ihya.org
Hastalıklar
Grip nedir?
Grip Nasıl Bir Hastalıktır?
Grip asıl olarak solunum yollarında yerleşen Influenza A, B ve C virülerinin neden olduğu, yüksek ateş ve yaygın kas ağrıları ve kırgınlık ile seyreden; toplumda aynı anda bir çok kişiyi hastalandırıp çok sayıda ölümlere yol açan, kolay yayılabildiğinden bilhassa kış mevsiminde salgınlar yapan bulaşıcı bir hastalıktır.
Grip Virüsünün Özelliklerinden Bahseder misiniz?
Göğüs Kanseri
Nedenler, görülme sıklığı ve risk faktörler:
En sık görülen tipi süt kanallarında başlayan ductal carsinom dur. Diğer bir tipide lobuler carsinom dur. Göğüs kanserinin birçok tipi için sebep bilinmemektedir. Kısa bir süre önce yapılan çalışmalar BRC1 ve BRC2 adlı iki genin göğüs kanserinin ailevi tipinden sorumlu olabileceğini göstermiştir. Şişmanlık, erken menarş ve çocuk doğurmamış veya geç doğurmuş olmak riski arttırmaktadır. Erkeklerde de kadınlar kadar sık olmasa bile görülme olasılığı vardır. İstatistiklere göre her 8-9 kadından birinde hayatının herhangi bir döneminde göğüs kanseri gelişmektedir. 30 yaşından sonra risk artmaktadır. Göğüs kanseri teşhis edilen kadınların ortalama yaşı 60 dır. Gelişmiş ülkelerde (japonya hariç) daha fazla, az gelişmiş ülkelerde daha az görülmektedir. Amerika 'da yapılan araştırmalarda beyazlarda (özellikle Kuzey Avrupa kökenli olanlarında) görülme oranı beyaz olmayan ırklardan daha fazla olduğu gösterilmiştir.
Risk faktörler:
• Annesinde veya kardeşinde göğüs kanseri hikayesi olanlar
• Yumurtalık kanseri, kalın barsak kanseri, uterus kanserleri
• Erken Menarş (12 yaşından önce adet kanamasının başlaması)
Genetik (Kalıtsal) Hastalıklar
Canlılardaki kalıtsal özelliklerin dölden döle nasıl aktarıldığını inceleyen bilim dalına genetik denir. Ayrıca "gen"in yapısını, görevini ve genlerde meydana gelen değişiklikleri de inceler.
İlk genetik çalışmalarını Gregor Johann MENDEL yapmıştır. Bu yüzden genetik biliminin kurucusu ve babası sayılır. Yetiştirdiği bezelyelerdeki karakterleri inceleyen Mendel kalıtım ve de tabi ki biyoloji bilimine çok büyük katkıda bulunmuştur.
Genetikle ilgili bazı kavram ve terimler:
Gen: Kromozomlar üzerinde bulunan yaklaşık 1500 nkleotitten meydana gelen ve canlının her türlü özelliğinin oluşmasını sağlayan yapı birimi.
Dominant (baskın, basat) gen: Fenotipte (kısaca dış görünüş denilebilir)özelliğini gösterebilen gen.
Resesif (çekinik) gen: Fenotipte özelliğini gösteremeyen gen.
Kromozom: Üzerlerinde genleri taşıyan DNA ve nükleoproteinden oluşan yapı.
Kalıtsal hastalık: Yavrulara kalıtım yoluyla geçen hastalıklar. Genelde kromozom yapısının yada genlerin yapısının değişmesiyle ortaya çıkar, öldürücü etkisi yoksa dölden döle aktarılır.
Down Sendromu
Down sendromu insanlarda en sık görülen kromozom anomalisi türüdür. Zeka geriliği yapması ve erken yaşta ölüme neden olması nedeniyle önde gelen toplumsal sorunlardan olan down sendromu olgularının tümü olmasa da önemli kısmı, gebelik döneminde çeşitli tanı yöntemleriyle tanınabilmekte ve ailelere gebeliği devam ettirme ya da sonlandırma seçenekleri sunulabilmektedir.
Down Sendromu Nedir?
Down sendromu ya da eski adlarıyla "mongolizm" veya "mongol bebek" ilk kez 1866 yılında Dr. John Langdon Down tarafından "özel bir tür zeka geriliği" olarak tarif edilmiş bir sendromdur. Moğol ırkına mensup insanlara çekik gözlülükleriyle benzemeleri nedeniyle Dr. Down bu bebekler için "mongoloid" terimini kullanmış, ancak daha sonra Asyalı bilim adamlarının baskısıyla "mongol" terimi tümüyle terkedilmiştir.
Down sendromunun genetik kaynaklı olduğu baştan beri düşünülmesine karşın bu bebeklerin kromozom haritasının çıkarılması ancak 1959 yılında mümkün olmuştur. Daha sonraki yıllarda Down sendromunun translokasyona bağlı şekilleri ve mozaik varyantı da olabileceği keşfedilmiştir.
Diyabet (Şeker Hastalığı)
Diyabet, kan şekerinin sürekli yüksek olması ile kendini gösteren bir metabolizma bozukluğudur. Şekerli diyabet en sık görülen metabolizma hastalıklarından biridir. Değişmez ve özgün olmamakla birlikte en önemli belirtisi glikozüridir (idrarla şeker atılması).
1674’te Wills tarafından bulunan glikozüriyi 1846’da Claude Bernard merkezi sinir sistemini zedeleyerek deneysel yoldan meydana getirdi. 1877’de Lancereaux diyabetin pankreas lezyonlarından ileri gelebileceğini gösterdi. 1889’da J Vın Mering ve Minowski pankreası çıkartarak diyabeti yapay yoldan oluşturdular.1893’te Laguess diyabette eksik olan maddeyi langerhans adacıklarının salgıladığını öne sürdü. Macleod bunu araştırdı. 1921’de Banting ve Best insülini özüt olarak elde etmeyi başardılar. Bu buluş genellikle diyabetin sonucunu tamamen değiştirdi. O zamandan bu yana insülinde değişiklikler yapıldı. Kan şekerini düşürücü başka maddeler (sülfamitler, biguanitler) bulundu.
Difteri (Kuş Palazı)
Difteri ya da kuşpalazı genellikle 10 yaşından küçük çocuklarda görülen bir hastalıktır. Bebeklere 1 yaşına gelmeden uygulanan aşı sayesinde artık bu hastalığa oldukça az rastlanmaktadır. Tedavi edilmediği ya da tedavide geç kalındığı zaman ölümle sonuçlanabilen akut bir boğaz-burun enfeksiyonudur.
Nedenleri :
Difteriye “corynebacterium diphteriae” adlı bir bakteri neden olur.Bakterilerin ürettiği güçlü toksinler (zehirler), boğaz ve burun mukozasını, antitoksin verilmediğinde kalbi, sinir dokusunu ve böbrekleri etkiler. Tropikal bölgelerde toksinin deriyi de etkilediği görülmüştür. Difteri, hastaların öksürük ya da aksırığı ile bulaşan bir enfeksiyon hastalığıdır. Kendilerinde hastalık görülmeyen sağlıklı kişiler de taşıyıcı olabilirler. Ender de olsa, hastalığın sütten bulaşma ihtimali de vardır.
Belirtileri :
Dermatit (Egzama)
Tedavi gerektiren cilt lezyonlarından yarısından fazlası bu grupta bulunur. Egzama ve dermatit terimleri birbiri yerine kullanılabilse de bazı doktorlar olayın nedeni biliniyorsa dermatit, bilinmiyorsa egzama deyimini kullanırlar. Egzama derinin iltihabi (enflamasyonu) anlamına gelir. Genellikle kaşıntılıdır, belirgin derecede enflamasyon ve vezikül oluşumu görülebilir. Bu görüntü, egzama kelimesinin türediği ''kaynamak'' anlamındaki Yunanca sözcüğe son derece uygundur.
Başlıca Nedenleri
• Temasa Bağlı veya Dış Kaynaklı
• İritan Kontakt Dermatit
En çok rastlanan egzama türüdür. Ev kadınlarında, çamaşır ve bulaşıkla uğraşanlarda, sabunun , deterjanların ve diğer kimyasal maddelerin aşırı kullanımıyla ortaya çıkar.
• Alerjik Kontakt Dermatit
Bitkiler, meyve ve sebzeler, kozmetikler gibi irritan olsun , olmasın bazı maddelere karşı alerjik yolla oluşan egzamadır. Buna sebep olan madde kesin olarak bilinmiyorsa, test uygulanarak kesin karara varılabilinir.
• İç Kaynaklı
• Atopik Egzama
Genellikle saman nezlesi, astım gibi alerjik hastalıklar bulunan kişilerde ortaya çıkar. Başlıca diz ve dirseklerin yüzlerini, yüzü ve boynu tutar. Gövdeye de yerleşebilir.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar
Bu başlık altında toplanan hastalıklar iki insan arasında oluşan cinsel nitelikli yakın temasla bulaşan mikrobik (bakteri , virüs, parazitlere bağlı ) hastalıklardır. Önceleri zührevi hastalıklar olarak anılan bu hastalıkların bir kısmı yalnızca genital bölgede belirtilere neden olurken (kadında vaginal akıntı, erkekte üretradan akıntı, her iki cinste genital bölgede ülser gibi) diğer bir kısmı vücudu etkileyen genel belirtilere neden olurlar (frengi, hepatit B, AIDS gibi)
Bu hastalıkların bir kısmı için en önemli bulaşma yolu iki insanın cinsel nitelikli yakın teması (genital siğil, herpes simpleks, vajinit gibi), diğer bir kısım hastalıklar cinsel yolla bulaşmaya ek olarak kan yoluyla (AIDS ve hepatit B’nin virüs taşıyan kanın nakledilmesiyle bulaşması gibi , anneden bebeğine henüz doğmadan frengi bulaşması gibi) ve cinsel ilişki dışındaki yakın temasla da bulaşabilmektedir. (anneden bebeğine doğum esnasında doğum sonrasında emzirme ve bakım esnasında bulaşan genital siğil , herpes simpleks ve hepatit B gibi , aile içi günlük yaşam koşullarının paylaşılması sonucu bulaşan hepatit B gibi)
Canine Distemper (Gençlik Hastalığı)
Hastalık yüksek oranda öldürücü bir hastalıktır. Bu hastalığı yaşamamak için yapılması gereken en önemli şey, bilinmeyen yerlerden yavru almamak ve aşılamaya dikkat etmektir.
Hastalık etkeni nedir ?
Köpeklerde yüksek derecede bulaşıcı hastalığa yol açan morbilivirüsdür.
Hastalık nasıl bulaşır ?
Bütün vücut artıklarıyla, özellikle de dışkıyla bulaşır. Hastalığı atlatanlar bir kaç hafta daha virüsü yayarlar. Eğer evde gençlik hastalığından ölen bir yavru varsa, dezenfeksiyon işleminden emin olmadan yeni yavru alınmamalıdır.
Hastalık nasıl gelişir ?
Hastalık genellikle 3-5 aylık yavrularda ortaya çıkar. Virüs hızlı bir şekilde epitel dokuya ve merkezi sinir sistemine yayılır. Genç veya bağışıklık sistemi gelişmemiş yavrularda merkezi sinir sistemi zarar görür ve akut encephalomyelitis gelişir.
Biraz büyümüş veya bağışıklık sistemi gelişmiş yavrularda hastalık nonsüpratif encephalomyelitis olarak gelişir.
Yaşlı ve bağışıklık sistemi gelişmiş hastalarda bağışıklık sistemine bağlı kronik prograsif encephalomyelitis gelişir.
Hastalık değişik formlarda görülür; göz formu, solunum formu, deri formu, sindirim formu, sinirsel form.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Besin Enfeksiyonları
Hastalık yapabilme yeteneğine sahip gözle görülmeyecek kadar küçük mikroorganizmalar besinlerle teması sonucu insanlar için oldukça zehirli olabiliyorlar. Bu mikroorganizmalar besinleri bozabildiği gibi tüketimi insanlar da oldukça ağır sonuçlar doğurabiliyor.
Bozulmuş besinlerin tüketimi ile oluşan bu hastalık haline genel olarak besin zehirlenmesi adı verebiliriz.
Bu mikroorganizmalar doğada bakteri, virüs ya da mantar formlarında çeşitlilik gösteriyorlar. Hastalık etkeni ile karşı karşıya kalan bünyemiz genellikle bu mikroorganizmaya tepki olarak bulantı, kusma gibi rahatsızlıklarla kendini savunuyor. Fakat bağışıklık sistemi zayıf (çocuklar, yaşlılar, kanser tedavisi gören kişiler, AİDS gibi bağışıklık sistemi hastalıkları vb..) kişilerde belirtiler oldukça ağırlaşarak hayati tehdit unsuru olabiliyorlar.
Bel Fıtığı Nedir?
Bel fıtığı, bel omurlarının arasındaki kıkırdağın aşırı zorlama nedeniyle yerinden kayarak bacaklara gelen sinirlere ve omuriliğe baskı yapması sonucu oluşan bir hastalıktır.
Belirtiler: Hasta belinden kalçasına ve bacağına yayılan ağrıdan şikayet eder. Bu ağrı ayak topuğuna ve parmaklara kadar uzanabilir. Bazı hastalar bacağının arka kısmından bir iple çekildiğini söylerler. Hastanın beli bir tarafa eğilebilir. Zamanla ayakta uyuşma, kuvvet kaybı gelişmeye başlar. İlerlemiş vakalarda idrar ve büyük abdest yapmakta zorluklar oluşabilir.
ÖNEMLİ NOT: Hastanın ayak bileğinde kısa sürede felç ve idrar yapamama durumu (idrar felci) meydana gelirse acilen ilk 6 saat içerisinde ameliyat edilmelidir. Bu 6 saatlik süreye ALTIN DÖNEM denir ve bu süre geçirilirse hastanın klinik bulguları düzelmez. Ayak bileğindeki felç kalıcı olur, idrarını yapamaz. Hayat boyu idrar sondası kullanmak zorunda kalabilir. Bu nedenle böyle bir durumla karşılaşan hasta hiç vakit kaybetmeden beyin cerrahisi uzmanına müracaat etmelidir. Unutulmamalıdır ki, sinir sisteminde kayıp edilen geri gelmez.
Alzheimer Hastalığı
Alman Dr. Alois Alzheimer, çalışmakta olduğu Frankfurt Akıl Hastalıkları Hastanesi'nde 51 yaşındaki kadın hastasını muayene ederken, tespit ettiği bulgu ve belirtilerin nasıl yorumlanması gerektiğini henüz bilmiyordu, çünkü o günün tıp kitaplarında böyle bir bilgi yer almıyordu. Özellikle bunama, epilepsi (sara) ve ağır psikiyatrik bozukluklar üzerinde yeni geliştirilen tekniklerle araştırmalarını sürdüren Dr. Alzheimer, Auguste D adındaki bu hastada bellek bozukluğu, halüsinasyonlar, paranoya, oryantasyon bozukluğu, konuşma bozukluğu ve beklenmedik psikososyal davranışlar farkederek hastaneye yatırdı ve yakın takip altına aldı. Yaklaşık beş yıl kadar izlediği hastasını 1906 Nisanında ne yazık ki kaybeden Dr. Alzheimer, o sırada çalışmakta olduğu Münih Kraliyet Psikiyatri Kliniği'de Auguste D'nin beyin otopsisini yaparak çok önemli bazı beyin dokusu değişiklikleri saptadı. Bu hastadaki bozukluğu, hem klinik tablosu hem de mikroskopik bulgularıyla tıp dünyasının dikkatine sunan Dr. Alzheimer, böylelikle yeni keşfettiği bir hastalığa adını veren hekim olmuştur.
Hastalığın Oluşma Belirtileri
1- Günlük yaşam aktivitelerini etkileyen bellek kaybı
AIDS Nedir?
AIDS şüphesiz insanoğlunun karşılaştığı en korkunç tehlikelerdendir. Özellikle sınırların kalktığı dünyamızda yasalara, kurullara, uluslar arası ilişkilere çevrilmiş bir silah. Hele bu korkunç illete yakalananlara çaresiz nazarlarla bakarken duyduğumuz acı… 1981 yılından 1987 yılına kadarki süre tam 150 bin AIDS vakası görüldü. Sadece 1988 yılında bu rakam ikiye katlandı. İlk vakalar 1970’li yılların sonlarında Orta Afrika’da görülüyor. Hastalık ancak 1981 de tanımlanıyor. Hastalığa erkeklerdeki kadar kadınlarda da rastlanıyor. Kurbanlarının büyük kısmı 20-40 yaş grubu arasında. Trans-Afrika yolunun kenarında bazı yerleşim birimlerinde toplam nüfusun 1/3’üne H.I.V (Human Immuno Deficiency Virus) virüsü bulaşmış durumda.
Bilinçsiz kullanılan ağrı kesiciler ülser yapıyor
KONYA - Selçuk Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, mide içinde çeşitli nedenlerle oluşan yaraların ülser olarak adlandırıldığını, ülser görülme sıklığının toplumda yaşayanların yüzde ikisinin oluşturduğunu belirtterek, doktor kontrolünde olmadan bilinçsizce kullanılan ağrı kesicilerin ülsere neden olduğunu ifade etti.
Ülkemizde ağrı kesicilerin bilinçsiz kullanıldığına dikkat çeken Demir şunları söyledi:
''Doktor kontrolünde olmadan bilinçsizce kullanılan ağrı kesiciler ülsere neden oluyor. Ülkemizde ağrı kesicilerin bilinçsiz kullanımı maalesef çok yaygın. Eczaneden satın alınan ağrı kesiciler, çoğu zaman, sıkça görülen baş ağrıları için kullanılıyor.
Romatizmal hastalıklar için kullanılan ağrı kesicilerde de aynı sorun yaşanıyor. Doktorun bir kez yazdığı ağrı kesici, doktora danışılmadan sürekli kullanılmaya devam ediliyor. Bu şekilde kullanılan ağrı kesiciler de ülsere yol açıyor. Bu nedenle ülser olmamak için aspirini bile doktor kontrolünde kullanmalısınız.''