ihya.org

ağız ve diş

Diş Ağız Koruyucuları

Ağız koruyucular hangi amaçla kullanılırlar?

Ağız koruyucuları alt ve üs dişler arasına yerleştirilerek yumuşak plastikten yapılmış apereylerdir. Alt ve üst dişler arasında yumuşak bir yastık görevi yaparak, dişlerin arasınadaki direk teması kaldırır.Bu şekilde alt ve üst dişlerin çarpması ile meydana gelen travmalar sonucunda oluşan şoku absorbe ederek, olası beyin sarsıntılarını, diş ve çene kırklarını, dil ve yanak yaralanmalarını büyük oranda önlerler. Bu özellikleri ile ağız koruyucuları her yaştaki sporcunun vazgeçilmez ekipmanlarından bir tanesi olmalıdır. Ağız koruyucularının koruyuculuk işlevlerini yerine getirebilmeleri için alt ve üst çene dişlerinin arasına yerleştirilen ve dişelerin birbirleri ile temasını önleyen bölümünün 3 -5 mm kalınlığında olması gerekmektedir.

Üç çeşit ağız koruyucusu vardır.



1. Hazır tipte ağız koruyucuları: Spor malzemesi satan mağazalarından kolaylıkla elde edilebilirler. Fabrikasyon olarak üretilmişlerdir. Diğerlerine kıyasla daha ucuzdurlar. Ancak dişlere uyumu tam olmadığı için koruyuculuk işlevini istenildiği gibi yerine getirememektedirler.

Ağız İçi İltihabı (Stomatit)

Ağız içinin tipik iltihapları ağızdaki nedenlerden kaynaklanıyorsa birincil, başka hastalıklardan kaynaklanıyorsa ikincil olarak nitelenir.

Yunanca da stoma "ağız", itis "iltihap" demektir. Stomatit geniş anlamıyla ağız içindeki bütün iltihapları içerir. Dar anlamıyla ise gerçek ağız boşluğu mukozasıyla sınırlı olarak kullanılır. İltihap dildeyse glossit, dişeti mukozasındaysa jinjivit adını alır. Ağız mukozası doğrudan doğruya ağızdaki nedenlerle kolayca hastalanır. Ayrıca bazı genel hastalıkların da ilk belirtileri ağızda ortaya çıkar. Bu nedenle ağız içi iltihapları birincil ve ikincil olarak ikiye ayrılır, îlki başka hastalıklara bağlı olmadan gelişir, ikincil olanlar başka organların hastalanmasından sonra ortaya çıkar.

Ağıziçi iltihabının başlıca türleri arasında ağız nezlesi ile eksüdalı, ülserli, kangrenli, kanamalı ve aftlı iltihaplar sayılabilir.

Ağız Nezlesi

Horlama

Normal erişkin insanların en az %45'i zaman zaman horlamaktadır. %25'i sürekli olarak horlamaktadır. Horlama problemi en sık şişman erkeklerde görülür ve yaşla birlikte her geçen gün artar.

A.B.D. de 300 den fazla firma horlamaya karşı cihaz geliştirmiştir. Bazı modeller pijama arkasına tenis topu yapıştırmak gibi eski bir modelin modifikasyonlarıdır (Sırt üstü yatarken horlama daha çok artar.). Çene ve boyun askıları, boyunluklar ve ağız içine yerleştirilen cihazlar hiçbir yarar sağlamamıştır. Horlama sesi ile çalışıp hastayı uyandıran elektronik cihazlar bulunmuştur. Bütün bunlar hastanın horlamadan uyuma alıştırmaları olarak düşünülmüştür. Ancak maalesef horlama kişinin kontrolünde olmayan bir problem olup tüm bu cihazlar hastayı sadece uyutmamaya yöneliktir.

HORLAMANIN NEDENİ NEDİR?

Ağız ve burun arkasındaki hava yolunda darlık olduğunda ortaya çıkan gürültü biçimindeki sese horlama denir. Dilin arkası ve yumuşak damak ve küçük dilin olduğu kısmın genizle birleştiği bölge kendiliğinden daralabilen bir bölgedir. Bunlar birbirleri üstüne geldiğinde solunumla birlikte titreşmekte ve horlama ortaya çıkmaktadır. Horlayan biri aşağıdaki problemlerden en az birine sahiptir.

Diş Eti Hastalıkları (Periodontal Hastalıklar)

Periodontal hastalık nedir?

Periodontal hastalıklar dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen iltihabi hastalıklardır. Erişkinlerde diş kayıplarının %70'inden periodontal hastalıklar sorumludur. Bu hastalıklar erken dönemde teşhis edildiklerinde kolay ve başarılı bir şekilde tedavi edilebilirler. Dişeti hastalıklarının önlenmesi veya tedavisi; doğal dişlerin korunması, daha rahat çiğnemenin ve daha iyi bir sindirimin sağlanması gibi diğer faydaları da beraberinde getirir. Periodontal hastalıklar dişeti iltihabı (gingivitis) ile başlar. Yani gingivitis periodontal hastalığın erken dönemidir. Bu dönemde dişetleri kanamalı, kırmızı ve hacim olarak büyümüştür. Erken dönemde çok fazla rahatsızlık vermeyebilir. Tedavi edilmezse hastalık periodontitise ilerleyerek dişeti ve dişleri destekleyen alveol kemiğinde geriye dönüşsüz hasar oluşturabilir.

Diş Eti Çekilmesi (Diş Eti Atrofisi)

Diş eti dokusunun normal sınırı olan mine-sement birleşiminden ya da başka bir deyişle kron-kök sınırından apikal yöne, yani diş köküne doğru sıyrılmasına diş eti çekilmesi ya da diş eti atrofisi denir.

Nedenleri:
1- Yaşlanma,

2- Yanlış diş fırçalama,

3- Diş taşları ve bakteri plağı,

4- Diş arkı (diş dizisi) üzerindeki diş veya dişlerin, diş arkı dışında yer almaları ve çarpık, düzensiz, rotasyona uğramış (dönmüş) olmaları,

5- Diş eti iltihabı veya periodontitis sonucunda diş eti kenarında meydana gelen iltihaplı ve dejeneratif değişimler,

6- Periodontal cepler ve büyümüş diş etlerinin ortadan kaldırılması amacıyla yapılan bazı diş eti operasyonları sonrasında,

7- Okluzal travmalar (yüksek ya da hatalı yapılmış kron, köprü, dolgulu dişlerde ve bruksizm denen diş sıkma ve gıcırdatma vakalarında,

8- Dudak, yanak kas bağlantılarının diş etlerine yakın olmaları,

9- Dişler arasına gereksiz ve çok fazla kürdan, toplu iğne vb. cisimler sokulup kurcalanması, diş etinin tahriş ve tahrip edilmesi.

Diş Çürüğü

Diş çürüğü nedir?

Diş çürükleri daha çok koyu renklenmelerle birlikte görülen oyuklar olarak algılanmaktadır. Önlenebilir bir hastalık olmasına karşın dünyada diş çürüğü deneyimi yaşamayan çok az insan vardır.

Dişler neden çürür?

Ağızda bulunan bakterilerden oluşan bakteri plağı, şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından asit oluşturabilmektedir. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına ve dişhekimlerinin kavite dedikleri oyuklara neden olmaktadırlar.

Kimlerde daha çok çürük olur?

Ağız Kanserleri

Ağız kanserlerinin sıklığı ve ciddiyeti Ağız kanserlerinin çoğunluğu 45 yaşın üzerinde ortaya çıkar ve erkeklerde oluşma olasılığı kadınlara oranla 2 kat fazladır.

Ağız kanserlerinin oluştuğu bölgeler sıklıkla; dil, ağız tabanı, dil köküne yakın yumuşak damak alanları, dudaklar ve dişetleridir. Ağız kanserleri erken dönemde teşhis edilerek tedavi sağlanmazsa yayılarak sürekli ağrı, fonksiyon kaybı, tedavi sonrası düzeltilmesi mümkün olmayan yüz ve ağız deformiteleri, hatta ölümlere neden olabilir. Dişhekimine düzenli aralıklarla gidilmesi ağız kanserlerinin erken dönemde yakalanması açısından da önemlidir.

Ağız kanserlerinin nedenleri nelerdir? Ağız kanserlerinin kesin nedeni tam olarak bilinmez. Bununla beraber, tütün ürünleri, alkol ve bazı besinlerdeki karsinojen maddeler ve fazla güneş ışığına maruz kalınması gibi faktörlerin ağız kanseri riskini arttırdığı bulunmuştur. Genetik yatkınlık ta ağız kanserleri için risk faktörleri arasındadır.

Dişi ağrıyanlar mutlaka okusun!

Oral Lazer Uygulamaları Derneği Başkanı Dr. Nükhet Berk, diş ağrısına karşı, dişin üzerine aspirin, rakı, kolonya, tütün ve tuz konulmasının da ağrıyı ortadan kaldırmayacağını söyleyerek "Alkol ve alkol içerikli maddeler diş ve diş eti bölgesine uygulandığında diş etlerinde alkol-aspirin yanığı görülebilir. Dişlerin üzerine uygulanan diğer maddelerin de ağrı kesici özellikleri yoktur" dedi.

Oral Lazer Uygulamaları Derneği Başkanı Dr. Nükhet Berk, ANKA'ya yaptığı açıklamada, diş ve ağız bakımında doğru bilinen pek çok bilginin aslında yanlış olduğunu söyledi. Sağlıklı diş ve diş eti için, hekimlerin önerileri doğrultusunda uygulama yapılması gerektiğini belirten diş hekimi Berk, "Aksi halde dişlerde çürük oluşabilecek, diş minesi zarar görebilecek ve diş etlerinde çekilme meydana gelebilecektir" dedi. İyi bir ağız ve diş sağlığı için hekimlerin önerilerinin dikkate alınması gerektiğini belirten Berk, yanlış bilgilerin uygulanması halinde özellikle diş minesinin zarar gördüğüne ve diş etlerinde çekilme meydana geldiğine dikkati çekti.

TUZ VE KARBONATLA BEYAZLATMA SAKINCALI

Diş hekimi korkusu nasıl önlenir?

Diş ve ağız bakımının önemi giderek önem kazanıyor. Güzel gülüşlere sahip olmak isteyen, ağız sağlığının önemini fark edenler bilinçaltlarında yer alan diş hekimi fobisini kırmak için mücadele etmeyi seçmeliler. Teknolojik imkanların gelişmesi, fiziki mekanların daha iyi ve insanı rahatlatan unsurların yer alması ile diş hekimleri artık daha sevimli olmaktadırlar. Korkuların nedenleri ve giderilmesi konusunda hem hastaların hem de hekimlerin neler yapması gerektiği konusunu diş hekimi Ayşın Kızılkaya ile konuştuk.

Türkiye’de çocukların % 80-90’nı diş hekiminden korkuyormuş. Size göre bunun sebepleri nelerdir?
Anne babalardan duyulan yanlış bilgilenimler, doktor ve iğne olma fobisi, bilgisizlik, diş hekimi muayenehanesinde karşılaşılan sesli ve çocuğun daha önceden görmediği ve kendine zarar verebileceğini düşündüğü bir takım cihazlar, güvensizlik, sayabileceğimiz çocukların diş hekimi korkusu nedenlerinden birkaçıdır.

Bu oran dünya üzerindeki yetişkinlerde % 10 seviyelerinde. Demek ki sadece çocuklarla ilgili değil mi?

Dişlerinizi korumanın yolları

Prof. Dr. Uzel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ağız ve diş sağlığının üzerinde hassasiyetle durulması gereken önemli bir konu olduğunu vurgulayarak, kesinlikle ihmal edilmemesi gerektiğini ifade etti.

Türkiye'de yaşayanların artık dişini fırçalama konusunda duyarlı bir yaklaşım sergilemeye başladığını belirten Prof. Dr. Uzel, ''Dişleri doğru ve belli kurallara göre özenle fırçalamak gerekli. Her gün en az 3 dakika, sabah ve gece yatmadan önce dişleri fırçalamalıyız. Altın kural, tüm yüzeyi, etinden diş ucuna doğru fırçalamaktır'' dedi.

Prof. Dr. Uzel, yapılan araştırmaların fırçalamanın diş çürüğünü yarı yarıya azalttığını gösterdiğini kaydederek, şunları söyledi:

Ağız Kokunuzu Tanıyın

İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Dentistanbul Diş Hastanesi Cerrahi ve Periodontoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Korkud Demirel, "Ağız kokusu birden fazla nedenden kaynaklanabilir. Ancak yine de kaynağını öncelikle ağzın içinde aramak gerekir. Bu önemli sorun, hatta ciddi hastalıkların da habercisi olabilir. Ağız kokusu sosyal yaşamda bireylere çok sıkıntılı anlar yaşatabilmekte ve genellikle tedavi edilmektense bastırılmaya çalışılmaktadır. Halbuki ağız kokusunun tedavisi diş hekimi yardımı ile sanıldığından kolaydır" dedi.

Prof. Dr. Demirel, kokuyu bastırmak için kullanılan çok miktarda ürün nedeniyle ilaç, kozmetik ve çiklet sektöründe büyük harcamaların yapıldığına, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de oldukça yaygın olarak karşılaşılan bir sorun olan ağız kokusunun sosyal ve kültürel nedenlerle üzerinde fazla konuşulmadığına dikkat çekerek, "Kokunun bastırılması geçici bir çözümdür. Kokunun kaynağı tedavi edilmediği için de kişiler bu sorundan bir türlü kurtulamıyorlar" diye konuştu.

Korkmadan gülümseyin!

Güzellik kavramı görecelidir. Yüz güzelliği de göreceli olmakla birlikte gülmek tüm kişilerin günlük hayatlarında asla vazgeçemeyecekleri bir olgudur. Mutluluk, eğlence, arkadaşlık ortamları esprili ortamlar insanları neşelendirir ve gülümseme yüzümüzden eksik olmaz hatta kahkahalara boğulduğumuz anlarımız bile olur.

Bireysel ve sosyal ilişkiler de güler yüzlü insanların nekadar sevgi ve saygı gördüğü ve çalışma ortamlarına karşısındaki bireylere pozitif enerji yaydıklarına hepimiz tanık olur ve bu kişileri hep takdir ederiz. Ayrıca güler yüzlü ortamlarda çalışan insanlar ve kurumların başarılı olması üst düzeydedir.

Peki, Niçin Gülmekten Korkmaktayız?

1-Bireylerin sosyal,ailesel ya da işsel sorunlarından kaynaklanan etkenler.
2-Bireyin başarısız olması, başarılı olamama korkuları
3-Aile, eğitim hayatı ve çalışma hayatındaki edinilmiş ve yerleşmiş karakterler
4-Yüz güzelliği
5-Ağız ve Dişleri ile ilgili problemler v.s

Korkmadan gülümsemek yüz ve ağız bütünselliğinde düşünüldüğü zaman;

1-Diş
2-Diş etleri
3-Dudaklar
4-Çenelerin karşılıklı ilişkileri

Ekonomik kriz dişleri de vurdu!

Ekonomik krizin toplumun üzerindeki etkileri gün geçtikçe büyürken krizin kişilerin sağlığına olan etkileri de günden güne daha belirgin hale geliyor.

Krizin diş sağlığını da olumsuz etkilediğini, belirten Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Mehmet Zahid Kazandı krizle birlikte bir çok kişinin normalden daha fazla stres altında kaldığını ve bireylerin uyurken farkında olmadan dişlerini gıcırdattıklarını belirtti.

Diş hekimlerinin Bruksizm adını verdikleri halk arasıdan diş sıkma, diş gıcırdatma olarak bilinen hastalığın genellikle uyku sırasında bilinçsizce yapılan dişleri sıkma veya gıcırdatma hareketi olduğunu ifade eden Kazandı, “bu alışkanlığa sahip kişilerin sabah uyandıklarında diş ve çene eklemlerinde ağrı hissettiklerini, diş sıkma ya da gıcırdatmanın en önemli sebebinin ise çağımızın hastalığı stres olduğu düşünülmektedir dedi. Ekonomik krizle sebebiyle bireylerdeki stres oranın artmasıyla diş gıcırdatma ve sıkma oranlarında da bir artış gözlenmektedir.” dedi.

Ağız ve diş bakımında yapılan hatalar

Ağız ve diş sağlığı konusunda farkında olmadan yaptığımız yanlışlar, kimi zaman telafisi çok zor sonuçlar doğurabiliyor. Buna karşın, toplumumuzda her konuda olduğu gibi diş bakımı konusunda da kulaktan dolma bilgilerle hareket etmek oldukça yaygın.

Dişleri beyazlatmak isterken başvurulan yanlış yöntemler nedeniyle sağlıklı ve sağlam dişler kaybedilebildiği gibi, söz gelimi “ağız kokusu herkeste olur” tarzında yanlış bir bilgi yüzünden tedavi edilebilecek bu sorundan kurtulmak akla bile getirilmez. Oysa ağız kokusu; çürük diş, diş eti hastalığı, sindirim sistemi ile ilgili rahatsızlıklar, sinüzit yahut üst solunum yolu enfeksiyonlarından kaynaklanabilen bir ağız problemidir ve kişinin sosyal yaşam kalitesini düşüren bir etkendir.

Çocuklarda süt dişinin erken çekimi, yeni sürecek olan daimi dişlerde çapraşıklığa ve çene kemiği gelişiminde bozulmalara neden olacağı için, bu dişlere dolgu yapılması gerekirken, diş bakımı konusunda yeterli bir bilince sahip olmayan ebeveynler, nasıl olsa yeni diş gelecek diye çocuklarına dolgu yaptırmaya yanaşmazlar. Bu saydıklarımız, ağız ve diş bakımı konusunda yapılan onca yanlıştan sadece birkaçı.

Çocuk diş sağlığı ile ilgili yanlış bilinenler

Erciyes Üniversitesi (EÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bülent Kesim,
"El yeteneği tam gelişmemiş çocuklarda daha etkin diş fırçalama işlemi için şarjlı veya pilli diş fırçaları kullanılabilir" dedi.



Prof. Dr. Bülent Kesim, genel vücut sağlığının ayrılmaz parçası olan diş sağlığı konusunda bazı yanlış uygulamaların yapıldığını belirtti. Özellikle çocukluk döneminde yanlış uygulamaların görüldüğünü, bunda kendi diş sağlığına önem vermeyen ebeveynlerin bilinçsizliğinin önemli rol oynadığını kaydeden Kesim, çocuklarda diş fırçası ve diş macunu seçiminin önem taşıdığını vurguladı.



Ebeveynlerin, çocuklar için üretilmiş kaliteli ve sağlıklı diş fırçalarını tercih etmesi gerektiğini belirten Kesim, şunları söyledi:

"Çocuklar için üretilen diş fırçaları, çocukların ağız yapısına uygun olduğu gibi, renk, koku, tat ve şekil olarak çocukların ilgisiniçekerek diş fırçalama alışkanlığının edinilmesine katkı sağlıyor. Ayrıca, 3 yaş altındaki çocuklarda yumuşak başlı diş fırçalarının kullanılmasına özen gösterilmelidir. 5 yaş altındaki çocuklarda el yeteneğinin tam gelişmemiş olabileceği gerçeği gözardı edilmemelidir. El yeteneği tam gelişmemiş çocuklarda daha etkin diş fırçalama işlemi için şarjlı veya pilli diş fırçaları kullanılabilir."

Top