ihya.org

dahiliye

Guatr ve Nodül

Guatr nedir?

Tiroidin genel anlamda büyümesine GUATR adı verilmektedir. Büyüyen bir tiroit dışardan görülebilir veya boynun bir veya iki tarafında şişlik şeklinde hissedilebilir. Bazen de hastalar boyunlarının sıkıldığını ifade ederler. Büyüme; düzgün (difüz guatr) ya da yumrulaşmalar şeklinde (nodüler guatr) olabilir. Her iki halde de ya guatr normal çalışıyor (ötiroit guatr) ya fazla çalışıyor (hipertiroidik guatr veya toksik guatr) ya da az çalışıyor olabilir (hipotiroidik guatr). Çalışma bozukluğu olan guatrların yarattığı yakınmalara daha sonra değinilecektir. çalışma bozukluğu olmayan düzgün büyümelerde genellikle sorun olmaz., ancak hasta kötü kozmetik görünümden ya da nefes darlığından yakınıyor olabilir.

Grip ve Soğuk Algınlığı

Grip Nedir?

Grip, burun, bronşlar ve akciğerden oluşan solunum sisteminde meydana gelen, Influenza A, Influenza B ve Influenza C virüslerinin neden olduğu yüksek derecede bulaşıcı viral bir enfeksiyondur. 1-2 hafta içinde hastalar genellikle iyileşirler ancak etkileri haftalarca devam edebilir. Bazı hastalardaysa hayatı tehdit edici komplikasyonlar (zatürre gibi) gelişebilir.

Sonbahar ve Kış aylarında görülür. En fazla görüldüğü yaptığı aylar Ekim - Mart aylarıdır. Grip son derece ciddi bir hastalık olup, en fazla görüldüğü kış mevsiminin en şiddetli hastalıklarından biridir. İşgücü kaybı açısından bakıldığında en yüksek maliyete yol açan hastalıkların başında yer almaktadır

Soğukalgınlığı Nedir?

Soğuk algınlığı sonucu oluşan enfeksiyonlarda etken %90 virüslerdir. Soğuk algınlığına neden olan 200 kadar değişik virüs tanımlanmıştır.

En sık görülen virüsler,

* Rhinovirus %15-40
* Coronavirüsler %10-20
* Parainfluenza Virüsü %5-10
* Respiratuar Sinsisyal Virüs %6

Graves Hastalığı (Tiroit Bezinin Aşırı Çalışması)

Hipertiroidizm, tiroit bezinden aşırı tiroit hormonu (T4 ve T3) salgılanmasıyla oluşan bir hastalıktır. Bu hastalığa tirotoksikoz ismi de verilir.

Hipertiroidiye neden olan hastalıklar şunlardır:

1. Graves hastalığı,

2. Toksik nodüler guatr (Tiroid bezindeki sıcak bir nodülden aşırı hormon salgılanması)

3. Tiroid bezinin iltihapları (tiroiditler),

4. Aşırı iyod alınması (nodülü olan hastaların iyodlu tuz veya iyodlu öksürük şurubu içmeleri ile)

5. Aşırı tiroid hormonu almakla (Tiroit hormon ilaçlarının aşırı alınması)

Graves hastalığı tiroid bezinin nedeni bilinmeyen otoimmün bir hastalığıdır. Bu hastalıkta vücut tiroit bezine karşı TSH reseptör antikoru üretir ve bu antikorlar tiroit bezini uyararak aşırı hormon üretmesine neden olurlar. Bu antikorların nasıl oluştuğu henüz bilinmemektedir. Bu hastalarda guatr ve gözlerde öne doğru çıkma-fırlama (oftalmopati) oluşur. Hipertiroidili hastaların çoğunda (%70-80) Graves hastalığı vardır.

Sıcak nodüller de hipertiroidi yaparlar. Hipertiroidili hastaların % 5’inde sıcak nodül vardır.

Glikoz 6 Fosfat Dehidrogenaz Eksikliği

Akdeniz ülkelerinde ve zencilerde daha sık rastlannan Glikoz 6 Fosfat Dehidrogenaz Eksikliği kan şekeri (glikoz) metabolizmasında hayati önem taşıyan bir enziminin eksik olması veya yeterince aktif olamamasıdır. Bu eksiklik alyuvarların yıkımına yol açan iki ayrı hemolitik anemiye (bir türileri derecede kansızlık) neden olabilir. Bu hastalıkta hasta kişi (bakla vb) oksitleyici bir maddeyi vücuduna aldıktan 48-96 saat sonra hemoliz (alyuvarların yıkımı) bulguları ortaya çıkar. Baklanın yol açtığı ağır hemolitik anemi "favizm" adını alır ve ülkemizde özellikle ilkbahar aylarında sık görülür. Favizm adı bakladan yapılan bir tür meze olan Fava’dan gelmektedir.

G6PD eksikliği;vücudumuzda kan şekeri (glikoz) metabolizmasında hayati önem taşıyan bir enzim olan “Glikoz 6 Fosfat Dehidrogenaz enziminin eksik olması veya yeterince aktif olamamasıdır.Bu eksiklik bazı hastalıkların veya ilaçların yol açtığı akut hemolitik anemi ve spontan (kendiliğinden gelişen), kronik (süregen) nonsferositik hemolitik anemi olmak üzere iki ayrı klinik sendroma neden olabilir.

Strese bağlı gece yeme hastalığı

Gün boyu iştahsızlığı takiben uykusuzluk ve iştahın gece artması ile karakterize olan "gece yeme hastalığı"; aşırı strese karşı vücudun verdiği yanıt sonucu oluşur.

Araştırmalar göstermiştir ki gece oburlarındaki hormon salınımı, normal yemek yiyen insanlara göre (streslerinden dolayı) daha değişiktir. Özellikle bayan hastalar üzerinde yapılan araştırmalara* göre; bu kişilerdeki stres hormonu salınımı normal kişilerden daha fazladır.

Gastroözefagiyal Reflü Hastalığı (Reflü Özefajit)

Tanım: Mide veya intestinal içeriğin özefagusa reflüsü sonucunda ortaya çıkan semptomlarla giden klinik tablo ’gastroözefagiyal reflü hastalığı’ (GÖRH), reflü sonucu özefagus mukozasında oluşan hasar ise ’reflü özefajit’ olarak tanımlanır. En sık görülen özefagus (yemek borusu) hastalığıdır.

Patogenez: Esas olay reflü olan materyaldeki asit ve pepsinin özefagus mukozası ile temas ederek hasar ve semptom oluşturmasıdır. Genel olarak en önemli mekanizma alt özefagus sfingterinin yutkunma olmadan geçici relaksasyonudur. Patogenezde rol oynayan faktörler;

• Alt özefagus sfinkter (AÖS) basıncında azalma,
• Hiatal herni,
• Özefagus klirensinin azalması veya gecikmesi,
• Mide boşalma zamanının uzaması,
• Mide asidinin artması,
• Özefagus mukoza direncinde azalma,
• Mukoza zedeleyici materyalin reflüsü sayılabilir.
• İntra abdominal basıncın artışı,
• Özefagus ameliyatları.
Klinik:
• En önemli ve değişmez semptom retrosternal yanmadır (pirozis).
• Özellikle uykuda aspirasyona bağlı olarak kronik larinjit, kronik öksürük ve pnomoni gelişebilir.
• Bazı hastalar anjina benzeri göğüs ağrısından yakınabilir.

Fibromiyalji

Fibromiyalji yaygın ağrıya neden olan ve çok sık görülen bir romatizmadır. Esas olarak kasları ve kasların kemiğe yapıştığı bölgeleri etkilemektedir. Bir eklem hastalığı değildir, eklemi tutmaz ve şekil bozukluğu yapmaz. Bir çeşit iltihaplı olmayan yumuşak doku romatizmasıdır. Kadınlarda erkeklere göre 7 kat daha fazla görülür. Daha çok erişkinlerin (35-60 yaş) hastalığıdır.

Ağrı fibromiyaljinin en önemli belirtisidir. Omuz, boyun gibi tek bir bölgede olabildiği gibi yaygın olarak da hissedilebilir. Fibromiyalji ağrısı hastalar tarafından yanma, acıma, hassasiyet, karıncalanma, üşüme ya da kemirici ağrı gibi değişik şekillerde tarif edilebilir. Ağrıya el ve ayaklarda şişlik hissi eşlik edebilir. Ağrı gün içinde, hava şartlarına, uyku bozuklukları ve strese bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Ağrı, bazen vücudun bir yarısında daha yoğun hissedilebilir.

Çoğunlukla genel fizik muayene normal ve hastalar sağlıklı görünümde olsa da kasların ayrıntılı muayenesi ile belli noktalarda bu hastalık için tipik hassas noktalar bulunur.

Ehrlichiosis (Tokat Hastalığı)

Hastalığın etmeni bir çeşit Ricketsia olan Ehrlichia mikrobudur. Kenelerle bulaşır.

Kenelerin insanı ısırmasından 10-14 gün sonra ortaya çıkan ishal, bulantı-kusma, halsizlik, yüksek ateş bulguları, (bazı hastalarda) deri döküntüsü ve burun kanaması hastalığın başlangıcındaki belirtilerdir.

Tanıda yukarıda sayılan klinik bulguların yanısıra bazı laboratuar verileri de önemlidir. Karaciğer fonksiyon tesleri (özellikle SGOT ve LDH) yüksekliği, lökopeni (beyaz küre sayısı düşüklüğü), lenfositoz (lenfosit sayısı artması), ciddi trombositopeni (trombosit sayısının önemli ölçüde azalması), CPK (kreatin fosfokinaz) yüksekliği tesbit edilir.

Bu hastalık bazı olgularda ağır seyredebilir; karaciğer ve böbrek yetmezliği, DIC (yaygın damar içi pıhlaşma bozukluğu) görülür. Bu durumda hastaya kan ve kan ürünleri de verilir. Çoğunluğu oluşturan diğer olgularda ise hafif seyreder; ilaç tedavisi ile iyileşme gösterir.

Bu hastalık daha çok kırsal bölgelerde görüldüğü için tarım ilacı zehirlenmeleri ile karıştırılabilir. Ayrıca yine Ricketsia grubu mikropların oluşturduğu Leime Hastalığı ve Weil Hastalığı ile de karışabilir. Ayırıcı tanıda bunlar da göz önünde tutulmalıdır.

Disfaji (Yutma güçlüğü)

Yutma güçlüğüne (Disfaji) özellikle yaşlılarda olmak üzere tüm yaş gruplarında yaygın olarak rastlanır. Disfaji terimi yemeklerin ve sıvıların ağızdan mideye geçmesi sırasında zorluk hissetmeyi ifade eder. Bu duruma çoğu tehlikeli olmayan ve geçici olan birçok faktör neden olabilir. Yutma güçlüğü nadiren tümör veya ilerleyici nörolojik hastalık gibi daha önemli patolojiye işaret eder. Kısa bir süre içerisinde yutma güçlüğü kendiliğinden iyileşmez ise kulak burun boğaz uzmanı tarafından değerlendirilmelidir.

Nasıl yutarız?

İnsanlar katı yiyecekleri yemek sıvıları içmek ve vücudun ürettiği tükürük ve mukusu yutmak için günde yüzlerce kez yutma işlevini gerçekleştirirler. Yutma işlevinin dört fazı vardır:

1) Birinci faz yiyecek ve içeceklerin çiğnenerek yutmaya hazır hale getirildiği dönem.

2) Ağız fazı boyunca, dil yiyecek ve içecekleri ağızın arka bölümüne iterek yutma yanıtını başlatır.

3) Yutak fazında yiyecek ve içecekler hızlıca yutaktan yemek borusuna geçer.

4) Son faz olan yemek borusu fazında yiyecek ve içecekler yemek borusundan mideye geçer.

Birinci ve ikinci fazlar istemli kontrol altında oluşurken,üçüncü ve dördüncü fazlar kendiliğinden oluşur.

Diabet (Şeker hastalığı)

Şeker hastalığı (Diabetes Mellitus), vücudumuzda insülin hormonunun hiç üretilememesine, vücudun ihtiyacını karşılayacak kadar üretilememesi, ya da üretilen insülinin yeterince etki gösterememesine bağlı olarak ortaya çıkar.

Diabet ( şeker hastalığı) kronik bir hastalık olup hayat boyu tedavi gerektirir. En basit teşhis bir damla kan ile yapılabilen açlık kan şekeri ölçümüdür.

Aşağıdakilerden en az bir tanesi varsa şeker hastalığı(Diabetes Mellitus) teşhisi konulur.

Açlık kan şekeri 126 mg/dl veya üzerinde ise,

Herhangi bir saatte bakılan kan şekeri 200 mg/dl veya daha fazla ve beraberinde çok su içme, çok idrara çıkma veya açıklanamayan kilo kaybı varsa,

75 gr glukoz içerek yapılan şeker yüklemesinden iki saat sonra kan şekeri 200 mg/dl veya daha fazla ise .

Kan şekeri yükselmesinin belirtileri nelerdir?

Her zamankinden daha fazla susama ve su içme,
Her zamankinden daha fazla acıkma ve yemek yeme,
Çok sık idrar yapma,
Gece sık olarak idrar yapmak için uykudan uyanma,
Cildinizde kuruma,
Halsizlik, yorgunluk,
Bulanık görme,
Yaraların geç iyileşmesi,

Çölyak Hastalığı (Gluten Enteropatisi)

Çölyak hastalığı; bağırsaklardaki sindirimi sağlayan villus denilen yapıların bozulmasına sebep olan ve dolayısıyla da yiyeceklerdeki besinin emilmesini engelleyen ve ince bağırsakta hasarlar oluşturan bir sindirim hastalığıdır.

Çölyak hastası olan kişiler buğdayda arpada çavdarda ve yulafta bulunan ve gluten olarak adlandırılan bir proteine tahammül edememektedir.

Çölyaklı hastalargluten içeren yiyecekler yediklerinde, onların bağışıklık sistemleri bunu ince bağırsaklara zarar vererek yanıtlar. Özellikle çok küçük ve parmak şekline benzeyen villus olarak adlandırılan ince bağırsaktaki emilimi sağlayan yapılar kaybolur(düzleşir ve görevini yapamaz hale gelir.)

Yiyeceklerdeki besinler buvillus|villuslardan geçerek kan dolaşımı içine emilirler. Villuslar olmadan kişi; her ne kadar yiyecek yerse yesin; beslenemez.

Vücudun kendi bağışıklık sistemine zarar vermesinden dolayı çölyak hastalığının oto-immün sistem rahatsızlığı olarak düşünülmektedir. Bununla birlikte, yiyeceklerin emilememesinden dolayı sindirim rahatsızlığı olarak da sınıflandırılabilmektedir.

Cushing Sendromu

Tanım

Hastalık, böbrek üstü bezlerinden salgılanan glukokortikoid hormonların kanda aşırı miktarlarda bulunmasıyla ortaya çıkar. Böbrek üstü bezlerinin aşırı çalışması ( adrenal hiperfonksiyon ) da denilen bu duruma, hastalığı ilk ortaya çıkaran Amerikalı cerrah Harvey Cushing' in adına ithafen Cushing Sendromu da denir.

Nedenleri, Görülme sıklığı, Risk faktörleri

Hastalığa böbrek üstü bezlerinde aşırı faaliyete neden olan ve başka bir rahatsızlığı tedavi etmek için kullanılan steroid ilaçların uzun süreli kullanımı neden olabilir. Bir diğer neden de bu hormonların kontrolünden sorumlu olan hipofiz bezinde oluşan bir urdur.

Belirtiler

# Gövdenin alt kısmında cilt üzerinde derin ve koyu renkli çatlaklar (hastalığın başlıca belirtisidir)
# Omuzlar arasında ve üstünde kambura benzer yağ birikimi
# Bitkinlik hali
# Kaslarda zayıflık
# Ödem ( şişme )
# Yüksek tansiyon
# Aşırı kıllanma
# Özellikle bel ve leğen kemiklerinde osteoporoz ( kemik erimesi )
# Şeker hastalığına eğilim
# İlerleyen dönemde yüz yuvarlaklaşır ve daha kırmızı bir görünüm alır

Teşhis

Conn Sendromu

Adrenal Korteksten aldosteron yapımının uygunsuz olduğu ve fazla miktarlara eriştiği bu hastalıkta , sodyum retansiyonu ile beraber kan basıncı yükselmesidir.


Belirtileri
Genellikle Asemptomatiktir.

Hipokalemiye kas güçsüzlüğü, kramplar,başağrısı, çarpıntı, polidipsi, poliüri veya

noktüri eşlik eder.

Orta derecede veya ciddi Hipertansiyon (200/120 mmHg'yı geçmez.)

Fundoskopi- Selim veya Grade 1-2

Tetani

Hipokalemi

Metabolik Alkaloz/ Chvostek ve Trousseau Belirtileri ( + )

Relatif Hipernatremi

Bozulmuş Glikoz Toleransı

Böbrek Kisti insidansı yüksektir.

Başağrısı

Paresteziler

Kardiyak Aritmiler


Nedenleri
Unilateral aldosteron üreten adenom (APA) en sık görülen (% 60) nedendir.(Conn Sendromu) Tek taraflı adrenalektomi ile kür sağlanır.

İdiopatik Hiperaldosteronizm (İHA) Bilateral zona glomeruloza hiperplazisidir, % 34 oranında görülür . Cerrahi tedavi faydalı değildir. Kronik medikal tedavi tercih edilir.


Bakım ve öneriler
Unilateral APA- unilateral adrenalektomi

Bilateral İHA- kronik medikal tedavi

Unilateral APA - Hipokalemi ; preoperatif Spironolakton ile kontrol altına alınır.

Böbrek Yetmezliği

Böbrek yetmezliği tanısı konulduğu zaman endişelenmeniz çok normaldir ama doğru bilgi almanızın, size gelecek ile ilgili büyük yararları vardır. Sosyal ve fiziksel ihtiyaçlarınıza göre renal ekibiniz ile birlikte size en uygun tedavi biçimini seçebilirsiniz. Renal ekip; doktorunuz, aileniz, diyaliz ünitesi hemşireleriniz, psikoloğunuz, yardımcı personel ve diyetisyenlerden oluşur.

Bir kaç tedavi seçeneğiniz var,

Renal ekibiniz her zaman yanınızda ve doğru karar vermenize yardımcı olacaktır.

Yalnız değilsiniz...!

Böbreklerimiz

Böbreklerimiz, omurganın her iki yanında, karın boşluğu içerisinde ve bel bölgesinin biraz yukarısında yer alırlar. Normalde her insanda iki tane böbrek bulunur. Fakat sağlıklı tek bir böbrek de normal yaşam sürdürmeye yeterlidir. Böbrekler şekil olarak fasulyeye benzerler. Ağırlık ve yapı olarak çok küçük görünen bu organların vücudumuz için önemi çok büyüktür.

Böbreklerimizin görevleri

* Metabolik ürünlerin vücuttan atılması
Böbreklerimizin en önemli görevi vücudumuzdaki zararlı ve atık maddeleri ( üre, kreatinin, ürik asit gibi ) süzerek vücuttan idrar yolu ile atmaktır.
* Kan basıncının düzenlenmesi

Besin Zehirlenmeleri

Yiyecek ve içeceklerin saklanması, hazırlanma ve sunulma aşamalarında uygun sağlık koşullarının olmaması, besin zehirlenmelerinin önemli bir sorun haline gelmesine yol açıyor. Süt ve süt ürünleri, kremalı yiyecekler, tavuk mamülleri, mayonezli, yumurtalı yiyecekler, pişirilip uygun koşullarda saklanmayan etler, deniz ürünleri, bozulma riski en yüksek gıdalar arasında yer alıyor.

Akdeniz diyetinin vazgeçilmez unsurları olan meyve ve sebze ağırlıklı beslenmenin en sağlıklı beslenme biçimi olduğunda uzmanlar birleşiyorlar. Fakat Türkiye'de sebze ve meyve açısından bolluk ve çeşitliliğe rağmen besinlerin saklanması, pişirilmesi de büyük önem taşıyor.

Besinlerin hazırlanması sırasında temizlik kurallarına gereken özenin gösterilmemesi, besin zehirlenmelerine yol açabiliyor. Besin zehirlenmeleri kontamine yiyecek ve içeceklerle oluşuyor. Besinler ve içecekler infeksiyona yol açan mikroorganizmalarla veya toksit maddelerle bulaştıklarında zehirlenmeye neden oluyorlar. Bunların yanısıra nadiren yenilmemesi gereken bir bitki veya hayvanın yenmesi de besin zehirlenmesi tablosunu ortaya çıkarabiliyor.

Top