ihya.org
Hastalıklar
Kronik Hepatit B
HBV, Hepadnaviridae ailesinden, çift sarmallı bir DNA virusudur. Serum içinde 30-32C°’de 6 ay, -20C°’de ise yıllarca canlılığını korur. Serum içinde 60C°’ye 4 saat dayanabilir.
Kuru sıcak hava ile 180C°’de 1 saatte, otoklavda 121C°’de 15 dk’da, kaynatma ile 10-20dk’da inaktive olur. Kimyasal ajanlardan %0. 1-0. 2 glutaraldehit, %0.5-1 ‘lik Sodyum Hipoklorit, (veya 500ppm serbest klor), İzopropil veya Etil Alkol virusu inaktive eder.
Bilinen 4 önemli bulaşma yolu vardır.
1. Parenteral bulaşma,
2. Cinsel yolla bulaşma
3. Perinatal bulaşma,
4. Horizontal bulaşma
EPİDEMİYOLOJİ
Hepatit B virüs (HBV) enfeksiyonu yaygın bir sağlık sorunudur. Dünyada iki milyar kişi HBV ile enfekte haldedir; bunun 360 milyonu kronik HBV enfeksiyonu hastasıdır; her yıl 520. 000’den fazla ölüm olmaktadır (50,000 akut hepatit B, 470,000 siroz veya karaciğer kanseri nedeniyle) Bulaşma parenteral yolladır. Hepatit B prevalansı ve bulaşma yolları tüm dünyada değişkenlik göstermektedir.
Kist Hidatik
Tanım ve Klinik Bilgiler :Echinococcus granulosus, Echinococcus multilocularis ve Echinococcus vogeli’nin oluşturduğu; sıklıkla karaciğer ve akciğerde yerleşim gösteren paraziter zoonotik bir hastalıktır .
Hastalığın başlarında kistin küçük olduğu dönemlerde uzun yıllar boyunca asemptomatik seyredebilir. Fakat kist büyüdükçe; bulunduğu bölgeye ve oluşturduğu basıya göre belirtiler ortaya çıkar. Karaciğer yerleşiminde sağ hipokondrium ağrısı, bulantı, kusma ve ikter gibi belirti ve bulgular görülür. Akciğer tutulumunda; solunum sıkıntısı, öksürük, hemoptizi, göğüs ağrısı görülür .
Diğer organ ve sistem tutulumlarında da bu bölgelere ait tablolar ortaya çıkar. Örneğin kafa içi tutulumlarda; baş ağrısı, kafa içi basınç artışı, kusma, şuur kayıpları görülebilir. Myokard tutulumunda ritm bozuklukları, iskemi bulguları, myokard nekrozu hatta rüptürü gelişebilir. Kemik tutulumlarında spontan kırıklara neden olabilir.
Kistin rüptüre olması durumunda allerjik reaksiyonlar ortaya çıkar. Akciğerdeki kistin rüptüre olmasıyla ağızdan kist sıvısı gelir, boğulmalara neden olabilir.
Tanı Metodları :
Tanı; klinik bulgular, radyoloji, etkenin görülmesi ve serolojik yöntemlerle konur.
Kemik Tümörleri
Kemikte başlayan tümörler nadirdir. Eğer kanserliyse, habis hücreler çoğu zaman vücudun başka bir yerindeki kanserden gelmişlerdir (metastaz yapmıştır.) Bunun istisnaları ilikte başlayan multipl meyelom ve osteosarkomdur.
Belirtiler
- Kemiğin yüzeyinde sert bir şişlik,
- Bu şişlikle birlikte ağrı,
- Kemik kırılmaları.
Osteosarkom birinci kemik kanserleri arasında en yaygın olanıdır. Bunların her ikisi de metastaz şeklindeki kemik kanserlerinden çok daha az görülür. Daha büyük sıklıkla, kemik tümörleri selimdir.
Teşhis
Röntgen yararlı olabilir, ancak kesin teşhis koymaya yetmeyebilir. Tümörün habis olup olmadığını anlamak için, laboratuvarda incelemek üzere küçük bir doku örneğinin alındığı kemik biyopsisi yapılabilir.
Selim tümörler nadir olarak sağlığı tehlikeye atar. Eğer tümör habis ya da vücudun başka bir bölgesinden yayılmışsa yaşamı tehdit edebilir.
Tedavi
Selim tümörlerin nadir olarak ameliyatla çıkartılması gerekir. Osteosarkom gibi bir kemik kanseri ameliyatla çıkartılır ve kanser ilaçları verilir. Bazen, kanser dokusu alınırken kol ya da bacak korunur ve daha sonra onarılır. Bu işlemi bir rehabilitasyon programı izler.
Kas Tümörleri
Adale tümörleri nadirdir. Oldukları zamanda çoğunlukla selimdirler fakat habis bir adale tümörü (rhabdomyosarcoma) hayatı tehdit edebilir ve derhal tedavi edilmesi gerekir.
Belirtiler
- Adale dokusunda, cildin yüzeyinden görülebilen bir şişkinlik,
- Etkilenen bölgede ağrı,
- Kitlede süratli büyüme;
Teşhis
Eğer cildinizin altında herhangi bir şişkinlik görürseniz doktorunuza gidin. Cildin altındaki şişkinliklerin çoğu lipomdur (selim yağ tümörü). Bunlar yağdan meydana gelmiştir ve ciltle adale arasında bulunur. Çoğu zaman hafif bir parmak basımıyla kolayca belirlenir ve kolayca hareket eder. Birkaçı birden bir arada bulunabilir. Bu şişkinliklerde çoğunlukla endişe edecek bir şey yoktur.
Doktorunuz şişkinliği muayene edecektir ve eğer ciddi bulursa o bölgenin bir röntgeni, manyetik rezonans görüntü taraması veya bilgisayarlı tomografı taramasını isteyecektir. Bu doku biyopsisi de gerekir.
Tedavi
Eğer tümör selimse tedavi gerekmez ya da cerrahi olarak çıkartılıp konu kapatılır. Fakat eğer habisse cerrahi çıkartma, radyasyon tedavisi veya kemoterapi gerekli olabilir.
Karaciğerin iyi huylu tümörleri
Karaciğerin en sık rastlanan iyi huylu (benign) tümörü hemanjiomdur. Ayrıca hepatosellüler adenom ve, fokal nodüler hiperplazi de sıktır. Kontrol amacıyla veya bir başka nedenle yapılan ultrason, BT ve MR tetkiklerinde; hemanjiomlara sıklıkla rastlanır.
Karaciğerin iyi huylu tümörlerinin sınıflandırılması :
A- Hepatosellüler tümörler : Karaciğer dokusundan köken alan benign tümörlerdir.
1- Hepatosellüler adenom : Hepatosellüler adenomlar (karaciğer adenomları) hemen hemen daima çocuk doğurma yaşındaki kadınlarda görülür ve oral kontaseptif (doğum kontrol hapı) içenlerde sıktır. Oral kontaseptiflerin içerdikleri östrojen hormonunun bu tümörün gelişiminde etkili olduğu düşünülmektedir. İlaç kesildikten sonra tümör gerileyebilir.
Karaciğer Yetmezliği
Fulminan karaciğer yetmezliği (FKY), oldukça dramatik bir tablo ile seyreden, nispeten kısa bir zaman aralığı içinde gelişen ve mortalitesi yüksek olan bir hastalıktır. Sirozda görülenin aksine portal hipertansiyonun komplikasyonları nadirdir ve hastalık tablosunda daha çok hepatosit yetmezliğinin özellikleri hakimdir. Son yıllarda özellikle moleküler biyoloji ve immünoloji alanında kaydedilen büyük ilerlemelere rağmen FKY'nin oluş mekanizmaları ve etkili tedavi şekilleri hakkında yerleşmiş bir görüş birliği yoktur. ABD Ulusal Sağlık İstatistikleri Merkezi'nin (NCHS) verilerine göre prevalansı 17/100.000'dir.
TANIM
FKY, daha önce karaciğer hastalığı olmayan bir kişide karaciğer hücrelerinin masif nekrozu sonucu gelişen, karaciğer fonksiyonlarında ciddi bozukluk ve hepatik ensefalopati ile kendini gösteren ağır bir klinik tablodur.
Karaciğer Yağlanması
Karaciğer yağlanması (hepatosteatoz) ; karaciğer hücrelerinde aşırı yağ birikmesidir. Yetişkin her dört kişiden birinde görülür. Alkol kullanımı karaciğer yağlanmasının en önemli sebebidir. Alkol kullanmayanlarda görülen karaciğer yağlanması başlıca şişmanlık, diabet (şeker hastalığı) ve kan yağlarındaki yükseklikten kaynaklanır; ayrıca şu durumlarda da görülür : Geçirilmiş hepatit (sarılık , Reye sendromu, Wilson hastalığı, Refsum hastalığı, hemakromatoz, abetalipoproteinemi , proteinden fakir beslenme, kortikosteroid (kortizon) kullanımı, tetrasiklin (bir tür antibiyotik) ve diğer bazı ilaçların kullanımı vs..
Karaciğer yağlanmasına ek olarak karaciğerde büyüme veya kişide bazı şikayetler de varsa (karın sağ üst tarafında ağrı, sarılık) veya karaciğer enzimleri (SGOT, SGPT vs) değerleri yükselmişse önemli olabilir. Karaciğer enzimlerini yükselten sebeplerden en sık görüleni karaciğer yağlanmasıdır. Karaciğer yağlanmasının tek başına çok fazla bir klinik değeri yoktur. Genellikle batın ultrasonu yapılırken farkedilir. Tanısı için de zaten ultrasonografi’den yararlanılmaktadır.
Karaciğer Kanseri (Karaciğerin primer malign tümörleri)
Karaciğerin primer (kendine has) malign (kötü huylu) tümörleri, bir başka deyişle kanserleri şunlardır: Hepatosellüler karsinom, intrahepatik kolanjiosellüler karsinom, hepatokolanjiokarsinom, hepatoblastom, anjiosarkom, epiteloid hemanjioepitelioma ve diğer sarkomlar (leiomyosarkom, rabdomyosarkom, indiferansiye embriyonel sarkom). Karaciğer kanserlerinin tümüne yakınını hepatosellüler karsinom (HSK) ve intrahepatik kolanjiosellüler karsinom oluşturur.
1- Hepatosellüler Karsinom (HSK) :
Karaciğerin en sık (%75) rastlanan primer tümörüdür. Diğer adı hepatomadır. Erkeklerde kadınlardan 5 misli daha fazla görülür. En sık 40-60 yaşlardadır. Kısacası en fazla orta yaş erkeklerde görülür. Dünyada en fazla Güneydoğu Asya ve Güney Afrika'da görülür. ABD'de ise seyrektir; tüm kanserlerin ancak %2,5'udur.
Kanser
Kanser, yayılma gösteren ve ölümcül olabilen bir hastalıktır. Kanserin 100'den fazla tipi vardır ve vücudun her bölümünü etkileyebilir. ABD'de kalp hastalığından sonra en sık rastlanan ikinci ölüm nedenidir ve üç kişiden birini etkiler.
Kanser tanısı konulduğunda, kanserin tipine, vücuttaki yerine, hastalığın yayılmasına ve hastanın yaşıyla genel sağlık durumuna bağlı olarak tedavi seçeneği belirlenir. Kanseri etkili biçimde tedavi etmek ya da belirli semptomları ya da yan etkileri ortadan kaldırmak için bazı tedaviler bir arada uygulanır.
Araştırmacılar, farklı hasta gruplarını tedavi edebilmek için en etkili tedavi kombinasyonları üzerinde çalışıyorlar. Yapılan çalışmalarda, beyne yayılmış kanserin çıkartılması için yapılan ameliyattan hemen sonra radyasyon tedavisi uygulanan hastalann, hemen radyasyon tedavisi uygulanmayanlara göre daha iyi durumda olduğu gösterildi.
KANSERİN NEDENİ:
Kalıtımsal Hastalıklar
KROMOZOM
Bitkilerde ve hayvanlarda her tür kendine özgü sabit sayıda kromozom içerir. Kromozomların sayısı mitoz bölünmedeki düzenli ve kesin olaylarla sabit tutulur. Birçok hayvan ve bitkide kromozom sayısı eşittir. Fakat kromozomlardaki kalıtım faktörleri farklıdır.
İlk defa 1840 yılında botanikçi hofmeister tarafından Tradescamia bitkisinin polen ana hücrelerinde görülmüş ve 1888 yılında vvaldeyer tarafından da "K r o m o z o m" ismi verilmiştir.
KROMOZOMLAR ve HASTALIKLAR
Crohn Hastalığı
Ülseratif Kolit ile birlikte Kronik İltihabi Barsak Hastalıkları grubunu oluşturur. Crohn hastalığı sindirim sistemimizin herhangi bir yerinde yerleşebilmekle beraber, en çok ince barsağın kalın barsakla birleşme yerinde, kalınbarsak, rektum ve ince barsaklarda yerleşir. Barsak duvarında kalınlaşma, iç kısmında ülserler ve barsak duvarı içine uzanan ince yarıklar oluşturur.
BELİRTİLERİ NELERDİR ?
* Kramp tarzında karın ağrısı, özellikle sağ alt karın bölgesinde ele kitle gelmesi,
* İshal, zayıflama, ateş
* Anal ağrı, fissür, fistül, akıntı
* Rektal abseler,
* Deri belirtileri, eklem ağrılar
Genelde genç erişkin ve orta yaş grubunda görülür. Kesin sebebi bilinmemektedir.Hastalık bulaşıcı değildir. Belirtiler zaman zaman geriler. Teşhisde ülseratif Kolit ile karıştırılmamalıdır. Hastalığın tanısında Kolonoskopik ve Radyolojik tetkikler başta gelir.
TEDAVİ NASIL YAPILIR ?
Crohn hastalığının tedavisi başlangıçta ilaçla yapılır. Ancak aşağıdaki komplikasyonları ortaya çıktığında kesinlikle cerrahi tedavi gerekir. Bunlar;
* Barsağın kalınlaşma nedeni ile tıkanıp gaz- gaita geçişinin durması,
Divertiküler Hastalık (Divertikülozis)
Kalın barsak duvarında küçük bir bölgenin dışa doğru balonlaşmasına “Divertikül “ denir. 60 yaş ve üzerindeki insanların çoğunda görülebilir.
Divertikül, genellikle çok sayıda olur. En çok inen kolon ve sigmoid kolonda yerleşmekle beraber, çekumda ve kolonların diğer kısımlarında da görülebilir.Ancak bunların çok az bir kısmında klinik belirtiler ortaya çıkar.”Divertikülit” denilen divertiküllerin iltihaplanması en sık görülen şeklidir.
BELİRTİLERİ NELERDİR ?
Divertikülitte, karnın sol alt kısmında ağrı, hassasiyet hissedilir. İshal, kabızlık ve kanama görülebilir. Kanamalar şiddetli olur ise veya senede birkaç kez tekrarlar ise tedavi için o kısmın ameliyatla çıkarılması gerekir. Bunun dışında divertiküller,karın içine delinebilirler, abseleşebilirler veya karnın diğer organlarına yapışıp delinerek iç fistüller oluşturabilir. Tüm bu durumlarda tedavi için cerrahi girişim gerekir.
Prof. Dr. Adil Baykan
Kabızlık (Konstipasyon)
Kabızlık, toplumda özellikle kadında sık rastlanılan bir durumdur. Günde 1-2 kez ile haftada 3 kez tuvalete çıkabilme ( defekasyon ) sayısı normal kabul edilir. Eğer defekasyon ( tuvalete çıkma ) sayısı haftada 2 den az oluyorsa bu takdirde bu kişiye Kabızlık ( Konstipasyon ) tanısı konur. Ancak birçok kişi bu durumdan pek rahatsızlık duymaz. Eğer defekasyon sayısı 7 – 10 günde bir kez oluyorsa bu durumda hekime başvurmak gerekir.
KABIZLIĞIN SEBEBİ NEDİR ?
Domuz Gribinin Tarihçesi
Domuz domuzluğunu 1918 yılında da yapmıştı
Çok yaygın olan, ancak genellikle öldürücü olmayan grip 1918’de büyük bir salgın hâline gelerek 20 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olmuştu. İspanyol gribi olarak isimlendirilen bu salgının korkutucu yanı günümüzdeki domuz gribi gibi o yıllarda da domuzdan insana bulaşmasıydı...
İnsanoğlu dünya tarihi boyunca birçok amansız hastalıkla mücadele etti. Bunların çoğu insanlığın azmi karşısında yenildi ve ortadan kalktı. Bugün bu hastalıkların çoğunun adlarını bilenler sadece işin uzmanları. Tarih boyunca “Mahşerin Dördüncü Atlısı” denilen kolera, çiçek, verem, cüzam, sıtma, difteri, tifo, tifüs, frengi, grip ve veba gibi bulaşıcı hastalıklarla mücadele eden insanoğlunun dramı, Türkçe olarak Doris Flexner, Andrew Nikiforok ve Zeynep Dramalı’nın kitaplarında genişçe anlatılır.
Kalın Bağırsak (Kolon) ve Rektum Polipleri
Kolon ve Rektumun iç duvarından barsak kanalının içine doğru büyüyen oluşumlardır. Bunlardan bazıları saplı bir şekilde kanal içine sarkarken, diğerleri barsak duvarına yapışık bir şekildedirler.
Poliplerin büyüklükleri 1 –2 mm den 4-5 cm yi geçen boyutlara ulaşabilir. Bunlar başlangıçta iyi huylu ( benign) oluşumlardır. Ancak 1 cm yi geçen büyüklükteki poliplerde habaset ( malignite) şansı artmaya başlar.Bu nedenle büyük poliplerin çıkarılarak (Polipektomi), patolojik tahlillerinin yapılması gerekir. Bu işlem KOLONOSKOPİK tetkik sırasında yapılır.
KOLO-REKTAL POLİPLERİN BELİRTİLERİ NELERDİR ?
Rektal kanama, sümüksü akıntı, barsak fonksiyonunda değişiklikler, ishal, kabızlık ve bazende karın ağrısı belirtileri yapar.
TEŞHİS YÖNTEMLERİ NELERDİR ?
Gaitada gizli kan araştırılması, Endoskopik ( özellikle KOLONOSKOPİ ) tetkikler ve çift kontrast lavmanlı baryum grafisi ile tanı konur.
POLİPLERİN ÖNEMİ NEDİR ?