ihya.org

Nörolojik Hastalıklar

Kas güçsüzlüğü ve kas ağrısı yapan hastalıklar nelerdir?

Fizik tedavi ve rehabilitasyon hekimine başvuran hastaların çoğunluğu kas ağrısından ve kas güçsüzlüğünden yakınır. Bir hastada ağrı ve güçsüzlük aynı anda bulunabileceği gibi ayrı ayrı da bulunabilir.

Bir hastalığın farklı dönemlerinde bunu görmek mümkündür. Yine gözle görülür bir kas güçsüzlüğü veya ağrısı olmadan da hasta bu şikâyetlerle gelebilir.
Bu hastaların bazılarında ağrının kaynağı kaslar olabildiği halde diğerlerinde ağrının kaynağı kaslar olmayabilir. Ağrı diğer dokulardan kaynaklanan sorun olarak gözlenebilir.

Romatizmal bir hastalığı olan bir çok hasta yorgunluk, kas erimesi, güçsüzlük, ağrı, uyuşma ve duyu kusurlarından bahsedebilir. Bu bulgular sinirlerle ve kaslarla ilgili sorunları da yansıtabilir.

Burada yapılması gereken ilk iş ağrının ve kas güçsüzlüğünün hangi dokudan kaynaklandığını tespit etmektir. Bu tespitten sonra da ileri incelemeleri yapmaktır.

KAS AĞRILARI

Kas Hastalıkları Nelerdir?

Birçok vakalarda kasları etkileyen hasta­lıklar, kasların hareket ve duyusunu kont­rol eden sinirlerin yaralanmasından mey­dana gelir. Kaslar bazen fiziksel aktivitey le yaralanabilir. Örneğin bir kas lifi, an, bir sıçrama, keskin bir vuruş veya ani bir gerilmeyle zedelenebilir. Kasları kemikle­re bağlayan tendonlar burkulabilir. Uyluk ve bacağın arkasındaki kaslar, koşma ve­ya diğer atletik sporları yaparken ayak veya bacağın ani dönüşüyle yırtılabilirler. Kasın veya tendonun koptuğu noktada ani ve şiddetli bir ağrı, yaralanmanın ilk belirtisi olarak meydana gelir. Bunu kas zafiyeti izler ve sıklıkla kas lifleri arasın­da toplanan ve pıhtılaşan kan yani nematom, ağrıya sebep olur. Böyle yaralanmaların tedavisinde, yaranın şiddeti ve tabiatı, hastanın yaşı ve genel durumu, önemli faktörlerdir. Kas ve tendonların ağır yaralandığı bazı olayların te­davisi ancak ameliyatla yapılabilir. Teşhis konur konmaz yapılacak başarılı bir ame­liyatla ve kas iyileşinceye kadar hareket­siz kalınması ile iyi bir sonuç alınabilir. Kasın eski yeteneğine kavuşması için ma­saj ve hareket egzersizlerinin yavaş ya­vaş yapılması gereklidir.

İnme (Felç) Nedir?

İNME NEDİR?

İnme, beynin bir bölgesinde, kan akışının engellenmesi ya da beyindeki damarlardan kanın dışarı sızmasıyla ortaya çıkan bir hasardır. "İnme" terimi, olayın ani başladığını vurgular.

tPA gibi pıhtı eritici bir ilaç, inmede acil tedavi olarak etkili olabilir. Bu ilacın etkili olması ve iyileşme şansını artırabilmesi için, inme belirtilerinin başlangıcını izleyen ilk 3 saat içinde uygulanması gerekir.

İnme vakalarının yaklaşık %80'i iskemiktir (beyin arterlerinde kan pıhtılarının oluşmasına bağlı), geri kalanları ise hemorajiktir (kan damarının yırtılmasına bağlı beyin kanaması). ABD'de inme, ölüm nedenleri arasında, kalp hastalığı ve kanserden sonra üçüncü sırada yer almaktadır ve bu ülkedeki erişkinlerde önde gelen sakatlık nedenidir. Her yıl inme geçiren Amerikalılar'ın üçte birinin, bu hastalık nedeniyle öldüğü tahmin edilmektedir.

İnme geçiren bir hastanın, hemen tanı konarak hastaneye yetiştirilebilmesi için, sadece risk taşıyanların değil herkesin, inmenin uyarıcı belirtileri konusunda eğitilmesi gereklidir.

YAPILMASI GEREKENLER:

Uyarıcı belirtiler ortaya çıktığında, hastaneye götürülmek üzere bir ambulans servisinin telefonunu arayın.

Huzursuz bacak sendromu nedir?

Gece Yattığınızda veya İstirahat Halinde Bacaklarınızda Hoş Olmayan Bir Duyu Mu Hissediyorsunuz?

Bacaklarda ortaya çıkan, tam olarak tarif edilemeyen ve uykuya dalmaya engel olan garip duyu hissi, huzursuz bacak sendromu olarak tanımlanır. Hastalar bu garip hissi anlatamamaktan şikâyet ederler.

Belirtileri nelerdir? Bu garip his; ağrı, karıncalanma, uyuşma ve çekilme şeklinde tanımlanmaktadır. Bacaklar hareket ettirilerek geçici bir rahatlama sağlanabilir. Hastalar akşamları TV seyredemezler, misafirliğe gidemezler ve en önemlisi yattığında bacaklarındaki huzursuzluk hissinin harekete zorlaması nedeniyle uykuya dalamazlar,yataklarından kalkıp dolaşmak isterler. Aynı his gece yarısı uyanmalara ve uykuya dalma zorluğuna da yol açabilir. Bu hastalar uzun süreli istirahattan ve yolculuktan çok rahatsızlık duyarlar.

Her yüz kişinin biri ile beşinde rastlanacak kadar sık görülen rahatsızlıktır. İleri yaşla birlikte, sıklığında artış görülmektedir.

Laboratuarda patolojik bir bulgu var mıdır? Hastalara yapılan sinir kas grafilerinde (EMG) ve kas biyopsilerinde patolojik bir durum tespit edilememiştir.

Hipofiz Bezi Tümörleri Nelerdir?

Burun kanallarının arkasında beynin altında yerleşik bulunan hipofiz bezi kabaca küçük parmağınızın son iki bölümünün büyüklüğü ve şeklindedir. Küçük boyutuna rağmen endokrin bezler içerisinde en önemli olanıdır. Vücudun uzun dönemli büyüme, günlük fonksiyonları ve üretkenlik yetenekleri ile ilişkili olarak bir kontrol merkezi gibi çalışır.

Hipofiz bezinde iki kısım vardır: ön (anterior) lob ve arka (posterior) lob, ön lob, göğüste süt üretimini harekete geçirmek için büyüme hormonu da dahil olmak üzere, altı ayrı hormonun üretimi ile yükümlüdür, ön lobdaki diğer hormonlar, tiroid bezleri, yumurtalıklar, testis ve böbrek üstü bezlerindeki faaliyetleri harekete geçirerek endokrin sistemin diğer kısımlarını da etkiler.

Arka lob iki çeşit hormon üretir: oksitosin ve antidiüretik hormon. Oksitosin emzirme dönemi sırasında kadınlarda göğüsten süt gelmesi olayını harekete geçirmek için faaliyette bulunur. Aynı zamanda doğum sırasında rahim kasılmalarını da hızlandırır. Antidiüretik hormon idrar çıkışını kontrol etmek için böbrekler üzerinde faaliyet gösterir.

Hipofiz Bezi Tümörleri

Akromegali

Hipofiz Adenomu Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Pitüiter tümörler (adenenomlar), hipofiz bezinin adenohipofiz adı verilen ön bölümündeki endokrin hücrelerden menşe alırlar. Çoğunlukla iyi huylu tümörlerdir. Adenomların hemen hemen yarısı hormonaktif tümörlerdir. Tümörler büyüyüp komşu dokulara yayılırlarsa komşu dokularda basıya neden olurlar. Genel olarak hipofiz tümörleri kafa içi tümörlerin % 10 unu oluştururlar, daha çok yaşamın 30 ve 40 lı yıllarında rastlanırlar. Kadın ve erkeklerde rastlanma oranı aynıdır.

Pitüiter adenomlar genellikle, ya bezin hormon salgılamasındaki bozulmaya bağlı endokrinolojik bir bozukluk sonucu, ya da tümörün kendisinin, hipofize komşu oluşumlar üzerine kitle etkisi oluşturması sonucu ortaya çıkarlar. Bu ikinci olasılıkta tümör ancak belli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra etraf oluşumlar üzerinde kitle etkisine neden olacaktır. Daha nadir olarak ta tümör içine kanama ile ortaya çıkarlar. Pitüiter apopleksi adı verilen bu durum, genellikle baş ağrısı, görme bozukluğu ve göz felci gibi ani başlangıçlı bir nörolojik kötüleşme tablosuyla ortaya çıkar.

Hidrosefali Nedir?

En genel tanımıyla hidrosefali, kafa içindeki suyun miktar olarak arttığı durumları açıklar ve ilk akla gelen kafa büyümesidir. Kafamızın içinde, birbiriyle ilişkili olan mağaralar olarak düşünebileceğimiz boşluklar bulunur. Biz bunlara “ventrikül” ya da “karıncık” diyoruz. Bunların en büyüğü ise “yan karıncık” tır. Kafamızın içindeki suyu, bildiğimiz su gibi düşünmek yanlış olur. Bu su dediğimiz “beyin-omurilik” sıvısıdır ve birçok fonksiyona sahiptir. En önemli görevi ise; beynimizi etkileyecek şiddetli çarpmalarda beyni korumasıdır. Bu sıvıda kanımızdaki gibi besleyici maddeler de bulunur. Beyin omurilik sıvısının (BOS) büyük bir çoğunluğu, karıncıklardaki yosunumsu bir organ olan koroid pleksuslarda yapılırken, bir kısmı da beyin dokusu ve omurilikte yapılır. Yosuna benzeyen koroid pleksuslartüm karıncıklarda bulunmaktadır ve temel olarak BOS yapımından sorumludurlar. Günde yaklaşık yarım litre BOS üretilmekte ve aynı miktarda da emilmektedir. Mevcut hastaların hemen hemen büyük çoğunluğunda hidrosefali, beyin omurilik sıvısının dolaşım yolundaki herhangi bir noktasındaki tıkanmaya bağlı olarak oluşmaktadır.

Periferik Nöropati Nedir?

Periferik sinir sistemi tüm hareketleri (motor sinirleri) ve duyumları (duyum sinirleri) denetleyen sinir şebekesidir. Bu sinir şebekesi merkezi sinir sitemine beyin sapından ve omuriliğin birçok noktasından bağlıdır. Vücudun en uzak köşelerine bile uzanabilen bir şebekedir.

Belirtiler

- El ve ayaklarda karıncalanma hissi;

- Aynı yörelerde uyuşma;

- Dengesizlik veya koordinasyon bozukluğu;

- El ve ayaklarda zafiyet ve ağrı.

Periferik sinir sistemi, beyin ile organlar, kan damarları, kaslar ve deri arasındaki iletişimi sağlar. Beynin emirleri motor sinirleri ile iletilir ve gerekli bilgi duyum sinirleri ile beyne geri gelir.

Periferik sinirlerden birinin zedelenmesi 0 yöre ile beyin arasındaki iletişimi etkiler. Bu kasları harekete geçirmeye veya ilgili periferik sinir boyunca ağrıya da neden olabilir. Periferik nöropati, beyini ve omuriliği etkilemeden periferik sinirlerin zedelenmesine verilen addır. Önemsiz zedelenmelerde, akut ve yakıcı bir ağrı duyulur. Ciddi durumlarda ise denge bozuklukları, kas zafiyeti hatta felç görülebilir,

Guillain Barre Sendromu Nedir?

Guillain Barre sendromu akut bir sendrom olup periferik sinirlerin tümü ya da bir bölümü üzerinde ciddi hasara yol açar. Hastalık, sinir liflerini kaplayan miyelin tabakasının iltihaplanması ve tahrip olmasından kaynaklanır.

Belirtiler

- Ayak veya el parmaklarına yayılan uyuşmalar ve karıncalanma;

- Kas zafiyeti

- Yaygın karıncalanma ve uyuşma;

- Solunum zorlukları.

Guillain-Barre sendromunun nedeni belli değildir ancak vakaların üçte ikisinde viral bir enfeksiyondan sonra ortaya çıktığı görülür. Bu viral enfeksiyon, Epstein-Barr virüsünde olduğu gibi bir tür herpes olabileceği gibi, grip, nezle veya diğer basit enfeksiyonlardan sonra da ortaya çıkabilir. Bu sendrom ayrıca Hodgkin hastalığı gibi diğer rahatsızlıklarla da beraber görülebilir.

Glioma (Beyin Tümörü) Nedir?

GLİOMA NEDİR?

Glioma bir beyin tümörü olup beynin nöronlara destek olan dokularından kaynak alır. Kabaca üç dereceye ayrılabilir.

Astrositom Düşük dereceli
Anaplastik Astrositom Orta dereceli
Glioblastom Yüksek dereceli

KRANİOTOMİ NEDİR?
Beyine ulaşmak amacı ile bir parça kemiğin blok olarak bazı özel aletler yadımı ile yapılması işlemidir. Öncesinde kafa derisi (skalp) açılarak bu işlem yapılır. Beyindeki işlemler bittikten sonra çıkarılan kemik yerine konulup bütün katlar kapatılır.

GLİOMALAR NEDEN ÇIKARILIR?

Çıkarılmadaki en önemli sebep, beynin bir bölümünün fonksiyonunu yapmasına engel olması veya çok büyük ise beyne bası yapıp hastanın hayati fonksiyonlarını engellemesidir. Bir diğer sebep baş ağrısı veya bayılma gibi bulguların olmasıdır. Eğer çıkarılmazsa büyüyerek hastanın ölümüne sebep olur. Tomografi veya MR’daki patolojinin tanısının doğru olarak yapılıp uygun tedavinin başlanması için gerekmektedir bu sayede patoloji mikroskop altında çeşitli boyama tetkikleri kullanarak tanıyı koyar.

Gerilim Tipi Baş Ağrısı Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Gerilim baş ağrısı baş ağrıları içinde en sık görülen tiptir. Çevresel faktörlerin değişmesi, aşırı sorumluluk yüklenme, düş kırıklıkları, ailesel ve ekonomik sorunlar gibi insan yaşamındaki önemli değişiklikler sonucu yüz, baş ve boyun kaslarının sürekli gerilmesi ile ortaya çıkan şiddetli baş ağrısıdır. Baştaki veya boyundaki kasların kasılması stres veya huzursuzluk, uzun süre aynı pozisyonda oturma, trafik kazası gibi bir darbeye veya depresyona bağlı olabilir.

Transient (Geçici) İskemik Atak Nedir?

Geçici iskemik atak (TIA) olarak adlandırılan geçici ya da aralıklı olarak meydana gelen, beynin geçici bir süre kanlanamaması ile karakterize olan iskemik ataklar, nörolojik bir olaydır. Bu olayı görmezden gelmek kişinin sağlığı açısından ciddi sonuçlara yol açabilir.

Her ne kadar çok uzun sürmese ve kalıcı etki bırakmasa da geçici iskemik atak hafife alınmamalıdır. Zira geçici iskemik atak (TIA), geçiren kişilerin üçte biri gelecekte felç geçirmektedir. Geçici iskemik atak (TIA) hem bir uyarı hem de bir fırsat niteliğindedir. Atak, yakında oluşabilecek felcin habercisidir ve felci önleyebilmek için gereken önlemlerin alınmasını sağlar.

Bulgu ve Belirtiler
Geçici iskemik atak (TIA) genellikle birkaç dakika sürer. Tüm belirtiler birkaç saat içinde kaybolur ve etkileri ise 24 saat içinde ortadan kalkar. TIA belirti ve bulguları, erken inme belirti ve bulgularını andırır:

• Yüzünüzde, bacak ya da kollarınızda, genellikle vücudunuzun tek bir tarafında aniden gelişen güçsüzlük, anormal bir his ya da paralizi
• Konuşmada güçlük, anlamsız kelimelerin söylenmesi veya diğer kişileri anlamada güçlük

Epilepsi (Sara) Hastalığı Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Vücudumuzu yöneten merkez beyindir. Bütün aktiviteleri beynimiz sayesinde yaparız. Dolayısıyla beyindeki hücreler arasında elektriksel bir bağlantı vardır. Merkezi sinir sistemi hücrelerinin beklenmedik, aniden elektriksel boşalması sonucu epilepsi ortaya çıkar. Bir kaç dakika sürer ve sonra geçer. Bu durum bir defadan fazla meydana gelirse buna epilepsi hastalığı denir. Halk arasında "sara" hastalığı olarak bilinir. Nöbetler şeklinde görülür.

Dünyada yaklaşık 40 milyon sara hastası vardır. Ülkemize bu sayı 700 bin civarındadır. Toplumda sara hastalarına genelde kötü gözle bakılmaktadır. Oysaki epilepsi sadece sinirsel bir hastalıktır ve epilepsi hastaları asla deli değildir ve hastaların zeka anormallikleri yoktur.

SARA HASTALIĞININ NEDENLERİ

Genelde epilepsinin nedeni bulunamaz fakat sıklıkla çocukluk çağında ortaya çıkan bu hastalıkta bazı etmenlerin hastalığa neden olduğu bilinmektedir. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

* Doğuştan gelen faktörler: Doğum sırasında beynin oksijensiz kalması ya da zedelenmesi, genlerin bulunduğu kromozomlarda meydana gelen hastalıklar, enzim eksikliği,

Epidural Apse Nedir?

EPİDURAL APSE, SUBDURAL AMPİYEM

Etyoloji : İnfant ve erken çocukluk döneminde görülen en sık etken organizmalar H.influenzae ve aerobik streptokoklardır. Geç çocukluk çağı ve erişkinlikte aerobik streptokoklar, anaerobik streptokoklar, bakteroides, proteus ve daha nadir olmak üzere S.aureus’dur.

Klinik Bulgular : Anamnezinde sinüzit, otit, kafa travması, multipl travma veya geçirilmiş bir nöroşirürjikal operasyonu olan bir hastada; ateş-orta derecede bir başağrısı ve şuur bulanıklığı akla epidural apse veya subdural ampiyemi getirmelidir. FM’de kafatasında hassasiyet ve eritematöz bir subgaleal ödem bu bölgede mevcut bir apseyi oldukça destekleyen bulgulardır. Hastalarda ense sertliğinin bulunması şart değildir. Fokal nörolojik bulgular; fokal nöbetler, hemiparezi veya hemipleji, afazi ve konjuge bakış bozukluğudur.

Tanı : Direkt grafiler sinüslere ait bir infeksiyon veya kafatasında osteomyelit lehine bulgular verebilir. Daha detaylı bilgi CTve MRI ile elde edilir. Nöbet anemnezi olan hastalara mutlaka EEG yapılmalıdır.

Ensefalomyelit Nedir?

Klinik Bulgular : Ensefalitler mortalitesi yüksek olan infeksiyonlardır. Genellikle meningeal infeksiyonunda iştirak etmesiyle meningoensefalit, omuriliğin iştirak etmesiyle de meningoensefalomyelit gibi klinik tablolara sık rastlanır. İnfeksiyon belirgin olarak başağrısı, ense sertliği ve BOS’da lökosit artması ile karakterize meningeal irritasyonun belirti ve bulgularıyla kendini gösterir. Beyin ve medulla spinalisdeki infeksiyonun lokalizasyonuna göre mental ve sinirsel semptom ve bulgular ön plandadır. Bazen nörolojik tablo oluşmadan psikotik davranış bozukluklarıyla ortaya çıkabilir.

Tanı : EEG’de fokal anormalliklere % 80 oranında rastlanır. Beyin tomografisinde ilk 5 gün içinde büyük oranda normal bulgulara rastlandığı için serebral MR görüntüleme fokal infeksiyonu saptamada en duyarlı yöntemdir.
Postvaksinal ve postinfeksiyoz ensefalomyelitlerde MR’da demiyelizasyonla ilişkili bulgular saptanır.

Top