Reaktif artritler
Reaktif artritler
Tanım ve Klinik Bulgular : Reaktif artrit bir infeksiyonu takiben genellikle 1-4 hafta sonra ortaya çıkan akut, steril eklem inflamasyonudur. Syndenham tarafından İlk kez 1670 de dizanteri sonrası gelişen artrit olarak farkedilmiş. Daha sonra diğer bazı infeksiyöz ajanlarla da benzer eklem inflamasyonunun görülebildiği saptanmıştır.
Kesin olarak reaktif artrit oluş mekanizması bilinmemekle beraber konak savunma mekanizmasının olayın gelişmesinde rol oynadığı muhakkaktır. Yersinia ve Salmonella türleri ile meydana gelen reaktif artritde plazmada bu bakterilerin lipopolisakkarit ve dış membran proteinlerine karşı özellikle Ig A olmak üzere antikorları bulunmaktadır. Reaktif artritli hastalarda sinovyal dokuda da bu bakterilere ait proteinler ve DNA saptanmıştır. Sinovyal T hücreler olayın gelişmesinde önemli rol oynamaktadır.
Artrit : Akut, asimetrik, inflamatuvar oligoartrit şeklindedir. Genellikle 3 eklem tutulumu vardır.Başlangıçta alt ekstremite eklemleri tutulurken (En sık diz ikinci sıklıkta ayak bileği) üst ekstremite ve omurga tutulumu daha sonra tabloya eklenir. Bel ve sırt ağrısı olur. Parmakların tutulumu daktilit ile birlikte olabilir ve sosis parmağı gelişebilir. Ankilozan spondilitten farklı olarak tek taraflı sakroileit görülebilir. Tendonların, ligamentlerin kemiğe yapışma yerlerinde inflamasyon gelişmesi (entesopati) bir diğer bulgudur. Artrit genellikle 3-5 ay sürer. Olguların % 80'i bir yıl içinde düzelir. Ancak bazı olgularda 5 yıl içinde tekrarlamalar görülebilir .
Ekstraartiküler Bulgular : Mukopürülan üretral akıntı, circinate balanitis, oral ülserasyon, keratoderma gibi mukokutanöz belirtiler, yersinia etken ise eritema nodozum kardiak tutulum, okuler inflamasyon (konjoktivit, üveit), servisit veya üretrit görülebilecek belli başlı ekstraartiküler bulgulardır. Kliniğe hafif ateş, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, sabah tutukluğu eşlik edebilir.
Reaktif artritte,klinik seyir ve prognoz değişkendir. Kendini sınırlayan bir oligoartritten nadirde olsa ölümle sonuçlanmaya kadar gidebilen bir klinik spektrum gösterir. Reaktif artritli hastalar tedavi edilirken kısa sürede cevap beklenmemelidir. Düzelme genelliikle 2-3 aydan önce olmaz. Reaktif artritte on yıla kadar varan süre içinde nüksler görülebilir. Nükslerin görülme sıklığı % 15-60 arasında değişmektedir. Ürogenital sistem infeksiyonu sonrası gelişen reaktif artitlerde nüks oranı daha yüksektir.
Komplikasyon olarak ankilozan spondilit gelişebilir. Progresif iridosiklit sonucu intraokuler kanama, optik nörit, aort yetmezliği, periferik nöropati ve amiloidozis görülebilir. Keratodermili hastalarda nadiren fatal seyir olabilir.
Etiyoloji : Bir çok mikroorganizma reaktif artrite neden olabilmekte ve listeye zamanla yenileri eklenmektedir. Özellikle enterik ve ürogenital infeksiyonlarda rol oynayan mikroorganizmalar reaktif artrite yol açmaktadır (Tablo1). 1/4 olguda olayı tetikleyen mikroorganizma bilinmemektedir.
Epidemiyoloji : Reaktif artrit en sık olarak üçüncü dekadda görülür ve erkeklerde görülme sıklığı kadınlara göre 5-10 kat fazladır. Erkeklerde özellikle veneral hastalık sonrası gelişme daha sıktır .
Etyolojide rol oynayan mikroorganizmanın türü de ülkeden ülkeye farklılıklar göstermektedir. Örneğin; Kuzey Avrupa ülkelerinde Yersinia türleri etken olarak önemli iken İngiltere ve Amerika'da nadiren reaktif artritten sorumlu olmaktadır.
Tanı : Spesifik bir tanı bulgusu olmayıp hafif bir ESR artışı,erken dönemde CRP artışı vardır, anemi görülebilir. Sinovyal sıvıda etyolojide rol oyanayan etkene ait antijenler saptanabilir. Bazı olgularda geçirilmiş infeksiyona ait bir serolojik kanıt, bazan da dışkı veya ürogenital kültür pozitifliği veya piyüri saptanabilir. Ig A artışı olabilir. Postveneral ve postenterik reaktif artritlerin % 60-90'ında HLA-B27 pozitifliği mevcuttur. HLA-B27 pozitifliği tanıyı destekleyen bir bulgudur. Romatoid faktör (RF) ve ANA negatiftir, C3, C4 düzeyi yükselir. Radyolojik olarak asimetrik, sakroileit ve vertebralarda atlayıcı sindesmofitler görülebilir.
İnfeksiyöz artrit ve rektif artrit tanımını yapmak önemlidir. Akut romatizmal ateş ile karışabilir. Psöryatik artrit ayırıcı tanıda düşünülecek bir diğer hastalıktır.
Tedavi : Reaktif artritte tedavi aşağıdaki yaklaşımları içerir:
1.Tutulan eklemin korunması (aşırı kullanımdan kaçınma),
2.Fonksiyonunun sağlanması (kas atrofisini önlemek için izometrik egzersizler),
3.İnflamasyonun baskılanması ( non-steroid antiinflamatuvar tedavi
Semptomlar şiddetli ve nonsteroid ilaçlara yanıt alınamıyorsa lokal intraartiküler kortikosteroid enjeksiyonlar kullanılabilir.Aspirin tedavisi genellikle yüksek dozlarda bile iyi sonuç vermez. Örneğin Akut romatizmal ateşte aspirin tedavisi başarıyla kullanılabilirken post-streptokoksik reaktif artritte aspirin tedavisi ile başarısızlık söz konusudur . Ekstra artiküler bulguların görüldüğü agresif seyirli aktif reaktif artrit olgularında immünosüpresif ilaçlar (metotreksat, azotiyopirin, sulfasalazin) kullanılabilir . Metotreksat özellikle mukokutanözlü olgularda yarar sağlar.Haftada 7,5-15 mg dozunda kullanılır.Ancak HIV infeksiyonu varlığında kullanılmaz. Azotiyopirin günde 1-2 mg/kg olarak kullanılır.Etkisi 4-8 hafta sonra ortaya çıkar.
Antibiyotiklerin tedavideki yeri henüz açıklığa kavuşmamıştır. Antibiyotik edavisinin doksisiklin, florokinolon ve TMP-SMZ) yararı postveneral artritte relapsların azalması şeklinde gösterilmiştir. Sonuç alınabilmesi doksisiklinin uzun süre kullanımı ile mümkün olabilmektedir.
Kesin olarak reaktif artrit oluş mekanizması bilinmemekle beraber konak savunma mekanizmasının olayın gelişmesinde rol oynadığı muhakkaktır. Yersinia ve Salmonella türleri ile meydana gelen reaktif artritde plazmada bu bakterilerin lipopolisakkarit ve dış membran proteinlerine karşı özellikle Ig A olmak üzere antikorları bulunmaktadır. Reaktif artritli hastalarda sinovyal dokuda da bu bakterilere ait proteinler ve DNA saptanmıştır. Sinovyal T hücreler olayın gelişmesinde önemli rol oynamaktadır.
Artrit : Akut, asimetrik, inflamatuvar oligoartrit şeklindedir. Genellikle 3 eklem tutulumu vardır.Başlangıçta alt ekstremite eklemleri tutulurken (En sık diz ikinci sıklıkta ayak bileği) üst ekstremite ve omurga tutulumu daha sonra tabloya eklenir. Bel ve sırt ağrısı olur. Parmakların tutulumu daktilit ile birlikte olabilir ve sosis parmağı gelişebilir. Ankilozan spondilitten farklı olarak tek taraflı sakroileit görülebilir. Tendonların, ligamentlerin kemiğe yapışma yerlerinde inflamasyon gelişmesi (entesopati) bir diğer bulgudur. Artrit genellikle 3-5 ay sürer. Olguların % 80'i bir yıl içinde düzelir. Ancak bazı olgularda 5 yıl içinde tekrarlamalar görülebilir .
Ekstraartiküler Bulgular : Mukopürülan üretral akıntı, circinate balanitis, oral ülserasyon, keratoderma gibi mukokutanöz belirtiler, yersinia etken ise eritema nodozum kardiak tutulum, okuler inflamasyon (konjoktivit, üveit), servisit veya üretrit görülebilecek belli başlı ekstraartiküler bulgulardır. Kliniğe hafif ateş, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, sabah tutukluğu eşlik edebilir.
Reaktif artritte,klinik seyir ve prognoz değişkendir. Kendini sınırlayan bir oligoartritten nadirde olsa ölümle sonuçlanmaya kadar gidebilen bir klinik spektrum gösterir. Reaktif artritli hastalar tedavi edilirken kısa sürede cevap beklenmemelidir. Düzelme genelliikle 2-3 aydan önce olmaz. Reaktif artritte on yıla kadar varan süre içinde nüksler görülebilir. Nükslerin görülme sıklığı % 15-60 arasında değişmektedir. Ürogenital sistem infeksiyonu sonrası gelişen reaktif artitlerde nüks oranı daha yüksektir.
Komplikasyon olarak ankilozan spondilit gelişebilir. Progresif iridosiklit sonucu intraokuler kanama, optik nörit, aort yetmezliği, periferik nöropati ve amiloidozis görülebilir. Keratodermili hastalarda nadiren fatal seyir olabilir.
Etiyoloji : Bir çok mikroorganizma reaktif artrite neden olabilmekte ve listeye zamanla yenileri eklenmektedir. Özellikle enterik ve ürogenital infeksiyonlarda rol oynayan mikroorganizmalar reaktif artrite yol açmaktadır (Tablo1). 1/4 olguda olayı tetikleyen mikroorganizma bilinmemektedir.
Epidemiyoloji : Reaktif artrit en sık olarak üçüncü dekadda görülür ve erkeklerde görülme sıklığı kadınlara göre 5-10 kat fazladır. Erkeklerde özellikle veneral hastalık sonrası gelişme daha sıktır .
Etyolojide rol oynayan mikroorganizmanın türü de ülkeden ülkeye farklılıklar göstermektedir. Örneğin; Kuzey Avrupa ülkelerinde Yersinia türleri etken olarak önemli iken İngiltere ve Amerika'da nadiren reaktif artritten sorumlu olmaktadır.
Tanı : Spesifik bir tanı bulgusu olmayıp hafif bir ESR artışı,erken dönemde CRP artışı vardır, anemi görülebilir. Sinovyal sıvıda etyolojide rol oyanayan etkene ait antijenler saptanabilir. Bazı olgularda geçirilmiş infeksiyona ait bir serolojik kanıt, bazan da dışkı veya ürogenital kültür pozitifliği veya piyüri saptanabilir. Ig A artışı olabilir. Postveneral ve postenterik reaktif artritlerin % 60-90'ında HLA-B27 pozitifliği mevcuttur. HLA-B27 pozitifliği tanıyı destekleyen bir bulgudur. Romatoid faktör (RF) ve ANA negatiftir, C3, C4 düzeyi yükselir. Radyolojik olarak asimetrik, sakroileit ve vertebralarda atlayıcı sindesmofitler görülebilir.
İnfeksiyöz artrit ve rektif artrit tanımını yapmak önemlidir. Akut romatizmal ateş ile karışabilir. Psöryatik artrit ayırıcı tanıda düşünülecek bir diğer hastalıktır.
Tedavi : Reaktif artritte tedavi aşağıdaki yaklaşımları içerir:
1.Tutulan eklemin korunması (aşırı kullanımdan kaçınma),
2.Fonksiyonunun sağlanması (kas atrofisini önlemek için izometrik egzersizler),
3.İnflamasyonun baskılanması ( non-steroid antiinflamatuvar tedavi
Semptomlar şiddetli ve nonsteroid ilaçlara yanıt alınamıyorsa lokal intraartiküler kortikosteroid enjeksiyonlar kullanılabilir.Aspirin tedavisi genellikle yüksek dozlarda bile iyi sonuç vermez. Örneğin Akut romatizmal ateşte aspirin tedavisi başarıyla kullanılabilirken post-streptokoksik reaktif artritte aspirin tedavisi ile başarısızlık söz konusudur . Ekstra artiküler bulguların görüldüğü agresif seyirli aktif reaktif artrit olgularında immünosüpresif ilaçlar (metotreksat, azotiyopirin, sulfasalazin) kullanılabilir . Metotreksat özellikle mukokutanözlü olgularda yarar sağlar.Haftada 7,5-15 mg dozunda kullanılır.Ancak HIV infeksiyonu varlığında kullanılmaz. Azotiyopirin günde 1-2 mg/kg olarak kullanılır.Etkisi 4-8 hafta sonra ortaya çıkar.
Antibiyotiklerin tedavideki yeri henüz açıklığa kavuşmamıştır. Antibiyotik edavisinin doksisiklin, florokinolon ve TMP-SMZ) yararı postveneral artritte relapsların azalması şeklinde gösterilmiştir. Sonuç alınabilmesi doksisiklinin uzun süre kullanımı ile mümkün olabilmektedir.
İç Hastalıkları
- Abdominal ağrılar (Karın ağrısı)
- Addison Hastalığı
- Ağız Kokusu (Halitozis)
- AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu)
- Akdeniz Anemisi (Talasemi)
- Akdeniz Ateşi (FMF)
- Akut Böbrek Yetersizliği
- Akut Eklem Romatizması
- Akut Pankreatit
- Albinizm
- Alkol Zehirlenmesi (Entoksikasyon)
- Allerji
- Anemi (Kansızlık)
- Ankilozan Spondilit
- Antibiyotik kullanımı nedeniyle gelişen kolit
- Baş Dönmesi (Vertigo)
- Behçet Hastalığı
- Besin Zehirlenmeleri
- Böbrek Yetmezliği
- Conn Sendromu
- Cushing Sendromu
- Çölyak Hastalığı (Gluten Enteropatisi)
- Diabet (Şeker hastalığı)
- Disfaji (Yutma güçlüğü)
- Ehrlichiosis (Tokat Hastalığı)
- Fibromiyalji
- Gastroözefagiyal Reflü Hastalığı (Reflü Özefajit)
- Gilbert Hastalığı
- Glikoz 6 Fosfat Dehidrogenaz Eksikliği
- Graves Hastalığı (Tiroit Bezinin Aşırı Çalışması)