ihya.org

vücudumuz

Bağışıklık Sistemi



Bağışıklık sistemi, insan vücudunun hastalıklara karşı savunma mekanizmasını oluşturan karmaşık bir sistemdir, vücudu yabancı ve zararlı maddelerden korur.

Bu sistem vücudumuza giren milyonlarca bakteri, mikrop, virüs, toksin ve parazitlere karşı korunmak için düzenlenmiştir.

İnsan vücudu, hastalıklara karşı bir savunma sistemiyle donatılmıştır ve bu yüzden de kendi kendini iyileştirme yeteneğine sahiptir. Hastalığa yol açan maddeler tarafından uyarıldığında, bağışıklık sistemi harekete geçer. Sistem, yabancı olarak algıladığı bir mikroorganizmayla karşılaşır karşılaşmaz, belirli hücreler bundan kurtulmak için savaşmaya başlar. Daha önce rastladığı bir mikroorganizmayı tanıyan sistem ikincisinde ondan kurtulmak için çok daha çabuk tepki verebilir. Buna kazanılmış bağışıklık denir.

Bu sistemin çalışmasının en güzel ve basit örneği mikropların vücudumuza girdiğinde onlara karşı antikorların oluşması ve bunlarla savaşılmasıdır. Aynı mikropla tekrar karşılaşıldığında bu antikorlar bizi hastalanmaktan korur. Antikor vücuda giren yabancı maddelere karşı savunma hücrelerinin verdiği yanıttır.

Solunum Olayı

Alveollerin yalnız epitel dokudan yapılmış incecik duvarları vardır. Alveol duvarlarının dış yüzeyleri atar ve toplardamar kılcallarıyla bir ağ gibi sarılmıştır. Akciğer atardamarı aracılığıyla alveollerin dış yüzeylerine sürekli olarak karbon dioksit yüklü kan gelir. Buna karşın, alveollerin içine de hava borularıyla oksijen yönünden zengin hava girer ve ince duvarları aracılığıyla, içlerinde havayla kan arasında bir gaz alışverişi olur. Sayısı yaklaşık dört yüz milyon civarında olan alveollerin akciğerlerde oluşturdukları gaz alışveriş yüzeyi oldukça büyüktür. Derin bir soluk alma sırasında alveollerin yüzeyi, yani solunum yüzeyi toplamı yüz metrekareye yükselir. Bu yüzey, bir insanın vücut yüzeyinin yaklaşık elli katı demektir.

Gırtlak (Larinks)



Soluk alma sırasında, hava ağız ya da burundan farenkse geçer. Farenks hem yiyecekler hem de hava için ortak bir geçiş yoludur. Farinks 2 tüpe ayrılır, birisi özafagustur ve buradan yiyecekler mideye geçer, diğeri ise larinksdir ve bu da havayolunun bir parçasıdır. Farenks sesin çıkartıldığı yerdir. Ses telleri larinkste bulunur, geçen havanın bu telleri titretmesi ile ses oluşur. Larinks trakea denilen uzun bir tüpe açılır.

Yutak (Farinks)



Solunum sistemi ile sindirim sistemini birbirinden ayıran bölümdür. Farinksin üst bölümü (nazofarinks) yumuşak damakla ağız boşluğu ve burun boşluğunu birbirinden ayırır. Alt bölümü (laringofarinks) ise trake ve özofagusla bağlantı yapar.

Solunum sisteminin fonksiyonları

* Havanın akciğerlere ulaştırılması

*Akciğerlerde hava ile kan arasındaki alışverişi sağlamak (oksijen ve karbondioksit değişimi)

* Solunum yüzeyini sıcaklık değişimlerinden ve diğer çevresel faktörlerden korumak

*Solunum sistemini ve diğer dokuları patojenlerin girişine karşı korumak

*Sesin oluşumunu sağlamak

*Homeostazın korunmasına yardımcı olmak

*Kaslar ile idrar çıkarmada ve defekasyonda yardımcı olmak

Solunum Sistemi



Tüm canlı hücreler yaşamlarını sürdürmek için oksijene ihtiyaç duyarlar. Solunum sistemi vücut hücrelerine gerekli olan oksijeni sağlar ve karbondioksit atığını uzaklaştırır. İnsan oksijensizliğe en fazla 3-6 dakika dayanır. Canlılar oksijene enerji ihtiyaçlarını karşılamak için gerek duyarlar.

Dakikada 16-18 defa soluk alıp veririz. Bebeklerde bu sayı 30-40’a kadar yükselir. Solunum hızı omurilik sağındaki solunum merkezi yönetir.

Vücudun Yapısı Ve Fonksiyonları

İlk Yardım esaslarının anlaşılması ve İlk Yardım uygulamalarının yapılabilmesi için vücut yapısını , organlarını ve nasıl çalıştıklarının bilinmesi gerekmektedir.

VÜCUDUN YAPISI

İSKELET : İnsan vücudu İskelet dediğimiz kemiklerin oluşturduğu bir çatıdan meydana gelmiştir.Olgun bir insan iskeletinde 213 - 214 kemik bulunur.

Görevleri :
1- Vücuda şekil ve sağlamlık ( sertlik ) verir.
2- Kaslara destek olur ve hareketlerimizi sağlar.
3- Kafatası , Göğüs ve karın boşluklarındaki mühim organlarımızı korur.
4- Kemik iliklerinde alyuvarların imalini sağlar.

KAFATASI : Kafatası kemiklerini iki grupta toplatabiliriz . Beyni koruyan kısım ile yüzü teşkil eden kemiklerdir.

EKLEMLER : İki veya daha fazla kemiğin birleşmesiyle meydana gelir.İki türlü eklem vardır.
1- Hareketsiz Eklemler : Kemikler yan yana gelerek birbirleriyle sıkıca kenetlenmişlerdir.
( Kafatası eklemleri gibi )
2- Hareketli Eklemler : Bu tip eklemleri meydana getiren kemiklerin uçları kıkırdak ile kaplı
olup , kuvvetli dokularla birbirine bağlıdır. Hareketli eklemler üç çeşittir.
A) Tam hareketli eklemler ( omuz ve kalça kemikleri vs )
B) Yarı hareketli eklemler ( diz ve dirsekler vs )

Vücudumuzda Yardımlaşma

Vücudumuzdaki faaliyetlerin pek çoğu irademizin dışında, belirli ve mükemmel bir program dahilinde gerçekleşir. Mesela: yemeği hazırlamamız, ağzımıza götürmemiz, çiğnememiz ve yutmamız iradidir. Ancak bundan sonraki aşamalar tamamen irademiz dışında gerçekleşir. Sindirim mide ve bağırsaklarımızda tamamlanır. Yapılan bu uygulamalarda iradi hiçbir katkımız yoktur.

Daha sonra besinler emilerek kana karışır. Karaciğerde besinlerin kimyasal analizleri yapılır ve sindirim yoluyla gelen zehirli maddeler temizlenir. Besin maddeleri belirli bir denge içerisinde, kanla bütün vücuda dağıtılır. Bu dağıtılma ve paylaşımda vücudumuzdaki bütün doku ve organlar arasında müthiş bir dayanışma gözlenir:

Solunum Sistemi



En küçüğünden en büyüğüne kadar vücuttaki milyarlarca işlem oksijen sayesinde elde edilen enerji ile gerçekleşir. İhtiyaç duyduğumuz oksijeni vücudumuza sağlayan solunum sistemimizdir.

Nefes alıp verme işlemi otomatik olarak gerçekleşir. İnsan bu hayati önemdeki işlem yerine getirilirken hiçbir emek sarf etmez, bir karar vermez ve hiçbir müdahalede bulunamaz. Doğduğu andan itibaren bu mucizevi sistem faaliyete geçer ve hiç aksama olmadan çalışır. Yeni doğan her bebekte -o farkında dahi olmadan- ömür boyunca hiç durmadan çalışacak olan solunum makinesinin düğmesine basılmış olur.

Solunum, yalnızca nefes almak değildir. Havadaki oksijen kullanılarak vücutta enerji ortaya çıkarmak için yapılan işlemler zincirinin tümüne verilen addır. İlerleyen bölümlerde solunum işleminin nasıl gerçekleştiği konusuyla birlikte solunum sistemini oluşturan parçaların genel yapısı da ele alınacaktır.

Solunum Sisteminin Giriş Kapısı: Burun

Sistemler

Sinir Sistemi :



Beyin, omurilik ve karmaşık yapılı sinir ağlarından oluşur. Diğer sistemlerin işlevlerini koordine eder.
En küçük birimi nörondur. Özel yapıları olan nöronlar, beyin ile dokular arasındaki bilgi alışverişini sağlar. Bu alışveriş nöronlar aracılığı ile elektro kimyasal dalga nakliyle oluşur. Bu iletişim hızı 150 feet/sn. dir. İnsan vücudunda ortalama 10 milyar nöron vardır, bunların en küçükleri mikroskobik; en büyükleri ise vücudu boydan boya dolaşacak uzantılara sahiptirler.

Sindirim Sistemi :



Mide, ince ve kalın barsaklar, tükürük bezleri, pankreas, karaciğer ve safra kesesinden ibarettir.
Yiyecekleri hücreler tarafından kullanılır hale getirir. Kimyasal ve bakteriyolojik değişikliklerle yiyecekler aminoasit, su, şeker gibi temel maddelere dönüştürülür. Daha sonra kana geçen bu temel maddeler dolaşım sistemi vasıtasıyla hücrelere ve dokulara taşınır.

Boşaltım Sistemi :

Kalp



Sizi meydana getiren ve tıpkı sizin gibi "canlı" olan yaklaşık 100 trilyon hücreye hayat veren; bu hücrelerin nefes alıp vermelerini ve beslenmelerini sağlayan, onları temizleyen, hastalıklarını iyileştirmek ve onları düşmanlardan korumak için hiç durmadan çalışan bir makineyi vücudunuzda taşıdığınızdan haberdar mısınız? Kalbiniz, sizi oluşturan hücreleri, dolayısıyla sizi yaşatmak için tüm ömrünüz boyunca çalışır.

Göz Nedir?

GÖZÜN KISIMLARI
Göz, iç içe geçmiş üç tabakayla çevrelenmiştir. Sert tabaka da denilen dış tabaka beyaz ve serttir. Gözü en dıştan saran koruyucu tabakadır. Beyaz renkli kısmına göz akı denir. Sert tabaka gözün ön kısımlarında dışbükey bir hal alarak saydamlaşır. Buna kornea ya da saydam tabaka denir. Damar tabaka koyu renktedir ve burada sık kan damarları vardır. Sert tabakanın altında yer alan damar tabaka, gözün ön kısımlarına kadar uzanır ve korneanın altında, göz bebeğinin orta kısmında çeşitli renkli, iris denen dairesel bir organ halini alır. Işınların göze giriş deliği olan gözbebeği, ışık yoğunluğuna göre daralıp genişleme özelliğine sahiptir. Göz bebeği irisin ortasındadır; çapı 2mm ile 8mm arasında değişebilir. İç tabaka olan ağ tabaka (retina) ışığa karşı çok duyarlıdır. Işık uyarılarını alan çomak hücreler, renklere duyarlı konik hücreler ve görme sinirleri bu tabakadadır. Konik hücrelerin duyarlılığı az ışıkta azalır. Bu nedenle az ışıkta renkleri fark edemeyiz.

Duyu Organları

Çevremizde olup bitenleri duyularımızla algılar, nesneleri duyularımızla ayırt ederiz. İnsanda ve hayvanların çoğunda görme, işitme, koku, tat ve dokunma gibi beş temel duyu vardır. Bu duyularla edinilen bilgiler(duyumlar) somut biçimde algılandığı için, gördüğümüzün, işittiğimizin, dokunduğumuzun, koku ve tat aldığımızın her an bilincindeyizdir. Oysa dış dünyadaki ve vücudumuzdaki değişikler üstüne bilgi edinmemizi sağlayan hareket, basınç, denge, ısı ve ağrı duyuları, bu değişikler bizi rahatsız edecek kadar belirgin olmadığı sürece ön plana çıkmaz. Bu maddede bize çok tanıdık olmayan bu duyular ile koku, tat ve dokunma duyuları ele alınacaktır. Görme ve işitme duyuları ise, bu işlevleri üstlenmiş temel duyu organları olan GÖZ ve KULAK anlatılmıştır. Dış ortamdaki değişiklikleri algılayabilmek için gereken organlardır.

1- TAT DUYUSU VE DİL



Dilin özellikleri
*Tat almaya konuşmaya,besinleri karıştırmaya yarar.
*Tat alabilmek için maddelerin suya karışmış olması gerekir.
*Tat alma,tat tomurcuklarıyla olur.( mantar,çanak ve yaprak şekillerinde görülür)

Kulak ve İşitme Duyusu



Kulak, işitme ve denge organıdır. Dış, orta ve iç kulak olmak üzere üç kısımda incelenir.

Dış Kulak

Kıkırdaktan yapılmış kıvrımlı kulak kepçesi ve dış kulak yolundan oluşur. Dış kulak yolu ile orta kula¬ğın birleştiği yerde bağ dokudan yapılmış, ses dal¬gaları ile titreşebilen kulak zarı bulunur.

Orta Kulak

Küçük bir odacık şeklinde olan bu bölümde şekillerine göre adlandırılan çekiç, örs ve üzengi kemikleri bulunur. Üzengi kemiği iç kulak başlangı¬cındaki oval pencereye bağlıdır. Orta kulakta oval pencerenin alt kısmında yuvarlak pencere bulunur.

Kemikler, ses dalgalarının kuvvetlendirilerek iç kulağa iletilmesinde görevlidir.

Orta kulak "Östaki borusu" denilen bir kanalla yutağa bağlanır. Bu yapı, kulak zarının iki tarafın¬daki hava basıncını dengede tutmaya yarar.

İç Kulak

İç kulakta dışları kemik, içleri zar yapılı labirent ve torbalar bulunur.

Labirentin işitme ile ilgili kısmı helezon şeklinde kıvrılmıştır. Bu kısma salyangoz (=kohlea) denir. Salyangoz içinde birbirinden ince zarlarla ayrılan üç kanal bulunur:

Göz ve Görme Duyusu



İnsan gözü 4000 - 7400 A° arasındaki dalga boyuna sahip ışıkla uyarılabilen, görme olayını gerçekleştiren organdır. Göz, görmeyi sağlayan ve koruyucu görevi olan yapılardan meydana gelmiştir. Gözdeki koruyucu yapılar; kaşlar, göz kapakları, kirpikler, gözyaşı bezi ve göz yuvarlağını göz çukuruna bağlayan, hareketi sağlayan kaslardır.

Görmeyi sağlayan kısımlar ise mercek, reseptörler ve duyu sinirleridir.

Göz küresi dıştan içe doğru sert tabaka, damar tabaka, ağ tabaka olarak adlandırılan 3 tabakadan oluşur.

A. Sert tabaka

Göz yuvarlağını dıştan saran, bağ dokudan oluşmuş, kalın ve sert koruyucu tabakadır. Göz yuvarlağının ön tarafında incelip saydam hale gelerek "Kornea" adını alır. Kornea, mercek gibi görev yaparak ışığın toplanması ve kırılmasında rol oynar. Sert tabakanın diğer kısımları beyaz olup, göz akı adını alır.

B. Damar tabaka

Top