ihya.org

sağlık

İlaç fiyatlarında indirim yapılacak

4 Aralık'tan itibaren bazı ilaçların fiyatlarında indirim yapılması kararından sonra tartışmalar da başladı.

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Başkan Yardımcısı Engin Güner, 4 Aralıktan itibaren bazı ilaçların fiyatlarında indirim yapılması kararından hem üretici firmalar hem eczacılar hem de hastaların önemli ölçüde zarar göreceğini ileri sürdü.

Güner, yeni fiyat kararnamesi ve hükümet tarafından gündeme getirilen Sağlıkta Uygulama Tebliği'ndeki (SUT) değişikliklerin ilaç endüstrisi ve hastalar üzerindeki olası etkilerini değerlendirdi.

Diyabet hastaları insülinden kurtuluyor mu?

Türk bilim adamı Salih Şanlıoğlu ve ekibinin, şeker hastalarının birkaç yıl bile olsa insülin enjeksiyonu olmadan yaşamalarına olanak sağlayan “adacık nakli”ni gen tedavisiyle geliştiren ve sıçanlarda bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullanmadan başarıya ulaşmasını sağlayan araştırması, ABD'de yayımlanan Human Gene Therapy dergisine kapak oldu.

Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Gen Tedavi Ünitesi Başkanı Prof. Dr. Salih Şanlıoğlu ve ekibi, dünyada yaklaşık 250 milyon diyabetli hastanın 25 milyonunu oluşturan insüline bağımlı (Tip 1) diyabet hastasının birkaç yıl da olsa insülin enjeksiyonsuz yaşamalarına olanak sağlayan “adacık nakli”nin, bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullanmadan başarıya ulaşması için deneysel gen ve hücre tedavi metodu geliştirdi.

İnsüline bağımlı şeker hastaları için ümit vaad eden TÜBİTAK destekli araştırma, ABD'de yayımlanan Human Gene Therapy dergisinin ekim ayı sayısına kapak oldu.

Prof. Dr. Şanlıoğlu, yüksek kan şekeri seviyesini normal düzeye indirmek için insülin bağımlı şeker hastalığının tedavisinde standart rutin uygulama olarak hastalara günlük kan şeker düzeyi takibi ve periyodik insülin enjeksiyonu önerildiğini vurguladı.

GDO'nun zararları nelerdir?

Prof. Ziya Mocan:

Bitki bünyesinde, insanda alerjiye neden olan veya zehirleyici etki yapan bazı farklılaşmalar yaşanabilir.

Gen aktarımında kullanılan bazı teknikler nedeniyle genleri değiştirilmiş bitkileri tüketen insanlarda antibiyotiklere direnç gelişmesi olasılığı söz konusu.

Bu genlerin ürünü olan proteinlerin bağışıklık sistemimizi çökertme riskleri, kanser başta olmak üzere ne tür başka hastalıkları tetikleyecekleri günümüz teknolojisiyle tahmin edilemiyor.

Bu gıdaların genleriyle oynandığı için insan gen yapısında uzun dönemde değişiklik yapıp yapmayacağı bilinmiyor.

Hamileler, büyüme çağındaki çocuklar, beslenme bozukluğu olanlar ve kronik hastalar için özellikle zararlı...

Bunlar konserve gibi, besleyici değerleri düşük. Tabiatın yapısına da aykırı.

Prof. Dr. Ahmet Aydın:
Kanserojen olma ihtimalleri yüksek ama sigara gibi, 20 yıl sonra çıkıp "Kanser yapıyor" dediğinizde "Başka bir yığın kanserojen olabilir" diyecekler.

GDO (Genetiği değiştirilmiş organizmalar) Üzerine Fırtına

Türkiye’de genetiği değiştirilmiş ürünlerin (GDO) ülkeye sokulmaması için daha çok politik ve ideolojik amaçlı bir kampanya sürdürülüyor.

Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Orhan Bursalı GDO'lu ürünler hakkında yazdığı yazısı:

Savundukları tezlere bakıyorum, bilimsel olarak ele gelir fazla bir tarafı yok. Daha çok “gelecek endişeleri” içeriyor! Toplum bu konuda içinde yanlışların oldukça büyük bir yüzde tuttuğu “bilgi” bombardımanı altında. Biraz önce bir televizyonda halk arasında yapılan kısa söyleşileri dinledim. Herkes yediğinden şüpheli! Bir cehalet ki dizboyu!

Tarım Bakanlığı da bir yönetmelik yayımladı ki evlere şenlik! “Bebeklere yok” diye övünüyorlar, oysa AB yönetmeliğinde böyle bir şart yok. Yönetmeliğe göre, yem bile ithal edilemeyecek! Tavuk ve yumurta üretimi zora girebilir ve fiyatlar tepe yapabilir!

GDO'lu ürünler tehlikeli mi?

GDO'lu gıdalar kamuoyunda panik havası oluşturunca Tarım Bakanı Mehdi Eker kameralar karşısına geçmek zorunda kaldı.

Eker'in açıklamasından önemli satırbaşları:

GDO'lu ürünlerle ilgili yayınlanan yönetmeliklere bakılmalıdır... Engelliyor muyuz yoksa izin mi veriyoruz buna bakılması gerekir. Birçok ülkeye yasaklama getirdik...

GDO'lu ürün getiren kişiden 15 çeşit analiz ve komite raporu isteniyor... Eğer risk görülürse komite bu ürünün girişini engelleyecek.

Toplum yanlış bilgilendiriliyor. Dezenformasyon süreci işliyor. Bunlar TV'lerde çok konuşuluyyor. Burada toplumda olayı saptırmaya yönelik yayın var...

Bir de şöyle bir iddia var GDO'lu ürün etiketi yasaklanmıştır deniyor... Arkadaşlar bu çarpıtmadır. Bir ürünün içinde bulunanlar yazılır.

İşlenmiş ürünün içerisinde bulunmayanların listesi bulunanlardan daha çoktur. İçinde ne varsa o yazılır. Eğer farklı bir şey tespit edilirse müeyyide ve ceza uygulamasına gidilir.

Türkiye bununla ilgili olarak önemli bir mevzuat adımı atmış, GDO kabul etmemek üzerine mevzuat oluşturuldu. Türkiye ticari ilişkileri olan bir ülke... Türkiye'ye hiçbir şekilde GDo'lu ürün girmesi mümkün değildir diyen bilim adamlarımız var...

Domuz gribi psikolojinizi bozmasın!

Korku doğal, paniklemek yanlış...

Domuz gribinden herkes korkuyor. Aslında sağlıklı bir duygu olan korku, bizi önlem almaya iter. Deprem korkusu evlerin daha sağlam inşa edilmesini, trafik kazası korkusu ise emniyet kemerinin kullanılmasını sağlayabilir. Ülkemizde yaygın olarak görülmeye başlayan “Domuz Gribi” korkusunun da, toplum arasında artarak büyük bir paniğe ve toplum psikolojisinin bozulmasına yol açtığını belirten Psikolog Ferahim Yeşilyurt, şu günlerde toplumumuzda yaşanan korkunun normal olmadığını, abartılı yaşanan bir panik reaksiyon olduğunu söylüyor…

Korkunun temelde insanoğlunun yaşamasındaki temel duygusu olduğunu; ancak son günlerde domuz gribi korkusunun toplum arasında hızla arttığını belirten Ferahim Yeşilyurt bunun normal bir durum olmadığını, fobik kaçınmalar ve panik havası oluşturduğunu belirtti. Ferahim Yeşilyurt konuyla ilgili olarak şunları aktardı:

Domuz Gribi Paniği Nelere Yol Açıyor?

Okullara domuz gribi uyarıları

Ankara Milli Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan, bu hafta sonuna kadar Ankara'daki 862 bin öğrenciye domuz gribinden korunmanın yollarının öğretileceğini bildirdi.

Okula gelmeyen öğrencilerin her gün düzenli olarak takip edileceğini ve rapor isteneceğini belirten Aydoğan, okullardan, öğretmenlerin gözetiminde öğrencilere lavabolarda el yıkamayı uygulamalı olarak öğretmelerini istedi.

Aydoğan, Ankara'daki liselerin müdürleri ile dershanelerin yöneticilerinin katıldığı ''2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılı Başı ve H1N1 Virüsü'' konulu bilgilendirme toplantısı düzenledi.

Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu'nda düzenlenen toplantıda konuşan Aydoğan, halk arasında ''domuz gribi'' olarak bilinen H1N1 virüsü ile ilgili alınması gereken önlemler konusunda Milli Eğitim Bakanlığının genelge yayımladığını, kendilerinin de okullara yazı gönderdiğini ifade etti.

''PANİK YOK''

Tam Gün Kanunu Vatandaşımıza Neler Getirecek?



Sağlıkta Atılan Bütün Adımların Bir Tek Hedefi Var:



“ Önce İnsan”



Türkiye Büyük Millet Meclisi Komisyonlarında görüşüldükten sonra Genel Kurula sevk edilen ve kısaca Tam Gün Kanunu olarak bilinen uygulamanın halkımıza neler getirdiğine birlikte bakalım:





Bu kanunun ana amacı, halkımıza yüksek standartta, etkili, adil, kaliteli ve kolay erişilebilir bir sağlık hizmeti verebilmeyi temin etmektir.





Tam Gün Uygulaması ile…



* Sağlıkta Dönüşüm Programı ile halkımıza sunduğumuz sağlık hizmetlerinin kalite ve verimliliği artacak, bu hizmetin önündeki bazı yönlendirme engelleri ortadan kalkmış olacak...
* Hekimin hastadan (vatandaştan) doğrudan para almasına dayanan sistem ortadan kaldırılarak, hem hasta hakları korunacak, hem de hekim hasta ilişkisinde güven tesis edilmiş olacak…
* Vatandaşımız sağlık hizmeti alırken her türlü yönlendirmeden ve muayenehane üzerinden sağlık kurumlarına sevk edilmekten tamamen kurtulacak…

Tam Gün Kanunu Sağlık Çalışanlarımıza Neler Getirecek?



Sağlıkta Atılan Bütün Adımların Bir Tek Hedefi Var:



“ Önce İnsan”



Türkiye Büyük Millet Meclisi Komisyonlarında görüşüldükten sonra Genel Kurula sevk edilen ve kısaca Tam Gün Kanunu olarak bilinen Kanun Tasarısı sağlık çalışanlarımıza ve hekimlerimize neler getirdiğine birlikte bakalım:



Bu Tasarının ana amacı, halkımıza yüksek standartta, etkili, adil, kaliteli ve kolay erişilebilir bir sağlık hizmeti verebilmeyi temin etmek ve hekimlerimiz başta olmak üzere sağlık çalışanlarımıza yeni imkânlar sunabilmektir.



Tam Gün Uygulaması ile…

* Sayıca yetersiz olan sağlık personelinin üzerindeki iş yükü adaletli ve dengeli hale gelecek,
* Hekimlerimiz ile hastaları arasında doğrudan para ilişkisi ortadan kalkacak,
* Vatandaşlarımız ile hekimlerimiz arasında olması gereken güven ilişkisi tesis edilmiş olacak,
* Hastaların sağlık hizmetine erişimi kolaylaşacak,

Hipertansiyonun Teşhis ve Tedavisinde Son Yenilikler?

Tansiyonun tanımını yapar mısınız, tansiyon nedir, büyük tansiyon, küçük tansiyon nedir, gizli hipertansiyon var mıdır? Nedir?

Tansiyon kalbin vücuda kanı dağıtmak için kullandığı güçtür. Sol kalbin kanı vücuda atarken kullandığı güce birinci veya büyük tansiyon denir.Kalbin kan akımı bittikten sonra damarlarda oluşan durgun basınca da ikinci veya küçük tansiyon denir.Kan basıncının normalden yüksek olmasına da hipertansiyon denir.Bazen bu konuda kavram kargaşası yaşanabiliyor.Bir çok kişi benim hipertansiyonum var derken,kendilerinde mevcut kalıcı ve sürekli kontrol altında tutulması gereken bir hastalık yerine zaman zaman stres ve üzüntüye bağlı tansiyonlarının yükseldiği; bunun hastalık değil geçici bir durum olduğu yanlış anlayışını benimseme eğilimindedir.Normal kan basıncı artık 120/80’in altı olarak kabul edilmektedir.140/90’ın üstü hipertansiyon, aradaki değerler yüksek-normal olarak tanımlanır ve izlenmesi, bazı durumlarda da tedavisi gereken değerlerdir. Gizli tansiyon belki bu grubu ifade etmek için uygundur. Tansiyonun yaşla birlikte görülme sıklığı artar.

Sizce kafeinin ne kadarı zararlı?

Uyanık kalmanızı sağlayan, yorgunluğu hafifletip uyanıklığı artırarak merkezi sinir sistemini uyaran kafeinin ne kadarı zararlı?

Mayo Clinic'te yer alan habere göre, birçok insan için günde yaklaşık 2 ile 4 fincan kahve zararlı değil. Fakat, bazı durumlarda kahve içmeyi azaltmanız ya da bırakmanız gerekebilir. İşte bu durumlar:

Günlük 4-7 fincan kahve içmek şu sorunlara yol açabilir: Uykusuzluk, asibiyet, acelecilik, irkilme, mide bulantısı ve diğer mide sorunları, hızlı ya da düzensiz kalp atışı, kasların titremesi, baş ağrısı, endişe ve gerginlik.

Bazı insanlar kafeine karşı diğerlerinden daha hassastır. Eğer kafeinin etkilerine karşı hassassanız, çok az miktardaki kahve yani 1 fincanı bile endişe, irkilme, uyku sorunları ve acelecilik gibi istenmeyen etkiler oluşturabilir. Düzenli olarak kafein tüketmeyen insanlar, bunun negatif etkilerine karşı daha duyarlıdır. Diğer faktörler ise, vücut ağırlığı, yaş, sigara alışkanlığı, ilaç ya da hormon kullanımı, stres ve bunalım sorunları gibi sağlık problemleri de kafeinin negatif etkisine daha yatkındır.

Vücutta 50'den fazla ben deri kanseri oluşma riskini artırır!

Her insanda az ya da çok sayıda ben(melanositik nevüs) vardır. Bunların sayıları bazen birkaç tane, bazen de onlarca olabilir. Bizim için önemli olan bu benleri sıkı bir şekilde takip etmek, renk ve doku değişimlerinde bir dermatoloğa başvurmak, en önemlisi de içinde bulunduğumuz yaz aylarında güneşe çıkmamaya özen göstermektir.

Benler neye benzer?

Benler temel yapılarını oluşturan melanosit hücrelerinin renk yapıcı özelliğinden dolayı, kahverenginin çeşitli tonlarında olabilir. Büyüklükleri birkaç milimetre ile birkaç santim arasında değişebilir. Şekilleri yuvarlak, oval veya düzensiz olabilir.

Vücudun hangi bölgelerinde ben vardır?

Benler cildimizin herhangi bir yerinde ortaya çıkabilir. Doğru bir ben muayenesinde saç derisi, avuç, ayak tabanı ve genital bölge de dahil olmak üzere tüm deri yüzeyi kontrol edilmelidir.

Benlerin değişim göstermesi bir tehlike işareti olabilir mi?

Düzgün Duruş Sağlamak İçin Pratik Egzersizler

1. Ayakta yapılacak egzersizler

Çeneniz geride, başınız dik, kollarınız gövdeye yakın, karın düz olacak şekilde yürümeye çalışınız. Kauçuk tabanlı, kaymayan ayakkabıları tercih ediniz. Yürürken ayaklarınız dışa doğru değil öne doğru baksın.

Bir duvara karşı durup kollarınızı kaldırabildiğiniz kadar yukarı kaldırın. Bu esnada karnınızı içeri çekerek belinizi düzleştirmeye çalışın. Bu egzersizi yaparken bir kolunuzu kaldırabildiğiniz kadar yukarı kaldırırken, diğer kolunuzu indirebildiğiniz kadar aşağıyı doğru uzatın. Daha sonra kollarınızı değiştirin.

Ellerinizi arkadan bel ortasına getirin. Eğilebildiğiniz kadar arkaya eğilmeye çalışın. Bu esnada karın kaslarınızın kasıldığını hissedin.

Sırtınızı bir duvara yaslayınız, ayaklarınızı 25 cm kadar duvardan uzağa koyunuz. Dizleriniz hafif bükülü durumda iken baş, omuz ve sırtınızı duvarla temas halinde tutunuz. Bu pozisyonda, duvarla temas halinde iken aşağı-yukarı kayın. Sırt bölgenize plastik bir top koyarak bu egzersizi daha etkili hale getirebilirsiniz.

2. Oturarak yapılacak egzersizler

Duruş (Postür) Bozuklukları

Normal postür (duruş) nedir ?

İyi bir duruş için ayakta durma, oturma, yürüme gibi çeşitli aktiviteler sırasında baş, gövde, kollar ve bacakların birbirine oranla düzgün ve dengeli dizilimi gereklidir. Düzgün bir duruşa sahip olmak dengeli beslenme, egzersiz yapma ve düzenli uyuma kadar önemlidir.

Dik durma ve düzgün oturma alışkanlığı, çocukluk döneminde kazanılır. İleri yaşta görülen bel, sırt ve boyun ağrılarının kaynağı, yıllar öncesinde edinilmiş olan kötü duruş alışkanlıklarıdır.

Duruş bozukluklarının büyük bir bölümü yanlış pozisyonda oturma, yatma ya da çalışma alışkanlığı nedeniyle gelişir.

Kötü Duruş Aşağıdaki Etkenlerden Bazılarının Biraraya Gelmesiyle Oluşur:

Kaza, yaralanma ve düşmeler
Hatalı oturma, ayakta durma ve uyuma
Çalışma ortamının vücut yapısına uygun olmaması
Yatağın kötü ya da uygunsuz olması
Aşırı kilolu olmak
Ruhsal sorunlar
Görme bozuklukları
Tırnak yeme
İşyerinde ya da evde kaynaklı gerilimler

Sıcak Yaz Günlerinde Dondurmayla Serinleyin

Dondurmanın üzerine, karamel, çikolata sosu, krema, fındık yada fıstık parçacıkları ekleyerek yerseniz, masum gözüken dondurmanın kalorisini artırabilirsiniz. Bu nedenle, uzmanlar dondurmanın masumiyetinin kaybolmaması yani kalori değerenin artmaması için sade yenilmesini söylüyor. Çocuklar ve yetişkinler haftada birkaç kez gönül rahatlığıyla dondurma yiyebilirken, kalori ihtiyacı olan çocuklar, hergün dondurma tüketebilirler.

Sıcak yaz günlerinde içimizi serinletecek, en güzel yiyecek hiç kuşkusuz dondurmadır. Yaz akşamlarında elimize aldığımız bir külah dondurmanın tadını başka hiçbir tatlıda bulamayız. Hem çocuklarımız için hemde kendimiz için gönül rahatlığıyla kontrollü bir şekilde yiyecebileceğimiz dondurmanın 100 gramı 190 kalori içeriyor. Medical Park Sağlık Grubu Göztepe Hastane Kompleksi'nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Keservuran, besin değerleri açısından zengin bir tatlı çeşidi olan dondurmanın çocuklara 2-3 yaşından itibaren verilebileceğini, yetişkinlerinde haftada 1-2 kez dondurma yiyebileceklerini söyledi.

Türkiye'de yıllık tüketim 1,5 litre

Yapılan istatistiklere göre dünya genelinde, kişi başına düşen yıllık dondurma tüketimi, ABD'de 24 litre, Avrupa'da 15 litre, Türkiye'de ise sadece 1,5 litre düzeyinde ( 2005 yılı verilerine göre ) olduğunu söyleyen Medical Park Göztepe Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Keservuran, "Bu oranlardan da anlaşılacağı gibi ülkemizde ki dondurma tüketimi alt seviyelerdedir.

Top