ihya.org

Hastalıklar

Paraziter hastalıklar (Barsak Parazitleri)

Parazitlerin barsaklarda oluşturduğu hastalıklar

Tanım ve Klinik Bulgular :Helmint yumurtalarının yutulması ya da larvalarının cildi delerek organizmaya girmesi sonucunda ortaya çıkan paraziter infeksiyonlardır.

1. Plathelmintler (Yassı Solucanlar):
a) Sestodlar: Taenia'lar, Hymenolepis, Echinococcus.
b) Trematodlar: Fasciola, Schistosoma.

2. Nemathelmintler (Yuvarlak Solucan): Ascaris, Enterobius, Ancylostoma

Taenia : T.saginata, erişkin formu insanda bulunan, baş (skoleks) ile jejunuma tutunarak halkaları (proglottid) ile 10 m. uzunluğa kadar erişen ve insanların sindirdikleri besinlerle beslenen şeritsi bir parazittir. İnsan dışkısı ile dış ortama atılan yumurtaları ara konakçı olan sığırları bulaştırır ve sığırda larva infeksiyonlarına yol açar. İyi pişirilmemiş sığır etlerindeki larvaların yutulması ile insanna bulaşır. Temel yakınma dışkıda parazit halkalarının görülmesi ve daha nadir olarak da açlık karın ağrısıdır. Yumurtaları insanlar için bulaştırıcı değildir. Benzer bir parazit olan Taenia solium’un ise ara konakçısı domuzdur ve yumurtaları insanlar için bulaştırıcıdır.

Pankreas Kanseri

Pankreastan köken alan tümörlerdir.

Nedenleri, Görülme sıklığı

Eşlik eden durumlara rağmen etyoloji bilinmemektedir.

Eşlik eden durumlar : ırk , diabetes mellitus ( şeker hastalığı ) , tütün , çevresel ve mesleki faktörler ve gıdasal lipidler

İlginç olan , tütün kullanımının etkisi ile ilgili bulgular düzenlendiğinde pankreatit , alkol ve kahve arasında birliktelik görülmemiştir.

Etyopatogenez :

Risk faktörleri :

Çok muhtemel : ırk, diabetes mellitus, tütün

Muhtemel : çevresel / mesleki durumlar , gıdasal lipid

Pankreas kanseri erkeklerde kadınlardan daha sık görülmektedir.

Ortalama yaş erkeklerde 63 , kadınlarda ise 67 dir.

İnsidans/ prevalans : Her yıl yaklaşık 28.000 yeni olguya tanı konulmaktadır. Etnik gruplar arasında değişimler vardır. Siyah ırk ve havaililerde sıktır.

Korunma

Tütün kullanımı engellenir ( sigara bırakılmalıdır ).

Belirtiler

Kilo kaybı ( %90 ), ağrı, iştahsızlık, kaşıntı, diabetes mellitus, malnütrisyon, karaciğer büyümesi, palpabl ( ele gelen ) safra kesesi, karında hassasiyet, kitle, assit ( karın boşluğunda sıvı birikmesi )

Tanı

Osteomyelit (Kemik ve kemik iliği iltihabı)

Tanım ve Klinik Bulgular : Kemik ve kemik iliğinin çeşitli mikroorganizmalarla meydana gelen bir enfeksiyonu olan osteomiyelit gelişen antibiyotikler ve tedavi yöntemlerine rağmen kronikleşme ve rekürrens eğilimi ile önemini koruyan bir hastalıktır.

Osteomiyelit süresine göre akut; subakut, kronik olarak adlandırılabilir.Hematojen yolla bir bakteriyemi sonrasında sekonder olarak gelişebildiği gibi yakındaki yumuşak dokudan infeksiyonun yayılması ile de meydana gelebilir. Örneğin diyabette olduğu gibi mikroorganizma ayaktaki bir ülserden kemiğe yayılabilir. Açık kırık veya operasyon sonrası gelişen osteomiyelitlerde olduğu gibi mikroorganizma direkt olarak da kemiğe geçebilir..

Hematojen osteomiyelitte ateş, halsizlik, huzursuzluk, letarji, iştahsızlık, gibi sistemik infeksiyon bulguları ve infeksiyon yerinde hassasiyet, ağrı ve inflamasyonun lokal bulguları saptanabilir.Kas spazmı olabilir.Yalancı paralizi olabilir. Lokal olarak ödem ekstremite hareketlerinde azalma, komşu eklem tutulumu vardır. Daha büyük çocuklar ve erişkinlerde daha sık olmak üzere hastalık daha uzun süreli ( 1-3 ay) ve belirtisiz ağrı ile kronik bir seyirle, hafif ateşle ortaya çıkabilir.

Orak Hücreli Anemi

Orak hücreli anemiye ilişkin gerçekler

Orak hücreli anemi kalıtsal bir kan bozukluğudur. Hem annenizden hem de babanızdan orak hücreli gen geçerse orak hücreli anemili olarak doğarsınız. Annebabanızın birinden orak hücreli, diğerinden normal gen geçerse orak hücre özelliğinizin olduğu söylenir. Bu durum, orak hemoglobin taşıyıcısı olduğunuz (bkz. Orak Hücreli Anemi Nedir?) ve orak hücre özelliğinizin çocuğunuza da geçebileceği anlamına gelir. Eşinizde orak hücre özelliği ya da orak hücreli anemi varsa, çocuğunuza orak hücreli anemi de geçirebilirsiniz. Orak hücreli anemi özellikle, ataları Güney ve Orta Amerika, Küba, Suudi Arabistan, Hindistan, Türkiye, Yunanistan ve Italya'dan göç edenler arasında sık görülür. Bu hastalık iyileşmez. Araştırmacılar, annebabalarda bulunan orak hücre özelliği ya da orak hücreli aneminin çocuklara geçmemesi için deneysel teknikleri araştırmaya devam ediyorlar.

ORAK HÜCRELİ ANEMİ NEDİR?

Obezite (Aşırı şişmanlık)

Obezite ya da halk arasında bilinen adıyla şişmanlık, vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Obezite, besinlerle alınan enerji miktarının, metabolizma ve fizik aktivite ile tüketilen enerji miktarını aştığı durumda ortaya çıkar.

Obezite, insan vücudunda kalp ve damar sistemi, solunum sistemi, hormonal sistem, sindirim sistemi gibi sistemleri etkileyen ve birçok önemli rahatsızlığa zemin hazırlayan bir hastalıktır.

Kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, yüksek kolesterol, solunum rahatsızlıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri, kısırlık, iktidarsızlık, safra kesesi hastalıkları, taş oluşumu, bazı kanser türleri, obezite ile doğrudan ilişkili hastalıklardan birkaçıdır.

Sonuç olarak obezite, insan yaşamını kısaltan ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak tanımlanabilir. Yapılan araştırmalara göre, obezite özellikle son 20 yılda, bütün dünyada süratle artmakta ve bir salgın hastalık gibi yayılmaktadır. Bu salgından ülkemiz de etkilenmektedir. Kadın nüfusumuzun yaklaşık üçte biri, erkek nüfusumuzun da yaklaşık beşte biri obez, yani şişmandır.

Noel Baba Sendromu (Pozisyonel Asfiksi)

Hırsızlık, soygun maksadıyla bacadan girerken sıkışıp kalanlarda izlenen sendroma verilen ad, Santa Claus Sendromu'dur.

Bu yayında, bacadan eve hırsızlık maksadıyla giren bir insanın ölümü rapor edilmiştir. Bu tür olgularda suffokasyon (ağız-burnun tıkanması) ya da is inhalasyonu (solunması) izlenir. Pozisyonel asfiksi olarak da bilinen Santa Clause Sendromunda bacada sıkışmaya bağlı kompartman sendromu ile komplike vücutta yanık ve inhalasyonel zedelenme izlenir. Olguda Anterior Kompartman Sendromu, yanık ve inhalasyonla birlikte postural asfiksi sonucu ölüm gelişmiştir.

17 yaşında bir erkek hırsızlık için bir dükkana sabah erken saatlerde bacadan girmek ister. 14 saat sonra bacada sıkışmış bir halde (dik pozisyonda) bulunur. New York City Hastanesi yanık ünitesine götürülür. Hasta adına ve yere oryante, zamana dezoryantedir. Vücut ısısı 96 F, nabız 110/dk ritmik, solunum 30/dk, arteriyel kan basıncı 90/60 mmHg’dır.

Nefrit (Böbrek iltihabı)

Böbreğin temel fonksiyonlarından birisi idrar üretmektir. Her 2 böbrekte idrar üretimine yol açan yaklaşık 2 milyon küçük ünite (nefron) vardır. Bir nefron temel olarak 2 kısımdan oluşur.


1. Böbreğe gelen kanın süzüldüğü filtre (glomerül)
2. Süzülen kanın idrara dönüştüğü uzun, yer yer kıvrımlı borular
(tübül)

Böbreğin iltihabi hastalıkları nefrit olarak isimlendirilir. Nefrit nedenleri ikiye ayrılır:

1. Mikrobik olmayan nefritler: Böbreğin mikrobik olmayan iltihabi hastalıkları ikiye ayrılır.

* Glomerülonefrit
* Tübüler nefrit (Tübülointerstisiyel nefrit)

2. Mikrobik nefritler (piyelonefrit): Piyelonefritin diğer bir ismi de üst idrar yolu infeksiyonudur.

Nefrotik Sendrom

Nefrotik sendrom proteinüri, hipoalbüminemi, ödem, hiperlipidüri ve hiperlipidemi ile karakterizedir. Böbrekteki kılcal damar yumaklarındaki tahribat ilerledikçe idrarla atılan albumin miktarında artış olur ve erken dönemdeki küçük miktarlar (mikroalbuminüri: günde 0.03 ile 0.3 gram arası) daha büyük miktarlara (günde 3.5 gramın üstü) ulaşıp "nefrotik sendrom" tablosunu geliştirir. 3-5 gr/24 saat/1,73 m²’den (günde metrekare cinsinden vücut yüzeyi başına 3 ilâ 5 gramdan) daha fazla proteinüri bulgusu “nefrotik sınırda proteinüri” olarak adlandırılır ve nefrotik sendromun tanımı için yeterlidir. Sıklıkla nefrotik sendrom ile ilişkili böbrek lezyonları Tablo 1’de sayılmıştır. Eritrosit silendirlerinin olması ya da olmaması ile (“hafif değişiklik” ya da “aktif “ idrar sedimenti) hastalıklar ayrılır. Bu unsurların herbiri birincil böbrek lezyonu ya da sistemik bir hastalığın ikincil bileşeni şeklinde oluşabilir.

Semptomlar ve Belirtiler

Miyozitler (Kas inflamasyonu)

Miyozitler, genel olarak oldukça nadir görülen bir hastalık grubudur. Polimiyozit (Dermatomiyozit) tanımlaması: kronik, nedeni belli olmayan, inflamatuar kas hastalıkları için kullanılır. Etken, bir mikroorganizma olarak biliniyorsa (infeksiyöz miyozit); adlandırma etkene ve klinik farklılıklar nedeniyle aynı zamanda kliniğe göre yapılır. Örneğin: Grup A streptokokal nekrotizan miyozit, klostridial myonekrozis (gazlı gangren) gibi...



PİYOMİYOZİT (PRİMER KAS ABSESİ )

Tanım ve klinik bulgular : Pyomiyozit kasın herhangibir penetran travma veya vaskuler bozukluk olmaksızın meydana gelen akut bakteriyel bir infeksiyonudur. Genellikle tropikal ülkelerde görülmesi nedeniyle "tropikal miyozitis" olarak da adlandırılır. Nadir bir hastalık olmasına rağmen, son yıllarda ılıman kuşakta bir artış dikkati çekmektedir . Artış muhtemelen immün direnç kırıklığı olan hastaların artışı yanında, tanı yöntemlerindeki gelişmelerle de ilgilidir.

Mide kanserleri

MİDE KANSERİ

Dünya üzerinde bazı ülkelerde sık görülmesi, bu kanserin genetik faktörlerle ve yeme alışkanlıkları ile ilgisi olduğunu göstermektedir. Özellikle Japonya başta olmak üzere, Çin ve İrlanda da bu hastalık sık görülmektedir.

Erkeklerde kadınlardan 2 kat daha sık görülür. Bu hastalık genellikle 60-70 yaşlarında sık olarak görülmektedir.

Mide kanserinin en sık görüldüğü yer küçük kurvatur ve antrumdur.

Mide Kanaması (Üst GİS kanaması)

Sık görülen üst GİS kanamaları

1. Peptik ülser 2. Özefagus varisleri



Ender görülen üst GİS kanamaları

1. AV malformasyonları 2. Crohn hastalığı 3. Aortoduodenal fistül 4. Hemobilia 5. AİDS’e bağlı GİS kanaması 6. Masif lokalize edilemeyen GİS kanaması 7. Mallory-Weiss 8. Stres gastriti 9. Duodonal perforasyon ve kanama 10. Divertiküler kanamalar 11. Herediter elastodistrofi 12. Herediter hemorajik telenjektazi

Sık görülen üst GİS kanamaları

Mantar zehirlenmeleri

Mantar Zehirlenmesi zehirli mantar bitkilerinin yenmesiyle ortaya çıkan, öldürücü olabilen bir gıda zehirlenmesi. Mantardan zehirlenmenin sebep ve şartları çeşitli olabilir. Öncelikle, bazı kimselerde görülen özel duyarlılık, (midye ve yumurtaya olduğu gibi) mantarlara karşı da tahammülsüzlük yapabilir. Sadece irkiltici özellikteki mantarların, hatta yenebilir olup da bozulmadan ötürü zehirli hale gelen mantarların sebeb olduğu bazı zehirlenme olayları, yanlışlıkla ölüme yol açabilir. Fakat daha çok bu gibi zehirlenmeler, birkaç gün içinde iyileşme ile son bulur.

Zehirli mantarların en önemlileri arasında, yalancı dede ve ölüm meleği geliyor. Türkiyedeki ölümcül mantar zehirlenmelerinin yüzde 95inden sorumlu, son derece zehirli ve tehlikeli olan ölüm meleği, sonbahar aylarında ve yaz başlarında ormanlarda çok sık görülüyor.

Etkisini 8-12 saat arasında gösteren bu mantar, karaciğer-böbrek metabolizmasını bozarak, kişiyi öldürebiliyor. Zehrine karşı henüz ilaç geliştirilemeyen bu mantarın, bir kişiyi öldürmesi için 20-25 gram tüketilmesi yeterli oluyor. Yalancı dede mantarı ise yenilebilir mantarlarla karıştırılabiliyor.

Lösemi

Lösemiler, vücuttaki kan üretim sistemini (lenfatik sistem ve kemik iliği) etkileyen kanserlerdir. Lösemiler akut veya kronik olarak (mikroskoptaki görünüşlerine göre alt gruplara ayrılırlar) ve tümörün yayılım ve gelişim özelliklerine göre sınıflandırılırlar. Genel olarak, akut lösemiler çocuklarda ortaya çıkarken, kronik lösemiler daha çok yetişkinlerde görülme eğilimindedirler.

Akut Lösemiler

Akut lösemide, kemik iliğinde olgunlaşmamış kan hücreleri hızlı bir şekilde üretilmekte, ve sonuçta sağlıklı-normal kan hücrelerinden sayıca daha fazla hale gelmektedirler. Bu anormal hücreler diğer organlara da yayılarak, organı fonksiyonlarını yapamaz hale getirebilirler. Akut lösemilerin sınıflandırılması temel olarak olgunlaşmayan hücrelerin tipleir esas alınarak yapılır:

Çocuklarımızı Yaz Hastalıklarından Koruyalım

Uzmanlar, yaz mevsiminde sıcakların artmasıyla birlikte çocukları tehdit eden; besin zehirlenmeleri, böcek ısırmaları, yaz ishalleri, isilikler ve güneş yanıklarına karşı önlemler alınması için uyarıda bulunuyor. Kadıköy Şifa Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nilgün Gökyayla, yaz mevsiminin gelmesi ile artış gösteren hastalıklara karşı önlem alarak, çocukların korunması gerektiğini belirtiyor.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nilgün Gökyayla, çocukları tehdit eden hastalıkları şu şekilde açıklıyor; ‘Çocuk Doktoru olarak yazın en sık rastladığım şikâyetler yaz ishalleri, besin zehirlenmeleri, böcek ısırma ve sokmaları, sıcak çarpması, güneş yanıkları ve isiliklerdir. Bu rahatsızlıkların oluşmaması için çok basit önlemler alınması gerekir.’

Bu mevsimde çocuklarda en sık görülen rahatsızlığın yaz ishalleri olduğunu belirten Uzm. Dr. Nilgün Gökyayla, ülkemizde bu hastalığa yol açan nedenlerin başında enfeksiyonların geldiğini, ishalle birlikte kusma, karın ağrısı ve ateşin oluştuğunu ifade ediyor.

Lenfadenopatiler

1- Lenfadenopati günlük yaşamda niçin önemlidir?
Lenfadenopati fizik inceleme sırasında sık karşılaşılan bir bulgudur. Lenfadenopatilerin çoğu benign olup; enfeksiyonlar ve çeşitli kanserlerin seyrinde ilk bulgu olarak karşımıza çıkabilirler. Bu hastalarda tanıda geç kalınması önemli tıbbi sorunlara yol açabileceğinden bir doktor için lenf nodlarının iyi değerlendirilmesi ve hangilerini araştıracağı çok önemlidir. Uygulamada hastaların çoğunda servikal, aksiller ve inguinal lenf nodları palpe edilebilir. Bir yayında, başka bir nedenle başvuran hastaların %56'sında servikal lenf nodlarının palpe edildiği vurgulanmaktadır. Eğer lenf nodu patalojik boyutta ise bir doktor lenfadenopatinin gerçek nedenini tanımlamak zorundadır.

2- Lenfadenopatinin patolojik kabul edilmesi ve araştırılması için boyutları ne olmalıdır?

Top