ihya.org

vücudumuzdaki organlar

Dil ve Tat Alma Duyusu



Dil, konuşmayı, besinlerin ağızda çevrilerek yutulmasını, yediğimiz besinlerin tatlarını almamızı sağlar. Dilin üzeri epitel doku ile örtülür.

Tat alma tomurcukları, dil üzerindeki papilla denilen yapılarda yerleşmiştir. Papillalar mantarsı, çanaksı ve ipliksi şekillerde bulunur. Tat tomurcukları, reseptörler ve destek hücrelerinden oluşmuştur.

Acı, ekşi, tatlı ve tuzlu olarak gruplandırılan tatlar dilin belli bölgelerinde bulunan tat tomurcuklarıyla alınır.
Dilin arka kısmı acıyı, uç kısmı tatlıyı, arka kenarları ekşiyi, orta kenarları ise tuzluyu ayırt eder.

Yediğimiz besinlerin tadının alınabilmesi için tükürükte erimesi gerekir. Bu kimyasal maddeler, tat alma tomurcuğundaki reseptör moleküller ile reak¬siyona girer ve impuls başlatır. İmpulslar duyu sinirleri ile beyindeki ilgili merkeze iletilir ve yorumla¬nır.

Yenilen ve içilen besinlerin tadı, kokusu, rengi, sıcaklığı lezzet denilen bir duyuyu oluşturur.

Deri ve Dokunma Duyusu



İnsanlarda dokunma, basınç, sıcaklık ve ağrı gibi mekanik duyuları algılayan reseptörler bulunur.

Mekanik reseptörlerin en önemlisi basınç duyusunu alan Pacini cisimciğidir. Pacini cisimciği deri altına ve iç organların duvarlarına yerleşmiştir. Basınç değişmelerini algılamamızı sağlar.

Dokunma duyusunu alan reseptörler Meissner cisimciği ve Ruffini cisimciğidir. Bunlar parmak uçları ve dudaklarda yoğun olarak bulunur, cismin niteliğini algılamamızı sağlar.

Deride dermis tabakasında bulunan Ruffini cisimciği ise sıcak duyusunu almamızı sağlar. Bu reseptörler çabuk yorulur.

Deride bulunan kıl kökü reseptörleri de bir çeşit dokunma reseptörleridir. Hafif bir dokunma duyusunun kuvvetlendirilmesini sağlar.

Serbest sinir uçları, en az özelleşmiş resep¬törlerdir. Derinin her tarafında ve diğer dokularda da bulunur ve ağrı duyusunu alırlar.

Dokunma duyusunun organı olan derinin yukarıda sayılan duyu işlevleri dışındaki başlıca görevleri şöyledir:

1. Vücuda şekil ve bütünlük kazandırmada etkilidir.

Burun ve Koku Duyusu



Koku alma organı olan burun, arkadan yutağa bağlıdır, iç yüzeyinde mukus salgılayan bezler bulunur.

Koku alma reseptörleri, burun boşluklarının üst kısmında sarı bölge denilen yerde bulunur. Koku reseptörlerinin her biri bir sinir hücresidir. Koku reseptörlerinin aksonları kalbur kemiğini geçerek koku soğancığına girer ve buradaki duyu sinirleri ile sinaps yapar.

Koku reseptörleri mukus içinde eriyebilen maddelerle uyarılabilir. Koku veren kimyasal maddeler reseptör moleküllerle reaksiyona girer, hücre zarının geçirgenliğin değiştirerek impuls başlatır. Bu impulslar beyindeki ilgili merkeze taşınarak değer¬lendirilir.

Koku alma duyusu çabuk yorulur. Bir süre aynı koku alınırsa artık hissedilmez olur. Ancak değişik bir koku olursa hemen fark edilir.

Duyu Organları



Canlılar daima değişen bir dış çevre içinde yaşarlar. Dışarıdan gelen uyarılar, duyu organı olarak adlandırılan yapılardaki reseptörlerle alınır. Böylece çevrede değişen her durum için, vücudun ilgili sistemleri kendini ayarlar ve bunlara uyumlu cevaplar verir.

Duyu reseptörleri uyarılma şekline göre üçe ayrılır:

1. Fotoreseptörler: Gözümüzde bulunur, ışığa karşı duyarlıdır.

2. Kemoreseptörler: Burun ve dilde bulunur, kimyasal uyaranlara karşı duyarlıdır.

3. Mekanoreseptörler: Deri ve kulakta bulunur. Dokunma, titreşim, sıcaklık gibi uyaranlara karşı duyarlıdır.

İnsanlardaki duyu organları göz, kulak, burun, dil ve deri olmak üzere 5 çeşittir.

Deri



İnsanların omurgalılar sınıfından hayvanların bedenini örten esnek ve dirençli doku.
Öbür hayvanların beden örtülerini belirtmek için kütikül örterek ya da üst deri terimleri kullanılır.
Deri, pullar, kıllar, saçlar, tüyler ve tırnaklar gibi epitel doku oluşumlarının da kaynağıdır.

GENEL ÖZELLİKLERİ

Böbrek

BÖBREKLERİN YAPISI VE İŞLEVİ



Böbrekler bel omurunun her iki yanında yer alırlar. Erkeklerde ki ağırlığı 125-170 gr, kadınlarda 115-155 gr arasında değişir. Boyu 11-12 cm, kalınlığı 2,5-3 cm, eni 5-7,5cm'dir.

Böbrekler iki büyük görev yaparlar:

1- Vücutta metabolüzma soncu oluşan zararlı ürünlerin atılmasını sağlar.

2- Vücut sıvılarının içerdiği maddelerin pek çoğunun yoğunluğunu kontral ederler. Bu sayede vücudun su, tuz, asit, ürela kan yapımı, kemik gelişmesi ve kan basıncının düzenlenmesini sağlarlar. Vücudun tüm organ sistemleri arasında düzenli çalışmasını ayarlarlar.

Beyin



Kırlarda, gezinirken karşımıza bir ağaç, çıkarsa ona çarpmamak için yolunu değiştirirsiniz. Vücudun bu işi gerçekleştirmesi, gözdeki nöron denen duyarlı sinir hücrelerinin ağacın varlığına yanıt vermesiyle; yani onun görüntüsünü sinirsel dürtüler şeklindeki bilgiler halinde beyine göndermesiyle mümkün olur. Bu nöronlara doyurucu yada algılayıcı sinirler denir. Beyin gelen bilgilere,hareket sinirlerine (motor nöronları) emirler göndererek karşılık verir, bu nöronların hareket sinirleri tarafından kaslara iletilmesiyle yolun değiştirilmesi sağlanır ve çarpışma önlenmiş olur.

Akciğer

AKCİĞERLERİN YAPISI



AKCİĞERLER(Pulmones):Akciğerler göğüs boşluğunda yüreğin sağ ve solunda az çok piramit şeklinde olan solunum organlarıdır. Taban kısımları diyaframın üzerine oturmuştur. Göğüs çeperine bakan yüzeyleri dış bükey, yüreğe bakan iç yüzeyleri ise iç bükeydir. Akciğerlerin dış yüzeyi düzgün ve parlak olup bu parlaklık akciğerleri örten palevranın visceral yaprağındandır. Rengi, yeni doğmuş çocuklarda esmer-kırmızı, gençlerde pembe, ergin ve yaşlılarda ise pembe-mavimtıraktır.İnsan yaşlandıkça akciğerlerin yüzeyinde bir takım pigmentler belirir. Bunlar solunum sırasında akciğerlere kadar giren yabancı cisimleri meydana getirdikleri oluşuklardır.

Pankreas

Mide ile on iki parmak bağırsağı arasında bulunan hem iç hem de dış salgı yapabilen bir organdır. İç salgısını doğrudan kana verirken, dış salgısını (pankreas öz suyu) wirsung kanalı ile ince bağırsaktaki water kabarcığına bırakır. Pankreas öz suyunda; tripsinojen, kimotripsinojen, amilaz, lipaz, deoksiribonükleaz ve ribonükleaz bulunur.

Pankreasın langerhans adacığında insülin ve glukagon hormonu üretilir.

Pankreas, Ortalama 15-20 cm uzunluğunda ve kadınlarda 55 gr erkeklerde 70 gr ağırlığındadır. Önden arkaya doğru yassılaşan pankreasın düzensiz olan biçimi çengele benzetilebilir.

Pankreasın Bölümleri

Şişkin olan sağ ucuna baş, daha dar olan orta bölümüne gövde, gövde ile başın birleştiği ince bölüme boyun, ince uzun olan son ucuna da kuyruk denir. Kuyruk bölümü dalağa dek uzar. Pankreas, dalak, karaciğer ve üst mezanter atardamarlarıyla beslenir. Pankreas'ın boşaltıcı kanalları, Wirsung kanalı ve Santorini kanalıdır.

Pankreasın Salgı görevleri

Karaciğer

Karaciğerin sindirim ile ilgili görevi safra salgılamaktır. Safra da; safra tuzları, kolesterol, safra pigmentleri, yağ asitleri ve su vardır. Safra bir sindirim enzimi değildir, yağların çözünmesini sağlayarak sindirimine yardımcı olur. Ayrıca ortamı bazikleştirir, antiseptik görev yapar ve yağda eriyen vitaminlerin emilimini kolaylaştırır. Safra; safra kanalıyla safra kesesine, oradan da koledok kanalı ile ince bağırsaktaki water kabarcığına açılır. Bunların dışında karaciğerin şu görevleri vardır:

Vücut ısısını düzenler.

Antitoksik fonksiyonu ile zehirli (toksik) maddeleri zehirsiz hale getirir.

Pıhtılaşmada rol oynayan protrombin ve fibrinojeni üretir.

Yaşlı alyuvar hücrelerini parçalar. Embriyo döneminde kan hücrelerinin üretimini sağlar.

Kanda bulunan fazla glikozu glikojen halinde depo eder.

Safra üretir ve salgılar. Bunun için alyuvarların parçalanması sırasında açığa çıkan hemoglobini kullanır.

Kanın damar içinde pıhtılaşmasını engelleyen heparini üretir.

D, B, A ve bağırsaklarda sentezlenen, kanın pıhtılaşmasında rol oynayan K vitamini ile; demir, kalsiyum, bakır, protein ve yağları depo eder. Karotenden A vitamini sentezler.

Anüs



Anüs, rektumun dış açıklığıdır. Sfinkter kaslarca kapalılığı kontrol edilir. Dışkılar boşaltım sırasında anüsten geçerek vücuttan atılır.

Besin maddelerinin vücudumuz tarafından kullanılamayan bölümlerinin dışarı atılmasını sağlar.

Kalın Bağırsak



Kalın bağırsak sindirilmeyen maddeleri toplama ve atma işini görür. İnce bağırsakla kalın bağırsağın birleştiği yerde kör bağırsak (çekum) bulunur.

İnsanda, bu kör bağırsağın ucunda, körelmiş bir çıkıntı apandix bulunur. Kalın bağırsak rektum denilen bir yapı ile sonlanır. Rektumun dışa açılan kısmına anüs denir. Kalın bağırsakta ince bağırsaktan farklı olarak villuslar bulunmaz ve kimyasal sindirim yapılmaz.

Kalın bağırsakta sindirim gerçekleşmez. Sindirilmiş besinlerden geriye kalan posa kalın bağırsakta ilerlerken su ve minerallerin emilimi gerçekleştirir.

Sindirim sisteminin anatomisinde kalın bağırsak ince bağırsak ile anus arasındaki kısımdır. Toplam uzunluğu 1.5 metre olup, sindirim sisteminin beşte birini oluşturur. Başlangıcında yer alan çekumda çapı en geniştir, sonra kolon boyunca gittikçe daralır, anal kanaldan hem önce yer alan rektumda epeyce bir genişler.

Sindirilen Besinlerin Kana Geçmesi

Besin maddelerinin sindirimi tamamlandıktan sonra dolaşım sistemine aktarılmasına emilim denir. İki yolla olur:

İnce Bağırsak



On iki bağırsak, boş bağırsak ve kıvrımlı bağırsak olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Yağların kimyasal sindirimi burada başlar. İnce bağırsağa gelen pankreas öz suyu ile yağların, karbonhidratların ve proteinlerin sindirimi tamamlanır. Besinler ince bağırsakta en küçük moleküllerine kadar parçalanır. Bu moleküllerin ince bağırsaktan kan damarlarına geçmesi olayına emilim adı verilir. İnce bağırsak, sindirim sistemimizin en uzun bölümüdür.

İnce Bağırsak 7- 8 m. Uzunluğunda, 2–3 cm genişliğinde olup, mide kapısından sonra gelen kısımdır. Yapısı mide gibi üç katlıdır: En dışta periton ( zar), ortada kaslar, en içte bağırsak epiteli bulunur.

Onikiparmak bağırsağı: İnce bağırsağın mide ile birleşen ilk kısmına onikiparmak bağırsağı denir. ( ilk 20 -25 cm’lik kısım) . Kıvrımlı bir yapıya sahiptir. İnce bağırsağın en önemli kısmıdır. Buraya karaciğerin safra salgısı (koledok kanalı ile) ve pankreasın sindirim enzimleri (virsung kanalı ile ) boşaltılır.

Mide



Besinlerin mekanik sindirimi, midenin kasılıp gevşeme hareketi ile devam eder. Kimyasal sindirim ise mide öz suyu içinde bulunan mide asidi ve enzimler tarafından gerçekleştirilir. Böylece, besinler parçalanarak küçük moleküller hâline getirilmiş olur. Proteinlerin sindirimi midede başlar.

Mide özsuyu içinde bulunan mide asidi ve bazı enzimler kimyasal sindirimi gerçekleştirir.

Midede sadece proteinlerin kimyasal sindirimi gerçekleştirilmektedir.

Mide, büyük miktarda yiyeceklerin geçici olarak depolandığı organdır. Rahatlıkla 1.5 litre sıvıyı içinde tutabildiği gibi, maksimum 4 litre sıvı tutma kapasitesi vardır.

Mide, karın boşluğunun sol tarafında, diyaframın altında yer alan, çaydanlık biçiminde bir torbadır. Mide, üst taraftan mide ağzı (kardia kapakçığı ) ve alt taraftan mide kapısı (pilor kapağı) ile on iki parmak bağırsağına bağlanır.

Midenin yapısı üç tabakadır: en dışta zar (periton) , ortada kas, en içte ise mukoza tabakaları bulunur.

Yemek Borusu



Yemek borusu da sindirim gerçekleşmeyen bir bölümdür. Yemek borusundaki kaslar peristaltik hareket denilen br yöntemle besinleri mideye doğru iter. Bir insan baş aşağı halde duruyor olsa bile yutkunabilmektedir.

İçten dışa doğru örtü epiteli, düz kas ve bağ dokudan oluşmuştur.Besinler yemek borusundan mideye geçiş yapar. Yemek borusu ağız ve mideyi birleştirir. Besinler yemek borusundan geçerek mideye ulaşır.

Top