ihya.org

İç hastalıkları

Karaciğerin iyi huylu tümörleri

Karaciğerin en sık rastlanan iyi huylu (benign) tümörü hemanjiomdur. Ayrıca hepatosellüler adenom ve, fokal nodüler hiperplazi de sıktır. Kontrol amacıyla veya bir başka nedenle yapılan ultrason, BT ve MR tetkiklerinde; hemanjiomlara sıklıkla rastlanır.

Karaciğerin iyi huylu tümörlerinin sınıflandırılması :

A- Hepatosellüler tümörler : Karaciğer dokusundan köken alan benign tümörlerdir.

1- Hepatosellüler adenom : Hepatosellüler adenomlar (karaciğer adenomları) hemen hemen daima çocuk doğurma yaşındaki kadınlarda görülür ve oral kontaseptif (doğum kontrol hapı) içenlerde sıktır. Oral kontaseptiflerin içerdikleri östrojen hormonunun bu tümörün gelişiminde etkili olduğu düşünülmektedir. İlaç kesildikten sonra tümör gerileyebilir.

Karaciğer Yetmezliği

Fulminan karaciğer yetmezliği (FKY), oldukça dramatik bir tablo ile seyreden, nispeten kısa bir zaman aralığı içinde gelişen ve mortalitesi yüksek olan bir hastalıktır. Sirozda görülenin aksine portal hipertansiyonun komplikasyonları nadirdir ve hastalık tablosunda daha çok hepatosit yetmezliğinin özellikleri hakimdir. Son yıllarda özellikle moleküler biyoloji ve immünoloji alanında kaydedilen büyük ilerlemelere rağmen FKY'nin oluş mekanizmaları ve etkili tedavi şekilleri hakkında yerleşmiş bir görüş birliği yoktur. ABD Ulusal Sağlık İstatistikleri Merkezi'nin (NCHS) verilerine göre prevalansı 17/100.000'dir.

TANIM

FKY, daha önce karaciğer hastalığı olmayan bir kişide karaciğer hücrelerinin masif nekrozu sonucu gelişen, karaciğer fonksiyonlarında ciddi bozukluk ve hepatik ensefalopati ile kendini gösteren ağır bir klinik tablodur.

Karaciğer Yağlanması

Karaciğer yağlanması (hepatosteatoz) ; karaciğer hücrelerinde aşırı yağ birikmesidir. Yetişkin her dört kişiden birinde görülür. Alkol kullanımı karaciğer yağlanmasının en önemli sebebidir. Alkol kullanmayanlarda görülen karaciğer yağlanması başlıca şişmanlık, diabet (şeker hastalığı) ve kan yağlarındaki yükseklikten kaynaklanır; ayrıca şu durumlarda da görülür : Geçirilmiş hepatit (sarılık , Reye sendromu, Wilson hastalığı, Refsum hastalığı, hemakromatoz, abetalipoproteinemi , proteinden fakir beslenme, kortikosteroid (kortizon) kullanımı, tetrasiklin (bir tür antibiyotik) ve diğer bazı ilaçların kullanımı vs..

Karaciğer yağlanmasına ek olarak karaciğerde büyüme veya kişide bazı şikayetler de varsa (karın sağ üst tarafında ağrı, sarılık) veya karaciğer enzimleri (SGOT, SGPT vs) değerleri yükselmişse önemli olabilir. Karaciğer enzimlerini yükselten sebeplerden en sık görüleni karaciğer yağlanmasıdır. Karaciğer yağlanmasının tek başına çok fazla bir klinik değeri yoktur. Genellikle batın ultrasonu yapılırken farkedilir. Tanısı için de zaten ultrasonografi’den yararlanılmaktadır.

Karaciğer Kanseri (Karaciğerin primer malign tümörleri)

Karaciğerin primer (kendine has) malign (kötü huylu) tümörleri, bir başka deyişle kanserleri şunlardır: Hepatosellüler karsinom, intrahepatik kolanjiosellüler karsinom, hepatokolanjiokarsinom, hepatoblastom, anjiosarkom, epiteloid hemanjioepitelioma ve diğer sarkomlar (leiomyosarkom, rabdomyosarkom, indiferansiye embriyonel sarkom). Karaciğer kanserlerinin tümüne yakınını hepatosellüler karsinom (HSK) ve intrahepatik kolanjiosellüler karsinom oluşturur.

1- Hepatosellüler Karsinom (HSK) :

Karaciğerin en sık (%75) rastlanan primer tümörüdür. Diğer adı hepatomadır. Erkeklerde kadınlardan 5 misli daha fazla görülür. En sık 40-60 yaşlardadır. Kısacası en fazla orta yaş erkeklerde görülür. Dünyada en fazla Güneydoğu Asya ve Güney Afrika'da görülür. ABD'de ise seyrektir; tüm kanserlerin ancak %2,5'udur.

Kanser

Kanser, yayılma gösteren ve ölümcül olabilen bir hastalıktır. Kanserin 100'den fazla tipi vardır ve vücudun her bölümünü etkileyebilir. ABD'de kalp hastalığından sonra en sık rastlanan ikinci ölüm nedenidir ve üç kişiden birini etkiler.

Kanser tanısı konulduğunda, kanserin tipine, vücuttaki yerine, hastalığın yayılmasına ve hastanın yaşıyla genel sağlık durumuna bağlı olarak tedavi seçeneği belirlenir. Kanseri etkili biçimde tedavi etmek ya da belirli semptomları ya da yan etkileri ortadan kaldırmak için bazı tedaviler bir arada uygulanır.

Araştırmacılar, farklı hasta gruplarını tedavi edebilmek için en etkili tedavi kombinasyonları üzerinde çalışıyorlar. Yapılan çalışmalarda, beyne yayılmış kanserin çıkartılması için yapılan ameliyattan hemen sonra radyasyon tedavisi uygulanan hastalann, hemen radyasyon tedavisi uygulanmayanlara göre daha iyi durumda olduğu gösterildi.

KANSERİN NEDENİ:

Kalıtımsal Hastalıklar

KROMOZOM

Bitkilerde ve hayvanlarda her tür kendine özgü sabit sayıda kromozom içerir. Kromozomların sayısı mitoz bölünmedeki düzenli ve kesin olaylarla sabit tutulur. Birçok hayvan ve bitkide kromozom sayısı eşittir. Fakat kromozomlardaki kalıtım faktörleri farklıdır.

İlk defa 1840 yılında botanikçi hofmeister tarafından Tradescamia bitkisinin polen ana hücrelerinde görülmüş ve 1888 yılında vvaldeyer tarafından da "K r o m o z o m" ismi verilmiştir.

KROMOZOMLAR ve HASTALIKLAR

Gaz ve Gaita Kaçırmak (Anal İnkontinans)

Makattan gaz ve gaita kaçırmaya ANAL İNKONTİNANS denir. İnkontinansın derecesi hafif gaz kaçırmadan, sıvı ve hatta katı gaitayı bile tutamamaya kadar değişen geniş bir yelpazeyi kapsar. Çok sık karşılaşılan bir problem olmasına karşın hastalar genellikle bilgisizlik, ihmal ve en önemlisi utanma gibi nedenlerle hekime başvurmazlar. A.B.D. Illinois Üniversitesinde yapılan bir araştırmada genel toplumda gaz- gaita kaçırma sıklığı % 2.2 olarak bulunmuştur. Bunlarında % 60 ı kadın olarak saptanmıştır.

SEBEPLERİ NEDİR ?

* Anüs etrafındaki büzücü kasların bir şekilde yaralanması, gücünü kaybetmesi sonucu oluşur.
* İleri yaş (65-70 in üstü)
* Anüs bölgesinde yapılan yanlış operasyonlar ( özellikle hemoroid ve fistül ameliyatları).
* Anüs bölgesi infeksiyonlarında,
* Anüs kaslarına olan travmalarda
* Rektumun anüsden dışarı sakması ( REKTAL PROLAPSUS ) durumlarında,
* Doğum sırasında oluşan yaralanmalarda,
* Çok doğurmuş kişilerde,
* Nörolojik bozukluklarda, nal inkontinans görülebilir.

TEŞHİS İÇİN NELER YAPILMALIDIR ?

Pruritus Ani (Anal Kaşıntı)

Anüs içi ve çevresindeki israrcı ve aşırı kaşıntılara verilen isimdir. Tuvalet sonrası ve geceleri kaşıntı daha çok olur. Sıkca rastlanılan bir durumdur.

SEBEPLERİ NEDİR ?

Bu rahatsızlığa bir çok faktörler neden olabilir. Bunların başında anal bölgenin aşırı miktarda temiz tutulması için yapılan temizlik gelir. Sık sık sabunla yıkamak, bu bölgenin doğal koruyucu salgısını yok eder ve bölgenin tahrişine neden olur. Ayrıca aşırı terleme, devamlı diare ( ishal ) anüsde tahrişe ve kaşıntıya yol açar. Alınan gıdalar ( çikolata, bazı meyveler,domates ve kuruyemiş vs. ) ve içecekler ( alkol, bira, süt, kola, kafeinli içecekler vs.) bazı kimselerde anal bölgede tahrişe sebep olabilir. Pruritis ani’nin az rastlanmakla beraber diğer önemli sebepleri organik hastalıklardır. Bunlar; Kıl kurtları, psöriazis, ekzema, dermatit, anal fissür, hemoroid, allerji ve anal bölge infeksiyonlarıdır.

TEDAVİ

Anal Fistül - Anal Fissür

Anal Fistül (Makatta Apse)

Anüsün iç kısmı ile anüs çevresindeki deri arasında oluşan tünel şeklinde bir kanaldır. Kanalın anüs içinde iç deliği, deride de dış deliği vardır. Dış delik zaman zaman kapanabilir. Bu delikten devamlı iltihabi- kısmen kanlı bir akıntı olur. Nadiren bu delikten gaz ve gaita da gelebilir. Fistüller çoğu kez anüs çevresindeki bir apsenin delinmesi sonucu oluşur.

TEDAVİ; Fistülün tedavisi ameliyatla yapılır. Nüks etmeye meyilli bir hastalıktır. Operasyonda çok dikkatli bir değerlendirme ve ona göre girişim yapılmalıdır. Bu nedenle ilk operasyon çok önemlidir. Bazı komplike fistüllerde “Seton” yöntemi denilen daha değişik yöntemler de uygulanabilir.

Anal Fissür (Makatta Çatlak)

Ülseratif Kolit

Crohn hastalığı ile birlikte Kronik İltihabi Barsak Hastalıkları grubunu oluşturur. Ülseratif Kolit yalnızca kolon ve rektumda yerleşirken, crohn hastalığı sindirim sistemimizin herhangi bir yerinde yerleşebilir. Ülseratif kolitte kalın barsağın iç yüzeyinde yaygın ülserler (yaralar) ve iltihabi polipler oluşur.

BELİRTİLERİ NELERDİR ?

* Rektal kanama, mukuslu akıntı,
* Kramp tarzında karın ağrıları
* İshal
* Zayıflama,halsizlik,
* Ateş

Genelde genç erişkin ve orta yaş grubunda görülür. Uzun yıllar süren ( 15-20 yıl) olgularda kanserleşme riski taşır. Hastalığın kesin sebebi bilinmemektedir. Hastalık genelde kronik seyirlidir. Ancak bazen şiddetli akut ataklar yapar. Rektal kanamalar, devamlı ishaller, şiddetli karın ağrısı, karında şişme, ateş, halsizlik ve huzursuzluk gibi tehlikeli belirtiler gösterebilir. Hastalığın tanısında Kolonoskopik, radyolojik tetkikler en başta gelir.

TEDAVİ NASIL YAPILIR ?

Ülseratif Kolit tedavisi genelde ilaçla yapılır. Ancak aşağıdaki durumlarda Cerrahi tedavi gerekir ;

* 20 yılı aşan olgularda (Kanserleşme riski nedeni ile ),

Pilonidal Sinüs (Kıl Kisti)

Kuyruk sokumunun üzerinde deri altında kıl birikiminin oluşturduğu bir kisttir. Orta hat çizgisi üzerinde çok küçük tek veya birkaç tane peşpeşe delikler vardır. Ayrıca kistin enfekte olması durumunda abseleşme ve absenin çevreye yayılması söz konusu olabilir. En sık 15-40 yaş arasındaki erkeklerde görülür.

TEDAVİSİ; Cerrahidir. Değişik yöntemler uygulanabilir ( primer kapama, açık bırakma veya flep çevirme gibi yöntemler ). Ancak % 5-10 oranında nüks etme şansı olan bir hastalıktır.

Prof. Dr. Adil Baykan

Rektal Prolapsus

Kalın barsağın ( Kolon ) alt kısmı olan Rektum olarak adlandırılan 15 cm lik kısmın anüsden dışarıya doğru iç- dış olarak sarkmasıdır. Hastalığın evresine göre dışa sarkma 3-4 cm den, başlayarak tüm rektumun dışa sarkmasına kadar ilerleyebilir. Bazan rektumun üst kısmındaki kolon kısmı da olaya iştirak edebilir. Bu takdirde 15-20 cm uzunluğunda bir “rektal prolapsus” ortaya çıkar.
Hastalığın ıkınma ile dışarı çıkan ve tekrar kendiliğinden içeri giren şekilleri olduğu gibi tamamen dışarda kalan şekilleri de vardır. Hastalık, dışarı sarkan mukoza üzerinden kanamalara, akıntılara ve yaralara neden olur. Ayrıca bu durum hastaların büyük abdest yapmalarını da zorlaştırır. Kabızlık da bu kişilerde sık görülür.

TEDAVİSİ; Cerrahi girişimle yapılır.

Prof. Dr. Adil Baykan

Crohn Hastalığı

Ülseratif Kolit ile birlikte Kronik İltihabi Barsak Hastalıkları grubunu oluşturur. Crohn hastalığı sindirim sistemimizin herhangi bir yerinde yerleşebilmekle beraber, en çok ince barsağın kalın barsakla birleşme yerinde, kalınbarsak, rektum ve ince barsaklarda yerleşir. Barsak duvarında kalınlaşma, iç kısmında ülserler ve barsak duvarı içine uzanan ince yarıklar oluşturur.

BELİRTİLERİ NELERDİR ?

* Kramp tarzında karın ağrısı, özellikle sağ alt karın bölgesinde ele kitle gelmesi,
* İshal, zayıflama, ateş
* Anal ağrı, fissür, fistül, akıntı
* Rektal abseler,
* Deri belirtileri, eklem ağrılar

Genelde genç erişkin ve orta yaş grubunda görülür. Kesin sebebi bilinmemektedir.Hastalık bulaşıcı değildir. Belirtiler zaman zaman geriler. Teşhisde ülseratif Kolit ile karıştırılmamalıdır. Hastalığın tanısında Kolonoskopik ve Radyolojik tetkikler başta gelir.

TEDAVİ NASIL YAPILIR ?

Crohn hastalığının tedavisi başlangıçta ilaçla yapılır. Ancak aşağıdaki komplikasyonları ortaya çıktığında kesinlikle cerrahi tedavi gerekir. Bunlar;

* Barsağın kalınlaşma nedeni ile tıkanıp gaz- gaita geçişinin durması,

Divertiküler Hastalık (Divertikülozis)

Kalın barsak duvarında küçük bir bölgenin dışa doğru balonlaşmasına “Divertikül “ denir. 60 yaş ve üzerindeki insanların çoğunda görülebilir.

Divertikül, genellikle çok sayıda olur. En çok inen kolon ve sigmoid kolonda yerleşmekle beraber, çekumda ve kolonların diğer kısımlarında da görülebilir.Ancak bunların çok az bir kısmında klinik belirtiler ortaya çıkar.”Divertikülit” denilen divertiküllerin iltihaplanması en sık görülen şeklidir.

BELİRTİLERİ NELERDİR ?

Divertikülitte, karnın sol alt kısmında ağrı, hassasiyet hissedilir. İshal, kabızlık ve kanama görülebilir. Kanamalar şiddetli olur ise veya senede birkaç kez tekrarlar ise tedavi için o kısmın ameliyatla çıkarılması gerekir. Bunun dışında divertiküller,karın içine delinebilirler, abseleşebilirler veya karnın diğer organlarına yapışıp delinerek iç fistüller oluşturabilir. Tüm bu durumlarda tedavi için cerrahi girişim gerekir.

Prof. Dr. Adil Baykan

Kabızlık (Konstipasyon)

Kabızlık, toplumda özellikle kadında sık rastlanılan bir durumdur. Günde 1-2 kez ile haftada 3 kez tuvalete çıkabilme ( defekasyon ) sayısı normal kabul edilir. Eğer defekasyon ( tuvalete çıkma ) sayısı haftada 2 den az oluyorsa bu takdirde bu kişiye Kabızlık ( Konstipasyon ) tanısı konur. Ancak birçok kişi bu durumdan pek rahatsızlık duymaz. Eğer defekasyon sayısı 7 – 10 günde bir kez oluyorsa bu durumda hekime başvurmak gerekir.

KABIZLIĞIN SEBEBİ NEDİR ?

Top