ihya.org
Hastalıklar
Konversiyon bozukluğu
Konversiyon bozukluğu, altta yatan organik bir neden bulunmaksızın ortaya çıkan, bayılma, felç olma ve duyu kaybı gibi nörolojik belirtilerdir. Hastalar sorunlarının ruhsal olduğunun farkında değildir ve istemli olarak bu belirtileri kontrol edemezler, yani belirtiler bilinçli olarak ortaya çıkmaz. Konversiyon bozukluğu çok eski çağlardan beri bilinmektedir. Halk dilinde histeri olarak geçer. M.Ö. 400 yıllarında Mısırlılarda bu hastalığın belirtileri tanımlanmış ve nedeninin beden içinde dolaşan rahim olduğu ileri sürülmüştür. Konversiyon terimini ilk kullanan Freud’dur. Freud’a göre bilinç dışında bastırılmış ve rahatsızlık veren düşünceler döndürme mekanizmasını kullanmak suretiyle bu hastalığa neden olmaktadır. Bu hastalık kişinin ruhsal sıkıntısının beden diliyle ifade edilmesi olarak ta yorumlanabilir.
Nedenleri nelerdir?
Kanserle birlikte yaşama ve tedavi
Kanser artık geçmişten daha fazla bir sıklıkla iyileşebilmektedir. Bilgimizin genişlemesi ve kanserin biyolojisini anlayabilmemiz nedeniyle tam bir iyileşme ve yaşamın uzatılması olasılığı sürekli olarak gelişme kaydetmektedir. Sonuç olarak kanser hücrelerini öldüren yeni tedaviler geliştirilmektedir. Bu tedaviler daha etkin olmakla kalmayıp daha da emniyetli olmaktadırlar.
Ağrının kontrol altına alınması da yıllar geçtikçe daha geliştirilmekte ve hatta ölümcül derecede hasta olan kanserli kişilerin ağrıları bile azaltılabilmektedir. Bundan sonraki sayfalarda şu anda varolan tedavileri, uygun bakımın nasıl yapılacağı konularını ve kanserle birlikte yaşamak ve kanserle mücadele etmek ve tedavisindeki anahtar hususları açıklamaktayız.
Kanser Tedavisi
İki ayrı vakadaki kanser tedavi yöntemi birbirinin aynı olamaz. Kanserli olan her bir şahsın kendine özgü bir durumu vardır. Ancak kanserli olan bir çok insana uygulanabilen temel tedaviler benzerdir. Bunlar cerrahi müdahale, radyasyon terapisi ve kemoterapidir.
Kanser tedavisinde kanıtlanmış yöntemler
Bugün hemen her ülkede, hiçbir bilimsel temeli olmayan ve araştırmalara kapalı yöntemlerle kanserde şifa sağladığını iddia eden kişiler bulunduğunu üzülerek itiraf etmek gerekiyor. Uluslararası Kanserle Savaş Birliği'nin açıklamasına göre, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkelerinde dahi kanser hastalarının %50 kadarının etkinliği kanıtlanmamış yöntemleri kullandıkları sanılıyor. Bu yöntemler bilimsel yöntemlerin yerine veya onlara ek olarak kullanılıyor ve bu uygulamalar çok defa doktorların bilgisi dışında yapılıyor.
Kimler nasıl sunuyor?
Kanıtlanmamış yöntemlerle ilgili bilgiler meslekten olmayan kişilerce, ve ender de olsa, maalesef doktorlar hatta tanınmış ve saygın bilim adamları tarafından bilim dışı bir tavırla benzer şekilde topluma sunulmaktadır.
Bu tür kanıtlanmamış yöntemler, gündelik yazılı ve görsel medyada da oldukça sık gündeme getirilerek, hemen her kanser hastası veya hiç olmazsa ailesi ve çevre arkadaşları bunları okuyup izlemekte ve etki altında kalmaktadır.
Ne iddia ediyorlar?
*doğal ürünleri uyguladıklarını,
*ürünlerinin yan etkilerinin olmadığını,
*bu ürünlerin hastanın savunma mekanizmalarını harekete geçirdiğini,
Kanser tedavisi
Kanser tedavilerini Klasik Kanser Tedavisi ve Alternatif Kanser Tedavisi olarak iki ayrı guruba ayırtmak mümkündür. Klasik Kanser Tedavi yöntemlerinin yetersiz kalmasından dolayı dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de kanser hastalarının yarısından çoğu Alternatif Kanser Tedavisi metotlarına başvurmaktadırlar. Kanser tedavi yöntemlerini aşağıdaki gibi başlıklar halinde sıralamak mümkündür.
Klasik Kanser Tedavisi
Cerrahi Kanser Tedavi:
Kanser hücrelerinin büyüme sebebi DNA hasarıdır. Normalde vücut bu hasarı tamir edebilirken, kanser hücrelerindeki hasarı onaramamaktadır. Kanser genellikle solid dediğimiz kitle formasyonundadır. Lösemi gibi bazı kanserler tümör formunda değildir. Tümörlerin tamamı kanser değildir, bu tümörler çok nadir istisnalar dışında vücutta başka yerlere yayılmazlar (metastaz) ve hayatı tehdit etmezler. Cerrahi Kanser Tedavisinde ana prensip kitlesel formasyondaki kanserli dokunun, cerrahi yöntemlerle çıkarılıp, kanserli bölgenin temizlenmesidir.
Işın Tedavisi (Radyoterapi):
Kanserin ülkelere göre kümeleşmesi
Zamanla kanserin belli gruplarda veya belli coğrafık yerleşim birimlerinde daha sık ortaya çıktığı görülmüştür. Bu türden kanser kümeleşmeleri çevredeki bazı faktörlerin bu tür bir olaydan sorumlu olduğunu düşündürmektedir.
Asbeste maruz kalan sanayi işçileri arasında özel bir akciğer tümörü olan "mezotelioma"nın ortaya çıkması bunun iyi bir örneğidir. Bu tümör asbeste maruz kalan ve aynı zamanda sigara içen kişilerde çok daha fazla görülmektedir.
Diğer bir örnek, Japonların bu türden bir tümöre karşı hassasiyete açıklayabilmek için kesin olarak belirlenmiş bir çevre faktörü olmamasına rağmen, Japonya da mide kanserinin çok fazla görülmesidir. Bazen kamu sağlığı tesisleri tarafından toplanan bilgiler belli bir toplulukta herhangi bir hastalığın arttığını gösterecektir. Daha sonra açıklama yapmak üzere bir araştırma başlatılır. Bu türden kümeleşmeler genellikle şans (talih) kanunu ile açıklanır.
Kanserin önlenmesi
Hiçbir garanti olmamasına rağmen kanser riski taşıyan faktörlerden kaçınmak iyi bir önlemdir. Aşağıda belirtilen kuralları uygulamaya çalışın.
Tütün Kullanılması (Sigara içmek)
Tek kelimeyle hayır. Akciğer kanserinden ölümlerde her 5 Ölümden en az 4 ünûn rieâeni ve tüm kanserle ilişkili olaylarda yaklaşık yüzde 30 miktarında ölümün nedeni sigara içmektir. Dumansız tütünün kullanımı insanlarda ağız, gırtlak, boğaz veya yemek borusu kanseri riskini artınr.
Güneşe Maruz Kalmak
Her yıl yaklaşık yarım milyon melanom olmayan cilt kanseri olayının hemen hemen hepsinde temel düşmanın güneş olduğu yeni araştırmalarla belirtilmektedir. Özellikle cildiniz açık renk ise güneş ışınlarına maruz kalmaktan kaçının. Güneş yanıklarından kaçınmak için bir koruyucu kullanın.
Alkol
Kendi alkol tüketiminizden kendiniz sorumlu olun. Çok içenlerde ağız, gırtlak, boğaz, yemek borusu veya karaciğer kanseri riski fazladır.
Menopoz Tedavileri
Kanserde radyoterapi
Dozun dikkatli bir şekilde ayarlanması ile yüksek enerji veren radyasyon kanser hücrelerini öldürmede kullanılabilir. Radyasyon terapisi kanserli hastaların yaklaşık yarısında ya tedavinin bir parçasıdır, ya da tek. tedavi biçimidir. Radyasyon terapisine; radyoterapi, ışın tedavisi, kobalt tedavisi veya şualama denir. Bu türden bir tedavi şekli yalnızca radyasyon alabilecek alanlarda ortaya çıkan kanser hücreleri için etkilidir.
Radyasyon, cerrahi müdahaleden önce kanserli bir tümörün küçültülmesi için, cerrahi müdahaleden sonra geriye kalan kanser hücrelerinin büyümesinin durdurulması veya anti-kanser ilaçlan ile ölümcül bir durumda olan bir tümörün ortadan kaldırılması için kullanılabilir. Radyasyon özellikle lenf düğümleri veya ses tellerindeki habis tümörler gibi belli lokalize kanser çeşitlerinin tedavisinde etkilidir.
Cerrahi müdahaleye benzer olarak radyasyon da, eğer kanser tüm vücuda yayılmışsa veya radyasyonun giderilebileceği alan dışındaysa tedavi edici niteliğe sahip değildir. Ancak tedavi muhtemel olmasa bile radyasyon terapisi yine de kullanılabilir. Çünkü tümörleri küçülterek neden oldukları basınç ve ağrıyı azaltabilirler veya kanamayı durdurabilirler.
Kanserde kemoterapi (ilaç tedavisi)
Eğer cerrahi müdahale veya radyasyon ile dokuların tedavisi mümkün değilse, kemoterapi denilen bir yaklaşımı kullanarak antikanser ilaçlarının kullanıldığı bir tedavi uygun olabilir. Hodgkin hastalığı, çocuklarda lösemi, veya testislerde kanser gibi bazı kanser çeşitlerinde, kanser çok fazla yayılmış olsa bile kemoterapi tedavi edici niteliğe sahip olabilir. Kanserin tedavi edilemez olduğu diğer durumlarda, kemoterapi şikayetleri ortadan kaldırabilir ve hastanın yaşam düzeyini iyileştirebilir.
Kanser kemoterapisi her zaman tek bir ilacın kullanılması anlamına gelmez. Kombinasyon terapisi kanser hücrelerini öldürmek için bir grup ilacın birlikte verilmesini içerir. Eğer antikanser ilaçları cerrahi bir müdahale veya radyasyon tedavisinden sonra varlığını sürdüren kanser hücrelerinin yok edilmesi için kullanılırsa buna adjuvan kemoterapi denir. Adjuvan latincede yardımcı anlamına gelir. Adjuvan kemoterapi genellikle koltuk altındaki lenf düğümlerine yayılan ve ilk cerrahi müdahale sırasında fark edilen göğüs kanseri gibi kanserlerde önleyici bir tedbir olarak kullanılır.
Kanserde immunoterapi (bağışıklık tedavisi)
Vücuttaki immün sistem (bağışıklık sistemi), yabancı madde olarak adlandırılan maddelere karşı denetleyici bir sistem olarak hareket eder. Örneğin ilgisiz bir organ bağışçısından nakledilen bir organın varlığına verilen immün yanıt, bu organın reddedilmesi şeklinde olabilir.
Kanser hücreleri de yabancı olarak kabul edilirler. Yıllardan bu yana araştırmacılar kanser hücrelerine karşı doğal immün reaksiyonu artırmaya çalışmaktadırlar. Böylesi bir metod bir tedavi metodu olarak kullanıldığında, bu tekniğe immünoterapi denir.
Beyaz kan hücreleri (antikor) tarafından normal olarak üretilen ve lenfokinler olarak bilinen biyolojik aktif maddelerin kullanımı immünoterapiye dahildir. En iyi kanıtlanmış olan immünoterapi aktif maddesi, viral bir enfeksiyona cevap olarak vücut tarafından üretilen interferondur.
Kanserde cerrahi tedavi
Cerrahi müdahale uzun zamandan beri kanser tedavisinin temelini oluşturmuştur. Cerrahi müdahalenin hedefleri değişiktir. Cerrahi müdahale kanserin ölümcül olup olmadığının belirlenmesi, kanserli bir kitlenin vücuttan alınması veya kötü huylu (ölümcül) hücrelerin vücudun diğer taraflarına yayılıp yayılmadığmın öğrenilmesi için yapılabilir.
Bazen cerrahi bir müdahale bağırsaklar veya safra kesesi kanallarındaki bir tıkanmanın ortadan kaldırılması şeklinde olur.
Bazen de, kanserli tümöral kitlenin hepsinin alınması mümkün değilse, doktorun kemoterapi veya radyasyon terapisini daha etkili hale getirmek için bu kitlenin mümkün olduğunca fazla bölümünü alması şeklinde olur.
Kanser teşhisi
Kanserin en iyi teşhisi, erken yapılan teşhistir. Kanser ne kadar erken belirlenirse, vücutta diğer organ veya dokulara yayılmadan önce tedavi edilebilme şansı da o kadar yüksektir. Günümüzde varolan kanser tarama metodlan ile artık birçok kanser tedavi için yeterli olacak şekilde erken teşhis edilmektedir.
Kanser teşhisinde amaç kanserin çeşidini ve yerleştiği yeri belirlemektir. Her kanser çeşidinin kendine özgü büyüme oranı, yayılma eğilimi ve yayılma eğilimi gösteren hedef niteliğinde özel doku veya organ grupları vardır.
Kanserin çeşidinin belirlenmesi ile doktorunuz bunun nasıl gelişeceğini tahmin edecek ve uygun tedavi işlemlerini planlayabilecek duruma gelir. Kanserin şimdiki durumda ne kadar yayılmış olduğunu (evreleme) belirlemek de, teşhis olayı içerisindedir. Evreleme: kötü huylu tümörleri, tedaviye yön verme amacıyla, klinik belirtileri ve yayılma derecelerine göre evrelere ayırma. Sonuçta doktorunuzun kanserleşme eğiliminin nasıl etkileneceği veya sizin sağlığınızı nasıl etkileyeceğini değerlendirmesi gerekir.
Kanser rehabilitasyonu
Rehabilitasyon, kanser tedavisinin önemli bir parçasıdır ve tedavi başlamadan çok önce programlanır. Tedavi şekline göre bu da ayarlanır. Rehabilitasyonun amacı sizi eski yaşamınıza döndürmektir. Bu; işte yeniden eğitilmek, ev işlerinde yardım almak, egzersiz programı, veya protez kullanmayı öğrenmek olabilir. Bunun için çoğunca bir ekip çalışması gerekebilir. Psikiatrist, sağlık-bakım personeli, fizyoterapist, iş terapisti ve kendi doktorunuz bu ekipte olacaktır.
Bazen konuşma terapisti veya patalojisti gerekebilir (örneğin gırtlak kanseri ameliyatı sonrası) veya kalın bağırsak ameliyatından sonra dıştan takılan torbayı nasıl kullanacağınızı ve buna dayanabilmeyi öğretecek bir kişi gerekebilir. Yapay bir organı nasıl kullanacağınızı da bunun uzmanı öğretecektir.
İlk rehabilitasyon hastanede başlayıp sonra evde sürdürülebilir veya tümü evde yapılabilir.
İlk denemelerde çok zorlanırsanız veya sonuç alamazsanız kesinlikle iradenizi yitirmeyin. İlerleme yavaş olabilir ama asla rehabilitasyon programını terk etmeyin. Terapistinizin önerilerini dinleyin. Sorunlarınız olursa, terapistiniz, psikiatristiniz veya doktorunuzla konuşun.
Kanser nedir?
Her zaman kanserin korkunç bir hastalık olduğu düşünülür ve sözü dahi ürkütücüdür. Oysa beş yıl önce kanser teşhisi konmuş olan 3 milyon Amerikalı bugün hayattadır. Bunların çoğunun hastalığı tedavi edilmiştir. Bazılarında ise sorun sürmektedir.
Tekrar belirtelim ki kanser teşhisi ölüm fermanı değildir.
Diğer bir yanılgı da kanserin tek bir türü olduğunun düşünülmesidir. Oysa kanserin 100 den fazla türü vardır. Bazı türleri sadece tek bir organda yerleşir. Diğerleri vücudun çeşitli yerlerine dağılırlar. Herbirinin ortak yönü kontrol edilemeyen zararlı bir hücre büyümesidir.
Çoğu insan kanserden korkar, çünkü bunun tedavi edilemez, ölümcül bir hastalık olduğuna inanmaktadır.
Ancak, gerçekler ve istatistikler bu konu ile bağdaşmamaktadır. Bu yıl kanser teşhisi konmuş 10 kişiden 4 ü iyileşecektir (iyileşme, hastalağın belirtilerinin 5 yıl ya da daha uzun bir süre tekrar ortaya çıkmaması olarak tanımlanmaktadır). Bu iyileşmiş kişilerin normal yaşam süreleri hiç kanser olmamış aynı yaştaki hemcinsleri ile aynıdır.
Kanser hastaları için beslenme önerileri
İyi beslenme kanser tedavisi gören insanlar için özellikle önemlidir; ve uygun beslenmek bu sırada özellikle güçtür. Kemoterapi ve radyasyon gibi tedaviler genellikle yeme alışkanlıklarını bozar. Mide bulantısı hissedebilirsiniz. İştahınız olmayabilir ya da ilaçların ağzınızın tadını değiştirdiğini fark edebilirsiniz. Yiyecekler tatlarını kaybedebilirler.
Kendinizi o kadar yorgun ya da hasta hissedersiniz ki, en son yapmak istediğiniz şeyin yemek yemek olduğunu düşünebilirsiniz. Bazı kanser hastaları, tedavi altında değilken bile iştahlarını kaybederler.
Uygun yemek kanser tedavisinin başarısı için çok önemlidir. Tedavi sırasında iyi beslenen insanlar, vücut dayanıklılıklarını daha iyi korurlar ve böylelikle kemoterapinin ve radyasyon tedavisinin potansiyel yan etkilerine daha kolay dayanabilirler. Ayrıca bu insanlarda daha az enfeksiyon olur ve tedavi sırasında daha aktif olmaya devam ederler.
Kanser biyolojisi
Vücudunuz milyarlarca hücreyi içeren canlı ve büyüyen bir sistemdir. Bu hücreler metabolizma, transportasyon (taşıma), salgı, üreme, ve lokomosyon (hareket edebilme gücü) gibi tüm vücut fonksiyonlarını yerine getirirler.
Büyüme ve gelişme yeni hücrelerin sayısındaki artmanın ve bunların değişik türden dokulara dönüşmesinin sonucu olarak ortaya çıkar. Yeni hücreler hücre bölünmesi (mitoz) süreci sırasında yaratılırlar. Değişik hücre çeşitleri, buna eşlik eden ve hücre farklılaşması denilen bir süreç ile meydana gelirler (farklılaşma hücrelerin özel fonksiyonlar (işlevler) kazandığı bir süreçtir). Hücre bölünmesi insanların normal büyüme olayı ile ortaya çıkar; hücre farklılaşması normal gelişim olayını olası kılar.
Ancak kanser ve kanser hücrelerinin biyolojisi farklıdır ve bu farklar kanserin anlaşılması açısından önemlidir.