ihya.org

Hastalıklar

MS HASTASIYIM NE YAPABİLİRİM?

Multipl Skleroz günlük hayatta ve hayatınızın sonuna kadar sizinle birlikte olacak bir rahatsızlıktır. Eğer şu an fiziksel bir engeliniz yoksa , ya da çok azsa yaşam tarzınız ve aile hayatınız pek değişmeyebilir. Diğer bir yandan hastalığa karşı yeniden yapılanmak ve hastalığın potansiyel etkisi MS’li birey ve ailesi için büyük bir sorun olabilir. Bu tamamen yaşadığınız belirtilere ve kendinizi nasıl hissettiğinize bağlıdır. Belirtiler devamlı olabilir ya da değişik zamanlarda ortaya çıkabilir. Belirtilerin şiddeti çoğunlukla MS’in hayatınızı ne derece etkileyeceğini belirler.

MS’lilerin çoğu tanıdan önceki yaşamlarına oranla, hayatlarını daha planlı olarak yaşamak mecburiyetinde olduklarını ve hayat dair programlarını değiştirmek zorunda kaldıklarını söylüyorlar. Örneğin eskisine oranla çok daha çabuk yorulduğundan yakınan MS’li kişiler, hergün kısa dinlenme süreçlerini hayatlarına ekleyerek rutin yaşamlarını sürdürebiliyorlar; ancak hız konusunda çitanın biraz düşük tutulması gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, MS’li bireyin kendisiyle fiziksel bir yarışa girmesi son derece yanlış ve tehlikeli olabilir.

GÖZ KARARMASI VE BAŞ DÖNMESİ

Göz kararması ışık kaynaklı bir problemdir ve MS dışında pek çok farklı nedenden kaynaklanabilir. En iyi tedavinin uygulanabilmesi için göz kararmasının gerçek nedeninin saptanmış olması gerekmektedir. Trisiklik antidepresan gibi ilaçlarla tedavi, pozisyonlardaki ani değişmelerle göz kararmasına neden olabilir. Göz kararması, grip gibi hastalıklarla birlikte daha da belirginleşir. Grip semptomları azaldığında göz kararmasının da aynı oranda azaldığı görülür. Göz kararması diğer bazı bedensel problemlerden kaynaklanabilir. MS'e bağlı olarak görme sinirindeki iletim bozuklukları da göz kararmasına neden olur. Göz kararmasının nedeni hekim tarafından ortaya konur ve uygun şekilde tedavi edilir.

MS Hastalığının Uyuşma Tipleri

MS'in ortak semptomlarından olan uyuşma; kol, bacaklar veya bedende kuşak şeklinde gelişir. Uyuşma dört kategoride incelenir.

1-Parestezi: Kişinin belirli bir bölgeye sürekli iğneler batıyor gibi hissetmesidir. Beraberinde ürperme ve karıncalanma da vardır.
2-Disestezi: Sinir boyunca yanma hissi, daha önce ağrısız olan dokunma ve sıkmalarda ağrı, karıncalanma ve algılamada farklılık olmasıdır.
3-Hiperpati: Ağrıya karşı hassasiyetin artması durumudur.
4-Anestezi: Dokunma, ağrı veya sıcaklık dahil tüm duyuların kaybolmasıdır. Bu duyulardan bir veya birkaçı değişik şiddette olursa buna da hipoestezi denir.

Uyuşukluğun ilk üç tipi (parestezi, disestezi ve hiperpati) MS hastalarında değişik zamanlarda farklı derecelerde görülür. Dördüncü tip olan anestezi ise MS hastalarında nadiren görülse de, hipoestezi sıktır.

Duyusal semptomlar bir çok hastada gelip geçme eğilimindedir ve kalıcı olmaması nedeniyle iyi gidiş olarak değerlendirilir. Çoğunlukla duyudaki değişiklikler; el, kol veya ayağın bir bölümünde görülebilir.

MS Hastalığında Görsel Rahatsızlık Tipleri

Görsel sorunlar, MS hastaları arasında benzerdir ve hastalığın çoğunlukla ilk belirtileri olurlar. Görme siniri boyunca demiyelinizan plaklar oluşması, MS'te oluşan görsel semptomlar, çoğunlukla optik nevrit olarak bilinen durumu meydana getirir. Göze bağlı rahatsızlıklar, MS hastalarındaki optik nevritten kaynaklanırken nadiren kalıcı olurlar.

Tam görme kaybı, azalmış görüntü veya puslu görüntü, optik nevritli MS hastasının genellikle tek gözünü sık sık etkiler. "Renkler yıkanmış gibi" görünebilir ve gece görmeleri biraz daha farklı olabilir. Renk ayrımna karşı hassasiyet veya delikler (kara noktalar) da oluşabilir.

Bazı hastalar ise görüntünün ortasında siyah nokta oluşmasına neden olan ve "cecocentral scotoma" olarak adlandırılan rahatsızlığı yaşayabilirler. Diğer bir rahatsızlık ise nadiren görülen "homonymous hemianopsia" her iki gözün de sağ veya sol görme alanlarında görüntünün tamamen kaybolmasıdır. Bazen optik nevritli gözün hareketi sırasında ağrıyla karşılaşılabilir.

MS HASTALIĞINI ÖNLEME VE KONTROL

MS'in nedeni ve tedavisi tam olarak bilinmemektedir. Uzmanlar sürekli olarak hastalığın tedavisi için çok yönlü araştırmalar yapmaktalar. Bazı heyecan verici gelişmeler, soruların çok yakında çözümlenme noktasına ulaştığını haber veriyor. Bir grup hastanın kullandığı atak azaltıcı/hastalık düzenleyici ilaçlar son yılların en önemli gelişmeleridir. Yararlı buluşların sürmesine karşın henüz MS'in tam tedavisi bulunabilmiş değildir.

Bilindiği üzere hastalık belirtileri her hastada farklı olabiliyor. Bu semptomların yoğunluğu rahatsız edici, kızdırıcı ve hatta sakatlayıcı bir tablo yaratabiliyor. Öyleyse önemli olan MS ile birlikte en konforlu yaşamı sağlayabilmektir. ÖNLEME VE KONTROL ALTINDA TUTMA MS'LE KONFORLU YAŞAMANIN ANAHTARLARIDIR. MS'li kimselerin çoğunda bu amaçla ilaçla ya da ilaçsız tedaviler uygulanır. Uygun bir tedaviyle bir MS belirtisinin düzelmesi her hasta için hayati önem taşır.

MS'İN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Bu soru bir kaç şekilde yanıtlanabilir. Kabaca hastalığın herhangi bir ilaç tedavisi ile tamamen geçip geçmeyeceği soruluyorsa , yanıt "hayır" olacaktır. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, günümüz tıbbının MS ile savaşmak için pek çok silahı vardır. Bunlardan en başta geleni en eski, yine de halen en güvenilir ilaç olma özelliğini koruyan "Kortizon" grubu ilaçlardır. Kortizon, genellikle atak tedavisi amacıyla uygulanır. Bu tedavinin serum içinde uygulanması halinde hastanın kısa bir süre hastane yatışı gerekebilecektir. Yanısıra "Bağışıklık Sistemi Baskılayıcıları" grubundan bazı ilaçlar ( azathioprin,methotrexate gibi ) değişik protokoller için de önerilebilirler.

Atakların ortaya çıkmasını önlemek üzere bazı yeni ilaçlar geliştirilmiştir.Bir kaç tip İnterferon ve Kopolimer haftada 1-3 kez enjeksiyon şeklinde uygulanan ilaçlardır. Gerek atakların yineleme oranını, gerekse beyin manyetik rezonans görüntüleme tetkikinde plak sayısındaki artışı önemli oranda azalttıkları için belli ölçütlere uyan hastalara verilebilirler. Bu tedavilerin sık enjeksiyonlarla hastaya belli bir rahatsızlık yüklemeleri yanısıra en büyük dezavatajları son derece pahalı olmalarıdır.

MS HASTALIĞININ NEDENLERİ NELERDİR?

Bu konuda pek çok farklı teoriler olmasına rağmen, elimizdeki bilgilere dayanarak MS'e neyin neden olduğu tam olarak saptanamıştır. Yapılan değişik araştırmalarda hastalığa neden olabilecek çok çeşitli nedenler ( daha önce geçirilmiş virütik enfeksiyonlar, çevreden kaynaklanan bazı zehirli maddeler, beslenme alışkanlıkları, coğrafi etmenler, vücudun savunma sistemindeki bozukluklar ) sorgulanmışsa da hiç biri kesin neden olarak saptanamamıştır.

Bazı araştırmacılar, MS'e henüz belirlenemeyen bir virüsün neden olduğunu ileri sürmektedirler. Bu teoriye göre, çocuklukta veya gençlik döneminde vücuda giren bu virüs; beş, on ya da on beş yıl gibi bir süre hiçbir belirti göstermeden vücutta kalmakta, daha sonra yine bilinmeyen bir nedenle, örneğin şiddetli bir üst solunum yolu hastalığı sırasında ortaya çıkmaktadır.

MS HASTALIĞININ FARKLI ŞEKİLLERİ VAR MIDIR?

Seyir olarak hastalığın dört tipi vardır.

1-İyi Huylu MS ( Benign ): Bu tipte hafif ataklar vardır ve atakları tam düzelme takip eder. Zamanla biriken bir kötüleşme olmaz ve kalıcı bir hasar bırakmaz.Bu tipte ilk belirti, genellikle el ve ayaklarda uyuşmalardır. Ancak hastalığın başlangıcından 10-15 yıl sonra , bazı olgularda küçük sekeller bırakabilirler. MS'li hastaların %10-15'i bu gruba dahildir.

2-Tekrarlayan ve Düzelen Tip (Relapsing-Remitting): MS'lilerin yaklaşık %25'i bu gruba girer. Erken dönemde genellikle benign tipe benzer ve ataklardan sonra tam iyileşme olur. Ataklar; gün, hafta veya aylarca sürebilir. Ataklar daha önceki bulguların alevlenmesi veya yeni bir şikayet şeklinde olabilir. Yine de tekrarlayan ataklar sonrası bazı sekeller kalabilir.

3-İkincil İlerleyen Tip: Başlangıcı "Tekrarlayan ve Düzelen" tip gibidir.Relapsing-Remitting MS'lilerin % 40-50'si ikincil ilerleyen tipe dönüşür.Tekrarlayan ataklar sonrası düzelme daha zorlaşabilir, hatta durabilir. Böylece sekeller artabilir. Bu grup genellikle hastalığın başlangıcının 15-20 yılı içinde ortaya çıkar.

MS HANGİ ÜLKELERDE DAHA SIK GÖRÜLÜR?

Genel olarak bir ülke ekvatora ne kadar yakınsa orada MS daha az görülür. Kuzey ülkeleri gibi soğuk, rutubetli ve yağışlı ülkeler MS'in en sık görüldüğü ülkelerdir. Her iki yarı kürede de ekvatordan uzaklaştıkça risk artmaktadır. En yüksek sıklığı 40-60 derece enlemler arasında görülür. Ülkemiz orta derece risk kuşağında yer almaktadır ve yaklaşık otuz-otuzbeş bin MS'li olduğu sanılmakla birlikte dünyada bu sayının üç milyon kadar olduğu tahmin edilmektedir.Her ırkta görülen bir hastalıktır. Ancak beyaz ırk, sarı ve siyah ırka oranla daha sık hastalanmaktadır. Örneğin aynı enlemlerde yer alan Japonya ve ABD karşılaştırıldığında; Japonya'da hasta oranı 4/100.000 iken, Amerika'da 40/100.000 dolayındadır. Irsi olmamakla birlikte bu hastalık için genetik bir yatkınlığın söz konusu olduğu kabul edilmektedir.

MS EN ÇOK HANGİ YAŞLARDA ORTAYA ÇIKAR?

Hastaların yaklaşık 2/3'ünde ilk belirtiler, 20-40 yaşlar arasında ortaya çıkar ancak 10 yaş gibi erken başlangıçlı hastalar ve 40 yaşından sonra başlayan vakalar da vardır.

Kadın-erkek dağılımı açısından kadınlarda 2/3 kat daha sıktır.

MS TANISI NASIL KONUR?

MS, beyin ve omurilikten gelen elektriksel mesajları organlara ileten sinirlerin miyelin adı verilen kılıflardaki iltihaplanmalar ve daha sonra bu iltihaplanan kısımlarda oluşan sertleşmeler nedeniyle mesajların organlara iletilmemesinden oluşur demiştik. Bu durum , bahsettiğimiz beynin ve omuriliğin çok farklı ve birbirine benzemeyen yerlerinde meydana geldiğinden değişik şikayetlere neden olur. Ortaya koyduğu sorunlar tablosu her hasta için farklıdır ve diğer hastalıkları çağrıştıran bir şekil alabilir.

Laboratuvar yöntemlerindeki büyük gelişmelere rağmen MS tanısı esas olarak hastanın öyküsü ile bulgu ve belirtilere dayanır. Yineleyip düzelmeler ile yani açıkça ayırtedilebilen ataklarla giden ve sinir sisteminde dağınık yerleşime ait bulguların saptandığı bir hastada tanı hiç zor değildir. Ancak bir atakla başvuran ya da hastalığın sinsi başlayıp yavaş yavaş ilerlediği durumlarda standart tanı kriterleri tam olarak karşılanmaz ve kesin tanı gecikebilir.

MS NEDİR?

Multipl Skleroz (MS) beyinde ve omurilikte, mesajları taşıyan sinir telleri etrafındaki koruyucu kılıfın (miyelin kılıfı) hastalığıdır. Kılıfın hasar gördüğü yerlerde sertleşmiş dokular (skleroz) yer almaktadır. Bu sertleşmiş alana da plak denir. Bu plaklar, sinir sistemi içinde pek çok yerde oluşabilir ve sinirler boyunca mesajların iletilmesini engelleyebilir.

MS belirtileri, şiddet ve seyir yönünden hastadan hastaya çok büyük değişiklikler gösterebilir. Bazı hastalarda değişik hastalık tabloları arka arkaya ortaya çıkar, daha sonra tam ya da kısmi iyileşme görülür. Belirtiler etkilenen sinir sistemi bölgesine göre farklıdır. Bunlar arasında halsizlik, karıncalanma, uyuşma, duyu eksikliği, denge bozukluğu, çift görme görme azlığı, konuşma bozukluğu, titreme, kol ve bacaklarda sertlik, güçsüzlük, idrar kaçırma veya yapamama, erkeklerde cinsel güç azlığı ... sayılabilir. Tanımlanan belirtilerin bir ya da birkaçına birlikte rastlanabilir.

Enfeksiyonun sebep olduğu olaylar

Ø İnflamasyon (iltihap): İnflamasyon, enfeksiyonlar veya konumuz dışındaki travma ve sıcak gibi faktörlere bağlı olarak doku harabiyetine karşı, dokuda yaratılan korumaya verilen cevaptır. Mikroorganizmalar tarafından istila edilen doku, harap olmaya başlayınca, parçalanan doku hücrelerinden (mast hücreleri gibi) açığa çıkan bazı maddeler (histamin gibi) bölgede bazı reaksiyonlara sebep olur. Dokuya kan getiren küçük damarların genişletilmesiyle o bölgeye kan akımı artar ve dokuya daha çok nötrofil gelir. Bu arada o bölgede kızarma olur. Kılcal damarların geçirgenliğinde artışa bağlı olarak, nötrofîller dokuya daha rahat geçerler. Sonuç olarak; inflamasyon (iltihaplanma); mikroorganizmaları o bölgede hapsederek vücuda yayılmalarını önlemiş olur.

Kabakulak

Kabakulak tüm dünyada görülebilen bir hastalıktır. Hastalık yıl içerisinde Ocak ve Mayıs ayları arasında en yüksek görülme hızına ulaşır. Askeri kışlalar, okullar gibi kapalı topluluklarda epidemiler bildirilmiştir. Kabakulak aşısının kullanımından önce vakaların %90'ı 14 yaşın altındaki çocuklardı. Aşının yaygın kullanımına bağlı olarak hastalığın insidansında önemli azalma meydana gelmiştir. 20 yaş ve üzerindeki erişkinlerin %80-90'ı kabakulağa karşı bağışıktır. Hastalık duyarlı kişilere, tükrük sekresyonu ile direkt temas veya damlacık çekirdekleri ile ağız veya burun yolundan girer. Parotit bulguları ortaya çıkmadan hemen önce ve parotit döneminde hastalığın bulaşıcılığı maksimumdur. Kızamık ve su çiçeği ile kıyaslandığında, kabakulağın bulaşması hasta kişi ile daha yakın teması gerektirir.

Patogenez

Verem (Tüberküloz)

VEREM (TÜBERKÜLOZ) NEDİR?

Verem, mycobacterium tuberculosis(Koch basili) adındaki bir bakterinin neden olduğu bulaşıcı, iltihabi bir hastalıktır. Bu hastalığın etkenini 1882 yılında Robert Koch adında alman bilm adamı bulmuştur. Çoğunlukla akciğerlerde ortaya çıkan bu hastalık nadir de olsa diğer organları tutabilir. Genelde akciğer veremi olarak bilinir. Bu bakteri vücuda girdikten sonra hemen hastalık oluşturmayabilir. Vücut direncinin düşmesi gibi çeşitli sebeplerden dolayı bu bakteri daha sonra vereme neden olabilir.

Verem hala bütün dünyada tıbbi ve ekonomik imkanı yetersiz olan insanlar arasındaki başlıca ölüm nedenidir. Bu bakterinin dünyada 1.7 milyar insanda bulunduğu ve her yıl 3 milyon insanın bu yüzden öldüğü tahmin ediliyor. Her yıl 10 milyon civarında yeni verem hastaları ortaya çıkmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü tüm ölümlerin yüzde 6'sının veremden kaynaklandığını tahmin etmektedir.

VEREM NASIL BULAŞIR?

Top