ihya.org
psikoloji
Somatizasyon Bozukluğu
Stresin beden diliyle ifadesi (geçmeyen bedensel ağrılar)
Somatoform bozukluklar, bedensel belirtilerle ortaya çıkan ruhsal bozukluklardır. Beyinle beden arasındaki ilişki açık değildir ve beyinde meydana gelen bazı sorunlar bedensel hastalıklar olarak ifade edilmektedir. Bu başlık altında beş grup hastalık tanımlanmaktadır:
1. Konversiyon bozukluğu
2. Somatizasyon bozukluğu
3. Ağrı bozukluğu
4. Hipokondriasis
5. Beden dismorfik bozukluğu
Bu yazı dizisinde sıra ile bu hastalıkları anlatmaya çalışacağım.
Konversiyonun kelime anlamı döndürmedir.
Psikojen Kökenli Cilt Hastalıkları
Dermatolojik yani başka bir deyişle cilt hastalıklarının bir çoğunda psikolojik faktörler rol oynamaktadır. Psikokütan dermatozlardaysa psikolojik rahatsızlık ön plandadır ve bu hastalığın bir göstergesi olarak ciltte lezyonlar oluşmaktadır. Gerçekte psikokütan dermatozların kesin bir sınıflaması yoksada burda
1.Artefakt dermatiti
2.Nörotik ekskoriasyonlardan bahsetmek istiyorum:
Artefakt dermatiti
Esasında primer olarak bir psikiyatrik rahatsızlık olmakla beraber kişinin derisindeki problemler sebebiyle dermatologların teşhis koyduğu bir hastalıktır. Tanı koymak bazen zor olmakla beraber lezyonlar çoğu hastada tipik tanı koydurucuda olabilir.
Hipokrat zamanından beri rastlanılmaktadır. Hastanın kendi derisinde kesme,delme,yolma,sıkıştırma,çimdikleme,vurma,enjeksiyon ve benzeri eylemlerle bilinçli veya bilinçsiz olarak yaptığı yıkımlar sonucu aniden ortaya çıkan lezyonlar vardır. Dediğim gibi bir psikiyatrik problem olan hastalıkta bu lezyonların oluşturulması sırasında acıya nasıl dayandıkları bazen hayret uyandırır.
Paranoid Bozukluk (Sanrısal Bozukluk)
Aşağıdakilerin varlığı halinde sanrısal bozukluktan bahsedilebilir
1- En az 1 aydan beri varolan , çok saçma ve mantıkdışı olmayıp, rastlanılabilecek türden sanrıların ( takip ediliyor olma, hastalık bulaştırılması, gizlice seviliyor,aşık olunuyor olma, kendine herhangi bir kötülük yapılabileceği, karşıt cinsten arkadaşı,esi tarafından aldatılma durumu, bir başka hastalığı olduğu seklindeki başkaları tarafından aksi kabul ettirilemeyen sabit inançlar) olması.
2- Hastanın şizofreni ölçütlerini karşılamıyor olması.
3- Sanrıların etkisi haricinde, kişinin eski aktivite durumunda bir değişikliğin olmaması ve kişinin davranışlarının çok garip, anlamsız ve saçma olmaması.
4- Sanrıların hastanın genel durumunda diğer duygusal zemindeki değişikliklere göre daha önemli bir yer oluşturup, depresyonel belirtiler gibi duygusal zemindeki değişikliklere oranla daha uzun sure varolması.
5- Bu durumun herhangi bir ilaç, madde ya da bir başka hastalığa bağlı olarak oluşmaması gerekmektedir.
Panik Atak
PANİK ATAK: Aşağıda sayılan 13 bedensel ve bilişsel belirtiden en az dördünün eşlik ettiği yoğun korku ve rahatsızlık hissi.
1 - Çarpıntı, kalp atımlarını duyumsama
2 - Terleme
3 - Titreme ya da sarsılma
4 - Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma
5 - Soluğun kesilmesi
6 - Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı duyma
7 - Bulantı ya da karın ağrısı
8 - Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma
9 - Derealizasyon ya da Depersonalizasyon (Dış ünya yada kendisi gerçekliğini kaybetmiş gibi hissetme.
10- Kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu
11- Ölüm korkusu
12- Uyuşma ve karıncalanma duygusu
13- Üşüme ürperme ve ateş basması
Obsessif Kompulsif Bozukluk (Saplantılar)
"Kendime Engel Olamıyorum"
Obsesif-kompülsif bozukluğun verdiği zarar
Mary, dokunduğu her şeyin mikroplarla dolu olduğundan korkuyor. Bu nedenle kapıları açarken eldiven giyiyor ve bulaşmış olabilecek mikroplardan kurtulmak için birkaç dakikada bir ellerini yıkıyor. Bob, aşırı düzenli olduğundan, çalışma masasının üzerindeki eşyaları tekrar tekrar yerleştiımek için saatlerini harcıyor. Herşey mükemmel bir düzen içinde olmadan evinden dışarı çıkamıyor.
Bu vakalar, insanların günlük yaşamlarındaki işlevselliğini engelleyen ve kaygıyla ilgili bir hastalık olan obsesif-kompülsif bozukluğun sadece iki örneğidir. Obsesif-kompülsif bozukluk, genellikle ergenlik ya da genç erişkinlik çağında ortaya çıkar. Bu hastalık, ABD nüfusunun yaklaşık %2'sinde ve her 200 çocuk ya da ergenin birinde bulunmaktadır.
Manik Depresif Psikoz
(İki uçlu mizaç bozukluğu, bipolar duygulanım bozukluğu, psikoz manik depresif-PMD)
Bu hastalık mani ve depresyon atakları ile karakterizedir. Hastanını duygulanımı mani dönemlerinde neşe, depresyon dönemlerinde umutsuzluk ve çökkünlükle karakterizedir. Ara dönemlerde kişi normale döner. Bazı hastalarda mani ve depresyon belirtileri bir arada görülürken, bazı hastalarda belirtiler hafif düzeydedir (hipomani).
Toplumda görülme sıklığı %1-2’dir. Kadınlar ve erkeklerde eşit oranlarda görülür. Hastalar ilk atağı genelde yirmi yaşlarında geçirirler ancak daha önce veya daha sonra da olabilir. Beş altı yaşlarında veya elli yaşından sonra ilk atağını geçiren hastalara da rastlanabilmektedir. Bazen ilk atak depresyondur, bu durumda tanı koymak zordur ve genelde gecikir. Hastalığın ortaya çıkışı sıklıkla kişinin meslek ve eş seçimi dönemine rastlar ve kısa sürede tanı konulup önlem alınmazsa kişinin hayatında önemli sekeller bırakır. Hastalık taşkınlık yani mani döneminde ise aşırı para harcama cinsel ilgi ve aktivitede artma ile kişiye ve aileye ciddi maddi ve manevi zararlar verir. Çökkünlük dönemleri ise diğer depresyonlara göre daha ağırdır ve intihar riski daha yüksektir.
Lohusalık Depresyonu
Doğum sonrası hüzün (annelik hüznü), doğum yapan annelerin %50’sinde ilk hafta içinde görülür. Ve çoğu kadında 48 saat sürer.100 loğusadan bir tanesinde ise psikiyatrik tedavi görecek kadar depresyon şiddetlenebilir.Eğer depresyon 2 haftadan fazla sürer ise uykusuzluk,iştah kaybı,umutsuzluk hatta intihar düşüncesi ve bebeğe yönelik saldırganlık söz konusu ise tedavi zorunludur. Annelik hüznü geçici bir durumken, lohusalık depresyonu, profesyonel yardım alınmaksızın atlatılamayacak bir rahatsızlıktır.Lohusalık depresyonu görülme sıklığı yüzde 17'leri bulmakta olup , annenin yaşına, eğitim durumuna veya sosyal statüsüne bağlı değildir.
Lohusalık depresyon ve bunun ana nedeni doğum sonrası östrojen ve progesteron düzeyinde ani düşmedir.Genellikle ikinci kez anne olanlarda daha sık görülür.
Depresyon Nedir? Beliritileri Ne Olmaktadır?
Kişide kalıtımsal, çevresel ya da hormonal bozukluklar sonrasında gelişen çökkünlük halidir. Aşağıdaki dokuz belirtiden en az beşinin (ilk iki belirtiden en az biri bulunmak üzere), en az iki hafta süresince var olması durumuna "major depresyon" denir.
Korku ve Sıkıntılar
Anksiyete; nedeni bilinmeyen, içten gelen, belirsiz, korku, kaygı, sıkıntı, kötü bir şey olacakmış endişesi ile yaşanan bir bunaltı duygusudur. Yaşamı tehdit eden ya da tehdit şeklinde algılanan bir çeşit alarm duygusudur. İçten ya da dıştan gelen tehlikeler ya da tehlike beklentilerine karşı yaşanan bir tepkidir. Çok hafif gerginlik ve tedirginlikten panik derecesine varan değişik yoğunluklarda olabilir. Anksiyetenin patolojik özellikleri yanısıra uyuma dönük işlevi de vardır. İç ve dış tehlikelere karşı koruyucu, uyarıcı, önlem alınmasını sağlayan bir yönü de vardır. Algılanan bu tehlikelere karşı benlik (ego) savunma düzeneklerini kullanarak başetmeye, önlem almaya, kendini korumaya çalışır. Eğer benlik gücü yerindeyse sorun çözülür. Bu nedenle her zaman patolojik ve normal anksiyete arasında ayrım yapmak kolay olmayabilir.
OLUŞ NEDENLERİ
1. Psikolojik varsayımlar
Konversiyon Bozukluğu (Histeri)
Somatoform bozukluklar, bedensel belirtilerle ortaya çıkan ruhsal bozukluklardır. Beyinle beden arasındaki ilişki açık değildir ve beyinde meydana gelen bazı sorunlar bedensel hastalıklar olarak ifade edilmektedir. Bu başlık altında beş grup hastalık tanımlanmaktadır:
1. Konversiyon bozukluğu
2. Somatizasyon bozukluğu
3. Ağrı bozukluğu
4. Hipokondriasis
5. Beden dismorfik bozukluğu
Bu yazı dizisinde sıra ile bu hastalıkları anlatmaya çalışacağım.
Konversiyonun kelime anlamı döndürmedir.
Kekemelik
Konuşma esnasında konuşmanın düzenli bir şekilde ilerlemesini bozan duraklama, bazı ses ve sözcükleri yineleme ya da bir heceyi uzatarak söyleme ile giden ve bazı kişilerde sosyal ortamlardan kaçınmaya yol açıp, kaygı ve üzüntü konusu olan bir bozukluktur
Nelerden dolayı olabilmektedir?
Bazı ailelerde gerilim düzeylerinin yüksek olması ve ortak bir özellik şeklinde bu gerilimin nefes borusu ve ses tellerine iletilmesi ile ilişkili olabildiği ya da beyindeki konuşma merkezi ile ilişkisi olduğu yönünde düşünceler bulunmaktadır. Anne-babada obsesif-kompulsif kişilik yapısının varlığına da bu bozuklukta işaret edilmiştir. Çocuklukta yaşanan endişe , gerilim ve korkuların da etkilerinin olduğu düşünülmektedir. Bir görüşe göre kişinin çözümleyemediği ve bilinçaltına doğru bastırdığı ruhsal çatışma, korku ya da isteklerinin sonucunda oluşan nevrozların bir görünümü olarak düşünülmüştür. Hastaların % 40-60 kadarında ailelerinde kekemelik öyküsüne rastlanmıştır.
Görüntüleme çalışmalarında beyin kan akımlarında azalmalar ve bölgesel olarak bazı alanlarda akımda düzensizlikler saptanmıştır.
Hangi yaslarda baslar?
Kaygı ve Evham Bozuklukları Nasıl Tedavi Edilir?
Toplumda % 4-5 gibi önemli bir sıklıkta bulunan genelleşmiş anksiyete bozukluğu (GAB), eşlik eden bedensel belirtiler ve fiziksel bozukluklar nedeniyle genellikle ve öncelikle psikiyatrist dışındaki hekimlere başvururlar. Dünya Sağlık Örgütü'nün Türkiye'yi de kapsayan 15 ülkede yaptığı bir araştırma, genelleşmiş anksiyetenin her toplumda belirgin bir işlevsel yeti yitimine yol açtığını; yani anksiyete yaşayan kişilerin işe devam etme, verimli olabilme gibi alanlarda belirgin zorlanma yaşadıklarını göstermiştir. Dolayısıyla, hastanın başvuru şekli ve önde gelen şikayeti her ne olursa olsun her hekimin GAB' nu tanıyıp tedavi edebilmesi halk sağlığı açısından önem taşımaktadır.
Fobi nedir? Korkularımızla nasıl baş edebiliriz?
Korkularımız ve Fobiler:
Çoğumuz çeşitli şeylerden korkarız. Bu korkularımız hayatımızın çeşitli dönemlerinde değişiklikler gösterebilmektedir. Çocukluk döneminde özellikle anne-baba ya da diğer bakım veren kişiler yanımızda olmadığında , onları göremediğimizde korku duyarız, onların bizi terk ettiğini düşünerek, korkar, ağlarız. Yaşımız 1.5-2 yi aşınca artık anne babamız yanımızda olmayınca onların bizi terk ettiği düşüncesi, yerini onların sevgisini kaybedebileceğimiz düşüncesi almaya başlar. İlerleyen günlerde ailemizle yaşantılarımızdan kazandığımız, onlarla olan ilişkimizin bize kazandırdığı güven hissi ile artık kendi kendimize kararlar verir, hareketlerimizi kendi hedeflerimiz doğrultusunda planlar ve yürütürüz. Ancak ailede eğer anne baba geçimsizliği, şiddet ortamı, çocuklara gerekli sevgi ve ilginin gösterilememesi, onlara taşıyabilecekleri yeterli sorumluluklar verilmez, arkadaş ilişkileri için gereken oyun ve yaşıt desteği sağlanamaz, iyi örnek olunamazsa o durumda özgüven eksikliği ve korkuların oluşumuna yol açılabilir.
İş Stresi
Hayatımızın ortalama üçte bir süresini geçirdiğimiz iş yerimizin psikolojimiz üzerindeki etkilerini hiç düsündünüz mü ? İşimiz, hayatımızı sürdürmek, para kazanmak için katlandığımız bir mecburiyet mi ? Yoksa egomuzu besleyen başarılarımızla bizim bir numaralı içsel doyum kaynağımız mı ? (aslında ilkide yadsınacak bir olgu değil kuşkusuz ) Kim bilgisini, yeteneğini, deneyimini, becerilerini paraya çevirmek istemez ki...hepsinin bir arada olması ideal, belki de ütopya ! O zaman işimizde bizi zora koşan ve farkında bile olmadan için için, sinsi sinsi bizi strese sokan olgulara bir göz atalım.
İktidarsızlık (Empotans)
Genel Bilgiler
Empotans, kısaca cinsel temas esnasında erkek cinsel organının yeterli sertleşmemesidir. Empotans genellikle hayatın 2.yarısında, 40-70 yaşlar arasında ortaya çıkar ve bu yaşlardaki erkeklerin yaklaşık %50 sinde görülen, üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir rahatsızlıktır. Tedavi edilmeyen ereksiyon bozuklukları yaşamın kalitesini de olumsuz olarak etkiler. Bundan dolayı ereksiyon problemi olan kişinin önce doktoruna güvenerek durumunu bütün açıklığı ile anlatması teşhis ve tedavi için atılacak ilk adımdır. Bu konuda doktorunuz derdinizi anlatabileceğiniz en önemli kişidir, zira sorununuzun nedenini o bulacak ve tedavi yöntemini de o önerecektir.
Neden olan etkenler ve öneriler
Ereksiyon bozuklukları yaşam kalitesini olumsuz etkilediği gibi bu bozukluğun arkasında kişinin fark etmediği, gizli kalmış başka ciddi bir rahatsızlık olabileceği için daha da fazla önem taşır. Örneğin dolaşım bozuklukları, şeker hastalığı, ruhsal rahatsızlıklar gibi, kazalar ve operasyonlar da ereksiyon bozukluklarına neden olabilirler. Aşırı dozda sigara ve alkol ereksiyonu olumsuz etkiler.
Hipnoz Nedir? Herkes hipnoz olabilir mi?
Hipnoz Nedir Ne Değildir?
Her seyden önce Hipnozun uyku olmadığını bilmekte fayda mülahaza ediyorum. Her ne kadar hipnosis Yunanca da uyku anlamına gelse de (hatta Yunan mitolojisinde uyku tanrısının adı olsa da) yapılan elektrofizyolojik incelemeler hipnoz anı ile uyku halinin tamamen farklı durumlar olduğunu göstermiştir. Uykuda görülen yavaş beyin dalgalarının yerine hipnoz sırasında kişinin beyin aktivitelerinin uyanıklığa denk olduğu görülmüştür. Hipnoz kelimesi ilk kez İngiliz hekim Braid tarafından kullanılmıştır.
Hipnozun mazisi çok eskilere dayanmakla birlikte bilimsel mahfillere girmesi F A Mesmer tarafından sağlanmıştır. 18. Yüzyılın son çeyreğinde bazı nörotik hastaların tedavisinde hipnozu kullanan Mesmer hem çok popüler olmuş hem de bir çok hasım kazanmış, kendisi şarlatanlıkla suçlanmıştır. Zira her devirde olduğu gibi o devirde de insanlar doğa üstü güçlere ve bu güçlere sahip olan insanlara çok inanmışlar ve onlardan medet ummuşlardır. Bunu çok iyi kullanan Mesmer hipnoz seanslarına adeta mistik bir hava katarak etkinligini artırmıştır.