kistadenom : Bu kistik lezyonlar pankreasın müsinöz kistadenomlarına benzer. 50-70 yaşındaki kadınlarda görülür. Kanserleşme riski tartışmalıdır. Bu tümörler çoğunlukla çok gözlü, büyük ve yapışkan mukus ile doludur.
C- Damarsal (vasküler) tümörler : Karaciğer içindeki damarlardan köken alırlar.
1- Kavernöz hemanjiom : En sık görülen iyi huylu karaciğer tümörü olan kavernöz hemanjiom, insanların %5-7'sinde bulunur. Kadınlarda erkeklerden daha sıktır. Aslında gerçek bir tümör olmayıp hamartamatöz bir malformasyon olduğu düşünülmektedir. Çoğunlukla belirti vermez ve rastlantısal olarak tesbit edilir. Dev lezyonlar karın ağrısına neden olabilir. Bebeklerde (lezyon büyükse) trombositopeni ve hipofibrinojenemi yapabilir. Tüm bu bulgular oldukça nadir görülür. Kavernöz hemanjiom tipik olarak yumuşak, kırmızı-mor renkli, çapı 2-4 cm'den küçük olan soliter bir lezyondur. Çapı 4-10 cm'den büyük ise buna "dev kavernöz hemanjiom" denir. Ultrason, BT ve MR tetkiklerinde kolaylıkla teşhis edilir. Lezyon bulgu vermediği için tanısı genellikle başka bir nedenle yapılan tetkik esnasında konulur. Lezyonlar büyük olmadıkça ve bir rahatsızlık oluşturmadıkça ileri tanı ve tedaviye gerek yoktur. Bazı hastalarda ameliyatla tümörün çıkartılması gerekebilir. Yakın döğüş sporları ile uğraşan kişilerde, vs durumlarda (ruptür tehlikesi nedeniyle) ameliyat gerekebilir. Kendiliğinden yırtılma (spontan ruptür) ve trombositopeni ender görülen komplikasyonlarıdır.
2- Bebeklik çağı hemanjioendotelyoması : Çocuklarda en sık görülen mezenşimal tümördür. Hastaların %90'ı 6 aylıktan ufaktır. %50 olguda rastlantısal olarak teşhis konulur. Doktora en sık başvurma nedeni karında kitledir, (yüksek debili) kalp yetmezliği de bu hastalarda sıklıkla tebit edilir. Tümör soliter olabilir ya da 0,2-5 cm çaplarda nodüllerin yaptığı bir çok odaktan oluşabilir (multisentriktir). Tümör kendiliğinden gerileyebilir. Lezyon az sayıda ise veya küçükse cerrahi olarak çıkartma gerekmez. AV şantına veya karaciğer yetmezliğine bağlı olarak gelişen sekonder konjestif kalp yetmezliği ölüme neden olabilir. Yine de iyi bir tedavi ve tıbbi bakım ile KKY'den ölüm önlenebilir. Ender olarak anjiosarkoma dönüşme (kanserleşme) olabilir. 3- Peliozis hepatis : Normalde tetkiklerde teşhis edilemez, ancak otopside açığa çıkabilir. Çok sayıdaki kırmızımsı-mor, içi kan dolu 0,2-5 cm çaplı olan lezyonlar karaciğere bal peteği görünümü verir.
D- Mezenşimal orijinli tümörler :
1- Mezenşimal hamartoma : Konjenital (doğuştan) olan bu malformasyon, çocukluk çağının ikinci sıklıkta görülen benign karaciğer tümörüdür. 5-23 çapında olan tümör genellikle hem solid hem de kistik alanlar içerir. Tedavisinde; tümör ameliyatla çıkartılır. Kanserleşme görülmemiştir.
2- Mezenşimal orijinli diğer tümörler : Nadir görülürler. Fibromlar,lipomlar, leiomyomlar bunlardan bazılarıdır.
İç Hastalıkları
- Abdominal ağrılar (Karın ağrısı)
- Addison Hastalığı
- Ağız Kokusu (Halitozis)
- AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu)
- Akdeniz Anemisi (Talasemi)
- Akdeniz Ateşi (FMF)
- Akut Böbrek Yetersizliği
- Akut Eklem Romatizması
- Akut Pankreatit
- Albinizm
- Alkol Zehirlenmesi (Entoksikasyon)
- Allerji
- Anemi (Kansızlık)
- Ankilozan Spondilit
- Antibiyotik kullanımı nedeniyle gelişen kolit
- Baş Dönmesi (Vertigo)
- Behçet Hastalığı
- Besin Zehirlenmeleri
- Böbrek Yetmezliği
- Conn Sendromu
- Cushing Sendromu
- Çölyak Hastalığı (Gluten Enteropatisi)
- Diabet (Şeker hastalığı)
- Disfaji (Yutma güçlüğü)
- Ehrlichiosis (Tokat Hastalığı)
- Fibromiyalji
- Gastroözefagiyal Reflü Hastalığı (Reflü Özefajit)
- Gilbert Hastalığı
- Glikoz 6 Fosfat Dehidrogenaz Eksikliği
- Graves Hastalığı (Tiroit Bezinin Aşırı Çalışması)