ihya.org

vücudumuzu tanıyalım

4. Beyin - Omurilik Sıvısı



Araknoid ve piamater arasındaki alanı dolduran bu sıvı, meninks tarafından oluşturulur. Beyin ve omurilik bu sıvı içinde yüzer. Açık renkli, su gibi berrak olan bu sıvı yaralanmalarda bir su yastığı görevi yaparak beyni çarpma ve darbelerden korur. Ayrıca beyin ile kan arasındaki besin maddesi ile atık madde değişimini sağlar. Muhteviyatında, çok az miktarda protein, oksijen, karbondioksit, sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, klor iyonları, glukoz, birkaç lökosit ve bazı organik bileşikler bulunur.

Kafatası kırıklarında koruyucu dış tabakalar zarar gördüğünde dışarı akabilir. En sık görülen burun (rinore) ve/veya kulaktan(otore) olan akmalardır.

Beyin (Serebrum)

Ortalama bir erişkinin beyni 1300-1400 gramdır. Kafatası boşluğunda yer alan beyin, 100 milyar sinir hücresi (nöron) ve trilyonlarca “glia” denilen destek hücrelerinden oluşur.

Sağ yarım küre vücudun sol, sol yarım küre de vücudun sağ tarafını yönetir. Her yarım küre dört ana loba ayrılmıştır: frontal, parietal, temporal ve oksipital olmak üzere. Her lobun farklı işlevleri vardır.

Beyni koruyan yapılara gelince:
1. Kalın ve saçlı deri (skalp) ile altındaki kas ve fasya,
2. Tabula interna ve tabula eksterna adı verilen iki tabakadan oluşan kafatası, kafa kemiğinin koruyuculuk etkisini iki kat arttırmaktadır.

Beyin ve omurilik meniks denen üç zarla koruma altına alınmıştır. En dıştaki zar dura mater adını alır ve kafatası kemiklerinin iç yüzeyine tutunur. Ortadaki zar bağ dokudan oluşan araknoid zardır. En içteki zar ise beyni tamamen saran ve besleyen pia mater denen zardır.

Beyin enerjisini glukozun yıkımından sağlar. Beyin oksijensiz ya da glukozsuz kalırsa faaliyetini yitirir.

Kasların Kasılması

Kasların kasılmasında kalsiyum ve magnezyumun rolü vardır. Kasın kasılması, miyozin moleküllerinin başından oluşan çapraz köprülerin aktin miyofilamentini çekmesi ile ortaya çıkar. Kasılan kasın boyu kısalır ve böylece bağlı bulunduğu kemiği çekerek iş yapmış olur.

Kas kasılması için gerekli enerji kaynağı ATP’dir. Enerjinin çoğu çapraz köprülerin aktin filamentlerini çekmesinde kullanılır.

Kasılmada esas enerji kaynağı besinlerle alınan karbonhidrat, yağ ve proteinlerin oksidatif yıkımından elde edilen ATP’dir.

ATP’yi yeniden oluşturabilmek için gerekli enerji kaynağı, kasta depolanmış olan glikojenden gelir.

Kasılma tipleri

İzometrik kasılma : Bu kasılma tipinde kasın boyunda önemli bir değişiklik olmaz.

İzotenik kasılma : Belirli bir yüke karşı yapılan ve kas boyunda kısalmanın görüldüğü kasılma tipidir.

Tetanik kasılma : Uyarıların hızlı bir şekilde tekrar edilmesi sonucunda kasın gevşemeden sürekli kasılması durumudur. Spazm ve kramp iskelet kasında görülen tetanik kasılmaya örnektir.

Düz Kaslar



İsteğimiz dışında, kendiliğinden çalışırlar. Çalışmaları otonomik sinir sistemine bağlıdır. Vücutta en çok sindirim, dolaşım, solunum ve ürogenital sistemler gibi içi boşluklu sistemlerde bulunur. İskelete bağlı değildir. Düz kaslar barsak duvarı, damar duvarı, rahim kasları gibi iç organlarda bulunan kaslar düz kaslardır. Uzun süre yorulmadan kasılmalarını sürdürebilirler.

Sindirim kanalları, kan damarları ve çeşitli iç organların yapılarında bulunurlar. Kasılma süreleri uzundur, kasılmış durumlarını az enerjiyle ve uzun süre muhâfaza ederler. Düz kas hücresinin tek, oval ve soluk renkte, merkeze, yerleşmiş bir çekirdeği vardır. Bu kasın telcik (fibriler) yapısı düz ve eşit dağılmış olup, ışık kırma durumu bütün kısımlarında aynıdır. Bu yüzden, düz kas denmiştir.

Safrakesesi kanalında, barsakta ve böbrek ile mesâne (idrar kesesi) arasındaki kanalda bulunan kaslarda, kendi kendilerine, kasılmak için lâzım olan sinirsel uyartıyı (impuls) çıkarma kâbiliyeti vardır. Bütün diğer düz kaslar sinirlerini otonom sinir sisteminden alırlar ve istek dışı çalışırlar.

Kalp Kası



Sadece kalpte bulunur. Miyofibrillerin dizilişi yönünden iskelet kasına, istemsiz kasılması açısından düz kasa benzer. Kalp kası hücrelerinde bol miktarda bulunan mitokondri, kasın devamlı çalışmasını sağlar. Kalp kas lifi dallanmış ve birbiri içine geçmiş şekildedir.

Kasın çalışması kontrolü sinir sistemiyle olmaktadır. Sinirlerdeki bozulma, kasta felce yol açar. Kas dokusu, vücudun hareketini sağladığı için diğer dokulara oranla daha fazla oksijene ve enerjiye ihtiyaç duyar.

Kalp kası iskelet kasındakinin hemen hemen aynı özellikte aktin ve myozin fibrillerine sahiptir. Ancak kalp kası hücre­leri birbirleri ile özel diskler aracılığı ile bağlantı içerisindedir. Bu hücreler arası iletimin çok hızlanmasına neden olan bir farklılaşmadır. Kalp kası hücreleri kalbin çalışma fizyolojisine uygun olarak tek bir kas kütlesi olarak hareket edebilecek bir yapı kazanmışlardır.

İskelet Kasları

İskelet etrafında bulunan, hareketi sağlayan ve istemli olarak hareket ettirdiğimiz kaslardır. Bu kaslar, tüm kas boyunca uzayan çok sayıda liften oluşmuştur. Bu lifler de miyofibrillerden meydana gelir. Her miyofibrilde ise yanyana uzayan aktin ve miyozin filamentleri bulunur. Bu filamentler, dizilişlerinden dolayı bir koyu bir açık bölge oluşturarak miyofibrilin enine çizgili görünmesini sağlarlar.

Yüz ve mimik kasları, gövdede bulunan kol kasları, kaburgalar arası kaslar, kol ve bacak kasları isteğimize bağlı olarak hareket ettirebildiğimiz kaslardır.

Vücut ağırlığının % 40’ını teşkil eder. Kas lifi, 10-100 mikron çaplı, 1 mm ile 2-3 cm arası uzunluktadır. Refleks olaylarına katılır. Kasılırken yan ürün olarak ısı verirler. Bu ısı da ayrıca vücutta kullanılır. Hızlı, kısa süreli ve çoğunlukla isteğimiz dâhilinde çalışırlar. Kas liflerinde kenarlara dizilmiş çok miktarda çekirdek bulunur. Her kas lifi kendine âit bir sinir lifine sâhiptir. Kas lifleri (telleri) yüzleri miyofibrilden (telcikten) meydana gelir.

Kasların Yapısı ve Görevleri

Kaslar kas teli denilen çok sayıda ince kas lifinden oluşur. Kas liflerinin membranına sarkolemma, sitoplazmasına ise sarkoplazma denir. Kas hücrelerinde enerji ihtiyacı fazla olduğu için sitoplazmada kasılmayı sağlayan çok sayıda mitokondri bulunur.

Kasların yapısında aktin ve miyozin denen miyofilamentler bulunur.



Miyozin filamenti yaklaşık 200 miyozin molekülünden oluşmuştur. Miyozin başı kas kasılmaları sırasında önemli görevlere sahiptir. Miyozin başı ATPaz işlevine sahiptir.

Aktin ise proteinlerden oluşmuştur.
Kaslar kemiklere kirişlerle bağlanmıştır. Kiriş; kırmızı kasların ucunda bulunan beyaz renkli, sağlam ve kası kemiğe bağlayan kısımdır.

a) Kasların görevleri :
Vücudun şeklini belirler
Kemiklerin hareket etmesini sağlar.

b) Kasların yapısı :
Lifli bir yapıya sahiptirler
İstemli ya da istemsiz çalışırlar.
Kasılıp gevşeyebilirler.
Kasılırken boyları kısalır.

Harekette İskelet ve Kas İlişkisi :

Kaslar kemiklere bağlıdır.
Kasların kasılıp gevşemesiyle kemikler eklem yerlerinden hareket edebilirler.
bir cismi elle kadırdığımızda kol kaslarının incelenesi buna en güzel örnektir.

Kasların Fonksiyonları

*Kaslar, çeşitli organların veya vücudun tamamının hareketini sağlar. Duruş ve hareketten sorumlu olan iskeletin üzerindeki kaslar, kemiklere bağlıdır ve eklemlerin etrafında toplanan kaslar birbirlerine zıt yönlerde hareket ederler.

*Vücutta madde taşınmasını sağlarlar.

*Kalp kası, kan basıncını ayarlar ve kanı tüm vücuda pompalar.

*Düz kaslar, sindirim, boşaltım ve üreme sistemlerinin hareketini sağlar.

*İskelet kası lenf akımına yardımcı olur.

*Kemiklerin etrafında bulunan iskelet kasları hareketle beraber, vücut şeklinin oluşmasını sağlarlar.

*Kaslar ısı üretiminde görev alırlar. İskelet kası bir iş yaptığı zaman aynı zamanda ısı üretir. Vücut ısısının yaklaşık %85’i kas kontraksiyonundan meydana gelir.

Böbrek İltihabı

Sindirim yolları ile vücuda giren ve oradan kana kârışan bula­şıcı hastalık mikropları, zehirlenmeler, prostat, hamilelik ve böbrek taşları gibi sebeplerle böbreklerin iltihaplandığı görülmektekdir.

Böbreğin adi mikropları ya tüm böbreği kapsar veya yerel olarak kalır. Daha ciddi vakalarda böbrek çevresine de yayılabilir.

Mikroplar Böbreğe Üç Yolla Gelebilir:

1 Kan Yolu: Çok defa bir boğaz iltihabında veya vücutta herhangi bir odakta kan yolu ile böbreğe gelen mikroplar böbrek iltihabına neden olur.

2 İdrar Yolu: İdrarda iltihap varsa, idrar yollarına takılan sonda vs. gibi nedenlerle buradaki mikroplar böbreğe ulaşır.

3 Böbrek: İdrar borusu ve mesane çevresindeki mikroplar direk yol ile böbreğe gelir.

Böbrek İltihapları Oluşuma Göre İkiye Ayrılır.
1 Acil Böbrek İltihapları
2 Müzmin Böbrek İltihapları

1) Acil Böbrek İltihapları: Bir veya iki böbrekte olur. Genellikle iki taraflıdır. Böbrek cerahat ile doludur. Belirtileri:

Sık ve Ağrılı İdrar
Üşüme ile ateş yükselmesi
Yanlarda ağrı
İdrarda mikrop ve akyuvar hücrelerinin görülmesi

Tetkikler:
1-İdrar ve kan muayeneleri yaplır
2-Röntgen filmi ile taş olup olmadığına bakılır

Tedavi:

Sistit

Sistit idrar kesesi (mesane) nin iltihaplanmasıdır. İdrar yolları ve üreme sisteminde en sık görülen hastalıklardan biridir. Zamanında tedavi edilmezse hastalık böbrekleri de etkileyecek biçimde yayılabilir ve mesane ve böbreklerde kalıcı hasarlar oluşturabilir.

Nedenleri:

Normal de bakteriler üreme organları ve anüs bölgesinde yaşamaktadırlar. Bazen bu bakteriler alt idrar yollarını aşarak mesaneye ulaşırlar. Mesaneye ulaşan bakteriler işeme ile dışarı atılırlar. Ancak mesaneye gelen bakteri sayısı atılandan fazla ise mesanede ve daha sonraki aşamada böbreklerde iltihaplanmaya yol açarlar.

Bulaşma cinsel birleşme esnasında veya genital temizliğin az olduğu durumlarda oluşabileceği gibi uzun süre idrar tutulması, idrar yollarını daraltıcı hastalıklar, menapozda düşük östrojen seviyesi nedeniyle de oluşabilir.

Kadınlarda uretra erkeklerinkinden çok daha kısa olduğu için dış ortamdan bakterilerin mesaneye ulaşması daha kolaydır. Bu nedenle kadınlarda sistitlerin görülme oranı çok daha fazladır. Kadınların en az % 20'si yaşamları boyunca en az bir kez sistite yakalanırlar.

Böbrek Taşları

Böbrekler bel kemiğinin iki yanında, kaburgaların hemen altında yer alan, yumruk büyüklüğünde, fasulyeye benzeyen bir çift organdır. Başlıca işlevleri kanın fazla suyunu ve artık maddelerini süzmektir. Bu maddeler idrar şeklinde üreter denilen kanallarla böbrekten mesaneye (sidik torbası) aktarılır ve buradan da uretra yolu ile dışarıya atılır.

Böbrekler aynı zamanda 3 önemli hormonu da üretirler. Bunlar kemiklerde kırmızı kan hücrelerinin üretimini harekete geçiren eritropoetin; kan basıncını düzenleyen renin ve sağlıklı kemikleşme için gerekli olan D vitamini.

Böbrek Taşı Nedir:

Henüz tamamen anlaşılamamış bazı sebeplerle normal idrarın içeriğinde bulunan özellikle ürik asit ve kalsiyum gibi maddeler kristalleşerek böbrek içinde taş olarak adlandırılan yapıları oluştururlar. Tıbbi adı Nefrolitiazis dir. Oluşan bu taşlar golf topu kadar büyük olabileceği gibi kum tanesi kadar küçükte olabilirler. Düzgün yuvarlak, sivri, asimetrik vs. çeşitli şekillerde olabilirler. Çoğu taş sarı-kahverengi renklerdedir. Ancak kimyasal bileşimine göre bronz rengi, altuni veya siyah renkli taşlar da olabilir.

Nefrit

Nefritin bütün çeşitlerinde yatak istirahatı şarttır. Üşütmemeye dikkatetmek ve bele kuşak sarmak da gerekir. Ayrıca çıkan idrar miktarından çok su içilir.

Böbreğin temel fonksiyonlarından birisi idrar üretmektir. Her 2 böbrekte idrar üretimine yol açan yaklaşık 2 milyon küçük ünite (nefron) vardır. Bir nefron temel olarak 2 kısımdan oluşur.

1. Böbreğe gelen kanın süzüldüğü filtre (glomerül)
2. Süzülen kanın idrara dönüştüğü uzun, yer yer kıvrımlı borular
(tübül)

Böbreğin iltihabi hastalıkları nefrit olarak isimlendirilir. Nefrit nedenleri ikiye ayrılır:

1. Mikrobik olmayan nefritler: Böbreğin mikrobik olmayan iltihabi hastalıkları ikiye ayrılır.

# Glomerülonefrit
# Tübüler nefrit (Tübülointerstisiyel nefrit)

2. Mikrobik nefritler (piyelonefrit): Piyelonefritin diğer bir ismi de üst idrar yolu infeksiyonudur.

Üremi (Böbrek Yetmezliği)

Kandaki üre oranının normalin üzerinde olması halidir. Çeşitli sebeplerle ortaya çıkan böbrek yetmezliğinin son döneminde meydana gelip, şuur bulanıklığı ve koma içinde ölüme götüren hastalık hâli. Üremi; sinir sistemi, mîde-barsak ve kalp damar sistemleri yönünden çeşitli belirtiler veren, üre birikimi ve asidozla kendini gösteren bir çeşit zehirlenmedir.

İnsanda Boşaltım Sisteminin Diğer Sistemlerle İlişkisi

Böbreklerin çalışmasını otonom sinirler kontrol eder.Sinir sistemi, endokrin sistemi, dolaşım sistemi ve boşaltım sisteminin uyumlu çalışması ile homeostasin sağlanır.

Kandaki osmotik basınç değişimi hipotalamusu uyarır.Hipofizden vasopressin hormonu salgılanaraksu dengesini sağlar.Böbrek üstü bezinden salgılanan aldosteron da mineral dengesini sağlar.İdrar kesesinin dolması sinirsel uyarılara neden olur.Beyinden gelen impulslarla idrar kesesindeki kapak açılır, idrar vücuttan dışarı atılır.

Böbrekler, bel omurlarının iki tarafına tutunur.İskelet sistemi böbreklere tutunma ve bağlanma yüzeyi oluşturur.Böbreklerin etrafındaki yağ dokusuda dış etmenlere karşı korunmayı sağlar.

Böbrekler kanın pH sabitliğini sağladığından dolaşım sistemi ile doğrudan ilişkisi vardır.

Ayrıca boşaltım sisteminde derininde büyük önemi vardır.Deri yoluyla atılan terin bileşimi de seyreltik idrara benzer.Ter; daha çok su olmak üzere az miktarda tuzlar, üre, ürik asit gibi maddeleri içerir.

Top