ihya.org
Hastalıklar
Tifo
Tifo, Salmonella typhosa adı verilen bir mikrop tarafından meydana getirilen, ağız yolundan besin maddeleri ile bulaşarak barsak lenf dokusunda doku ölümüne yol açan genel bir lenf sistemienfeksiyonu. Salmonella typhosa mikrobu, 1 ila 3,5 mikron uzunluğunda olup, hareketli, sporsuz ve kapsülsüz birbakteridir. Salmonella typhi tipi bakteriler tarafından meydana getirilen bir hastalıktır. İçme suyu ve kanalizasyon şebekelerinin sağlıklı olması nedeniyle, gelişmiş ülkelerde ender görülür. Sindirim kanalıyla vücuda giren bakteriler ince bağırsakların duvarlarına yapışır ve dalak ile lenf nodüllerinin (bezelerinin) iltihabına neden olur. Taşıyıcılar bu hastalığın yayılmasında oldukça etkendir. Bunlar, bağırsak yollarında tifoid bakteri taşıyan insanlar olup yıllarca herhangi bir hastalık belirtisi göstermeden yaşarlar. Yetersiz sağlık koşulları ve sağlıksız su kullanılması tifonun salgınlar meydana getirmesine yol açabilir.Tifo bütün dünyada yaygın bir hastalık olmakla birlikte; gerekli korunma tedbirlerini alan, çevre sağlığı şartlarını eksiksiz yerine getiren, temiz su ve alt yapı tesisleriyle ilgili problemleri olmayan, yani gelişmiş ülkelerde salgınlar yapamamaktadır.
Hemoroidler
Bazı kişilerde anüs (makat) ve rektum (kalın bağırsağın son bölümü) çevresinde bulunan hemoroidal damarlar aşırı derecede genişler ve anüsten dışarıya taşarlar. Örneğin Kabızlık şikayeti olan bireylerde dışkı sertleşir ve dışkılama işlevi zorlaşır. Birey bu sert dışkıyı boşaltmak için aşırı ıkınma ve zorlanmaya gerek duyar. Bu sırada anal kanalı örten tabaka ve damarlar zedelenir. Bu da damarlarda genişleme ve şişmeye neden olur. Damarlardaki bu genişleme ve şişmeye hemoroidal hastalık ya da kısaca hemortoid denir. Bu durumda damarlar normal işlevlerini yapamazlar ve bazen de ciddi şikayetlere neden olurlar. Bu belirti ve bulgular hangi hemoroidal grup hastalandı ise ona göre farklılık gösterir.
- Eksternal (dış) hemoroid anüsün çevresinde gelişir ve ince bir deri ile kaplıdır. Eğer bu damarların içinde bir kan pıhtısı oluşursa oldukça ağrılı olur. Hasta, makadının hemen yanında eline sert ve ağrılı şişliğin memelerin) geldiğini söyler. Yırtıldıkları zaman kanama şikayetine neden olur.
- İnternal (iç) hemoroid anüsün içinde gelişir. Ağrısız kanama en önemli belirtisidir.
Safra kesesi taşları ve iltihapları
Safra taşları; safra kesesi içinde oluşan kollesterol kristalleri, pigment materyallerinin yapışarak kümeler oluşturmuş halleridir.
Safra Kesesi Taşları niçin oluşur?
Bazı safra bileşikleri (kollesterol gibi )safrada kolaylıkla çözünmez.Bileşikler çok fazla olduğu zaman ,çökerek sert kristaller oluştururlar.Bu yapılar birleşip yapışarak safra taşlarını oluştururlar.
Tüm safra kesesi taşları aynı mıdır?
Hayır.Farklı safra taşları tipleri vardır.Safra bileşimindeki çökelmeye yatkın maddelere bağlıdır.Keza,taşların büyüklükleri ve şekli çeşitlidir.
Safra taşlarının % 90′ı Kollesterol safra taşlarıdır.Diğerleri bilurubin safra taşlarıdır. (Bazı kan erime hastalıklarında sıktır )
Kimlerde safra taşı sık olarak görülür?
Genellikle 4 F kuralı vardır ( Fatty,Fourty,Female,Fair )Sarışın (kumral) tenli,40 yaşını geçmiş,kilolu,çok doğum yapmış kadınlard daha sıktır.
Safra Taşlarının belirtileri nelerdir?
Hiç bir belirti vermeyebilir.(Asemptomatik safra taşları = Yaklaşık safra taşlarının % 80′nini oluşturur.Sessiz safra taşı adı verilir.)Belirtileri arasında ; şiddetli karın ağrısı,bulantı-kusma (özellikle yağlı bir yemekten sonra oluşur )
Spastik kolon
Kullanılan diğer isimleri: Pilorospazm, spastik kolitis, sinirsel hazımsızlık, barsak nevrozu, fonksiyonel kolit, irritabıl kolon, huzursuz barsak sendromu, muköz kolit, laksatif kolit, fonksiyonel dispepsi.
İnce ve kalın barsakların anormal derecede artmış spontan (kendiliğinden) hareketlerinin görüldüğü bir hastalıktır ve genellikle duygusal stresle artış gösterir.
İrritabıl barsak sendromu, karın ağrısı ve değişmiş barsak hareketlerinin birlikteliği şeklinde gözlenir. Olayın nedeni kalın barsaklardaki kasların hareketlerinde (motilite) bir bozukluk meydana gelmesidir; bununa birlikte barsak yapısında herhangi bir değişiklik yoktur.
Hastalık genellikle bayanlarda görülür ve en sık olarak 20-30 yaşlar arasında meydana gelir. Spastik kolon gelişimini kolaylaştıran nedenler arasında az lifli besinler tüketmek, duygusal sıkıntılar ve laksatif (ishal yapıcı) ilaçalr kullanmak sayılabilir.
Toplumun yaklaşık olarak %10-20 sinde irritabıl barsak sendromu ile uyumlu bulgular bulunmaktadır; ancak bunların çok az bir kısmı tedavi için sağlık kuruluşlarına müracaat etmektedir.
Korunma
Siroz
Siroz; normal karaciğer hücrelerinin yerine skar (nedbe) dokusunun oluştuğu duruma verilen isimdir, ve bu durum karaciğerin tüm fonksiyonlarında azalmaya neden olur. İlerlemiş hastalarda, hasar o kadar ciddidir ki, tek çözüm yolu karaciğer naklidir. Siroz ABD deki en sık ölüm nedenleri arasında sekizincidir ve her yıl 25 bin kişinin ölümüne neden olur. Ve yine binlerce kişinin karaciğerinin normal fonksiyonları yapma kabiliyetinde yavaş yavaş azalmaya neden olur.
Sirozun çok sayıda nedeni vardır. ABD ve Avrupada, en sık nedenler; aşırı alkol tüketimi ve kronik Hepatit-C virüs enfeksiyonudur.
Alkolik siroz, 10 veya daha fazla yıl süresince aşırı alkol tüketimi soucunda meydana gelir. Ancak sosyal içicilerde de (toplumsal olaylarda (toplantı, eğlence gibi) alkol tüketen kişiler) siroz meydana gelme olasılığı vardır. Alkolün karaciğer hücreleirne toksik etkisi vardır. Neden bazı insanların alkolün zararlı etkilerine daha dayanıklı olduğu bilinmemektedir, ancak kadınlar erkeklerden daha az alkol tüketseler de alkolik siroza yakalanaya daha yatkındırlar.
Gastrit
Gastrit mide mukozasının bir çeşit inflamasyonudur (Yangı). Bu değişik etkenlerin yaptığı uyarı sonrasında beyaz kan hücrelerinin mukozada birikmesi anlamına gelir. Gastrit akut veya kronik olabilir.
GASTRİTİN SEBEPLERİ NELERDİR?
Helicobacter pylori (HP) :
Kronik gastritin en sık görülen nedenidir. HP ağız yoluyla alınarak midede yerleşen ve burada gastrit olarak adlandırdığımız bir iltihap oluşturan, spiral şeklinde bir bakteridir. Mide mukozasını örten mukus tabakasının altında yerleşerek mide asidinden ve diğer etkenlerden korunarak yaşamını sürdürür. HP hem salgıladığı toksinlerle ve hem de vücudun bakteriye karşı oluşturduğu immun yanıt (vücudun bağışıklık sisteminin bakteriye karşı oluşturduğu yanıt) sonrasında ortaya çıkan bazı maddelerle mukus tabakasını zayıflatarak mide mukozasını asit ve diğer saldırgan faktörlere duyarlı hale getirir. Gelişmekte olan ülkelerde genellikle çocukluk çağında alındığından tedavi edilmediğinde mide mukozasında hayat boyu süren bir kronik iltihaba sebep olur.Yaşlı popülasyonda daha fazla olmak üzere toplumumuzun yaklaşık %80 inin bu bakteri ile enfekte olduğu gösterilmiştir. HP enfeksiyonu ülser oluşumunda önde gelen faktörlerden biri olarak kabul edilmekle birlikte bu bakteri ile enfekte olan insanların hepsinde ülser oluşmaması ve son yıllarda giderek artan oranlarda HP negatif ülserlerin saptanması ülser oluşumunda HP yanında başka faktörlerin de etkili olduğunu düşündürmektedir.
Ülser
Mide öz suyunun mide ve onikiparmak bağırsağını aşındırmasıdır.
Mide Ülseri
Ülser sindirim kanalının mide özsuyu ile temas eden kısmında meydana gelen bir yaradır. Yemek borusu ile midenin birleşme bölgesinde, midede ve mideden hemen sonraki onikiparmak bağırsağında görülebilir. En sık onikiparmak barsak ülserine rastlanır. Fakat son yıllarda ağrı kesici ilaçların yaygın kullanımına bağlı olarak mide ülseri sıklığı da artmıştır.
Tüm insanların yüzde 5 ile 10unun hayatlarının bir döneminde ülser gelişir. Sık görülmesine karşın sık bir ölüm sebebi değildir. Erkeklerde görülme oranı kadınlara göre daha fazladır.
Işığı açık bırakarak uyumak çocuk lösemilerinde artışa neden oluyor
Küçük çocukların ışık açık olarak uyumalarına izin verilmemesi gerekiyor, çünkü ışık onları kanserden koruyan bir hormonun üretilmesini engelliyor.
Doğal olmayan ve gece açık olarak bırakılan ışığa maruz kalan çocuklarda melatonin üretim kapasitesi düşüyor. İşte, melatonin seviyesindeki bu düşüşün geçen yüzyıla kıyasla çocuklardaki lösemi vakalarında artışa yol açtığı düşünülmektedir.
Özellikle 4-5 aylık bebeklerin bu konuda daha soruna açık ve korumasız oldukları düşünülmektedir, çünkü bu bebeklerin vücudları yeterli melatonin üretmemektedir.
Texas Üniversitesinden Prof. Russel Reiter ebeveynleri bebek odalarında düşük yoğunlukta bir ışık uygulamaları için uyardı.
Evvelce yapılan araştırmalar gece çalışan işçiler arasında meme kanseri veya diğer kanser türlerine yakalanma olasılığının daha fazla olduğunu göstermiştir. Gözleri görmeyen kişiler ile Arctic Halka içindeki ülkelerde yaşayan kişilerde kanser görülme oranı daha düşüktür.