Bilim ve Sağlık
Bilim ve Sağlık
Bilim ve Sağlık, Sağlık alanında bilimsel gelişmeler ve sağlık bilgileri
Yer fıstığı yağı kolesterolü dengeliyor!
Yer fıstığının içinde bulunan doymamış yağ asitleri; kalp ve damarları koruyor. Yer fıstığı yağı; kandaki iyi huylu kolesterol seviyesini artırıyor, kötü huylu kolesterol ve trigliserid seviyesini ise düşürüyor.
Ege Üniversitesi İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi ARGEFAR Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ulvi Zeybek, kalbi korumaya yardımcı olan tıbbi bitki ve tohum yağlarıyla ilgili önemli bilgiler verdi:
Fındık yağı, yapısında bol miktarda bulunan E vitamini nedeniyle çok iyi bir antioksidandır. Tüm cilt tipleri için ideal bir besleyicidir. Cilt tarafından büyük bir hızla emilir, dokunun yumuşak ve nemli olmasına yardımcı olur. Yağlı ciltlerde, bozulan yağ dengesini düzeltir, akne oluşumunun önüne geçer. Aromaterapi uygulamalarında da rahatlıkla kullanılabilir.
FINDIK YAĞI KALP DOSTU
Göz Sağlığında Mikro Beslenme
Dünya genelinde her yıl binlerce kişinin görme kaybına uğramasına neden olan Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu’nun (YBMD) yavaşlatılmasında “mikro beslenme” anlamına gelen mikronütrisyon büyük önem taşıyor.
Halk dilinde “Sarı Nokta” olarak da bilinen Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu hastalığında beslenme, uzmanlar tarafından, en önemli ve “değiştirilebilir” tek risk faktörü olarak nitelendiriliyor. Beyoğlu Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorlarından Doç. Dr. Ziya Kapran, hızlı gelişen ve diğer gözde de oluşma ihtimali bulunan makula dejenerayonunda ilerlemenin; günlük olarak yeterli miktarda antioksidan, Omega3 ve Luteinin alınabilmesi ile % 30 oranında azaltılabileceğini belirtiyor.
Doç. Dr. Kapran, Omega 3’ün somon, morina ve ton balığı gibi derin deniz balıklarında; Luteinin ıspanak, brokoli gibi yeşil sebzelerde ve sarı renkli meyvelerde; antioksidanların ise bazı sebze, meyve, tahıl ve baklagiller ile benzeri besinlerde bulunduğunu belirtiyor. Doç. Dr. Kapran konuyla ilgili şunları dile getirdi; “Bu besinlerin hergün yeterli miktarda alınması güç olabilir. Bu süreç mikronütrisyon ile de desteklenebilir. Bedenimiz ve tüm organlarımızda olduğu gibi gözümüz için de vitaminlerin çok büyük önemi var.”
Boyunda Kitle Neden Olur?
Boyunda Kitle Ne Demektir: Boyun üstte çene, altta da köprücük kemiklerine kadar olan kısımdır. Bu bölge de çok sayıda lenf bezi bulunur. Bu lenf bezleri normalde dıştan görülmez ve elle hissedilmezler. Ancak iltihap, tümör gibi durumlarda büyürler ve gözükür hale gelirler. Boyunda kitle tabiri bu lenf bezlerinin büyümesi, ya da boyundaki lenf bezi dışındaki organların iltihabı, tümörü ve kistlerine bağlı olarak gelişen, dıştan görülebilen veya doktorun elle muayenesinde ortaya çıkan şişliklere denir.
Boyunda Kitle Neden Oluşur: Boyunda kitle oluşmasının en sık sebebi lenf bezlerinin iltihap ya da tümöre bağlı olarak büyümesidir. Lenf bezleri çevre dokulardaki hastalıklar sonucu kolayca büyürler. Cilt, ağız içi, dil, bademcik, boğaz, burun, geniz bölgesi, kulak, gırtlak, akciğerler hatta bazen mide ile ilgili rahatsızlıklar boyundaki lenf bezlerinde büyümeye yol açarlar. Tüm vücuttaki lenf bezlerinin üçte biri boyunda bulunur. Boyunda kitle oluşturacak hastalıklar olarak lenf bezleri dışında tükrük bezleri, tiroid bezi, gırtlak, kas dokusu ve diğer dokulara ait kistler ve tümörler ile bazı doğuştan gelen problemlerin sonradan ortaya çıkmasına bağlı hastalıklar da boyunda kitle yapabilir.
Diş eti hastalıklarına dikkat!
Dişeti hastalıkları bulaşıcı olmayan hastalıklar sınıfında en yaygın hastalık olarak kabul ediliyor. Dişeti hastalıklarının sebebi ağızda bulunan bakteriler. Bu bakteriler plak dediğimiz bir tabakayı meydana getiriyor. Plak iyi uzaklaştırılmazsa diş taşına dönüşüyor. Günlük bakımlarda fırçalama ve ip kullanarak bu plağın uzaklaştırılması amaçlanıyor.
Ağız ve diş sağlığını ilgilendiren en önemli hastalık gruplarından birini oluşturan dişeti hastalıkları hakkında bilgi veren Acıbadem Ataşehir Cerrahi Tıp Merkezi’nden Dişeti Hastalıkları Uzmanı Dr. Becen Demir, bu konu hakkında merak edilen soruları yanıtladı:
Dişeti hastalıklarının sebebi nedir ve diş kaybına neden olur mu?
Kök hücreden üretilen retina umut oldu
Araştırmacılar, kök hücreleri kullanarak insanlar üzerinde bir göz hastalığını tedavi etmek amacıyla yapılan ilk deneyden olumlu sonuç aldıklarını söylüyor.
Elde edilen verilerin, yöntemin güvenilir olduğuna işaret ettiği açıklandı.
1990'ların sonunda, embriyoda bulunan kök hücrelerin insan bedeninde herhangi bir dokuya dönüşme potansiyeline sahip olduğu ve yeni tedavi olanakları sunabileceği keşfedilmişti. Bu zaman zarfında, embriyolardan alındıkları için etik açıdan tartışma yaratmasına karşın, kök hücrelere büyük umutlar bağlandı. Şimdi, Advanced Cell Technology (İleri Hücre Teknolojisi) adlı bir Amerikan şirketi, görme bozukluğu olan iki kadının gözlerine kök hücreden ürettikleri retina dokusu yerleştirdiklerini açıkladı.
Körlük derecesinde göremeyen her iki kadının da aradan geçen dört ay içerisinde olumsuz herhangi bir yan etkiye maruz kalmadığı ve bir miktar daha iyi görmeye başladıkları belirtildi. Ancak uzmanlar, kök hücrelerden üretilen insan dokusunun tamamen tehlikesiz ve etkin bir tedavi sunup sunmadığını kesinleştirmenin daha yıllarca deney ve araştırma gerektirdiğine dikkat çekiyor.
Dev virüsler eriyen buzullarla yayılıyor
Doç.Dr. Oğuz Özyaral, 'Küresel ısınma ile hiç bilmediğimiz yeni mikro organizmalar eriyen buzulların içinden dünyaya yayılmaya başlıyorlar' dedi.
Her sene virüslerin karakter değiştirdiğini, çünkü virüslerin bilinen canlı hücreler şeklinde olmadığını söyleyen Yeni Yüzyıl Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Oğuz Özyaral, 'Bu virüsler bir canlı içine girerek üreyebilen karaktere sahipler ve dolayısıyla da her yıl kendilerini koruyan dış kılıf dediğimiz alanda sürekli bir hassasiyet ve değişme oluyor. Yapılan aşılar bir önceki sene insanlardan alınan kan serumları üzerinden yapılıyor. Fakat virüsler ertesi sene kendilerini değiştirerek kendini korumak istiyor. Her virüsün zekaya sahip DNA ve RNA'sı var' dedi.
Diyabet hastaları parmak arası terlik giymeyin
Ayak parmak aralarında mantar olan diyabetlilere, yara açılmasına neden olabileceği için parmak arası terlik giymemeleri önerildi.
Memorial Antalya Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Dr. Mehmet Demircioğlu, ayak parmak aralarında mantar olan diyabetlilere, yara açılmasına neden olabileceği için parmak arası terlik giymemeleri önerisinde bulundu.
Demircioğlu yaptığı yazılı açıklamada, sıcak havalarda kronik hastalıkları olan risk gruplarının dikkat etmesi gerekenler hakkında bilgi verdi, diyabet hastalarına önerilerde bulundu. Normalde cilt kan akım hızının dakikada 200-250 ml iken aşırı sıcak ortamda 7-8 kat artabildiğine işaret eden Demircioğlu, kan akımı artışının dolaşım sisteminin ve kalbin iş yükünü artırdığını kaydetti.
Otizm hastalığının genleri ilk kez tespit edildi
Bağımsız çalışan bir grup bilim insanı, tıp dünyasında ilk kez, çocuklarda otizm hastalığına neden olan birçok genetik mutasyonu tespit ettiklerini açıkladı.
Nature dergisinde yayımlanan araştırmalar, geçmişteki sayısız bulguya da göz önüne alarak, beyin gelişiminde yüzlerce, hatta binlerce genetik farklılığın olumsuz rol oynayabileceğini gösterdi.
ABD’nin Yale, Harvard ve Washington Üniversiteleri tarafından gerçekleştirilen üç ayrı araştırmada ayrıca, çocuklarda otizm görülme riskinin anne-babanın yaşı ilerledikçe arttığını ve özellikle 35 yaş üstü babalar için bu riskin daha yüksek olduğu belirtildi.
Süt içmek kilo vermeye yardımcı oluyor!
Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, ramazan ayında ve bayramda, değişen beslenme alışkanlığının kilo alımına neden olabildiğini belirterek, hergün düzenli olarak 2 bardak süt içmenin, bu kiloların verilmesine yardımcı olacağını söyledi.
Prof. Dr. İnanç yaptığı yazılı açıklamada, ramazan ayında alışılan uzun süreli açlığın, bazal metabolik hızda yavaşlamaya neden olduğunu ve bir ay sonra vücut dengesinin yeniden değiştiğini ifade ederek, "Bu dönemde kilo alımları meydana geliyor. Ayrıca bayramda tüketilen gıdalar ile birlikte sindirim sisteminin dengesini düzenlemek iyice zorlaşıyor ve kişi kilo almaya devam ediyor. Ramazan ayında değişen beslenme düzenine uyum sağlama sürecinde vücut yağ tutabiliyor" dedi.
Ramazan ayında meydana gelebilecek kilo değişikliklerinin sağlık sorunlarına neden olduğunu, bayram döneminde de yeme konusunda aşırıya kaçıldığını anlatan İnanç, ramazan sonrası her gün düzenli olarak içilen iki bardak sütün, bu dönemde alınan kiloların verilmesine yardımcı olduğunu bildirdi.
Diyabetik enfeksiyon öldürebilir!
Uzmanlar uyarıyor, tedavi edilmeyen diyabetik ayak enfeksiyonları uzuv kayıplarına ve ölümlere neden olabiliyor.
Pensilvanya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Warren Joseph, bir ilaç firması tarafından Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesinde düzenlenen konferansta “Diyabetik Ayak Enfeksiyonları” konusunda sunum yaptı.
Başka bir rahatsızlığı olan diyabet hastalarında tedavi edilmeyen diyabetik ayak enfeksiyonlarında ölüm oranının yüzde 50 olduğunu vurgulayan Joseph, enfeksiyonun önlenmesi ve tedavisinde eğitimin büyük önem taşıdığına dikkati çekti.
DİYABET HASTALARI KAN ŞEKERLERİNİ İYİ AYARLAMALI
Diyabetik ayak enfeksiyonlarının erken safhada pek ciddiye alınmadığını, fakat doğurduğu sonuçlar bakımından ciddi sorunlar oluşturduğunu ifade eden Joseph, şunları söyledi:
“Tedavi edilmeyen diyabetik ayak enfeksiyonları uzuv kayıplarına, hatta ölümlere neden olabiliyor. Öncelikle diyabet hastaları kan şekerlerini iyi ayarlamalı. Ayak bakımlarını iyi yapmaları, dar ayakkabı giymemeleri, ayakları için iyi bir nemlendirici krem kullanmaları gerekmektedir.
Balık yemek eklem iltihabı riskini azaltıyor
Haftada en az bir kez somon ya da uskumru gibi yağlı bir balık yemenin, eklem iltihabı riskini önemli oranda azalttığı belirlendi.
"Annals of the Rheumatic Diseases" dergisinin son sayısında yayımlanan çalışmaya göre, Omega-3 açısından zengin bir beslenme biçimi, kalp ve beyni korumanın yanı sıra vücutta enfeksiyon oluşumunu da engelliyor.
İsveç'te yaklaşık 32 bin kadının katılımıyla 10 yıl süren araştırmada, haftada bir kez ringa, uskumru, sardalya, somon, alabalık ya da tonbalığı gibi yağlı bir balık türünü tüketenlerde eklem iltihabı riskinin yüzde 35 azaldığı ortaya çıkarıldı.
Eklem iltihabı riski, haftada iki ya da daha fazla kez balık yiyenlerde ise yüzde 50'den fazla azalıyor.
Diyabet tam sekiz kuşak taşınıyor
Tip1 diyabetin gençlik çağında başladığını söyleyen Dr. Serdar Savaş, "Diyabet, şeker hastası bireylerin birbiriyle evlenmesine bağlı. Eğer evlenen kişilerde yatkınlıklar varsa, sekiz kuşak aktarılabiliyor" diyor.
Diyabet 2020 Vizyon ve Hedefler Projesi Politika Geliştirme Danışmanı ve Genetik Tıp Uzmanı Dr. Serdar Savaş, genetik faktörler ve yaşam tarzının diyabetteki etkisini anlattı.
Diyabette genetik, yaşam üzerinde ne kadar etkili?
Halk arasında şeker hastalığı olarak da bilinen diyabetin iki türü vardır. Bunlardan birincisi Tip1 diyabet olup bu hastalıkta vücut, kan şekerini düşüren insülin hormonunu üretememektedir. Diyabet vakalarının yüzde 5'ini oluşturan Tip1 diyabet, genellikle çocukluk veya gençlik çağında başlar. Bu hastalığın ortaya çıkmasında genetik yatkınlık üzerine bazı enfeksiyonların tetikleyici olduğu düşünülmektedir. Tip2 diyabette ise vücudun insüline karşı direnci nedeniyle kan şekeri yüksektir. Genellikle 40'lı yaşlar ve sonrasında ortaya çıkar. Genetik bir yatkınlık zemini üzerinde olumsuz yaşam tarzı özelliklerinden kaynaklanır. Özellikle Tip2 diyabetin sıklığı tüm dünyada hızla artıyor.
Bu 10 mantar öldürüyor!
Türkiye genelinde tespit edilen yaklaşık 2 bin 400 mantar türünden 100’ünün zehirli, 10’unun ise öldürücü etkiye sahip olduğu belirlendi.
Muğla Üniversitesi Mantar Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mustafa Işıloğlu, AA Muhabirine yaptığı açıklamada, özellikle yağmurla birlikte doğadaki varlıkları dikkat çeken mantarlardan her yıl çok sayıda kişinin zehirlenerek yaşamını yitirdiğini söyledi.
Mantarların zehirli olup olmadığını anlamanın oldukça güç olduğunu aktaran Işıloğlu, 25 yıldan bu yana Türkiye’deki mantar türleri hakkında araştırmalar yaptığını hatırlatarak, "Yapılan araştırmalarda Türkiye genelinde 2 bin 400 civarında mantar türü ortaya çıkarıldı. Bunlardan 100’ü zehirli olarak bilinmektedir. Bu 100 zehirli mantardan 10’u ise öldürücü etkisi bulunan zehirlere sahip mantarlardır" diye konuştu.
Guatr ve tedavi yöntemleri
Guatr Nedir?
Boyun ve boynun ön kısmında bulunan tiroid bezinin iltihap ve kanser dışında bir sebepten büyümesine guatr denir.
Guatr Nasıl Bir Hastalıktır?
Guatr tek bir hastalık değildir. Belirtileri ve tedavileri birbirinden farklı hastalıklar grubudur. Bu sebeple "guatr hastasıyım", hekimler için yetersiz bir tanımlamadır. Tiroid bezinin iltihaplarını ve kanserlerini bir kenara bırakırsak guatr hastalıklarını 3 gruba ayırabiliriz;
1. Hipotiroid Hastalığı (Tiroid bezinin az hormon salgıladığı durumlar): Daha çok iç hastalıkları ve endokrinoloji uzmanlarının tedavi ettiği hastalıklardır. Bezin salgıladığı hormon yetersiz olduğu için vücut hızı yavaşlar, hareketler ağırlaşır, duygular hissizleşir. Bu hastalara gereken hormon ilaç şeklinde verilerek tedavi edilebilir.
Dr. Öz'den kanser reçetesi
Dünyaca ünlü kalp cerrahı Prof. Dr. Mehmet Öz, Kanser Haftası nedeniyle hastalığın farklı türleri için öneriler sundu.
Ailesinde kanser geçmişi olan kişilerin doktor kontrolleri ile gerekli testleri düzenli olarak yaptırmaları gerektiğini ve erken teşhisin çok önemli olduğunu belirten Öz, vücuttaki yağ fazlalığının (obezite), kanser riskini yüzde 30 oranında arttıran etkenlerden biri olduğunu söyledi.
Vatan'ın haberine göre Öz, yağın vücutta hormon üreten bir organ gibi kanseri tetikleyici özelliğe sahip olduğunu kaydetti.