ihya.org

Hastalıklar

Kekemelik

Konuşma esnasında konuşmanın düzenli bir şekilde ilerlemesini bozan duraklama, bazı ses ve sözcükleri yineleme ya da bir heceyi uzatarak söyleme ile giden ve bazı kişilerde sosyal ortamlardan kaçınmaya yol açıp, kaygı ve üzüntü konusu olan bir bozukluktur

Nelerden dolayı olabilmektedir?

Bazı ailelerde gerilim düzeylerinin yüksek olması ve ortak bir özellik şeklinde bu gerilimin nefes borusu ve ses tellerine iletilmesi ile ilişkili olabildiği ya da beyindeki konuşma merkezi ile ilişkisi olduğu yönünde düşünceler bulunmaktadır. Anne-babada obsesif-kompulsif kişilik yapısının varlığına da bu bozuklukta işaret edilmiştir. Çocuklukta yaşanan endişe , gerilim ve korkuların da etkilerinin olduğu düşünülmektedir. Bir görüşe göre kişinin çözümleyemediği ve bilinçaltına doğru bastırdığı ruhsal çatışma, korku ya da isteklerinin sonucunda oluşan nevrozların bir görünümü olarak düşünülmüştür. Hastaların % 40-60 kadarında ailelerinde kekemelik öyküsüne rastlanmıştır.

Görüntüleme çalışmalarında beyin kan akımlarında azalmalar ve bölgesel olarak bazı alanlarda akımda düzensizlikler saptanmıştır.

Hangi yaslarda baslar?

Akciğer Apsesi Nedir?

Tanım: Akciğer parankimi içinde yer alan , harabiyet ve bir ya da birçok hava-sıvı seviyesiyle karekterize kavite oluşumuyla seyreden süpüratif infeksiyondur. İki cm’den küçük multipl kavitelerle seyreden formuna nekrotizan pnömoni ismi de verilmektedir.

Klinik Bulgular: Sürekli ateş, titreme, öksürük, lezyonun plevraya yakın oldugu durumlarda yan agrısı görülür.Genel durum hızla bozulur. Apse bronşa açılırsa irinli , kötü kokulu bazen kanlı balgam görülebilir.Kilo kaybı, ilerleyen sürelerde çomak parmak gelişimi görülebilir.Fizik muayenede yüksek ateş,taşıkardi, dispne, siyanoz, apse tarafında solunum seslerinde azalma, tüber üfürüm, apse bronşa açılmışssa kavern üfürümü duyulabilir. Bazen kronikleşebilir. Bu durumda halsizlik, öksürük, intermittan ateş, kötü kokulu balgam, zayıflama, çomak parmak görülür.

Blefarit Nasıl Tedavi Edilir?

Blefarit, göz kapağının kenarında, kirpiklerin dışa doğru uzadığı ve arkasında da yağ bezlerinin olduğu bölümde görülen bir hastalıktır.

Bu, çok yaygın bir sorundur ve genellikle; cildi yağlı olan, kepek sorunu ya da gözleri kuru olan kişilerde görülür.

Bu duruma tahriş, ya da enfeksiyon neden olabilir. Blefarit çoğu zaman, tedavi edilmesi güç olan, kronik bir rahatsızlıktır. Bu şikayet, görme yetisinde kalıcı bir tahribata neden olmaz ancak yine de rahatsızlık vericidir ve önemsenmesi gerekir.

Belirtileri nelerdir?

En sık rastlanan blefarit türünde; göz kapaklarında kızarıklık ve şişlik; kirpik diplerinde ise kabuklanma görülür. Bu kabuklar kalınlaştıkça çapak oluşur ve sabahları gözkapaklarının birbirine yapışmasına neden olur. Eğer tedavi edilmezse bu durum daha da kötüye gider ve gözün diğer bölümlerine de yayılarak daha ciddi bir durumun ortaya çıkmasına neden olur. Bakteri gözkapağını enfekte edebilir ve küçük kabuklu yaralar oluşabilir, bu da kirpiklerin dökülmesine neden olur.

Blefaritin tedavisi

Arpacık Neden Çıkar?

Sık karşılaşılan bir sorundur. Nadiren cerrahi girişimler gerektirmekle birlikte, genellikle antibiyotik uygulamasıyla ve öteki basit yöntemlerle iyileştirilebilmektedir. Arpacık, etkilediği gözkapağı bezlerine göre ikiye ayrılır. Gözkapağının dışında kirpiklere bağlı yağ bezleri vardır. Bunlar, gözün yüzeyini koruyan yağı (sebum) salgılarlar. Bazen salgı bezi kanalı tıkanır ve içerde kalan bakteriler "dış" arpacığa neden olurlar.

Gözkapağının içinde ise, "meibom bezleri" denen bir dizi bez daha vardır. Bunlar da yağ bezleridir, ancak kirpiklerle bağlantılı değillerdir, gözkapağının arka yüzüne açılırlar. Burada oluşan bir tıkanıklık ve enfeksiyon da "iç" arpacığa neden olur.

Arpacık daha çok, derileri kuru ve egzamaya eğilimlilerde görülür. Kepek ve pullanma bu koşullarda ortaya çıkar ve arpacık bunların etkisiyle oluşur. Diğer enfeksiyonlarda olduğu gibi, genel olarak beden sağlığının bozuk olması ve direnç düşüklüğü de arpacığın sık görülmesine neden olur.

Tükenmişlik Sendromu (Staff Burnout Sendromu)

Bu sendrom, gönüllü sağlık çalışanları arasında ilk olarak görülen yorgunluk, hayal kırıklığı ve işi bırakma ile karakterize bir durumu tanımlamak için ortaya atılmıştır. Bugün bunlara dayanarak tükenmişlik sendromunun sağlık çalışanları arasında büyük bir sorun olduğu bilinmektedir. Bu sendroma ilişkin üç temel etmen tanımlamıştır;

1. Duygusal tükenmişlik,

2. Depersonalizasyon,

3. Bireysel beceride azalma.

Sıkça görülen diğer etmenler şunlardır:

1. Bu fenomen bireysel ya da kurumsal düzeyde oluşabilir.

2. İnsanın iç dünyası ile ilgili duyguları, amaçları, istekleri ve beklentileri etkileyen psikolojik bir deneyimdir.

3. Olumsuz bir deneyimdir ve sorunlar, baskı hissi, huzursuzluk ve işlev bozukluğu görülür.

Şizofreni

Psikoz Kavramı: Kısaca kişinin gerçeklikle alakasını koparan akıl hastalıklarının genel adıdır. Psikozlar en basitinden bir kaç gün süren kısa psikozlar ve bazen bir ömür boyu devam edebilen şizofreni yelpazesinde çok fazla sayıda hastalık ihtiva eder.

Hayatımızın en büyük nimetlerinden biri şüphesiz akıldır. Aklımız sayesinde gerçekleri çarpıtmadan kavrar ve ona uygun sonuçlar çıkarırız. ?izofreninin de içinde bulunduğu psikozlar dediğimiz hastalıklarda kişilerin gerçeği değerlendirmesi bozulur. Psikiyatrik hastalıklar içinde sıklığı olarak % 3-5 arasında değişen şizofreni yıllar boyunca insanların hem korktuğu hemde ilgi duyduğu bir hastalık olagelmiştir.. Bunun nedeni gizemli bir yaşam ve normal davranışların ötesine gitmekte yatar sanırım.

?izofrenlerde görülen belirtileri şu şekilde sıralamak mümkündür.

1-Hezeyanlar (Sanrı-Delusion) : Gerçeğin ötesinde kendi kafasında kurduğu şeyleri gerçeklermiş gibi değerlendirme. Ykna için makul delillerle bile onları değiştirememe. Paranoid kıskançlık yada büyüklük hezeyanları gibi.

Sosyal Fobi

Sosyal ortamlarda başkaları tarafından inceleme altında tutulduğu korkusu performans gösterilmesi gereken durumlarda eleştirilme yada küçük düşme korkusunun yaşanmasıdır.Ve kişi bu korkunun yaşanmasından kurtulamak için bu tür sosyal ortamlara girmekten kaçınır. Kaçınma nedeniyle kişinin sosyal mesleki yada aile yaşamı etkilenir.

Sosyal fobi iki farklı şekilde görülür.

Genel: Korkular hemen her durum için geçerlidir.

Özel:Yalnızca özel bazı durumlar için geçerlidir. (Başkalrının önünde imza atmak, yemek yemek vs gibi.)

Sosyal fobide en sık karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir.

Çarpıntı
Titreme
Terleme
Kaslarda gerginlik
Midede rahatsızlık hissi
Göğüste sıkıntı hissi
Sıcak yada soğuk basması
Başta ağırlık hissi-Baş ağrısı

Bu durumda kişi zaman içerisinde bu belirtilerle yaşamaya alışabilir. Ancak hayatının değişik alanlarını kısıtlamaya başlayan belirtiler bir gün iş güç yapmayı da engellemeye başlarsa işi için tedavisi şart bir durum haline gelir.Yaşanan bu belirtiler kişide derin bir korku ve heyecan hali ile birlikte görülür.

Somatizasyon Bozukluğu

Stresin beden diliyle ifadesi (geçmeyen bedensel ağrılar)

Somatoform bozukluklar, bedensel belirtilerle ortaya çıkan ruhsal bozukluklardır. Beyinle beden arasındaki ilişki açık değildir ve beyinde meydana gelen bazı sorunlar bedensel hastalıklar olarak ifade edilmektedir. Bu başlık altında beş grup hastalık tanımlanmaktadır:

1. Konversiyon bozukluğu
2. Somatizasyon bozukluğu
3. Ağrı bozukluğu
4. Hipokondriasis
5. Beden dismorfik bozukluğu

Bu yazı dizisinde sıra ile bu hastalıkları anlatmaya çalışacağım.

Konversiyonun kelime anlamı döndürmedir.

Manik Depresif Psikoz

(İki uçlu mizaç bozukluğu, bipolar duygulanım bozukluğu, psikoz manik depresif-PMD)

Bu hastalık mani ve depresyon atakları ile karakterizedir. Hastanını duygulanımı mani dönemlerinde neşe, depresyon dönemlerinde umutsuzluk ve çökkünlükle karakterizedir. Ara dönemlerde kişi normale döner. Bazı hastalarda mani ve depresyon belirtileri bir arada görülürken, bazı hastalarda belirtiler hafif düzeydedir (hipomani).

Toplumda görülme sıklığı %1-2’dir. Kadınlar ve erkeklerde eşit oranlarda görülür. Hastalar ilk atağı genelde yirmi yaşlarında geçirirler ancak daha önce veya daha sonra da olabilir. Beş altı yaşlarında veya elli yaşından sonra ilk atağını geçiren hastalara da rastlanabilmektedir. Bazen ilk atak depresyondur, bu durumda tanı koymak zordur ve genelde gecikir. Hastalığın ortaya çıkışı sıklıkla kişinin meslek ve eş seçimi dönemine rastlar ve kısa sürede tanı konulup önlem alınmazsa kişinin hayatında önemli sekeller bırakır. Hastalık taşkınlık yani mani döneminde ise aşırı para harcama cinsel ilgi ve aktivitede artma ile kişiye ve aileye ciddi maddi ve manevi zararlar verir. Çökkünlük dönemleri ise diğer depresyonlara göre daha ağırdır ve intihar riski daha yüksektir.

Fobi nedir? Korkularımızla nasıl baş edebiliriz?

Korkularımız ve Fobiler:

Çoğumuz çeşitli şeylerden korkarız. Bu korkularımız hayatımızın çeşitli dönemlerinde değişiklikler gösterebilmektedir. Çocukluk döneminde özellikle anne-baba ya da diğer bakım veren kişiler yanımızda olmadığında , onları göremediğimizde korku duyarız, onların bizi terk ettiğini düşünerek, korkar, ağlarız. Yaşımız 1.5-2 yi aşınca artık anne babamız yanımızda olmayınca onların bizi terk ettiği düşüncesi, yerini onların sevgisini kaybedebileceğimiz düşüncesi almaya başlar. İlerleyen günlerde ailemizle yaşantılarımızdan kazandığımız, onlarla olan ilişkimizin bize kazandırdığı güven hissi ile artık kendi kendimize kararlar verir, hareketlerimizi kendi hedeflerimiz doğrultusunda planlar ve yürütürüz. Ancak ailede eğer anne baba geçimsizliği, şiddet ortamı, çocuklara gerekli sevgi ve ilginin gösterilememesi, onlara taşıyabilecekleri yeterli sorumluluklar verilmez, arkadaş ilişkileri için gereken oyun ve yaşıt desteği sağlanamaz, iyi örnek olunamazsa o durumda özgüven eksikliği ve korkuların oluşumuna yol açılabilir.

İş Stresi

Hayatımızın ortalama üçte bir süresini geçirdiğimiz iş yerimizin psikolojimiz üzerindeki etkilerini hiç düsündünüz mü ? İşimiz, hayatımızı sürdürmek, para kazanmak için katlandığımız bir mecburiyet mi ? Yoksa egomuzu besleyen başarılarımızla bizim bir numaralı içsel doyum kaynağımız mı ? (aslında ilkide yadsınacak bir olgu değil kuşkusuz ) Kim bilgisini, yeteneğini, deneyimini, becerilerini paraya çevirmek istemez ki...hepsinin bir arada olması ideal, belki de ütopya ! O zaman işimizde bizi zora koşan ve farkında bile olmadan için için, sinsi sinsi bizi strese sokan olgulara bir göz atalım.

İktidarsızlık (Empotans)

Genel Bilgiler
Empotans, kısaca cinsel temas esnasında erkek cinsel organının yeterli sertleşmemesidir. Empotans genellikle hayatın 2.yarısında, 40-70 yaşlar arasında ortaya çıkar ve bu yaşlardaki erkeklerin yaklaşık %50 sinde görülen, üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir rahatsızlıktır. Tedavi edilmeyen ereksiyon bozuklukları yaşamın kalitesini de olumsuz olarak etkiler. Bundan dolayı ereksiyon problemi olan kişinin önce doktoruna güvenerek durumunu bütün açıklığı ile anlatması teşhis ve tedavi için atılacak ilk adımdır. Bu konuda doktorunuz derdinizi anlatabileceğiniz en önemli kişidir, zira sorununuzun nedenini o bulacak ve tedavi yöntemini de o önerecektir.

Neden olan etkenler ve öneriler
Ereksiyon bozuklukları yaşam kalitesini olumsuz etkilediği gibi bu bozukluğun arkasında kişinin fark etmediği, gizli kalmış başka ciddi bir rahatsızlık olabileceği için daha da fazla önem taşır. Örneğin dolaşım bozuklukları, şeker hastalığı, ruhsal rahatsızlıklar gibi, kazalar ve operasyonlar da ereksiyon bozukluklarına neden olabilirler. Aşırı dozda sigara ve alkol ereksiyonu olumsuz etkiler.

Hipnoz Nedir? Herkes hipnoz olabilir mi?

Hipnoz Nedir Ne Değildir?

Her seyden önce Hipnozun uyku olmadığını bilmekte fayda mülahaza ediyorum. Her ne kadar hipnosis Yunanca da uyku anlamına gelse de (hatta Yunan mitolojisinde uyku tanrısının adı olsa da) yapılan elektrofizyolojik incelemeler hipnoz anı ile uyku halinin tamamen farklı durumlar olduğunu göstermiştir. Uykuda görülen yavaş beyin dalgalarının yerine hipnoz sırasında kişinin beyin aktivitelerinin uyanıklığa denk olduğu görülmüştür. Hipnoz kelimesi ilk kez İngiliz hekim Braid tarafından kullanılmıştır.

Hipnozun mazisi çok eskilere dayanmakla birlikte bilimsel mahfillere girmesi F A Mesmer tarafından sağlanmıştır. 18. Yüzyılın son çeyreğinde bazı nörotik hastaların tedavisinde hipnozu kullanan Mesmer hem çok popüler olmuş hem de bir çok hasım kazanmış, kendisi şarlatanlıkla suçlanmıştır. Zira her devirde olduğu gibi o devirde de insanlar doğa üstü güçlere ve bu güçlere sahip olan insanlara çok inanmışlar ve onlardan medet ummuşlardır. Bunu çok iyi kullanan Mesmer hipnoz seanslarına adeta mistik bir hava katarak etkinligini artırmıştır.

Duygudurum Bozuklukları (Depresyon ve Özkıyım)

Çoğu araştırmacı çocuk ve ergenlerde duygudurum bozukluk tanısının en sık atlanan tanılardan biri olduğunu düşünmektedirler. Buna birkaç faktör sebep olmaktadır:

(1) Çocuklar ne hissettiklerini çoğu zaman ifade etme yetisine sahip değildir.

(2) Duygudurum bozukluk belirtileri çocuklarda yetişkinlerden farklıdır.

(3) Duygudurum bozukluklarına sıklıkla diğer psikiyatrik bozukluklar eşlik ederek ve onları maskeler.

(4) Çoğu hekim depresyon ve bipolar bozukluğun yetişkin hastalığı olduğu kanaatindedirler.

Sürpriz olmayarak, 1980’lerde çocukluk duygudurum bozuklukları, psikiyatrik tanı grubu kategorisine dahil edildi.

Çocuk ve Ergenlerde Duygudurum Bozukluklarının prevalansı nasıldır?

· Çocukların %7-14’ü 15 yaşından önce bir major depresyon epizodu yaşayacaklardır.

· Erişkin Bipolar bozuklukluların %20-30’u ilk ataklarını 20 yaşından önce bildirmektedir.

· 100.000 ergenin, 2000-3000’i duygudurum bozukluklarına sahip olacak ve bunlardan 10'’ suisid girişiminde bulunacaktır.

DEPRESYON

Depresyon

Herkes zaman zaman bir çökkünlük hissedebilir. Ancak haftalarca süren hüzün, umutsuzluk ya da günlük etkinliklere karşı ilgisizlik, daha ciddi bir soruna işaret edebilir. Depresyon, özellikle bir kayıp ya da hayal kırıklığı yaşandıktan sonra ortaya çıktığında, normal bir duygudurum olarak kabul edilebilir. Depresyon, enfeksiyon gibi başka bir hastalığın semptomu olarak da görülebilmektedir. Ancak 2 haftadan uzun sürmesi ve başka belirtilerin de eşlik etmesi durumunda, önemli bir sıkıntı ve işlevsel yetersizlik nedeni olan depresif hastalık olasılığı akla gelmelidir. Depresif hastalık, insanların %10-%15'inde, yaşamlarının bir döneminde görülebilmektedir.

Top